HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Öğrencilerine hayat veren öğretmenler

Öğrencilerine hayat veren öğretmenler

Öğrencilerine hayat veren öğretmenler

Türkiye’nin farklı şehirlerinde zor koşullarda görev yapan öğretmenler yine de yılmıyor, öğrencilerin yeteneklerini keşfetmesi, akademik başarısını arttırması, ufuklarının genişlemesi için farklı projeler üretiyorlar. Kişisel çabalarıyla onlara hayat veriyorlar.

Gülseven ÖZKAN


Türkiye’de 69.415’i eğitim kurumu yöneticisi, 739.595’i kadrolu öğretmen olmak üzere toplam 809.014 öğretmen var. 69.449’u özel okullarda ve 97.060’ı da diğer yaygın eğitim kurumlarında görev yapıyor. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıklamalarına göre, atama bekleyen öğretmen adayı sayısı 215 bin iken, Bakanlığın 2014 öğretmen ihtiyacı ise 121.763.


Atanamayanlar yıllarca öğrencileriyle buluşacağı günü beklemeye devam ederken, atanan öğretmenler de zor şartlara rağmen eğitim hizmeti vermeye devam ediyor.

Kimi engelli öğrencisine badmington öğretiyor, kimi onların ilgisini çekecek şekilde çizgi filmlerle ders anlatma teknikleri geliştiriyor, kimi koro kurup şehir şehir öğrencilerini gezdiriyor, konserler verdiriyor, kimi öğrencileriyle birlikte kamera karşısına geçip film çekiyor, özel ilgi gerektiren öğrencisinin akademik eğitim almasını sağlıyor. 24 Kasım Öğretmenler Günü için Türkiye’nin farklı şehirlerinde görev yapan öğretmen hikayelerini derledik.


İşte o öğretmenlerden bazıları...


Öğrenci ve öğretmenler kamera karşısına geçti Gazi Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği bölümünden 1999 yılında mezun olan 37 yaşındaki Ercan Selim Öngöz, 15 yıllık öğretmen. Bilim Teknolojileri öğretmeni olarak Giresun Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde görev yapıyor. Öngöz, başrolünde öğrenci ve öğretmenlerin oynadığı kısa ve uzun metrajlı film projelerinin gençlere farkındalık kattığını söylüyor:


“Okulumuzda Sinema Kulübümüz 2007’de kuruldu. 2 uzun metrajlı 5 de kısa film çektik. Hepsi okulun maddi imkanlarıyla yapıldı. Filmlerde öğrenci ve öğretmenler oyuncu olarak rol aldı. Amacımız öğrencilere mesaj vermek, kötü alışkanlıklardan kurtarmak, başarısızlıklarını önlemek. Öğretmenlerin sabrının önemini ölçen kısa film de çektik.

“Babamın Sesi” adlı kısa film liselerarası kısa film yarışmasında birinci oldu. Şubat ayında 4 dakikalık bir çalışmaydı. Yaşlı bir Alzehimer hastası bir annenin, oğlunun sesiyle huzur bulmasını anlatıyor. Çocuğundan ayrı kalamayan anne için oğlu sesini kayda alıp yanında olmadığı anda böyle iletişim kuruyor. Yanında olduğu hissiyatını veriyor. Uzun metraj “25. Kare” adlı film ise 90 dakika sürüyor. Okul komedi filmi. Yapımı 2011-2012. Bilinç altı etkileme teknikleri arasında yer alan “25. Kare” tekniği üzerinden yürüyen bir çalışma oldu.

Amacımız bu teknik hakkında izleyicilere bilgi vermek. İçeriği 3 tane lise son sınıf öğrencisi başarısızlıklarını gidermek amacıyla öğretmenlerini etkilemek için bu yönteme başvurması hikayesine dayanıyor. Bağış ve okul sermayesi ile edindiğimiz 2 bilgisayar, 2 kamera ve 2 tiripot ile çektik. Tüm filmlerimiz http://www.youtube.com/user/yoskatarum kanalından izleniyor. Şu ana kadar filmimizi 150 bin kişi izledi.”


50 kişilik koroyla 11 il gezdiler 2007 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Anabilim dalından mezun olan ve 2010’da Bitlis Güloymak İlçesi’ne atanan Yunus Dabakoğlu, Bitlis Değirmenköy Ortaokulu’nda 4 yıldır görev yapıyor. 28 yaşındaki Dabakoğlu, ‘Doğuyorum’ adlı bir koro kurdu. Koroyu kurmak için ilçenin tüm okullarını gezerek yetenekli öğrencileri tespit etti.

Sonunda 50 kişilik bir koro oluşturdu. Koro ile 15 farklı dilde şarkı ve ilahiler seslendirdiler. 2013 yılında koro ile “7” bölge 7 renk” teması ile turneye çıktılar ve 7 coğrafi bölgeden 11 ilde konserler verdiler. Çocukların çok yetenekli olduğunu ve koroyu kurmak için köyleri gezdiğini belirten Yunus Dabakoğlu, süreci şöyle anlattı:


“Güloymak İlçesi’nde köy köy gezerek en yetenekli öğrencilere ulaştık. “Doğuyorum” adlı koroyu kurarak seçilen 40 çocukla çalışmalara başladık. 2010’da kurulan koronun çalışmalarını bölgede yatılı okulda yaptık. 2010’da 10 dil, 2011’de 15 dil 2013’te 19 farklı dilde şarkılar söylendi. “7 bölge 7 renk” teması ile 7 coğrafi bölgeden 13 ilde turneye çıktık.

Çocukların okullaşma üzerinden çok olumlu dönüşler aldık. İlk defa Siirt Güzel Sanatlar Lisesi’nden bir kız öğrenciyi 2012’de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’ne öğrenci kazandırdık. Bu Yıl da Fatih Üniversitesi’ne burslu olarak öğrenci gönderdik. Müzikle tanışan çocukların özgüveni gelişti, kendini daha iyi ifade ediyor ve iletişim kurabiliyorlar.”


İyilik kutusu oluşturdu Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne 1999-2000 eğitim yılında başlayan ardından 2003’te Çukurova Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik bölümüne geçerek buradan mezun olan Necati Azgan, Diyarbakır Ergani Halide Edip Adıvar Anaokulu’nda görev yapıyor. 10 yıllık öğretmen olan Azgan, 7 yıldır Diyarbakır’da görevli. Anneler Yarışıyor projesi yaptı, Ben İyilik Elçisiyim çalışması ile okula iyilik köşesi kurdu. Azgan, mesleğini severek yaptığını belirterek şu bilgileri verdi:


“7-19, 0-18 yaş arası çocukların ailelerine yönelik okulda eğitimler düzenledim. Ardından Anneler Yarışıyor adlı kitap okuma programı ile velilere çocuk gelişimi ile ilgili kitaplar okuttuk. Daha sonra okutulan kitaplardan sınav yaparak birinciye çeyrek altın, ikinciye kol çantası, üçüncüye kol saati hediye ettik. Amacımız ailelerin farkındalık ve bilinç kazanması.

Okuma yazma bilmeyen annelere de destek vererek, kitapları okuttuk, sözlü sorular sorduk. Çalışmanın sonuçlarını aldığımızı düşünüyorum. Ailelerden olumlu tepkiler geldi. Yeni kitap önerileri istedik. Öğrenci, okul, aile iletişimine katkı sağladık. Farkı babalarda da görmek mümkündü. Ben İyilik Elçisiyim adlı projeyi de geliştirdik.

Diyarbakır’da katıldığım bir kurs aracılığı ile bu etkinliği okulumda da farklı biçimde uygulamak istedim. Dilek ve şikayet kutuları yerine, iyilik kutusu kurduk. Velilere anlattık ve öğrencilerin içinde olduğu bir çalışma yaptık. Çocukların yaptıkları iyilikler sınıf ortamında paylaşıldı, sergilendi. Öğrencilerde çalışma sonrası paylaşım duygusunun, yardımlaşma, iletişim ve iyilik duygularının geliştiğini gözlemledim.”


Öğrencilerle doğal ilaç üretti Oğuzhan Çetintürk ise 2004 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünden mezun. Isparta’da farklı dershanelerde 5 yıl çalıştıktan sonra okullarda öğretmenliğe devam eden Çetintürk, 31 yaşında ve öğretmenliğinin 10’uncu yılında. Siirt ve Isparta’nın ardından Konya Deştiğin Ortaokulu’nda görev yapıyor.

Çetintürk, öğrencileriyle doğal ilaç üretti, fen ve teknoloji dersinde ‘Ders Özel Kalem Müdürleri’ seçti, öğrencileriyle Fen Bilimleri Gazetesi çıkardı. Çetintürk, yaptığı çalışmaları şöyle anlattı:


“Öğrencilerin bilimsel bilgilere ulaşması için araştırma yaparken hayvanlar üzerinde yaşayan haşereleri etkisiz hale getirmek için doğal ilaç ürettik. Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi desteğiyle yöresel bir bitkiyi (termiye) kaynatıp tatlandırdık. Ve suyunu üniversite desteği ile incelediğimizde haşereleri yok ettiğini gördük. Ürettiğimiz ilaç yörede halk tarafından kullanılıyor.

Ders Özel Kalem Müdürleri projesiyle de çocuklara yetki vererek sorumluluk bilinci kazandırmayı hedefledim. Her sınavın ardından en yüksek notu alan öğrenci ‘özel kalem müdürü’ oluyor. Ödevleri kontrol edip, teneffüslerde sessizliği sağlıyor. Ayrıca çocuklara bir isteği olup olmadığını sorarak kendini iyi hissetmesini ve derse ilgi duymasını da sağlıyorum. Fen ve teknoloji dersinde çok olumlu sonuçlarla karşılaştım. Öğrencilerin başarısı ve ilgisi arttı. Daha fazla ders çalıyorlar.”


Birbirine rakip iki koro kurdu 2007’de Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sınıf öğretmenliği Bölümü’nden mezun olan Erdoğan Şahinoğlu, yan alan olarak tercih ettiği resim öğretmenliği görevini sürdürüyor.

Bayburt’ta TOKİ Şair Celali Ortaokulu’nda 3’üncü yılını doldurmak üzere olan Şahinoğlu, davranış bozukluğu gösteren öğrencilere bağlama dersleri vererek Genç Ozanlar Korosu kurdu. 20 engelli kişiye bağlama çalmayı öğretti ve kurduğu koroyla konser verdi. Şahinoğlu, çalışmalarını ve hedeflerini anlattı:


“Merkezde bulunan 21 Şubat İlköğretim Okulu’na tayinim çıktığında öğrencilerin boş vakitlerinde internet kafelerde olduğunu gözlemledim. Bu durumdan rahatsız olduğum için kendi sınıfıma bağlama kursu açtım. Birinci yıl sonunda konser verdik ve çok beğenildi. Kurs, sınıf dışına taşarak okulda bütün öğrencilere açık hale geldi.

İkinci yıl da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile konser verdik. Bayburt Valisi Kerem Al tarafından Genç Ozanlar Korosu ismini aldık. Okulda problemli, başarısız olan öğrencilere bağlama kursları vererek onların davranış sorunlarının çözülmesine yardımcı olduk. Sınavlarda başarılar elde ettik. Gençlerimiz özgüven kazandı. İletişim yönleri gelişti. Kafelerden öğrenciyi okula çektik diyebiliriz.

Ayrıca boş zamanlarımda Bayburt Engelli Merkezi’nde engelli vatandaşlar için bağlama kursu açtım. Merkezde 18 vatandaş faydalandı. Bayburt Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayburt Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü ve TOKİ Şair Celali Ortaokulu Müdürü desteği ile çalışmalar devam edecek. Genç Ozanlar’a rakip olarak Bayburt Sazendeleri’ni kurduk. İkisini yarıştırıyorum. Toplam kadromuz 200’e ulaştığında konser verip en çok bağlama çalınan il olarak Rekorlar Kitabı’na girmek istiyoruz.”


Fen dersini çizgi filmle anlattı 32 yaşındaki 10 yıllık öğretmen Zennure Abdüsselam ise Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği mezunu. Trabzon Vakfı Kebir Atatürk Ortaokulu’nda görev yapyor. Yüksek lisans tezi olarak Fen ve Teknoloji dersini daha iyi öğretebilmek için anahtar kavramları hikâyeleştirdi ve çizgi film yaptı. Zennure Abdüsselam çalışmanın detaylarını ve gözlemlerini şöyle özetledi:


“Öğrencilerin fen dersi konularını hatırlamaları için materyaller oluşturmak istedim. Konuları çizgi animasyonlarla çocuklara anlatarak unutmamalarını sağladık. PISA sınavlarında Türkiye’nin fen ve matematikteki durumu belli. En önemli sorun konuları unutmalarıydı. Bu projeyle öğrencilerde kalıcı öğrenmeyi sağlamaya çalıştım. Pilot çalışmasını yaparken, sınıftaki en vasat öğrencinin bile bu konuyu hatırladığını ve bana kolaylıkla cevap verebildiğini gözlemledim.

Biz bunu yaparken üç ekip olarak çalıştık. Senaryosu, seslendirmesi, animasyonu, müziği farklı ekipler tarafından hazırlandı. İki çizgi film oluşturduk. Birinin adı Karınca Newton, diğeri de Korsan Kızılsakal. Kuvvet ve hareket ünitesi içinde belirlenen konuları işledik. Devamı getirilirse televizyonla fen eğitimi Türkiye’nin her bir evine ulaştırılabilir.”


Öğrenciyle bire bir ilgilendi 39 yaşındaki Yıldız Aydın Ekiz ise Hacettepe Biyoloji mezunu. Zonguldak Ereğli’de Erdemir İlkokulu’nda sınıf öğretmeni. İşitme engelli öğrencisi ile ilgilenerek öğrencinin eğitimine kaynaştırma öğrencisi olarak devam etmesini sağladı. Ekiz, çalışmalarını şöyle anlattı:


“Çalıştığım öğrenci işitme cihazı takıyordu ama cihaz geç takıldığı için ve ameliyat zamanı geçtiği için diğer arkadaşlarıyla aynı seviyede değildi. Duyuyordu ama duyduklarını kelimeye dökemiyordu. Günlük hayatında kullanması gereken kelimeleri bile bilmiyordu. Önce görsellerle sesli çalıştık. Ailesine resimler verdim. İlk ses vermeye başladığı andan itibaren görselleştirdim. Onun için sınıfa resimler astım. Ailesi ve doktoruyla iletişim halinde olduk. Birinci sınıfa başladığında anasınıfı seviyesinden bile düşüktü seviyesi.

Benim sınıfımdan mezun olunca gittiği okuldaki öğretmenlerle iletişime geçtim. Hepsini çocuğun durumuyla ilgili bilgilendirdim. Eşim de rehberlik öğretmeni ve çocuğun okulunda görev yapıyor. Ondan da çok yardım aldım. Öğrencim şu anda 7’nci sınıfta okuyor. Akademik anlamda kötü değil ama orta düzeyde devam ediyor. Engeline rağmen çok büyük yol kat etti ve bu benim için çok değerli.

          • -
            Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler