HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Türkiye'nin Suriye'ye karadan müdahale ihtimali güçleniyor mu?

Suriye'de, özellikle Halep'te yaşanan gelişmelerin ardından Türkiye'nin sınır ötesinde bir askeri müdahaleye hazırlandığı yönündeki iddialar artıyor. Bu iddialar ne kadar gerçekçi? Olası senaryolar neler? BBC Türkçe'den Rengin Arslan'ın haberi.

Türkiye'nin Suriye'ye karadan müdahale ihtimali güçleniyor mu?

Suriye'de beş yıldır süren çatışmaların yarattığı insani durum, IŞİD'in bütün dünyayı kaygılandıran varlığı, Avrupa'nın mülteci akışını kesme isteği bu savaşın durdurulmasını gittikçe daha acil bir hale getiriyor.

Suriye savaşını uzun süre uzaktan izleyen ülkeler de dahil olmak üzere artık dünyanın en güçlü ülkeleri bu savaşın bitirilemese bile sınırlandırılması konusunda hemfikir.

2014 yılında başlayan ABD öncülüğündeki hava bombardımanlarını, geçen yılın Ekim ayında Rusya'nın hava operasyonları izledi. Böylece Suriye'nin hava sahası yeni mücadele alanı oldu.

Peki bundan sonraki yeni mücadele yöntemi ülkelerin kendi askerlerini gönderdiği bir kara operasyonu mu olacak?

900 kilometrelik sınırıyla Suriye savaşının etkilerini en fazla hisseden ülkelerden biri olan Türkiye bunun hazırlıklarını mı yapıyor?

Liderler ne diyor?

BBC Türkçe için bu soruyu yanıtlayan analistler farklı değerlendirmelerde bulunuyor.

Kimi Türkiye'nin sınırı geçmeden bir müdahalede bulunacağını ve "arındırılmış bölge" oluşturulacağını, kimi bu da dahil olmak üzere bu türden planların hayata geçirilemeyeceğini, kimi ise Türkiye'nin Halep'teki yeni durumu bir fırsata çevirmeye istekli olduğunu belirtiyor.

Onlarla liderlerin açıklamaları ışığında ve Halep'teki yeni gelişmeleri göz önünde tutarak konuştuk. Zira liderler bir süredir bu yönde sinyaller veriyor. 19 Ocak'tan bu yana da Cerablus sınırında mayın temizliği çalışmaları yürütülüyor.

Davutoğlu 9 Kasım'da CNN televizyonunda verdiği mülakatta bu ihtimali yadsımadı ve "Kara gücü, hep birlikte konuşmamız, paylaşmamız gereken bir durum. Hava ve kara operasyonu olmak üzere bütünleşmiş bir stratejiye ihtiyacımız var" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise hemen ertesi gün bu yönde bir açıklama yapmış ve kara operasyonu konusunda "olumlu gelişmeler" olduğunu söyledi.

Bir iddia ise geçen hafta Rusya'dan geldi. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov Türkiye'nin Suriye topraklarına yoğun bir askeri müdahale hazırlığında olduğundan şüphelenmelerine neden olan ciddi dayanaklar olduğunu söyledi.

Erdoğan ise bu iddiayı yanıtlarken "Rusya'nın bu tavrına güldüğünü" söylemekle yetindi.

Türkiye tarafından üç aydır devam eden bütün bu açıklamaların yanı sıra Suudi Arabistan ve ABD cephesinde daha net bir tavır ortaya çıkmaya başladı.

Suudi Arabistan geçen hafta ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun kabul etmesi durumunda, IŞİD'e karşı savaşmak üzere, Suriye'ye asker gönderebileceklerini söyledi. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suudi Arabistan'ın açıklamasını "memnuniyetle karşıladığını" söyledi.

"Türkiye sınırın karşına geçmeden etkin olacak"

Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan binbaşı rütbesinden emekli olan güvenlik uzmanı Mete Yarar , Türkiye'nin bir süredir gündemde tuttuğu IŞİD'den arındırılmış bölge fikrini hayata geçirilebileceğini belirtiyor. Ancak bunu Suriye'nin içine asker sokmadan, bölgeyi sınıra konuşlanmış askerlerle koruyabileceğini söylüyor.

Yarar, "Türkiye bu sınırda IŞİD'in olmasını kesinlikle istemiyor. IŞİD'den bölgenin temizlenerek, adları farklı olarak nitelense de geçen sayın Cumhurbaşkanı arındırılmış bölge olarak nitelendirdi, kimseye ait olmayan bir pozisyonu Türkiye hayata geçirebilir diye düşünüyorum. Şu an gelinen nokta da bunu destekleyecek boyutta." Yarar bunun için hazırlıkların yapıldığını belirtiyor.

AFAD'ın bu konuda hazırlıkları olduğunu belirten Yarar Halep'ten Türkiye'ye başlayan göçün yarattığı yeni duruma dikkat çekiyor: "Bu rakamları Türkiye'nin içine almak mümkün görünmüyor şu an. Dolayısıyla sınırın karşısında güvenli alanlar oluşturulacaktır. Bu güvenli alanların birilerinin saldırmasını engelleyecek biçimde pozisyon alınacaktır. Muhtemelen o boyuta doğru gidiyor" diyor.

"Türkiye Halep krizini fırsata çevirmek istiyor"

Bir başka eski asker ve güvenlik analisti Metin Gürcan ise, Türkiye'nin Halep sonrası oluşan tabloyu, Rus uçağının düşürüldüğü 24 Kasım'dan bu yana ilk kez Suriye içinde yeniden etkili bir aktör olmak için fırsat olarak gördüğünü söylüyor.

Ankara'da temasta bulunduğu kaynaklara atfen, "bu son fırsat olarak görülüyor. Bu Halep olayını da Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun bir şeye dönüştüremezsek Suriye'de tamamen oyun dışı kalacağız. Biz oyun dışı da kalırsak sonra da bu Türkiye'yi zorlar gibi bir havanın da devlet bürokrasisi içinde hakim olduğunu düşünenlerdenim" diyor.

Peki Türkiye Halep "şansını" nasıl değerlendirecek? Gürcan, Türkiye sınırındaki Azez ile Mumbij arasındaki bölgede bir "göçmen şehri" kurması önerisini gündeme getireceğini, Avrupa ve ABD üzerinden Rusya'nın da ikna edilmesi durumunda bu projenin gerçekleşebileceğini belirtiyor.

Peki başka türlü bir kara operasyonu mümkün mü? Gürcan, Suriye gibi koşulların "her dakika değiştiği" bir yere asker göndermenin risklerinin yüksek olduğunu hatırlatıyor ve meselenin Suriye'ye nasıl girileceğinin değil oradan nasıl çıkılacağının planlanması olduğunu belirtiyor.

"Suriye'ye askeri müdahale işaretleri yok"

Bölgeyi takip eden gazetecilerden Cengiz Çandar ise siyasi düzlemde böyle bir isteğin olduğuna dair işaretler olsa da askeri düzlemde Türkiye'nin Suriye'ye karadan müdahale edeceğine dair belirtilerin olmadığı görüşünde.

Çandar, "Türkiye son dönemlerde bir kişinin eğilimlerini yansıtan bir fotoğraf veriyor olmakla beraber, Suriye'ye askeri bir müdahale sözkonusu olduğu zaman, o tek kişinin eğilimleriyle bir sonuca gidilmeyecek kadar belirli kurumları olan bir ülkedir" diyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı'nın da bu konuda ihtiyatlı olduğuna dair bilgiler olduğunu söylüyor.

Çandar, Azez hattının Rusya'nın faaliyet gösterdiği bir alan olduğuna dikkat çekiyor ve Türkiye'nin ABD ve NATO'nun desteğini almadan buraya girmesinin sonuçlarının ağır olacağı yorumunu yapıyor.

Çandar, "Bütün bunları bir araya getirdiğinizde ortaya çıkan tabloya rağmen Türkiye Suriye'ye girer derseniz, bunun adı çok tehlikeli bir macera olur. İşte o zaman Suriye Türkiye'ye girmiş demektir. Suriye'ye girmek tamamen bir maceradır. Muhtemelen gerçekleşmeyecektir. Buna dair bir işaret de yok" diyor.

Suriye savaşı beş yıl içerisinde birbirinden farklı aşamalardan geçti. Şu anda ise ülkelerin gündeminde bir yandan ağır aksak da olsa sürdürülmeye çalışılan Cenevre görüşmeleri ve anlaşıldığı kadarıyla askeri operasyonun biçimini değiştirme arayışları var.

Türkiye'nin buradaki planları ne olursa olsun, Rusya, ABD gibi büyük güçlerin önceliklerinden biri haline gelen Suriye konusunda atacağı adımların da temel bir uzlaşma zemini üzerinde gerçekleşmesinin önemli olduğu anlaşılıyor.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler