HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ebru Gündeş, Reza Zarrab'ın ABD'yle anlaştığını biliyor muydu?

Reza Zarrab'la ilgili yeni gelişmeler gündeme bomba gibi düştü. Herkes Zarrab'ı konuşurken gazeteci Sevilay Yılman, Ebru Gündeş'le ilgili çarpıcı soruları gündeme getirdi. Sevilay Yılman, Ebdu Gündeş'in Reza Zarrab'ın ABD'yle anlaştığını bilip bilmediği sorguladı, çiftin özel hayatına ilişkin konuşulan iddiaları da yazdı.

Ebru Gündeş, Reza Zarrab'ın ABD'yle anlaştığını biliyor muydu?

Habertürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman, Ebru Gündeş'in kendi yazılarından rahatsız olduğunu söyledi: "Duyuyorum ki başından beri bu konuda adınızı geçirdiğim, eşinizin ABD’yle daha Türkiye’deyken anlaşma yaptığını ve Türkiye’ye karşı düşünülen çok büyük bir kumpasa daha başında evet dediğini sizin çok iyi bildiğiniz yönündeki yazılarımdan rahatsız oluyormuşsunuz. Olmakta da haklısınız, ama Ebru Hanım ne yapalım! Bir gazeteci olarak Türkiye’ye karşı oynanan kumpasın bu büyük parçası olan satıcı, kazıkçı eşinizin en azından mal varlığı ortağı olarak neyi, ne kadar bildiğinizi sorgulamayalım mı?"

Habertürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman'ın 'Ebru Gündeş’e kolay sorularım var!' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:

Nihayet perde aralandı ve 19 Mart 2016’dan bu yana ABD’de tutuklu olan İranlı işadamı Reza Zarrab’ın aldığı poziyon netleşti. Zarrab’ın Amerika’da görülen davada sanık olmadığı, hatta potansiyel tanık olduğu, davanın yargıcı Richard Berman tarafından açıklandı...

Biz zaten biliyorduk ama bilmeyenler ve düne kadar bile böyle bir olasılığın söz konusu olmadığını söyleyenler de Berman’ın yaptığı bu açıklamayla Zarrab’ın Türkiye aleyhine konuşmak üzere itirafçı olduğunu anladı!

Zarrab artık itirafçı, evet! Peki Zarrab ne zaman itirafçı oldu? Soruyu daha doğru soralım: “Zarrab, ABD’yle ne zaman anlaşmaya karar verdi? 20 ay New York’taki hapishanede tutuklu kaldıktan sonra mı yoksa Türkiye’den ABD’ye gitmeden önce mi?”

MIAMI SEYAHATİ SONRASI YAŞANANLAR

Daha önceki yazılarımda bir istihbaratçı kaynağımdan aldığım bilgileri sizlerle paylaşmıştım. Tekrara düşüp onları yenilemeyeceğim, ama şunun altını kalın kalın çizerek meseleyi sorgulamaya devam edeceğim: “Reza Zarrab, ABD’yle anlaşmayı Miami’ye gitmeden önce yapmıştı; eşi Ebru Gündeş ve kızıyla çıktığı söz konusu o seyahat de bu anlaşma gereği planlanmış, kurgu bir seyahatti!”

Tabii eldeki bilgiler sadece güvenilir kaynaklardan alınan kulis bilgileri olunca, yani belgesi, ispatı falan olmayınca insan ister istemez tüm gazetecilik yeteneklerini sergilemek durumunda kalıyor. Hele bir de bu kulis bilgileri kabul görmeyip (ne akla hizmetse anlamak mümkün değil) ısrarla çürütülmeye çalışılınca elzem oluyor her bir şeyi sorgulamak...

Zarrab’ın ya da avukatlarının soracağım sorulara cevap vermeyeceğini bildiğim için kusura bakmasın ama bu iddiamın tam da göbeğinde olan ve çok şey bildiğine inandığım eşi Ebru Gündeş’e sormak istediğim bazı sorular var, ama en başında şunu belirteyim: Gündeş’in eşiyle arasındaki özel diyalog filan beni hiç ilgilendirmiyor. Yani Zarrab’ı çok sevmediği, boşamak için girişimlerde bulunduğu, hatta birlikte oturdukları Kanlıca’daki yalıdan taşındığı yönündeki haberler benim ilgi alanımda değil. Ben sadece 17/25 Aralık sürecinde şahsıyla ilgili basına yansıyanlar, birlikte yaptıkları Miami seyahati ve sonrasındaki gelişmelerle ilgiliyim... Sorularımın da tamamı bu hususlarda olacak...

Başlıyorum...

İLK DURUŞMASINA NEDEN GİTMEDİNİZ?

1) Ebru Hanım; 17/25 Aralık’ta FETÖ’cü yargı ve polis işbirliğiyle hükümeti devirme yani darbe girişiminde kilit rol oynayan eşiniz Reza Zarrabgözaltına alındıktan sonra basına yansıyanlara göre çok kötü olmuştunuz. Eşinizin gözaltına alınmasının hemen akabinde yılbaşı konseriniz dahil, birkaç aylık tüm konser anlaşmalarınızı iptal etmiştiniz. Hatta jürisi olduğunuz bir TV programında hıçkırıklarla ağlamış ve eşinizin başına gelenlerin sizi ailece çok sarstığını dile getirmiştiniz... Sonradan sizi yakından tanıyan camianızdaki bazı insanlarla konuştuğumda o günlerde ancak serumlarla ve sürekli doktor kontrolünde ayakta kalabildiğiniz aktarıldı...

Ebru Hanım... Bütün bunlar kamuoyu önünde yaşandı, yalanlamanız mümkün değil. Peki 17/25 Aralık’ta eşinizin başına gelenler sonucu cidden endişelenen ve paniğe kapılan siz, Miami Havaalanı’nda eşiniz uçaktan iner inmez FBI tarafından gözaltına alındıktan 1 gün sonra neden uçağa atlayıp geri döndünüz Türkiye’ye? FBI eşinizi teslim aldıktan sonra nasıl bir süreç yaşayacağını beklemeyi neden tercih etmediniz?

2) Hadi diyelim ki olup bitenlerden hem siz, hem de kızınız çok etkilendi ve ailenizin, arkadaşlarınızın yanına dönmek psikolojik olarak sizin için bir elzemdi. Döndünüz tamam. Peki ya sonra? 22 Mart’ta ülkenize döndünüz ve eşinizin ilk duruşması olan 4 Nisan’dan önce sağa sola “Reza beni yanında ister” şeklinde beyanlarda bulunmanıza rağmen gitmediniz! Neden son anda gitmekten vazgeçtiniz?

10 GÜN SONRA KONSER VERDİNİZ

3) Daha da göze batan, dikkat çeken şey, 17/25 Aralık’ta karalar bağlayıp tüm profesyonel hayatını askıya alan sizin, Türkiye’ye döner dönmez kaldığınız yerden aynen devam etmenizdir. Eşiniz 19 Mart’ta Miami’de gözaltına alındı, siz bir gün sonra ilk uçağa atlayıp Türkiye’ye döndünüz ve hepi topu 10 gün sonra Antalya’daki konserinize gittiniz. Hem de eşinizin özel uçağıyla... Ve herkesin dikkatini çeken bu garip haliniz üzerine de şöyle bir açıklama yaptınız: “Sanatım her şeyin üzerindedir. Konser anlaşmalarım daha önceden yapılmıştı, iptal etmem söz konusu değil.”

Ebru Hanım... Profesyonelliğinize şapka çıkarıyorum eyvallah, ama eşinizin ABD’de 95 yılla yargılandığı kesinleşmesine rağmen o profesyonelliğe devam etme gücünü nasıl buldunuz kendinizde? Lütfen bu konuda bizi aydınlatır mısınız? Ben değil, milyonlarca insan bu sorunun yanıtını bekliyor Ebru Hanım.

Açıkçası kafamız, bünyemiz almıyor son tutumunuzu? Yani... 17/25 Aralık sürecinde FETÖ’cüler tarafından ama nihayetinde Türkiye hapishanesine atılan eşiniz için karalar bağlayan siz, ülkenizden binlerce kilometre uzakta ABD’de, FBI’ın elinde neredeyse ömrü boyunca cezaevinde tutulacak eşinizin durumuna rağmen nasıl hayatınıza kaldığınız yerden rahat bir şekilde devam edebildiniz?

MALINI KULLANMAYA DEVAM ETTİNİZ

Bazıları, size yakın kimseler diyor ki: “Ee canım Ebru yoruldu da ondan! Bıkmıştı zaten kocası dolayısıyla yaşadıklarından ve sonunda önüne bakmaya karar verdi. Ne var bunda?”

Tabii ki böyle de olabilir. Buna da itirazım yok ama Ebru Hanım... Zarrab’ın sizin eşiniz olması dışında en önemli misyonu kızınızın babası olması. Kızınızın bir daha babasını göremeyecek olması ve babasının başına gelen felaketler falan hiç mi üzmüyor sizi? Ayrıca diyelim ki eşinizin alengirli işleri dolayısıyla çok yoruldunuz ve bıktınız ondan! Ee bıktıysanız adamın malını, mülkünü kullanmaya niye devam ettiniz? Özel uçağından tutun da size düğün hediyesi olarak aldığı yalıyı elde tutmaya niye devam ettiniz?

Son olarak.... Duyuyorum ki başından beri bu konuda adınızı geçirdiğim, eşinizin ABD’yle daha Türkiye’deyken anlaşma yaptığını ve Türkiye’ye karşı düşünülen çok büyük bir kumpasa daha başında evet dediğini sizin çok iyi bildiğiniz yönündeki yazılarımdan rahatsız oluyormuşsunuz. Olmakta da haklısınız, ama Ebru Hanım ne yapalım! Bir gazeteci olarak Türkiye’ye karşı oynanan kumpasın bu büyük parçası olan satıcı, kazıkçı eşinizin en azından mal varlığı ortağı olarak neyi, ne kadar bildiğinizi sorgulamayalım mı? Bazıları gibi safa yatıp, “Yok canım, bu kurgu ancak ABD filmlerinde olur” deyip geçiştirelim mi?

Not: Bu konuya devam edeceğim değerli okurlarım. Daha çok soracağım sorular var.


En Çok Aranan Haberler