HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

'15 Temmuz darbe bildirisinin 'sahte emir' olduğu kısa sürede anlaşılmasaydı..."

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Mehmet Partigöç’ün MEDAS sistemini kullanmaya yetkisi var. Ama rütbe ve kıdemi 'YILDIRIM' aciliyet kodunda mesajlar yayınlamasına ancak çok özel koşullarda ve mesai saatleri içinde izin veriyor" bilgisini verdi. Yetkin, mesajlarda bir sorun olduğunu anında fark eden ve bütün sistemi alarma geçiren tek bir kişi olduğunu ifade etti.

Türkiye 15 Temmuz 2016 kanlı askeri darbe girişiminin yıl dönümüne yaklaşırken, darbe gecesine dair yeni ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Hürriyet yazarı Murat Yetkin, 15 Temmuz gecesi gönderilen darbe bildirisinin farklı bir kodla gönderildiğini, yalnızca bir kişinin mesajda bir anormallik olduğunu anladığını ve mesajdaki emri uygulamayarak darbe girişiminin daha kanlı geçmesinin önüne geçmeyi başardığını yazdı.

Yetkin, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

"EMEKLİLİK KONULARI KODUYLA DARBE BİLDİRİSİ YAYINLANMIŞ OLUYOR"

"Dolayısıyla Genelkurmay Başkanı adına yayınlandığı varsayılacak bir mesaj için o saatte, o ivedilik koduyla, sıkıyönetim bildirisi gibi bir olağanüstü gelişmeyi yayınlamak için rütbe, kıdem ve koşulları uygun değil. Kullandığı bilgisayarın sınırları ona izin verdiği için de Partigöç Yurtta Sulh Konseyi’nin darbe duyurularını 'Emeklilik Konuları- 1920' koduyla sisteme yükleyebiliyor. Emeklilik Konuları koduyla darbe bildirisi yayınlanmış oluyor."

"İHANETİN AYAKLARINA DOLAŞTIĞI BİR ŞEKİL HATASI"

Bunlardan birisi, henüz Başbakan Binali Yıldırım “Bu bir kalkışmadır” açıklamasını ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan CNN Türk’te Hande Fırat’a Facetime ile bağlanıp ilk çağrısını yapmadan önce darbecilerin yaptığı ve deyim yerindeyse ihanetin ayaklarına dolaştığı bir şekil hatası.

Bilindiği gibi darbeciler 15 Temmuz saat 21.00’da harekete geçip önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve İkinci Başkan Orgeneral Yaşar Güler’i, aynı zamanda karargâha gelen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı zor yoluyla darbe karargâhı yaptıkları Akıncı üssüne götürmek istiyorlar.

"TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN ASKERİ BİRLİKLERE SANKİ GENELKURMAY BAŞKANI ADINA YAYINLANIYORMUŞ GİBİ MESAJLAR GEÇMEYE BAŞLADI"

Bunun hemen ardından, 21.30’dan itibaren Genelkurmay karargâhından Türkiye’deki bütün askeri birliklere sanki Genelkurmay Başkanı adına yayınlanıyormuş gibi mesajlar geçmeye başladı.

İddianameler ve ortaya çıkan diğer belgelerden anlaşıldığına göre bu mesajlar Türk Silahlı Kuvvetlerinin gizlilik dereceli iç haberleşme aracı olan Mesaj ve Evrak Dağıtım Sistemi (MEDAS) üzerinden şu sırayla yayınlandı:

- “ATAMA” başlıklı mesaj ilgili TSK birliklerine MEDAS aracılığıyla 21.48’de ulaştı. Bu birlikler arasında Genelkurmay Harekât ve lojistik başkanlıklarının yanı sıra Ankara ve çevresinin darbeciler tarafından kontrol altına alınmasına imkân verecek birliklerin yoğunluğu göze çarpıyordu. Bunlar arasında Mamak’taki Dördüncü Kolordu Komutanlığı, yine Mamak’taki 28’inci Mekanize Piyade Tümeni, Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Komutanlığı, Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı da vardı.

- “KATILIŞLAR” başlıklı mesaj ilgili karargâhlara saat 21.53’de ulaştı. Bu mesaj doğrudan kuvvet karargâhlarını etki altına almayı amaçlıyordu. Hedefte Kara, Deniz, Hava kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhları bulunuyordu.

- Üçüncü mesaj, “SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ” başlığını taşıyordu. Bu mesajın “TÜM Bakanlıklar” adreslerine saat 22.21’de ulaştığı bilgisi kayıtlardaydı.

Sıkıyönetim Direktifi malum, darbecilerin Yurtta Sulh Konseyi adını taktığı yasadışı yapının hükümeti devirdiği, Meclis’i feshettiği ve yönetime el koyduğunu duyuran metin.

"FETÖ’NÜN EN KİLİT ELEMANLARINDAN BİRİSİ"

Bu mesajların altında ismi yazılı kişi ise Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç. İddianamelere göre, TSK içinde yasadışı Fethullahçı örgütlenmenin, ya da iddianamelerde yazıldığı şekliyle “Fethullahçı Terör Örgütü-FETÖ’nün” en kilit elemanlarından birisi. “Yurtta Sulh Konseyinin” önde gelen isimlerinden… O kadar ki Fethullahçılar iktidara gerçekten el koyabilmiş olsalardı, Partigöç’ü karargâhta kıdemine uygun etkili konumda tutabilmek için “Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcısı” diye bir makam icat edeceklerdi.

"HATA DA ZATEN BURADA BAŞLAMIŞ"

Hata da zaten burada başlamış. Evet, Partigöç’ün MEDAS sistemini kullanmaya yetkisi var. Ama rütbe ve kıdemi “YILDIRIM” aciliyet kodunda mesajlar yayınlamasına ancak çok özel koşullarda ve mesai saatleri içinde izin veriyor. Dolayısıyla Genelkurmay Başkanı adına yayınlandığı varsayılacak bir mesaj için o saatte, o ivedilik koduyla, sıkıyönetim bildirisi gibi bir olağanüstü gelişmeyi yayınlamak için rütbe, kıdem ve koşulları uygun değil. Kullandığı bilgisayarın sınırları ona izin verdiği için de Partigöç Yurtta Sulh Konseyi’nin darbe duyurularını “Emeklilik Konuları- 1920” koduyla sisteme yükleyebiliyor. Emeklilik Konuları koduyla darbe bildirisi yayınlanmış oluyor.

Bir hata daha var. Genelkurmay Ana Karargah iddianamesinden okuyalım:

- “Mesajın sonunda imza bölümünde herhangi bir isim zikredilmemiştir. Sadece ”Yurtta Sulh Konseyi başkanı” ibaresi yer almaktadır. Bu ibare oluşturulmuş bir komite/konseyde en yetkili olan tek bir şahsa işaret etmektedir. TSK’de mesajların imza bloğunda, sadece unvan veya makamın yazılması, ismin zikredilmemesi gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Bu hususun; darbeyi planlayanların konsey başkanı olarak darbeyi idare edecek kişinin kim olacağına son ana kadar karar verememesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.”

"DARBECİLER BAŞA KİMİ GEÇİRECEKLERİNE SON ANA DEK KARAR VEREMEMİŞLER"

İddianameye göre, darbeciler başa kimi geçireceklerine son ana dek karar verememişler.

Bu iddia, akla darbecilerin zor kullanarak Akıncı üssüne götürdükten sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ı Fethullah Gülen ile telefon görüşmesi yaptırmayı teklif edecek kadar, kendi saflarına geçme baskısı yapmaya çalıştıklarını da getiriyor. Öyle olup olmadığını iddianamede bulamıyoruz.

Ancak bu mesajlarda bir sorun olduğunu anında fark eden ve bütün sistemi alarma geçiren bir kişi olmuş.

O kişi İstanbul’daki Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar. Dündar gelen mesajın şekil şartına, iç haberleşme protokolüne uygun olmadığını fark ederek, emrin anında uygulanmasını engellemiş. Genelkurmay Başkanına ulaşmaya çalışmış. Yalnızca İstanbul’daki birlikleri değil, başka çok sayıda birliği darbecilere karşı direniş ve bastırma alarmına geçiren ilk olarak onun uyarıları olmuş.

"BAŞBAKAN YILDIRIM, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE TEMAS KURULMASI DA DÜNDAR’IN UYANIK ÇABALARI SAYESİNDE OLMUŞ"

Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temas kurulması da Dündar’ın uyanık çabaları sayesinde olmuş. Zaten ilerleyen saatlerde Marmaris’ten gelen Cumhurbaşkanına Atatürk Havalimanının temizlendiği, inişe güvenli olduğu raporunu veren de o olmuş.

Darbe girişimi bastırılıp Genelkurmay İkinci Başkanlığına terfi ettikten sonra Meclis Araştırma Komisyonuna 18 Ekim 2016’da verdiği ifadesinde de 15 Temmuz gecesi yayınlanan sıkıyönetim direktifinin “Sahte emir” olduğunu gördüğünü söylemiş.

“SAHTE EMİR”

Hürriyet’e bilgi veren üst düzey bir kaynağa göre, o mesajların “sahte emir” olduğunun o kadar kısa sürede anlaşılmaması halinde bazı birlikler darbecilerin tuzağına düşebilir, olaylar çok farklı şekilde gelişebilir, darbe girişiminin bastırılması daha zor ve daha kanlı olabilirdi.


En Çok Aranan Haberler