HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Biri Ayasofya'da diz çöktü, diğeri Türk toprağını öptü!

Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devleti Başkanı Papa Francesco, Cuma günü geleceği Türkiye’yi ziyaret eden 4’üncü Papa olacak.

Biri Ayasofya'da diz çöktü, diğeri Türk toprağını öptü!

Papa'ların Türkiye tarihi

Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devleti Başkanı Papa Francesco, Cuma günü geleceği Türkiye'yi ziyaret eden 4'üncü Papa olacak.


Katolik Kilisesi'nin Episkoposluk Yönetimi'ni içermesinden dolayı resmi adı ‘Kutsal Makam (Holy See)' olan, alışıldık ismiyle Vatikan ile Türkiye arasındaki münasebetler Fatih Sultan Mehmet dönemine, yani 15. yüzyıla dayanıyor. Bununla birlikte bilhassa Cem Sultan'ın Roma'da tutsak olduğu dönemde iki ülke ilişkileri yoğunluk kazanmıştı.


Ancak modern anlamda diplomatik ilişkilerin kurulması 1960 yılını bulmuştur. Bunun öncüsü ise, 1934-1944 yılları arasında İstanbul'da Papalık temsilcisi olarak görev yapan ve Türk dostu olmasından dolayı ‘Papa Turco (Türk Papa)' diye anılan Başpiskopos Angelo Roncalli'dir. 1958 yılında papa seçilen Roncalli, 23. Giovanni (Jean) ismini almıştır.


Türkiye Cumhuriyeti'ne ilk papa ziyareti ise, 1 milyar 200 milyon inananı ile en çok üyesi bulunan Hristiyan cemaati Katolik Kilisesi ile İstanbul Ortodoks Kilisesi arasında buzların erimesinden sonrasına tarihleniyor.


İki kilisenin 1054 yılındaki karşılıklı aforoz kararı, 1964'te Kudüs'te iptal edildi. İstanbul Rum Patriği Athenagoras ile Papa 6. Paul, Zeytin Dağı'nda bir araya gelerek kucaklaştı ve böylece diyalog süreci başladı.


Bu tarihi buluşmanın ardından Patriğin davetiyle 6. Paul en kısa zamanda Türkiye'ye gelmek istese de, Türk makamlarından beklediği resmi davet uzun süre çıkmadı. Nihayetinde Katolik Kilisesi'nin 262'nci papası, beşinci yurtdışı seyahatini 25-26 Temmuz 1967 tarihleri arasında İstanbul ve İzmir'i (Efes ve Meryem Ana Kilisesi) kapsayan bir programla bu ülkeye yapacaktı.


Papa 6. Paul, devlet başkanı sıfatıyla dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın konuğuydu. Papa, Yeşilköy Havaalanı'nda devlet töreniyle karşılandı. Devlet erkânı tam kadro karşılama heyetinde yer aldı. Bunun ardından Harbiye'deki Vatikan temsilciliğine geçen Papa, ilk duasını buradaki St. Esprit (Kutsal Ruh) Kilisesi'nde yaptı.


Papa, görüştüğü muhataplarına çeşitli hediyeler sunarken, ziyaretinden iki gün önce Adapazarı'na meydana gelen ve 100 kişinin yaşamını yitirdiği depremin yaralarının sarılması için 10 bin dolarlık yardımda da bulundu. Patrikhane'yi ziyaretinin yanında, İstanbul'da Cevdet Sunay ile iki kez görüşen Papa, Sunay ve Çağlayangil ile birlikte tekneyle bir saate yakın boğaz turu da yaptı. Papa, Topkapı Müzesi'ni gezmeyi de ihmal etmedi.


Türkiye'ye gelişlerinin, Katolik Kilisesi'nin bu ülkeye ve Türk milletine karşı duyduğu takdir hislerinin bir ifadesi olduğunu söyleyen 6. Paul, bir araya geldiği Cevdet Sunay'a, bu ziyaretinin de diğerleri gibi dini amaçlı olduğunu, ancak büyük Türk halkını yakından tanıdığı için memnuniyet duyduğunu belirtecekti.


Papa, 500'e yakın gazetecinin takip ettiği ve dünyada 1 milyar insana ulaşacak şekilde canlı yayınların yapıldığı ziyarete sansasyonel boyut kazandıran beklenmedik bir davranışta da bulunacaktı.


"Liberal ve yeni fikirlere açık” 6. Paul, Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da yapmış olduğu en büyük kilise olan, şehrin fethinden sonra camiye çevrilen, 1935'te ise Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüştürülen Ayasofya'daki ana altarın önünde diz çöküp, 1 dakikaya yakın dua etti.


26 Temmuz 1967 tarihli Corriere della Sera gazetesi, "Papa, Kudüs'e doğru yönelerek, İstanbul'da diz çöktü” başlığıyla bu haberi okuyucularına duyuracaktı. Papa, daha sonra İstanbul'dan Efes'e giderek, Meryem Ana Evi'nde hacı oldu. İtalyan basını bu durumu, Efes'in yakın gelecekte, Ortadoğu'da Meryem Ana'ya dua için gerçek bir merkez olacağı şeklinde değerlendirdi.


Papa, bu seyahatten dönüşte kendisini bekleyen inananlara hitabında, "Evlatlarım, bu seyahatten çok memnun döndüm. Yetkililer ile görüşme ve Ortodoks Kilisesi'ne yakınlaşma fırsatı buldum” diyecekti.


Türkiye'ye ayak basan ikinci papa ise Polonyalı 2. Jean Paul oldu. 4'üncü yurtdışı seyahati kapsamında 28 Kasım 1979'da başkente gelen Papa, Ankara'yı ziyaret eden ilk papa oldu. Bu ayrıca söz konusu Papa'nın, Müslüman bir ülkeye ilk ziyaretiydi.


Papa'yı havalimanında, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Başbakan Süleyman Demirel, Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş karşıladı.


Orada bulunanları Türkçe selamlayan Papa'nın, uçaktan iner inmez Türk toprağını öpmesi hafızalarda yer etti.


2. Jean Paul seyahatini, kiliselerin birleşme çabalarının bir göstergesi olarak, Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Andreas'ın İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi'ni kurmasının yıldönümü olduğuna inanılan 30 Kasım'a denk getirdi. Bu vesileyle Patrikhane'deki Aziz Andreas Yortusu ayinine katıldı.


Bu ziyaret kapsamında Fener Patrikhanesi'nde yapılan ayin sonrası Papa birleşme arzusunu şu şekilde dile getirecekti: "İki kilisenin birleşmesinin sabırsızlığı içindeyim." Türkiye'yi İslam dünyası ile kurulacak diyalogun bir köprüsü olarak gören Papa, uçakta bu ülkeye giderken yaptığı açıklamada da, "Bu programın amacı, Konstantinopol Patriği ile buluşmak. Bu vesileyle Müslümanlarla da diyalog fırsatı bulacağım” diyecekti.


Bazı çevrelerce hoş karşılanmayan ziyaret, İran-ABD krizi ile Ortadoğu'daki endişe verici gelişmelerin yaşandığı döneme denk gelirken, Cumhurbaşkanı Korutürk'ün Papa onuruna verdiği davete, siyasi bir tavır koyan İran ve Pakistan büyükelçileri katılmadı. Öte yandan Papa, Türkiye ziyaretini iptal etmesi için iki ayrı tehditle karşı karşıya kalacaktı.


27 Kasım 1979 tarihli Corriere della Sera gazetesi, "Papa'ya Ermeni tehdidi, onun Türkiye'ye gitmesini istemiyorlar” başlığını attığı haberinde, bu amaçla Madrid'de birtakım eylemlere imza atan aşırı milliyetçi Ermeni grupların, ruhani liderin, ‘soykırım' yaptığı öne sürülen bir ülkeye gitmesini engellemeye çalıştıklarını yazdı.


Bir diğer tehdit ise, Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'yi aynı yılın Şubat ayında öldüren suikastçı Mehmet Ali Ağca idi. Ağca, Papa'nın Türkiye'ye gelmesinden birkaç gün önce cezaevinden firar etmiş, Milliyet gazetesinin önündeki çöp kutusuna bıraktığı mektupta, ziyaretini iptal etmezse Papa'yı vuracağını belirtmişti.


Bu gayesini Türkiye'de gerçekleştiremeyen Ağca, yaklaşık bir buçuk yıl sonra (1981) 2. Jean Paul'u Vatikan'da binlerce kişinin önünde tabancayla vurarak ağır yaralayacaktı. Uçakta gazetecilerin, kendisine yönelik tehditleri sorması üzerine Papa, "Hepimiz Tanrı'nın ellerindeyiz” diye cevap verecekti.


Tüm bu tehditlerin yanı sıra, 12 Eylül 1980 darbesine giden sürecin gerginliği de, Papa için aşırı güvenlik önlemleri alınmasını sağladı. Bu nedenle Roma merkezli Il Messaggero gazetesi, "Terörizm gölgesinde ziyaret” başlığını atacaktı.


Türkiye'yi ziyaret eden 3'üncü Katolik lider ise, yaklaşık 8 yıl Kutsal Makam'ı yönettikten sonra geçen yıl sürpriz bir kararla görevinden feragat eden Papa 16. Benediktus oldu. O da ikinci uluslararası gezisi olan Türkiye seyahati takvimini, selefi gibi patrikhanenin kuruluşunun kutlandığı 28-30 Kasım tarihleri arasında belirledi.


Alman Papa, ülkesindeki Regensburg İlahiyat Üniversitesi'nde yaptığı hitapta Kuran'a atıfta bulunarak, "Dinde mecburiyet yoktur" dedi ve bu ifadelerin, Muhammed'in güçten yoksun olduğu ve tehdit altında bulunduğu ilk dönemlerine denk geldiğini belirtti.


Papa bu sözlerini ise, 1350-1425 yılları arasında yaşamış olan ve Batı tarihinde Türklere karşı verdiği mücadelelerle anılan Bizans İmparatoru Manuel II Paleologos'un, "Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri göster. Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücü ile yayılması emrini verdiği gibi. Dine davet için, şiddet ve tehdit yerine, iyi konuşma kapasitesi ve doğru akıl yürütme gerekir." sözleriyle destekledi.


Papa, bu sözlerle incittiği İslam aleminin gönlünü, Sultanahmet Camii'nde yaptığı dua ile alacaktı. Papa, kendisine camiyi gezdiren İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ile birlikte kıbleye dönerek bir süre dua etti. Bazı Hristiyanlarca, bir papanın, bir Müslümanların ibadet mekanında dua etmesi hoş karşılanmazken, "İslam dünyasına bir özür gibi” yorumları da yapıldı. Papa'nın camide dua etmesi, dinlerarası diyaog bakımından da önemli bir jest olarak görüldü.


Papa 16. Benediktus, İslam dünyasına sıcak mesajlar vermeyi de ihmal etmedi. Daha önce büyük tepki çeken sözlerinin aksine Papa, "İslam barış dinidir. Akıl ve bilimle yoğrulmuştur" ifadelerini kullandı.


Türkiye'nin AB üyeliği konusunda mesafeli olduğu bilinen Papa, "Farklı medeniyetlerin, inanç ve kültürlerin birlikte yaşaması için Türkiye'yi AB ile birlikte görmek isteriz" dedi.


Papa, Efes'teki Meryem Ana Evi'nde yönettiği ayinde İtalyanca yaptığı ve sekiz dakika süren konuşmasını Türkçe, "Aziz Meryem, Mesih'in annesi, bizim için dua et" sözleriyle tamamladı. Merakla beklenen Papa'nın ziyaretini 2 bin gazeteci takip etti, karşılama 150'ye yakın TV kanalında canlı yayınlandı.









Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler