Amerikanözel kuvvetlerinin, mayıs ayında Suriye’de IŞİD’in finans sorumlularından Ebu Sayyaf’ı öldürdüğü baskın sırasında ele geçirdiği belgelerde terör örgütünün köle yaptığı kadınlara yönelik tecavüzleri bazı kurallara bağladığı tespit edildi.
Buna göre köle olan bir kadınla ilişkiye giren IŞİD militanı, aynı kadının kızıyla birlikte olamaz. Eğer kölenin kızıyla birlikte olduysa annesiyle cinsel ilişkiye giremez.
IŞİD militanlarının kız kardeşlere aynı anda tecavüz etmesi de yasak. Anal seks de yasaklar listesinde.
IŞİD belgelerinde hamile bırakılan kölenin, sahibi ölene kadar serbest bırakılamayacağı da not düşülmüş. Bir köle sahibi, köleyi babasına ya da oğluna cinsel ilişki için sunamaz.
Kadınlar satılabilir, satın alınabilir ve hediye edilebilir. Ancak köle kadınların kendilerine kötü davranacağı bilinen birine satılmasına izin yok.
Örgütü, militanlarına, köle yaptıkları kadınlara ‘nazik davranmaları’ ve ‘yapamayacakları işleri vermemeleri’ uyarısında bulunuyor.
Hamile kadınlarla ve adet görenlerle cinsel ilişkiye girmek de yasaklar kapsamında.
DAHA ÖNCE DE SIZMIŞTI
IŞİD’in köle kadınlarla ilgili bazı kuralları geçen yıl da basına yansımıştı.
Hıristiyan, Yahudi ve Ezidi kadınların köle olarak alınabileceği belirtiliyordu. Bazılarına göre IŞİD’in kuralları, militanlarının daha agresif tavırlar sergilemesini engeller nitelikte.
Princeton Üniversitesi’nden Cole Bunzel, belgenin öncekilerden daha kapsamlı olduğunu ve bazı durumlara karşı önceden uyarı da bulunduğunu ifade etti.
Kapkaranlık hücreler yukarıdan demir kapaklarla örtülüyor.
İnsanın kanının donduran görüntüler SkyNews televizyonunda yayınlandı. Yezidi kadınları alıkoyan ve kendilerine seks kölesi haline getiren IŞİD militanlarının o kadınları nerelerde sakladığı ortaya çıktı. Kadın esirler ufacık, bir insanın bile zor sığabileceği hücrelerde uyumaya zorlanıyordu.
Kumların içinde gizli kalan yukardan kilitlenen bu kara hücrelerde zavalli Yezidi kadınlar yemek yiyor, saatlerce burada kapalı tutuluyor ve uyuyorlardı.
IŞİD’in merak edilen o kara hüclerinde duvara çizilmekten çok kazınan bir resimse insanın içini sızlatacak türden… Esir kadınlardan biri hücrenin duvarına bir bahçeli ev, ağaç, araba ve çeşitli hayvanlar çizerek sanki eski yaşamının resmetmiş…
Bu resmi çizen kadının başına ne kadar korkunç olaylar geldiği, şu anda nerede olduğu hatta hayatta olup olmadığı bile bilinmiyor tıpkı pek çok esir düşürülen Yezidi kadın gibi…
Kasım ortalarında Kürt güçleri, ABD hava saldırılarının da yardımıyla Sincar'ı terör örgütü IŞİD'in elinden almıştı. IŞİD Ağustos 2014'te bölgeyi ele geçirmiş, tarihe Sincar katliamı olarak geçen olayda birçok Ezidi'yi öldürmüş veya esir almıştı.
Binlerce Ezidi Sincar Dağı'na kaçmış ve umarsızca kurtarılmayı beklemişti. Kentteyse IŞİD güçleri erkekleri, çocukları ve yaşlı kadınları öldürmüş, binlerce genç kadın da kaçırılmış, tecavüze uğramış ve köle olarak satılmıştı.
Irak doğumlu olan fakat henüz bir çocukken bölgeden kaçmak zorunda kalan Kürt foto muhabiri Seivan Salim bu olan biteni yakından izledi. Katliamdan aylar sonra bir mülteci kampında köle olarak alıkonan ancak IŞİD'in elinden kaçan kadınlarla buluştu. Salim, kadınların hikâyelerinden o kadar etkilendi ki bir şeyler yapmaya karar verdi. Adaletsizliği gün yüzüne çıkaracaktı.
Syhan, 30.
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Kojo.
Kaçırıldığı tarih: 15 Ağustos 2014.
Esaret süresi: 10 ay.
Syhan esareti sırasında hamile kalmış ve 8 aylık hamileyken kaçmış. Çocuk doğana kadar, yaklaşık iki ay boyunca Türkiye'de kalmış. Daha sonra Kuzey Irak'a geri dönmüş ancak bebeğini yanında getirememiş. Çocuğunun nerede olduğunu bilmiyor.
Fotoğrafçının notu: Kızların anlattıklarındaki ayırt edici detaylar çıkarılmış, isimleri değiştirilmiş ve dövme gibi ayırt edici fiziksel detaylar ve öğeler, güvenliklerini sağlamak adına ortadan kaldırılmıştır.
Kadınların aktardığı hikâyeler ve Salim'in fotoğrafları "Escaped" adlı, derin ve duygu yüklü bir projenin parçası. Bu proje de "Map of Displacement" adlı, daha büyük ve dijital bir projeye ait.
"Hikâyelerin her biri birer trajedi. Acıları öylesine büyük ki," diyor Salim. "Kürt bir kadın ve bir foto muhabiri olarak bu kadınların hikâyelerini, onların dilinde dünyaya duyurmanın benim görevim olduğunu hissettim. Dünya, hâlâ esir olan kızların neler yaşadığını bilmeli."
Cihan, 20
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Sinon.
Kaçırıldığı tarih: 4 Ağustos 2014.
Esaret süresi: 10 ay.
"Beni 14 kızla birlikte bir kamyona bindirdiler ve Musul'a götürdüler. Musul'da fazla kalmadık. Bizi küçük bir köye götürdüler, burada 15 gün kaldık. Şartlar korkunçtu. Bizi pis bir odaya tıktılar, hepimiz hastalandık. Sonra bizi Suriye'deki Rakka'ya götürdüler. Bizi satacaklarını söylediler, bazılarımızı köle olarak, bazılarımızı da savaşçılara eş olarak. Hava sıcaktı, dayanılmaz derecede sıcaktı. Pencereleri olmayan havasız bir evde 150 kadar kızdık. Bir akşamüstü eve 20 adam geldi ve bizi dövmeye başladılar. Bize artık onların köleleri olduğumuzu, sözlerini dinlememiz gerektiğini ve ne derlerse desinler yapacağımızı söylediler. Bizi cezalandıracaklarını ama asla öldürmeyeceklerini, çünkü işkence etmeyi tercih edeceklerini söylediler."
Salim kadınların fotoğraflarını çekmeden önce hikâyelerini dinlemiş. Çoğu neler yaşadığını anlatamayacak kadar sarsılmış durumdaymış. Bazıları birçok kez satılmış. Bazıları onları tutsak edenlerden hamile kalmış. Çoğunun aile bireyleri öldürülmüş.
Delvin, 27
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Kojo.
Kaçırıldığı tarih: 15 Ağustos 2014
Esaret süresi: 4 ay.
"Kadınları diğerlerinden ayırdılar ve bizi bir okula getirdiler. Burada iki ay kaldık. Daha sonra bizi farklı yerlere götürdüler. Neresi olduğundan emin değilim. Sonra nihayet Suriye'deki Rakka'ya geldik. 12 gün sonra beni Suriyeli bir aileye verdiler.
Hamileydim ve bir de çocuğum vardı. Bize karşı çok zalimce davrandılar. Hamile olmama rağmen beni dövdüler ve cinsel ilişkiye girmeye çalıştılar. Ailenin erkekleriyle cinsel ilişkiye girmeyi kabul etmesem bile nasıl olsa beni buna zorlayacaklardı. Bana defalarca tecavüz ettiler. Sonra tekrar satıldım; bu kez Suudi Arabistan'dan bir aileye. Benimle birlikte olan erkek çocuklardan birini cihatçı olarak yetiştirmek üzere alıp götürdüler. Onu bir daha hiç görmedim. Orada bir buçuk ay kadar kaldım. Daha sonra başka bir şehre gittim ve burada çocuğumu doğurdum. Yeni doğum yapmış olmama rağmen burada da tecavüze uğradım."
Fotoğrafını çektiği kadınların isminin gizli kalacağına dair garanti vermiş ve onlardan geleneksel beyaz Ezidi gelinliği içinde poz vermelerini rica etmiş.
"Hem geleneklere, hem de dine göre cinsel ilişkiye yalnızca evlilik sonrası girebilirlerdi. Bu hakları IŞİD tarafından ellerinden alındı," diyor Salim. "Onlara hâlâ lekesiz ve kirlenmemiş bir kalbe sahip olduklarını söylemek istedim."
Muna, 18
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Kojo.
Kaçırıldığı tarih: 15 Ağustos 2014
Esaret süresi: 4 ay.
"Tel Afer'deyken IŞİD onlarla gitmemi istedi. Bana 'Eğer bizimle gelmezsen iki kardeşinin kafasını keseriz' dediler. Ben de bir adamla birlikte Musul'a gittim. Ailesinin yanında köle olarak çalıştım. Zorla İslam'ı kabul ettirdiler. Bir eşi ve ailesi olmasına rağmen sürekli olarak bana tecavüz etti. Ailemin beş üyesi hâlâ IŞİD'in elinde; nerede olduklarını veya hayatta olup olmadıklarını bilmiyorum."
Projeye karar vermiş olmasına rağmen Salim'in bunu gerçekleştirmesi, beyaz bir elbise bulması kolay olmamış. Çoğu kişi IŞİD'den kaçarken her şeyini kaybetmiş. Ancak en sonunda eve dönmeyi ve eski eşyalarının bir kısmını bulmayı başaran bir aileyle karşılaşmış. Yalnızca bir elbisesi olan Salim, fotoğraflarda başörtüsünü, kemeri ve tarzlarını değiştirerek her kızı farklı kılmayı başarmış.
Dlo, 20
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Kojo.
Kaçırıldığı tarih: 15 Ağustos 2014
Esaret süresi: 8 ay.
"IŞİD köyümüze geldiğinde saat sabah 11'di. Öğle yemeğini hazırlıyorduk. Evimize girdiler, bizi yakaladılar ve okul binasına götürdüler. Erkekleri, kadınları ve genç kızları ayırdılar. Erkeklere ne olacağı hakkında bir fikrimiz yoktu. Hepsini öldüreceklerini bilmiyorduk.
Diğer kızlarla birlikte Tel Afer'e götürüldük. IŞİD militanları eve geliyorlar, hoşlarına giden bir kızı seçiyorlar ve onu alıp gidiyorlardı."
"Bu hikâye hakkında çalışmak benim tutkum haline geldi ve çalışabileceğim kadar çalışacağım üzerinde," diyor Salim.
"Bu kadınların çektikleri acılar ne affedilmeli, ne de unutulmalı. İçinde bulunduğumuz yüzyılda bir grup insanın ibadet yöntemleri yüzünden acı çekmesini anlayamıyorum. Umarım bu tanıklıklar sayesinde insanlar IŞİD'in gerçekte nasıl bir bela olduğunu daha iyi anlar."
Qaliya, 21
Doğum yeri: Sincar bölgesindeki Telkasab
Kaçırıldığı tarih: 3 Ağustos 2014
Esaret süresi: 10 ay.
"Musul'dayken Sincar Dağı'na koşarak kaçmaya çalıştım. Küçük, boş bir ev buldum. Oturdum ve bekledim. Ancak sonunda beni buldular. Adamlardan biri "Neden kaçtın? Seni öldürmemizden mi korktun?" diye sordu. Ölmeyi tercih edeceğimi söyledim. Beni esir tutan adamın evine geri götürdüler. Beni bir odaya götürdü, kapıyı kapadı ve beni kırbaçlamaya başladı. Sonra bana bir kabloyla vurmaya başladı. Daha da sonra bacaklarımdan tavandaki pervaneye astı ve tekrar vurmaya başladı. Bana cezamın üç gün süreceğini ve bu süre içinde hiçbir şey yemeyip içmeyeceğimi söyledi. Bir daha kaçarsam beni iki arabaya bağlayıp ikiye böleceğini söyledi. Üç gün sonra beni odadan çıkardı."
Seivan Salim henüz bir bebekken ailesiyle birlikte Irak'tan kaçmış. Kuzey İran'da büyümüş ve 2012'de Irak'a geri dönmüş. 2013'te yerel Kürt basınında çalışmış. Şimdiyse serbest bir fotoğrafçı olarak çalışıyor; AP ve Metrography Fotoğraf Ajansı için fotoğraflar çekiyor.
IŞİD'in geçen yıl Musul'un Şengal ilçesi ve çevresine düzenlediği saldırılarda yakınları ölen veya akrabaları örgütçe kaçırılan Ezidi kadınlar,
Peşmerge Bakanlığı'na başvurarak asker olmak istediklerini bildirdi.
18 İLE 30 YAŞ ARASI EZİDİ KADINLAR
Başvuruyu değerlendiren Bakanlık, Irak'taki Ezidi bölgelerin korunması için kadınlardan oluşan bir birliğin kurulmasına karar verdi.
Karara göre 18 ila 30 yaş arasındaki Ezidi kadınların başvuruları kabul edildi ve 420 kişilik bir birlik kuruldu.
IŞİD'E KARŞI ÇATIŞMAK İSTİYORLAR
Üniformalarını teslim alan kadınlar, biran önce askeri eğitimleri alarak IŞİD'e karşı çatışmalarda yer almak istiyor.
Peşmerge komutanları, henüz silahları gelmeyen kadınlara şimdilik sporla bedeni zinde tutma, zor arazi şartlarında ilerleme, yakın dövüş ve kendini savunma gibi eğitimler veriyor.
Eğitimin ikinci aşamasında kadın asker adaylarına silahlı eğitim verilecek.
Güneşin Kızları Komutanlığı'nın kurucusu ve komutanı Hate Hıdır, geçen yıl 3 Ağustos'ta IŞİD'in Şengal'e saldırmasıyla büyük bir insani krizin yaşandığını söyledi.
Kendisinin de saldırı sırasında 10 gün Şengal Dağı'nda mahsur kaldığını daha sonra açılan koridorla kurtulduğunu belirten Hıdır, o gün kendisi gibi çaresiz kadınları korumaya karar verdiğini ifade etti.
Eğitim tamamlandıktan sonra Şengal'in kurtarılmasında ve korunmasında görev almak istediklerini dile getiren Hıdır,
"Birliğimizin adı 'Güneşin Kızları Komutanlığı'dır. Karanlığa gömülen topraklarımızı aydınlatmak istiyoruz, güneş gibi doğmak istiyoruz. Eğitimlerimizi sorunsuz tamamladığımız zaman IŞİD'in korkulu rüyası olacağız. Bütün kardeşlerimizin intikamını alacağız" diye konuştu.