HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Hopa davası: Görevsizlik talebi reddedildi

Hopa davasında sanık avukatları 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden suçun terör olmadığını sadece Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefe olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermesini istedi.

Mahkeme, talebi reddederken, sanıkların Avukatı Ayhan Erdoğan, “Başbakan’ı başbakan yapan yasalar sanıklara da uygulanmalı” dedi. Sanık Mahir Mansuroğlu AKP’nin her muhalif eyleme terörist gözüyle baktığını kaydederken, sanık Kadir Aydoğan, polis devletine karşı olduğu için 52 yıl hapisle yargılandığını savundu.

Artvin’in Hopa İlçesi’nde 31 Mayıs’ta emelki öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları Ankara’da protesto eden 22’si tutuklu 28 kişi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Duruşmaya gözlemci sıfatıyla Ankara Barosu Yönetim Kurulu’da katılırken, CHP Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan, İsa Gök, Refik Eryılmaz, Binnaz Toprak, Hüseyin Aygün, Rıza Türmen, Süleyman Çelebi, Umut Oran ve Sezgin Tanrıkulu, Yargı-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ile sanıkların yakınları katıldı.

Duruşmada 28 sanığı 50’inin üzerinde avukat temsil ederken, tutuklu sanıklar, duruşma salonuna alkışlar arasında alındı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Dündar Örsdemir, sanıkların alkışlanmasını tutanağa geçerekek duruşmayı izlemeye gelenlere uyarıda bulundu. Sanıklar, Mahir Mansuroğlu, Kadir Aydoğan, Hikmet Tanıl, Özgür Atmaca, Göksel Ilgın, Nuri Özçelik, Başak eylül San, Özge Aydın, Nuri Yılan, Ömür Çağdaş Ersoy, Uğur Tuna, Hamza Doruk Yıldırım, Can Kaya, Soner Toprak, Çağrı Yılmaz, Uğur Uzunpınar, Ozan Gündoğdu, Tayfun Yıldırım, Can Türkyılmaz, Cafer Algül, Ferhat Konukçu, Pelin Bayram, Ozan Süer, Mehmet Cem Çıplak, Cüneyt Çakır ve Hazal Kangal’ın kimlik tespitiyla duruşma başladı.

-İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENMİŞTİR-

Kimlik tespitinin ardından söz alan sanıkların Avukatı Ayhan Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs 2011 tarihinde Artvin’de düzenlediği miting öncesi sonrasında meydene gelen olayların Türkiye’nin bir çok ilinde protesto edildiğini anımsatarak, “Basın açıklamasının engelleyen herkesin cezalandırılmalı. Yapılan eylemlerde terörle ilgili herhangi bir durum yoktur. İfade özgürlüğü engellenmiştir. Yapılan basım açıklaması ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun katillerinin bulunmasına yöneliktir” dedi. Ankara’daki olayların polisin basın açıklamasına müdahale etmesiyle patlak verdiğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Olay sırasında Emniyet kamerasındaki görüntülerde grup AKP binasına gitmek için yürürken önü polis tarafından kesiliyor ve oradaki amir protestoyu düzenleyen KESK temsilcisine 'demokratik eyleminiz burada sona ermiştir' diyor terör eyleminiz burada sona ermiştir demiyor. Genç insanların gösterdiği tepki terör eylemi değildir. CHP önünde insanlak açıklama yaptı, çelenk bıraktı polis olmadığı için böyle bir şey olmadı. AKP önünde açıklama yapılacak olduğunda insanlar buraya sanık olarak geliyor.”

-"BAŞBAKAN’I BAŞBAKAN YAPAN YASALAR SANIKLARA DA UYGULANMALI"-

Hopa İlçesi’nde meydana gelen olaylarda gözaltına alınanların Erzurum’da beraat ettiğini anımsatan Erdoğan, savcılığın hazırladığı iddianameye göre sol görüşlü olmanın terörist olmakla eşdeğer tutulduğunu savundu. İddianamenin taraflı hazırlandığını iddia eden Erdoğan, iddianamenin sola karşı olduığunu ifade etti. Erdoğan, “Sayın Başbakan’ı başbakan yapan yasaların bu sanıklar içinde uygulanmasını istiyoruz. Bu iddianamede 'şiddete hayır yazan şemsiye' delil olarak sayıldı. İnsanların insani tepkilerinin başka insanlara ceza olarak göstermek için cezalandırılmalarını istemiyorum” dedi. Basın açıklaması sırasında yaşanan olayların Emniyet mensuplarının müdahalesi nedeniyle başladığını savunan Erdoğan, sanıkların eyleminin 2911 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesini ve görevsizlik kararı vermesini talep etti.

-SAVCI, TALEBİN REDDİNİ İSTEDİ-

31 Mayıs 2011 günü gerçekleştirilen basın açıklamasına terör örgütleri adına faaliyette bulunan legal oluşumudaki bazı şahısların kamu düzenini bozmaya yönelik şiddet eylemleri gerçekleştirileceğiıd yönelik istihbarat bilgilerinin geldiğini savunan Savcı Hakan Yüksel, eylemin hemen ardından ilk gözaltına alınanların savcılığa getirildiğini ve şiddete karışmadıkları gerekçesiyle haklarında işlem yapılmadığını kaydetti. Eylem sonrasında çalışmalar yapıldığını bazı sanıkların öğrenci kollektifleri ve Halkevleri ile ilgisinin bulunduğunu belirten Yüksek, “Özelllikle Halkevleri’nde görevli bazı kişilerin yasa dışı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi, Devrimci Sol ve Devrimci Gençlik isimli silahlı terör örgütü adına faaliyette bulunduklarının, daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca açılan davada mecuttur. Yüksel, daha önce hazırlanan iddianamade, sanıkların eğitimi engellemek ve karşıt öğrencilere cebir uygulamak amacıyla terör örgütüne mensup sahışlarla biraraya geldiklerini, elde edilen dökümanlarda bu amaçla 4 ayrı gurubun oluşturulduğu, oluşturulan 3 ve 4. ekipte “kollektif ibo” ve “kollektif deniz” isminde isimlere yer verildiğini öğrenci kollektiflerinin THKCP ve Devrimci sol Devrimci Gençlik terör örgütünün legal uzantısı olduğunu ifade edildiğini anımsarak görevsizlik itirazının reddini istedi.

Mahkeme heyeti talepleri değerlendirmek için kısa bir ara verdi. Mahkeme başkanı, sanıkların üzerine atılı suçların CMK’nın 250. 252. maddesi ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. ve 7/1’inci maddesine göre görevli olduğunu belirterek avukatların görevsizlik kararını reddetti.

-YÜZLERCE İNSAN BİRARAYA GELDİ BENDE ONLARDAN BİRİYİM-

Mahkeme başkanı daha sonra sanıkların savunlamalarını aldı. Sanık Mahir Mansuroğlu savunmasında, 6 aydır tutuklu bulunduğunu HES’lere karşı çıkmak için, Hopa’nın suçuna sahip çıkmak için eylemler düzenlendiğini bu eylemlerde emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybettiğini belirten Mansuroğlu, “O gün Türkiye’nin her tarafında Metin Lokumcu’yu öldürülen katillerin bulunması için 100’lerce insan biraraya geldi. Bende onlardan biriyim. KESK eylem düzenledi AKP binasına gideceğiz denildi. AKP binasına gelmeden önümüz panzerlerle kesildi. Polis daha uyarı bile yapmadan bize el kol hareketleriyle ve sözlü olarak hakaretler etti. Ortalık bir anda toz dumün oldu. Sıkılan biber gazından gözgözü bile görmüyordu. Bende kaçtım ve o alandan uzaklaştım polisle bira araya gelmedim bile” dedi.

-AKP HER MUHALİF EYLEME TERÖRİST GÖZÜYLE BAKIYOR.

Eylemden 15 gün sonra Terörle Mücadele ekiplerinin yolda yürürken kendisini gözaltına alındığını belirten Mansuroğlu, iddianamede Halkevlerinin terör örgütü olarak gestirildiğini belirterek, halkevlerinin faaliyetlerine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Halkevleri 80 yıldır vardır. Halkevleri bir oluşum değildir, bağımsız bir örgüttür. Devlete veya siyasi partilere bağlı değildir. Halkevleri tüm üyelerinin gönüllü katkılarıyla ayakta durur. Bütün çalışmalarını 2 yılda bir İçişleri Bakanlığı’na bildirir. Eğitimin ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz verilmesi için çalışmalar yaparız. Son olarak organ kampanyası yaptık. AKP her muhalif eyleme terörist gözüyle bakıyor. Halkevleri 80 yıllık tarihinde iki kez kapatıldı birincisi Menderes döneminde ikinci iEvren döneminde. Bugün bu iktidarda Halkevlerini kapatmaya çalışıyor. Emniyet suç ve suçlu yaratmaya çalışıyor, mahkeme heyeti buna itibar etmesin.”

Mahkeme Başkanı’nın “İsyan diye bağırdınmı, eylemci grubu yönlendirdin mi” sorusuna Mansuroğlu, “İsyan diye bağırdım, Lokumcu’nun öldürülmesine isyan diye bağırdım. Buna ben değil herkes bağırdı. Grubu ben yönlendirmedim” dedi.

-POLİS DEVLETİNE KARŞI OLDUĞU İÇİN 52 YIL HAPİSLE YARGILANIYORUM-

Sanık Kadir Aydoğan ise rahatsız olan ve hastanede tedavi gören annesinin yanındayken KESK’ten telefon geldiğini, Hopa’da yaşananların Ankara’da protesto edileceği bilgisinin verildiğini ve hastaneden çıkarak eylem alanına gittiğini belirtti. Yürüyüş güzergahının KESK temsilcileri ile Emniyet mensupları arasında belirlendiğini ancak AKP önüne gelmeden yolun parzerlerle kesildiğini kaydeden Aydoğan, polisin el kol hareketleri ve sözlü hakaretlerine karşın protestocuların sağduyulu davrandığını söyledi. Ortada hiç bir neden yokken polisin jopla ve biber gazıyla müdahalede bulunduğunu ifade eden Aydoğan, olayların başlamasıyla olay yerinden ayrılaraka hastaneye annesinin yanına gittiğini kaydetti. Polisle bir mukavemetinin bulunmadığını söyleyen Aydoğan, “Saçım uzun olduğu için polis tarafından çekilen fotoğraflarda yer alan kişiye benzetmek istiyorlar. Osman Can adlı memur kendisini darp ettiğimi söylemiş ancak kendisini tanımam ve kimseyi darp etmedim. olaydan sonra gözaltına alındığında TEM’de amir olan ve beni gözaltına alan kişi bana “3-5 ay yatar çıkarsınız aklınız başına gelir diyerek kehanette bulundu” dedi. Davada demokratik haklarının yargılandığını belirten Aydoğan, Halkevleri olarak yapılan bir çok zammı protesto ettiklerini, bu dava ile Halkevlerinin açık hedef haline getirildiğini kaydetti. Aydoğan, “İfadeye davet edilmedim. Sabah 05:00’te yapılan bir baskınla gözaltına alındım. İfadeye davet edilsem kendim gelirdim. Korki imparatorluğu yaratılıyor. Polis devletine karşı olduğu için 52 yıl hapisle yargılanıyorum. Maddi manevi kayba uğradım. Annem ve babam rahatsız yanlarında kalmak durumundayım, bunu size raporlarla da kanıtlayabilirim. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmak istiyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Aydoğan’ın savunmasının ardından duruşmaya ara verdi.

ANKA

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler