Ülkenin bir köşesinde, topraktan bereket fışkırırken diğer köşesi kuraklıktan çatırdıyor. Başkentin villalarından limuzinler çıkarken, arabaların ulaşamadığı tepelerde ilkel kabileler yaşıyor. 180 farklı etnik grup, binlerce hayvan çeşidi insanlık tarihinin en eski izlerini taşıyor.
Addis Ababa ülkenin başkenti. Oldukça kalabalık ve karmaşık bir şehir, yıkıldı yıkılacak gibi gözüken binalar ve inşaatlarla dolu kocaman bir pazar sanki.
Tarla ortalarında kuş yuvasını andıran şeyler aslında keskin nişancı, canlı korkuluklar için. Tarlaları korumak için çiftçiler buralarda oturuyor. Ekinlerini yağmalayan hayvanları hatta bazen insanları taş atarak kovuyor.
Çoğu aile okaliptüs dallarından ve topraktan yapma evlerde yaşıyor. Evlerin içi salyangoz şeklindeki duvarla üç bölüme ayrılıyor: kiler, mutfak ve büyük oda. Kilden yapma dolaplar, toprak çanaklar, büyük bir fırın ve su kovalarından başka bir de yerden 20-30 cm yüksekliğinde, dallardan yapma yatak… Evin tüm eşyaları bu kadar.
Afar kabilesi, ülkenin en geniş alana yayılmış kabilelerinden biri. Afar kızlarını taktıkları ilginç takılardan tanıyabilirsiniz. Çoğunlukla Müslüman olan kabile göçebe yaşıyor. Saçlarına ılık yağ döküp şekil veriyorlar. Afar kızları yüzlerini kesip dövmeleyerek süslüyorlar. Kabileye dışarıdan birileri gelmediği sürece üstsüz dolaşıyorlar. Göçebe oldukları için pratik şekilde kurulmuş 4-5 kişilik barakalarda yaşıyor; çevrelerinde çokça bulunan bitkilerin yapraklarından iplik örüp satıyorlar. İçlerine yanınızda Afar biri olmadan girmek biraz zor. Bunu tehdit olarak görebilirliyorlar. Beli bıçaklı askerler her an tetikte. Ancak bir kere misafiri olduktan sonra, bilin ki ailelerinden biri oluyorsunuz.