HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ethem Sarısülük'ü vuran Ahmet Şahbaz tutuklandı

Gezi Parkı eylemleri sırasında polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük davasında sanık polis Ahmet Şahbaz tutuklandı.

Gezi Parkı protestoları sırasında polis kurşunu ile hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin davada, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Ahmet Şahbaz'ın tutuklanmasına karar verdi. Duruşma Savcısı, sanık Şahbaz'ın eyleminin meşru müdafaa olmadığını belirterek, olası kasıtla adam öldürmek suçundan 26 yıl 8 ay'dan, 33 yıl 4 aya hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.

Gezi Parkı protestoları sırasında polis kurşunu ile hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin davaya, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Davanın görüldüğü Ankara Adliyesi'nde ve 6. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonu önünde polisin ve jandarmanın yoğun güvenlik önlemleri alması dikkat çekti. Duruşmaya Ethem Sarısülük'ün annesi Sayfı Sarısülük, kardeşleri ve ailenin çok sayıda avukatı, Sanık Ahmet Şahbaz ile avukatları katıldı. Duruşmayı CHP Milletvekilleri, Gezi Parkı sürecinde başından gaz fişeği kapsülüyle vurulduktan sonra ölen Berkin Elvan ile Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert'in ailelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi. Duruşmanın başında güvenlik önlemlerinin yoğunluğuna tepki gösterildi. Mahkeme Başkanı Afak İlleez, salondaki izleyicilere uyarılarda bulunarak, fotoğraf çekilmemesini istedi. Sanık Ahmet Şahbaz'ın bulunduğu bölümün çevresi jandarma tarafından tamamen kapatılırken, izleyici sıralarının ilk iki bölümüne de jandarma personeli oturdu. Duruşmada hazır bulunanların tutanağa geçirilmesinin ardından Mahkeme Başkanı Afak İlleez, mahkemeye gelen bilgi ve belgeleri sundu.

MAHKEME GERİLİMLERİ TIRMANDIRDI

Sanık Şahbaz'ın avukatları duruşmaların kapalı yapılması talebinde bulunarak, mahkemeye yazılı savunma sundu. Sarısülük ailesinin Avukatı Kazım Bayraktar ise duruşmanın kapalı yapılmasını gerektiren koşulların oluşmadığını belirterek, yargılama sırasında yaşanan gerginliklerin mahkemenin davanın seyri sırasında takındığı tavırdan kaynaklandığını savundu. Sanığın can güvenliği sorunu bulunmadığını, bu nedenle de duruşmaların kapalı yapılması talebinin reddini isteyen Bayraktar, "Mahkemelerin davranışlarından duruşmalarda gerilimler yaşanıyor. Sanığın yüzünü gizleyerek sahte bir yüzle mahkemeye gelmesi ve bu durumun da mahkeme tarafından onay görmesi gerilimi tırmandırmıştır. Müdahil tarafından kaynaklanmayan olaylara dayanılarak duruşmaların kapalı yapılmasını talep etmek hukuka aykırıdır. Reddini talep ediyoruz" dedi.

DURUŞMALARIN KAPALI YAPILMASI TALEBİ REDDEDİLDİ

Müdahil Avukat Bayraktar, ayrıca duruşmada heyete izlettirilen olay gününe ait görüntülerdeki sanık Şahbaz olduğu iddia edilen kişinin "çektim sıktım 3 tane" şeklindeki sözlerini bilirkişi incelemesine sunduklarını, bunun bir delil tespiti olduğunu, bunun için de sanığın olay güne yakın tarihlerde çekilen ve mahkemede bulunan fotoğrafların kendilerine verilmesini istedi.

Sanık Avukatları ise görüntülerdeki kişinin müvekkillerine ait olduğunu belirterek, bilirkişi talebinin davanın uzatmaya dönük bir girişim olduğunu ve buna müsaade etmeyeceklerini ifade etti. Savcı ise fotoğraf talebini mahkemenin takdirine bıraktı. Heyetin talebi değerlendirmesinin ardından müdahil avukatlar, sanık avukatlarının görüntülerdeki kişilerin müvekkilleri olduğunu kabul ettiğini belirterek, fotoğraf talebinden vazgeçti.

Mahkeme Başkanı İlleez, duruşmanın sanık avukatlarının duruşmanın kapalı yapılması yönündeki taleplerini ise unsurlar oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini açıkladı. Mahkeme Başkanı İlleez, TCK'nın "Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma" başlığını taşıyan 266. maddesinin uygulanmasına binaen sanığa ek savunmasını sordu. Sanık Avukatları önceki savunmalarını tekrar ettiklerini belirtirken, Şahbaz, avukatlarının beyanlarına katıldığını ifade etti.

YARGI AHMET ŞAHBAZI KOLLADI

Ara kararın ardından söz alan müdahil Avukat Murat Yılmaz, soruşturmayı yürüten Savcı Veli Dalgalı'nın hazırladığı iddianamenin bir iddianame olmadığını savunarak, "Ortada görüntüler var. Bu görüntülere göre sanık hakkında adam öldürmekten bir iddianame hazırlanması gerekiyordu. Böyle bir iddianame hazırlayan biri ne oldu, terfi ettirildi,

Veli Dalgalı Başsavcıvekili oldu. Dalgalı'nın kendisine ve kendi mesleğine saygısı olmayabilir ancak bunu yapamaz" dedi. Olay günü Ahmet Şahbaz'ın karşısında 8 kişi olduğunu, linç edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını savunan Yılmaz, "Belindeki silahını kendisi çekmiş geliyor, yerde yatan birine tekme atıyor, sonra da ateş ediyor. Atışlarını bitirdikten sonra arkasını dönüp gidiyor. Soğukkanlılıkla amirlerinin yanına geliyor ve "çektim sıktım 3 tane' diyor. Olay anını amir orada öğreniyor, bir kişi de "bu silaha el koyalım' demiyor. Burada amirler de kollandı, hani haberleri yoktu? Yargı Ahmet Şahbaz'ı kolluyor. Olaydan birkaç gün sonra Ahmet Şahbaz hakkında basında bir haber çıktı. Haberde Şahbaz'ın "beni ele verirlerse bende amirlerimi veririm' deniyordu. Olay budur, mevzu böyle bir mevzudur" diye konuştu.

SANIĞIN ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİTMESİ BİR KEZ DAHA ETHEM'İN AİLESİNİN ÖLMESİ DEMEKTİR

Bir trafik kazasında bile sanığın tutuklandığını anımsatan Yılmaz, "Bir insan ölmüş toprağın altında, onu öldüren hakkında tutuklama veremiyorsunuz. Başbakan'ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sizleri aradığını düşünmüyorum ancak siz devlet aklıyla hakaret ediyorsunuz. Başbakanın ve bakanların söylemleri sizleri kendiliğinizden koruma konusunda harekete geçiriyor. Sizin korumacı tavrınız sonrasında da bizler geriliyoruz" diye konuştu. Mahkeme Heyetinden, Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz Planı Davası'na ilişkin adil yargılanma hakkı ihlali kararını değerlendirmelerini isteyen Yılmaz, mahkemeye sunulan uzman raporunun reddedilme nedenin açıklanmasını istedi. Kendilerinin hiçbir talebinin mahkeme tarafından değerlendirilmediğini savunan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu dosya Yargıtay süreciyle bitecek bir dava değil. Siz emekli olduktan sonra Ahmet Şahbaz'ın yargılanması sırasında yapılan hukuksuzluktan dolayı Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkum edildiğini duyacaksınız. Burada çok basit kasten adam öldürme var.

Ahmet Şahbaz silahını çekerek geliyor, kastını göstermiş bir defa. Gelip yerdeki göstericiye tekme atacaksın, sonrada 3 el ateş edeceksin kasıt ortada. Görüntüleri, bilirkişi raporunu değerlendirdiğiniz zaman suç vasfının adam öldürme olarak tespit edilmesini ve bu celse tutuklanmasını talep ediyoruz. Keşke tutuklasanız bende utansam. Sanığın buradan elini kolunu sallayarak gitmesi bir kez daha Ethem Sarısülük'ün ailesini ölmesi demektir.

6. Ağır Ceza Mahkemesi tarihte unutulmayacak. Hukuksuzluğu mu, hukuku mu uyguladınız bu unutulmaz. Bu tarihi bir yargılamadır. Hukuku uygulamadığınız sürece, vicdanınıza göre karar vermediğiniz sürece bunun altında kalacaksınız. Bunu bize yaşatılmaya hakkınız yok."

IŞİD'İN Şİİ CAMİLERİNİ BOMBALAMASI İLE CEM EVİNİN GAZ BOMBASINA BOĞULMASI ARASINDA PARALELLİK VARDIR

Yılmaz'ın ardından söz alan müdahil Avukat Kazım Bayraktar ise Uluslararası Af Örtünün Temsilcisinin duruşmada görevli olduğuna dair yazıyı mahkeme sundu. Ahmet Şahbaz gizli bir talimat sonucunda ateş ettiğine dair kuşkularının bulunduğunu belirten Bayraktar, "Başbakan "polis desten yazdı, ben emir verdim' dedi. IŞİD'in Şii camilerini bombalaması ile Cem Evinin gaz bombasına boğulması arasında paralellik vardır. Uğru Kurt'un ölümünden sonra Başbakan "hala nasıl sabrediyorlar, anlamıyorum' dedi Bunlar polise kitle hareketlerinde gerektiğinde ateş emridir" diye konuştu.

MÜZAKERE ODASINDA KİMLİĞİ BELİRSİZ KİŞİLER VE SANIKLARIN GETİRİLDİĞİ ALANDA YÜZLERİ MASKELİ KİŞİLER

Söz alan Bülent Teoman Özkan, bir önceki duruşmada müzakere odasında 4-5 tane kimliği bilinmeyen şahıs bulunduğunu ve bunların mahkeme salonuna bakarak not aldıklarını belirterek, "Siz karar vermek üzere müzakereye çekildiğinizde bu kişiler sizleri etkiliyor mu? Müzakere odasında bulunan kişilerin kimler olduğu konusunda bir bilginiz var mı?" sorusunu yöneltti.

Müdahil Avukat Şenal Sarıhan ise "Bir önceki duruşmada burada bir kargaşa anı yaratılmaya çalışıldı. Sol tarafta görevlerinin girdiği yerde (sanıkların duruşma salonuna alındığı bölüm) resmi giysili, yüzleri maskeli görevliler vardı. Bu durumun vahim bir tablo yarattı ve avukat arkadaşların can güvenliğini ilgilendiriyor" dedi. Mahkeme Başkanı İlleez ise müzakeresalonunda bulunan kişilerin koruma olduğunu açıklaması üzerine, duruşma salonunda gerilim arttı.

SANIĞIN 3. EL ATEŞLEMESİ YERE PARALEL VE OMUZ HİZASINDA

Avukatların beyanlarının alınmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Cuma Doğan, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Gezi Parkı'ndaki olaylara destek vermek amacıyla Ankara'nın çeşitli semtlerinde gösteriler yapıldığını, dava konusu eylemin meydana geldiği tarihte de gösterilen devam ettiğini belirten Savcı Doğan, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin Kızılay'daki Güvenpark içinde bulunan havuz ve Yeni Karamürsel mağazasının sağ tarafında emniyet ekiplerinin konuşlandığını, bu meyanda bazı çevik kuvvet görevlilerinin de robokop diye tabir edilen kıyafetleri giydiğini anlattı. Sanığın içinde bulunduğu grubun kalkancı olarak görev yapması nedeniyle robokoplardan ayrı olarak ön tarafta durduğunu ifade eden Doğan, göstericilerin görevli memurlara taş, demir bilye ve çeşitli sert cisimler atarak karşı çıktığını, polis helikopterinden yapılan gözetim sırasında Kumrular Sokak tarafından kalabalık bir ekibin Güvenpark'a gelmekte olduğunun bildirildiğini ve çevik kuvvet ekiplerine Güvenpark ve Milli Müdafaa Caddesine doğru çekilme talimatı verildiğini belirtti. Doğan, kalkancı konumunda bulunan Sanık Şahbaz ve 4 arkadaşının önce çekilmediklerini sonra ise 4 kişinin çekildiğini, kalkanların çekilme sırasında yere düştüğünü ve sanığın çekilmeden önce silahını çıkarıp mermiyi hazneye sürdüğünü, yerde yatan göstericilerden bir tanesini tekmelediğini ve 2 el havaya, bir eli de göstericilerin üzerine olmak üzere ateş açtığını kaydetti. Doğan, sanığın 3. el ateşlemesinin yere paralel ve omuz hizasında olduğunu, merminin Ethem Sarısülük'ün taş attıktan sonra, sola dönüşünde kafasının sağ tarafına geldiğini, bu şekilde yaralandığını, Ankara Numune Hastanesine kaldırılarak tedavisinin devam ettiği sırada 14 Haziran 2013 tarihinde vefat ettiğini anlattı.

MEŞRU MÜDAFA DEĞİL OLASI KASIT

Doğan, mütalaada Sarısülük'ün Adli Tıpta yapılan otopsi sonucunda ölüm nedeninin "ateşli silah mermi çekirdeğinden yaralanması' olarak belirlendiğini ifade etti. Olay mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporlarında yerden seken mermi izine ve mermi kovanına rastlanmadığını anımsatan Doğan, Şahbaz'ın eyleminin meşru müdafaa olmadığını belirterek, olası kasıtla adam öldürmek suçu olduğunu ifade etti. Sanığın olası kasttan TCK'nın 81., 21 maddesi 2 fıkrası, 266., 53. ve 63. maddesi hükümleri gereğince 26 yıl 8 ay7'dan, 33 yıl 4 aya hapis cezası ile cezalandırılmasını talep eden Savcı Doğan ayrıca tutuklama isteminde de bulundu. Savcının mütalaasını duruşma salonunda bulunanlar alkışlarla karşılarken, esas hakkındaki görüşe değerlendirmesi sorulan sanık Şahbaz, "Olay yaşandığı için üzgünüm, olayda bir kastım yok" demekle yetindi.

KARAR AÇIKLANDI SALON KARIŞTI

Tutuklama talebini değerlendiren heyet verilen aranın ardından ara kararını açıkladı.

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İlleez, sanık Ahmet Şahbaz'ın, tanık beylanları, deliller, CD'ler ve iddia makamının talep ettiği ceza miktarını göz önünde bulundurarak tutuklanmasına karar verdi. Sanık vekillerinin esas hakkında görüşe savunma hazırlamaları için süre verildiğini açıklayan İllez'in sanığın tutukluluk incelemesinin 5 Ağustos 2014 tarihinde yapılacağını açıklamasının ardından jandarmalar arasında bulunan sanık müzakere odasına alınarak duruşma salonunda çıkarıldı. Mahkeme Başkanı İllez ise müdahale ederek ara kararların açıklanmasının bitmediğini, bu nedenle sanığın tekrar salona getirilmesini istedi. Sanık heyetin bulunduğu kürsüde kapısı olan müzakere odasından çıkartılarak tekrar salona alındı. Bu sırada Sarısülük'ün ailesi ile avukatları duruşma salonundan çıktığı sırada arbede yaşandı. Avukatlar ve jandarma arasında bir süre devam eden arbede salondaki tansiyonu iyice yükseltti. "Ethem yoldaş ölümsüzdür" sloganlarının atıldığı duruşma salonunda ve kapısında arbede uzun süre devam edince jandarma salonun kapısında bulunanları dağıtmak için biber gazı ile müdahale etti. Duruşma 3 Eylül tarihine ertelendi.

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, "müdahil avukatlarının mahkemenin adil olmadığına, rengini belli ettiğine yönelik eleştirileri ile ilk duruşmada yaşanan arbede" nedeniyle, davanın 2 Aralık 2013'teki celsesinde "yargılamadan çekinme" kararı almıştı. Kararı inceleyen Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise "çekinme kararının uygun olmadığına" karar vermişti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, bunun üzerine Adalet Bakanlığına başvurarak, bu kararının kanun yararına bozulmasını talep etmiş, bakanlık bu istemi yerinde görmemişti. Şahbaz'ın, iddianamede "meşru savunmada sınırın aşılması suretiyle öldürmek" suçundan cezalandırılması istenmişti.

(ANKA)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler