HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Çavuşoğlu’ndan Gülmen ve Özakça açıklaması

İtalya’da resmi temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, açlık grevindeyken gözaltına alınarak tutuklanan eğitimciler Gülmen ve Özakça’ya ilişkin açıklama yaparak, terörle mücadele ile demokrasinin ayrılması gerektiğini söyledi ve “Terör örgütlerine üye olan ve aktif destek veren kimse karşılığını bulmalıdır. İfade özgürlüğüyle bir ilgisi yoktur bunun. Bu kişileri masum olarak göstermek doğru değildir” ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, başkent Roma’da İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ve Başbakan Paolo Gentiloni ile ayrı ayrı birer görüşme gerçekleştirdi.

Çavuşoğlu, bunun ardından İtalyan mevkidaşı Angelino Alfano ile dışişleri bakanlığı kompleksinde çalışma yemeğinde bir araya geldi.

İki bakan daha sonra ortak bir basın toplantısı düzenledi.

İki ülke arasındaki işbirliğine övgüde bulunan mevkidaşlar, şahsi dostluklarına da vurgu yaptı.

Alfano, “Meslektaşım Mevlüt vasıtasıyla Türkiye ile dostluğumuzun daha da güçlü hale gelmesini isterim” dedi.

"REFERANDUMDAN SONRA TÜRKİYE'DE İSTİKRAR DAHA DA GELİŞTİ"

İtalya’nın, 18 milyar dolarlık bir hacimle Türkiye’nin 3’üncü büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, ortak hedeflerinin bunu 30 milyar dolara çıkarmak olduğunu belirtti.

Çok sayıda İtalyan firmasının, Türkiye’de yatırımlarını artırmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, “Bu, Türkiye’ye olan güvendir. Referandumdan sonra Türkiye’de istikrar daha da gelişti. İtalyan firmalarını davet ediyoruz. İtalyan firmaları Türkiye’de çok önemli projelerde yer aldı. Önümüzdeki süreçte de çok önemli projeleri hayata geçireceğiz ve geçtiğimiz yıllarda ne kadar güvenilir olduğunu gördüğümüz İtalyan firmalarının, bu projelerde de yer almasını istiyoruz” diye konuştu.

İNSAN KAÇAKÇILARIYLA MÜCADELE İÇİN ORTAK ÇALIŞMA GRUBU

Çavuşoğlu, 2018 yılında hükümetler arası bir zirve yapılması kararı aldıklarını da duyurdu.

İki ülkeyi yakından ilgilendiren kaçak göç ve mülteci sorunu gibi zorlu sınamalar olduğunu da anlatan Çavuşoğlu, “Türkiye ve İtalya, bu sorunlardan çok etkilenen iki ülkedir ve bedelini de çok ödemiştir” diyen Çavuşoğlu, insan kaçakçılarıyla mücadele etmek için bugünkü görüşmede İtalya ile ortak bir çalışma grubu kurma kararı aldıklarını da açıkladı.

"BÖLGESEL KONULARDA TÜRKİYE'NİN GİZLİ BİR AJANDASI YOK"

İki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel konular arasında Suriye de olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Astana ve Cenevre süreçleriyle ilgili İtalyan meslektaşını bilgilendirdiğini belirterek, “İki ülkenin bu konularda pozisyonu aynıdır, çünkü bizim herhangi bir gizli gündemimiz ya da gizli ajandamız yok. Biz, Suriye’nin de, Irak’ın da, Yemen’in de, Libya’nın da istikrarını ve güvenliğini istiyoruz” diye konuştu.

Çavuşoğlu, Suriye’de çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili “Bu perspektif hayata geçirilebilir mi? Çünkü Beşşar Esad bu konuda hemfikir gibi görünmüyor” yönündeki bir soru üzerine de şunları kaydetti:

“Son Astana toplantısında çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili bir anlaşma ortaya çıktı. Tabii burada garantör ülkeler var: İran, Rusya ve Türkiye.

Şimdi bu anlaşmanın uygulanması için toplantılar yapıyor, çalışıyoruz.

Uygulamadan anlaşmanın tek başına bir anlamı yok. Bugüne kadar ateşkes konusunda zorluklar çektik, çok ciddi ihlaller oldu, özellikle rejim ve rejimi destekleyenler…”

"RUSYA VE İRAN ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI"

“Şimdi bu anlaşma da eğer uygulanmazsa -ki rejim buna karşı çıkıyormuş- ama rejimin garantörü de hem İran hem Rusya” diye sözlerini sürdüren Çavuşoğlu, “Onlar da üzerlerine düşeni yapmalılar. Biz, muhalefet konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz. Tüm zorluklara rağmen, ihlallerin rejim ve destekçileri tarafından gelmesine rağmen, muhalefeti belli bir çizgide tutmak için biz çaba sarf ediyoruz; biz samimi çaba sarf ediyoruz, çünkü ateşkes olmadan siyasi çözüm olmaz. Bir taraftan DAEŞ (IŞİD) ve diğer terör örgütleriyle mücadele, bir taraftan ateşkes ve siyasi süreç ve Cenevre süreci…” ifadelerini kullandı.

"ERDOĞAN'IN AB LİDERLERİYLE GÖRÜŞMESİ İLİŞKİLERİN GELECEĞİ İÇİN ÖNEMLİ"

NATO Liderler Zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Brüksel’de Avrupa Birliği (AB) liderleriyle görüşmesinin planlandığı hatırlatılan Bakan Çavuşoğlu, “Bu görüşmeler, esasen Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği bakımından önemli. Bizim AB’ye bakışımız hiçbir zaman değişmedi. Bizim için hala AB üyeliği stratejik bir hedef. Fakat aynı anlayışın AB tarafında da olması gerekiyor. Bizim AB sürecimiz başladığında ben daha doğmamıştım” diye konuştu.

AB’nin, uzun zamandır Türkiye’yi oyaladığını ifade eden Bakan, “Artık bir karar vermesi lazım, AB tam olarak ne istiyor Türkiye’den! Yani AB’nin bize dürüst olması lazım. Bizim beklentimiz bu” diye sözlerini sürdürdü.

Türkiye halkının, özellikle darbe girişiminden sonra AB’nin yaklaşımı dolayısıyla bu birliğe üyelik sürecine desteğinin çok ciddi bir şekilde azaldığını anlatan Mevlüt Çavuşoğlu, “Şimdi halkların güvenini tekrar kazanmaları lazım. Bunun için de güven artırıcı tedbirler almaları, samimi adımlar atmaları lazım. AB’nin Türkiye’ye bakışı bakımından yarınki görüşmeler önemli olacak” dedi.

"ERDOĞAN VERDİĞİ SÖZÜ TUTAR"

AB’nin, politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini de ifade eden Çavuşoğlu, AB’nin halen kendileri için stratejik hedef olduğunu da ekledi.

AB ile geçen sene Mart ayında sığınmacı sorununa ilişkin imzalanan anlaşmayı da hatırlatan Çavuşoğlu, “Bu anlaşmadan sonra kaçak göç yüzde 99 azaldı. Demek ki Türkiye bir söz verdiği zaman sözünü tutuyor, gereğini yapıyor. Erdoğan söz verdiği zaman Erdoğan sözünü tutar. Biz hiçbir zaman sözümüzden dönmeyiz” ifadesini kullandı.

“Fransa’dakinin 10 katı terör saldırısına maruz kalmamıza rağmen OHAL’i getirmedik”

Çavuşoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılan tutuklamalar ve işten uzaklaştırmalara ilişkin bir soruyu da yanıtladı.

Türkiye’nin kolay yıllardan geçmediğini anlatan Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Biz, değişik terör örgütleriyle aynı zamanda mücadele ediyoruz. Geçen sene 15 Temmuz'da bir darbe girişimi oldu; 249 vatandaşımızı kaybettik, 2000'den fazla vatandaşımız yaralandı ve birçok vatandaşımız değişik organlarını kaybettiler… Çünkü uçaklardan üzerlerine bomba atıldı, tanklar üzerlerinden geçti, meclis, emniyet binası ve değişik kurumlarımız bombalandı. Şimdi İtalya Parlamentosu'na, Senatosu'na, Cumhurbaşkanlığı Binası'na bu saldırılar olsa, bunu yapanların kim olduğu bilinse İtalyan hükümeti veya herhangi bir Avrupa ülkesi ne yapar? Doğal olarak bunlarla mücadele eder. Biz Türkiye'de, Fransa'daki terör saldırılarının on kat fazlasını gördük, ama ona rağmen OHAL'i geri getirmeyi hiç düşünmedik. Ancak darbe çok farklı bir şey ve çok karmaşık bir durum içindeyiz. Eğer darbeye aktif bir şekilde katılmış veya destek vermiş kişiler varsa bunlar tutuklanıyor, ama yargı karar veriyor bunlara, ben karar veya Erdoğan veya Başbakan karar vermiyor, Adalet Bakanı da karar vermez.”

"HAKİM VE SAVCILAR, O HASTA KİŞİYE GÖRE KARAR VERİYOR"

Darbe girişimi sonrası kendi bakanlığında “kariyer diplomatlarının” yüzde 25’inin, FETÖ’yle bağlantılı olduğu için görevden uzaklaştırıldığını anlatan Çavuşoğlu, “Ben personelimin yüzde yirmibeşini kaybetmek ister miyim? Hayır, ama bu kişilerin bağlılığı Pensilvanya'da yaşayan terör örgütünedir, devlete değildir. Bu örgüte bağlı hakim ve savcılar anayasaya göre karar vermemektedir, o hasta kişiden (Fethullah Gülen) gelen talimatlara göre karar vermektedirler. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı için bu tür kişilerin yargının içinde olmaması lazım” diye açıklamalarını sürdürdü.

AÇLIK GREVİNDEKİ EĞİTİMCİLERİN TUTUKLANMASI

“Gelin Türkiye'ye, detaylı bilgileri sizlere gösterelim ve durumu anlayın” diyen Mevlüt Çavuşoğlu, Kanun hükmünde kararname (KHK) ile işten atılan ve işlerine geri dönme talebiyle 76 günlük açlık grevinin ardından tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya dair bir soruya da şöyle karşılık verdi:

“Sizin bahsettiğiniz, açlık grevini başlatan kişi DHKP-C terör örgütü üyesidir. DHKP-C de PKK ile birlikte terör faaliyetlerini sürdürmektedir. Terör örgütlerine üye olan ve aktif destek veren kimse karşılığını bulmalıdır. İfade özgürlüğüyle bir ilgisi yoktur bunun. Bu kişileri masum kişiler olarak göstermek doğru değildir. Siz ne bilgi istiyorsanız biz size sunarız, bizim gizlimiz saklımız yoktur.”

Demokratikleşme ve reformun, öncelikleri olduğunu da söyleyen Çavuşoğlu, “Şimdi referandumdan sonra yeni dönemde yine reform, yine dönüşüm, yine gelişim olacaktır. Ama iki şeyi ayıralım: terörle mücadele ve demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü. Bunları çok iyi bir şekilde ayırdığımız zaman ne bizde sorun kalır, ne de dışardan bakıldığında. Biz bu konularda samimiyiz ve adımlar atmaya da devam edeceğiz” diye konuştu. (DHA)


En Çok Aranan Haberler