Kendimize sormamız gereken soru ise "buna hakkımız var mı?”
Hayvanat bahçeleri, sirkler ve deniz hayvanları gösteri parkları mekanlar özellikle çocuklara hayvan sevgisi aşılamak ve hayvanlarla tanıştırmak için ideal mekanlar gibi gözükebilir.
Bu tarz mekanların perde arkasında olan bitenlerle ilgili ise genellikle yeterince bilgi sahibi değilizdir.
İnsanların karşısına çıktığında eğleniyormuş gibi gözüken, eğitimcilerinin bir dediğini iki etmeyen sevimli hayvanların sahne arkasındaki yaşamı hiç de gördüğümüz gibi değil.
Japonya'daki yunus katliamını anlatan Koy (The Cove) isimli belgeselin yapımcılarından biri olan Richard O'Barry Flipper isimli TV dizisi için yunus eğitiyordu.
Fakat Flipper'ı canlandıran Kathy isimli yunus kollarında can verdiğinden beri hayatını yunus ve balinaların yaşamlarını ve yaşam alanlarını korumaya adayan bir aktivist oldu.
O'Barry Kathy'nin intihar ettiğini düşünüyordu. Çok da haksız sayılmazdı.
Tutsak hayvanlar ciddi depresyonlara giriyorlar ve çoğu çok güçlü yatıştırıcılar ve hayvan antidepresanları ile sakinleştiriliyorlar.
Fakat bu bile bazen yeterince etkili olmuyor.
Bu hayvanlar tutsak oldukları için depresyona giriyor, hatta zavallı kutup ayısı Arturro gibi 'deliriyor.'
Ya da zaman zaman bakıcılarına ya da eğitmenlerine saldırarak ciddi yaralanmalara ve ölümlere yol açabiliyorlar.
Tutsak hayvanların yaraladığı ya da öldürdüğü insanlardan gerçekten hayvanlar mı sorumlu? Yoksa onlara tutsak yaşamayı uygun gören insanların mı?