HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Merkel: Şartlar yerine getirilmeli

Merkel: "Vize serbestisi için haziran sonu itibariyle Türkiye'nin şartları yerine getirmesi gerekiyor. 72 kriterden bahsediyoruz."

Davutoğlu, Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile Türkiye-AB Suriyelilere Yardım Programı'na katıldı.

Gaziantep'te mültecileri ziyaret eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakan'ı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Timmermans ortak açıklama yaptı.

Angela Merkel, "Türk vatandaşları haziran ayında Avrupa'ya vizesiz seyahat edebilecek mi?" sorusuna karşılık şunları söyledi:

"Vize serbestisi için haziran sonu itibariyle Türkiye'nin şartları yerine getirmesi gerekiyor. 72 kriterden bahsediyoruz. Bugün de bu konunun bazı yönlerini ele aldık. AB Komisyonu 4 Mayıs'ta bir rapor sunacak. Ben de bu konudaki anlaşmaya uymamızı istiyorum, uyacağız. Sonuçta Türkiye de bu sonuçları bize sunacaktır. Çok yakın çalışılıyor. Bu konuda endişeler varsa tabii ki ele almamız gerekiyor. Çünkü bir yandan güvenliği sağlamak, diğer taraftan da vize serbestisi taahhüdünü yerine getirmek istiyoruz. Bunun ekim ayında uygulanması öngörülüyordu ama haziran ayında da geri kabul anlaşması öngörülüyordu. Türkiye bunu sadece Yunanistan ile değil aynı zamanda sığınmacılarla ilgili de kabul etti. Bu nedenle ekim yerine hazirana çekildi. Yani bu aslında uzun süreden beri gündemimizde olan bir konuydu.”

Basın özgürlüğüne ilişkin eleştirilere de açıklık getiren Merkel,Türkiye ile eskiye göre bu kadar sık görüşmelerinin tüm bu konuları konuştuklarını gösterdiğini vurguladı.

AB-Türkiye anlaşmasının mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde yapıldığını belirten Merkel, aynı zamanda Türkiye'nin de AB ile ilişkilerini güçlendirmek istediğini kaydetti. "Türkiye açısından baktığımızda olumlu gelişmeler görülebilir.” diyen Merkel, yasa dışı göçün önlenmesi konusunda da yükün paylaşılması gerektiğini vurguladı.

Angela Merkel, "AB ile de hemfikir olmamız mümkün olmayabiliyor ama bu görüşmeler bizim daha fazla ilerleme katetmemizi sağladı. Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü gibi değerler bizim için önemlidir. Bunu her zaman ele alıyor ve somut konulara da dönüştürüyoruz.” şeklinde konuştu.

Alman Başbakan, Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasına yönelik görüşünün sorulması üzerine, Suriye ile ilgili sürecin daha iyiye gitmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını, bugün Nizip'teki kampta görüştükleri Suriyelilerin de ülkelerine dönmek istediklerini gördüklerini ve bunun da kendilerini daha da cesaretlendirdiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletleri Özel Temsilcisi Staffan de Mistura yönetiminde görüşmelerin devam ettiğini ancak silahların bırakılmasına riayet edilmediğini, bombardımanın başladığını ve ayrıca Kilis'e DAEŞ tarafından saldırılar olduğunu dile getiren Merkel, tarafların ortak çözüm için çalışması gerektiğini, ülkesinin bu konuda katkı yapmaya devam edeceğini söyledi.

Çok sayıda aktör olması nedeniyle görüşmelerin çok da kolay olmadığını ifade eden Merkel, "Türkiye-Suriye sınırında silahların sustuğu, insanların güvende olduğu bir alanın oluşturulması mümkün olabilir ve insanlar kendilerini ne kadar güvende hissederlerse o kadar az vatanlarından gelirler diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

- "Yaza kadar 1 milyar avro vereceğiz"

AB Konseyi Başkanı Tusk, bir basın mensubunun "Türkiye'de fikir özgürlüğüyle ilgili bazı davalar var. Bu konularda görüştünüz mü” şeklindeki sorusu üzerine, 30 yıl önce Polonya'da komünist rejimi eleştirdiği için hapse düştüğünü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da okuduğu bir şiirden dolayı cezaevine konulduğunu öğrendiğini anlattı.

"Eleştiri ile hakaret arasında zaman zaman politikacılar farklı kararlar verebiliyorlar.” diyen Tusk, bunun her yerde böyle olduğunu belirtti. Tusk, "Umarım ki gelecekte ifade özgürlüğü ana konularımızdan birisi olmaz.” temennisinde bulundu.

AB tarafından Türkiye'ye Suriyeliler için verilmesi kararlaştırılan 3 milyar avroluk fona ilişkin yaşanan sıkıntılara yönelik bir soruya karşılık, oyunun en zor kısmının başlangıcı olduğunu söyleyen Tusk, "Ama bu yaza kadar vereceğimiz para 1 milyar avro olacaktır." dedi.

- "Her bir çocuğun eğitim alabilme şansını sağlamalıyız"

Aynı soruya karşılık, Timmermans ise uluslararası ortaklar, UNICEF, Dünya Gıda Programı gibi kuruluşlarla anlaşmalar imzaladıklarının altını çizdi. Bugün en büyük zorluğun eğitimde olduğunu tespit ettiklerini dile getiren Timmermans, "Eğitimin maliyetini karşılama noktasında doğrudan Türk yetkililerle anlaşmalar da yapabiliriz. Sanıyorum bu taahhüdü yerine getirme konusunda pek çok olanak var. Acil bir şekilde Türk mercileriyle beraber çalışmalı ve her bir çocuğun eğitim alabilme şansını sağlamalıyız. Çünkü gelecekte müreffeh Suriye için yapabileceğimiz en iyi şey bu.” ifadelerini kullandı.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, "Türkiye, bugün tüm dünyada göçmenleri nasıl barındırmamız gerektiğine dair dünyaya örnek olacak tek ülkedir. En önde gelen ülkedir. Türkiye'ye bu konuda kimsenin ders verme durumu yoktur" dedi.

Tusk, Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile Türkiye-AB Suriyelilere Yardım Programı'na katıldı.

Programa ilişkin ortak basın toplantısındaki konuşmasına Tusk, Davutoğlu'na kendisini Gaziantep'e davet ettiği için teşekkür ederek başladı.

Başbakan Davutoğlu ile en son 18 Mart'ta Brüksel'de bir araya geldiklerini anımsatan Tusk, burada çok kapsamlı bir anlaşmaolan AB ve Türkiye arasındaki anlaşmayı sonuçlandırdıklarını hatırlattı.

Bu anlaşmanın amacının göç konusunu yasal bir bir alana çekmek ve bunu düzenlemeye kavuşturmak olduğunu dile getiren Tusk, bugünkü ziyaretin bu anlaşmanın uygulamasıyla ilgili bir izleme ziyareti olduğunu söyledi.

Batı Balkan ülkelerinde, Yunanistan'da ve göçmenlerinbulunduğu diğer üçüncü ülkelerde bazı ortak girişimlerde bulunduklarını kaydeden Tusk, "Artık, bunların sonuçlarını yavaş yavaş görüyoruz. Mart ayından bu zamana kadar gerçekten Ege'de yasadışı göçün büyük oranda azaldığını görüyoruz. Operasyonlarımız, Suriyelilerin, Türkiye'den AB üyesi devletlere giren Suriyelilerle birlikte çalışarak onların geri dönüşlerini sağlamak ve yasadışı olan göçü yasal çerçeveye kavuşturmak için çalışıyoruz. Bu gerçekten karmaşık ve büyük girişim. Önümüzde yapılacak çok şey var." dedi.

Bugün, burada Başbakan Davutoğlu ile ileriye yönelik atılacak adımları da görüşme fırsatı bulduklarını kaydeden Tusk, aynı zamanda Suriyeli göçmenlerin durumunu da değerlendirme imkanı bulduklarını bulduklarını ifade etti.

Nizip'teki kampı da ziyaret ettiklerini, Gaziantep'te Çocuk Koruma Merkezi'nin açılışına katıldıklarını anımsatan Tusk, 23 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle yapılan açılışa büyük bir onurla katıldıklarını belirtti.

Türkiye'de göçmenlere yönelik olarak AB fonları aracılığıyla pek çok projenin yürütüldüğünü dile getiren Tusk, bu programların daha da hızlandırılarak devam edeceğini kaydetti.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, konuşmasında şunları kaydetti:

"İşbirliğimizin ötesinde ikili ilişkilerimizin söz konusu olduğu çok çeşitli konular var. Onları ele aldık. Mesela, vizenin serbestleştirilmesi konusunda yine çalışmaları hızlandırdık. Görüyorum ki gerçekten Türkiye gerekli tüm kriterleri yerine getirdiği zaman bu yaz bu konuda bir adım atılabilecektir. En önemli konulardan bir tanesi tabii ki Suriye'deki çatışmalar ve siyasi görüşmeleri tekrar gündeme getirmek gerekiyor. İnsanı hedeflere yönelik yapılan son saldırılar maalesef bu konuyu engellemektedir."

Donald Tusk, Başbakan Davutoğlu'na daveti için teşekkür ederek, kararlılığı ve çabaları için de şükranlarını sundu.

Tusk, "Sadece siyasi açıdan söylediğim bir söz değil gerçekten şahsi kanaatim şöyle. Türkiye, bugün tüm dünyada göçmenleri nasıl barındırmamız gerektiğine dair dünyaya örnek olacak tek ülkedir. En önde gelen ülkedir. Türkiye'ye bu konuda kimsenin ders verme durumu yoktur. Gerçekten bundan büyük bir gurur duyuyorum, sizinle bu konuda işbirliği yapmaktan" diye konuştu.

Tusk, Merkel, Timmermans ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, bugünün yeni bir gün olduğunu belirterek, "Bugün Suriyeli mültecilerin ümit duyması gereken bir gündür. Bugün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, Suriyeli bütün çocuklara gönül dolusu selamlarımızı iletiyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye ile AB ve Almanya'nın, Suriyeli çocuklar için yan yana ve omuz omuza olduğunu kaydeden Davutoğlu, o çocukların, yetimlerin gözyaşlarını silmek için kararlı olduklarına işaret etti.

Başbakan Davutoğlu, Suriyeli çocuklara güzel bir gelecek hazırlamak istediklerine işaret ederek, "Bugün burada bir kez daha bütün dünya ve biz, herhalde şu sonuca ulaşmış bulunuyoruz. Türkiye ile AB işbirliği yaptığında sorunları çözmek bakımından olağanüstü bir kapasiteye sahiptir. Ama Türkiye ile AB farklı düştüğünde, birçok krize çözüm bulma imkanı yok." değerlendirmesinde bulundu.

Kasım ayından bu yana son 3 zirvede ve çok sayıda gerçekleşen toplantıdan edindiği intibaya değinen Davutoğlu, "Türkiye'de de, AB'de de, Ankara'da da, Brüksel'de de Berlin'de de bugün güçlü bir siyasi irade vardır ve Türkiye-AB ilişkileri çok doğru bir eksen işbirliği çerçevesinde ileriye doğru gidecektir." dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Vize muafiyetini Avrupa Birliği-Türkiye mutabakatının ayrılmaz, asli unsuru olarak görüyoruz. Zaten vize muafiyetiyle bu mekanizmaları uygulayacak olan Geri Kabul Anlaşması arasında da doğrudan bir ilişki var. Geri Kabul Anlaşması ancak vize muafiyeti ile birlikte uygulanır." dedi.

Davutoğlu, Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Suriyeli Sığınmacılara Yardım Programı'na ilişkin ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.

Vize muafiyeti konusunun Türkiye açısından hayati olduğuna ilişkin ifadesi anımsatılan Davutoğlu, "Bazı söylentiler var 'AB'nin bu madde üzerinde revizyona gidebileceği, vize muafiyetinin haziran ayından itibaren başlamayabileceği' şeklinde. Böyle bir durumda Türkiye, AB ile varılan anlaşmayı iptal etmeyi düşünüyor mu veya AB'ye yönelik başka adımlar atmayı düşünüyor mu?" sorusu üzerine Davutoğlu, Türkiye ve AB'nin inandığı en önemli değerin ahde vefa olduğunu söyledi.

Davutoğlu, ahde vefanın AB'nin temelini de teşkil eden bir prensip olduğunu belirterek, bu çerçevede 29 Kasım'da birlikte ele alınan hedefler manzumesi bulunduğunu anımsattı.

Bu konuları son olarak 18 Mart zirvesinde gözden geçirdiklerini vurgulayan Davutoğlu, bu paketin hem mültecilere yardımı hem de Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir eksene oturtup, benzer bir krizde önceden tepki gösterilmesini sağlamaya yönelik olduğunu ifade etti.

- "Neticeye ulaşacağımıza inanıyorum"

Davutoğlu, bunun yolunun Türkiye-AB ilişkilerini derinleştirmek olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "Biz bu çerçevede vize muafiyetini, Avrupa Birliği-Türkiye mutabakatının ayrılmaz, asli unsuru olarak görüyoruz. Zaten vize muafiyetiyle bu mekanizmaları uygulayacak olan Geri Kabul Anlaşması arasında da doğrudan bir ilişki var. Geri Kabul Anlaşması ancak vize muafiyeti ile birlikte uygulanır. Bütün bu mekanizmanın işlemesi, Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanması bir zaruret. Dolayısıyla bu tür spekülasyonların ötesinde biz, Türkiye-AB tarafları olarak, en azından Türkiye tarafı olarak, bunun pozitif bir gündemle yürümesini gerektiğine inanıyoruz."

Bunun için de Meclis'in gece yarılarına kadar çalıştığına dikkati çeken Davutoğlu, dün gece vize muafiyeti çerçevesinde bir yasa için geç vakitlere kadar çalışmaların devam ettiğini anımsattı.

Davutoğlu, "Biz üzerimize düşeni yapacağız. AB'nin de üzerine düşeni yaparak vize muafiyetiyle ilgili herhangi bir siyasi gerekçe ileri sürmeksizin hukuki süreci tamamlamasını bekliyoruz. Öyle bir durum olmaması gibi bir ihtimali düşünmek istemiyorum ama, zaten öyle bir durumda 'Geri Kabul Anlaşması da devreye girmeyecek' anlamına gelir. Bu negatif bir opsiyon değil, pozitif işbirliğine dayalı bir ihtimali hepimizin öne çıkarması lazım. Bu konuda neticeye ulaşacağımıza inanıyorum." görüşünü dile getirdi.

Eğitim kurumlarının desteklenmesi ve kamplar dışında yaşayan Suriyelilerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi için bu konuda AB'ye ilettikleri projelerin bulunduğuna değinen Davutoğlu, çok sayıda mülteci ağırlayan şehirlerin altyapısında sıkıntıların yaşandığını anlattı.

Davutoğlu, kampların işletilmesi bağlamında yapılan işletme harcamalarıyla ilgili projelerin de olduğunu ve bir kısmının devreye girdiğini söyledi.

Türkiye olarak AB'nin değerlendireceği projelerle ilgili kapsamlı bir çalışmayı kendilerine ilettiklerini kaydeden Davutoğlu, bundan sonra da beraber bu tarz çalışmalar yürüteceklerini ifade etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Konuşmak Avrupa kültürünün bir parçasıdır. Bizim sadece kabul etmediğimiz husus, bize dışarıdan bakılmasıdır. Bize dışarıdan ve tepeden bakılmasına müsamaha gösteremeyiz. Biz Avrupa ailesinin bir parçasıyız." dedi.

Davutoğlu, Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile Türkiye-AB Suriyeli Sığınmacılara Yardım Programı'na katıldı.

Program sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Davutoğlu, bir gazetecinin vize muafiyeti ve basın özgürlüğüne ilişkin sorusu üzerine "Konuşmak, Avrupa kültürünün bir parçasıdır. Bizim sadece kabul etmediğimiz husus, bize dışarıdan bakılmasıdır. Bize dışarıdan ve tepeden bakılmasına müsamaha gösteremeyiz. Biz Avrupa ailesinin bir parçasıyız. Basın özgürlüğü dahil her konuyu konuşabiliriz. Her hususu ele alabiliriz, objektif olarak bunları tartışırız." yanıtını verdi.

Davutoğlu, "Başta sayın Merkel, Tusk ve diğer dostlarım olmak üzere her bir araya gelişimizde, karşılıklı kaygılarımızı hep paylaşıyoruz. Nihayetinde bunlar hepimizin kaygılarıdır. Ama şu gerçeği de herkesin görmesi lazım, Türkiye son 2 yılda 4 büyük seçim yaşadı ve bu seçimler esnasında kimse herhangi bir propaganda, fikir özgürlüğü probleminin olduğunu kabul edemez." ifadelerini kullandı.

Birçok yayın organının, hükümet ve partisi aleyhine yoğun eleştiride bulunduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "Hiçbir zaman, hiçbir şekilde o eleştirilere baskı ile karşılık vermeyi düşünmedim, düşünmeyiz. Demokrasi, basın özgürlüğüyle yükselen bir değerdir. Hepimiz buna saygı gösteriyoruz, göstereceğiz." dedi.

Bazı uygulamaların yanlış anlaşılması halinde dostça paylaşılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Son olarak, Kahire'den gelen bir Alman gazetecininTürkiye'ye alınmaması bana aktarıldığında, arkadaşlara tetkik etmeleri talimatını verdim. Anlaşılan Türkiye'ye gelmek isteyen herhangi bir turist gibi müracaat ettiği için bazı konular göz önünde bulundurularak bu sıkıntılar yaşanmış. Ama gazeteci olarak müracaat ettiğinde diğer gazeteciler gibi, özgürlükçü bir şekilde değerlendirilecek, mutlaka olumlu bir yaklaşım sergileyeceğiz." şeklinde konuştu.

- "Basın özgürlüğü ancak insan onuruyla daim olabilir"

Yaşanan münferit olaylardan hareketle Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda spekülasyonları doğru bulmadığını kaydeden Davutoğlu, "Bir ailenin parçası olarak paylaşırsak her şeyi konuşmaya hazırız. Bugün bu tablo, bu açıdan bizim için çok önemli. Her şeyi konuşuyoruz, çok açık bir yüreklilikle. Aynı şekilde ben de, değerli dostlarıma Avrupa'da artan aşırı ırkçı yaklaşımları ve bunun basına yansımaları konusunu da aktarıyorum. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan hakareti yine birlikte ele aldık. Basın özgürlüğü, insan haklarını ve insanın onuruna saygıyı gözardı etmemeli. Basın özgürlüğü ancak insan onuruyla daim olabilir." değerlendirmesinde bulundu. "Bir ülkenin cumhurbaşkanına ağır hakaretlerde bulunma basın özgürlüğü içinde değerlendirilir mi? Bunu tartışabilmeliyiz.'" diyen Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer aynı konu, başka bir ülkenin cumhurbaşkanı ya da başbakanı için başka bir millet için zikredilseydi acaba kabul edilebilir miydi? Düşünün oradaki ifadeleri, Avrupada, Almanya'da gezen herhangi bir Türk kökenli Alman vatandaşı o ifadelere muhattap olduğunda bunun adı açıkça ırkçılıktır. Biz insan onuru ile basın özgürlüğünü birlikte Avrupa değeri olarak ele almak ve Avrupa değeri olarak bunu yüceltmek durumundayız. Tek tek söyleyeceğiniz her hususu değerlendiririz ama Türkiye'yi ailenin dışında kabul edip, sürekli imtihan salonunda tutarmışçasına, sürekli soru sormak da kimsenin hakkı değildir. Ama bizi ailenin bir parçası olarak, Sayın Merkel'in dediği gibi açık yüreklilikle konuşabileceğimiz bir ortamda değerlendirmek icap eder. Dışarıdan ya da yukarıdan bir tavır takınmaksızın her konuyu tartışırız."

Geçmişte köşe yazarlığı yaptığını anımsatan Davutoğlu, "Benim için en asli insan haklarından biri fikir özgürlüğüdür, basın özgürlüğüdür. Türkiye'nin herhangi bir şekilde sıkıntı yaşamasını arzu etmeyiz. Gerekli bütün reformları, özgürlükçü yaklaşımları da sergileriz." dedi.

- "Askeri her türlü tedbir alınacak"

DAEŞ tarafından Kilis'e her gün saldırı yapıldığı ve bu saldırılara karşı ne tür ek önlemler alınacağının ve güvenli bölge konusunda gelinen noktanın sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, şu yanıtı verdi: "Kilis'in hemen karşısında, Suriye sınırları içerisinde çok yoğun bir çatışma yaşanıyor. Türkiye olarak biz her zaman, Suriye'de bir an önce siyasi çözümün bulunması ve gerek rejimin gerek terörün bitmesi için çok değişik çabalarda bulunduk. Bunlardan biri de güvenli bölge teklifliydi. Ama maalesef 4 yıldır sürekle gündeme getirdiğimiz bu teklif konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ve uluslararası toplumun yeterli adım atmamasının bedelini Suriye halkı ve Türkiye ödüyor. Biz kendi ulusal güvenliğimiz için her türlü tedbiri aldık, alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Kilis'teki vatandaşlarımıza, özellikle şehit kardeşlerimizin ailelerine bir kez daha taziyelerimizi iletiyoruz. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta içi Genelkurmay Başkanımızın da bir ziyareti oldu. Geçtiğimiz hafta içindeki haftalık görüşmemizde bu konuları detaylı bir şekilde ele aldık. Kilis'in savunması, Kilis'e yönelik atışların durdurulması için atılması gereken adımlar konusunda gerekli her türlü çalışma yapıldı. Mütekabiliyet çerçevesinde hemen mukabelede bulunulup, saldırı odakları imha ediliyor. Yine de Suriye içindeki bu terör odaklarının faaliyet alanları itibariyle özellikle hareketli birtakım araçlar üzerinden yaptıkları bazı saldırılar söz konusu. Önümüzdeki pazartesi günü bakanlar kurulunda da bu konuyu ele alacağız. Atılması gereken ek adımlar hiç tereddüt edilmeden atılacak ve Türkiye'nin güvenliği söz konusu olması hasebiyle de gerekli askeri her türlü tedbir alınacak."

Ziyaretleri dolayısıyla Tusk, Merkel ve Timmermans'a teşekkür eden Davutoğlu, "Türkiye - Avrupa Birliği arasında her zaman pozitif gündem olacak. Her konu açıkça konuşulacak. Ama dediğim gibi hep eşitler arasında, hep karşılıklı saygı içinde ve hep insan onurunu koruyacak şekilde." ifadesini kullandı.

Suriye'deki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye gelen ve Türk vatandaşı olan müzisyen Tambi Asaad da piyano ile müzik dinletisi sundu.

Asaad'ın özel bir misafir olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "İnşallah Tambi'nin özgür bir şekilde Şam'da da icra edeceği bir konseri dinlemek nasip olur. Kendisini tebrik ediyoruz." dedi.

Toplantıya Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu da katıldı.

Gün içinde yaşananlar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Ana' uçağı ile saat 16.35 sıralarında Gaziantep Havalimanı'na geldi. Yanında Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile kente gelen Başbakan Davutoğlu'nu havalimanında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve protokol üyeleri karşıladı.

Başbakan kendisini karşılayanlarla tek tek tokalaşırken, Yalçın Akdoğan ile Efkan Ala, araçlarıyla Nizip'e hareket etti.

MERKEL'İ KARŞILADI

Başbakan Davutoğlu ise yaklaşık 10 dakika sonra havalimanına gelen Almanya Başbakanı Angela Merkel'i uçaktan inerken karşıladı.

Davutoğlu'nun ayak üstü sohbet ettiği Merkel'e alanda bulunan çocuklar da çiçek verdi.

İki başbakan bir süre sonra havalimanına inen AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermanns ile birlikte alanda bekleyen Başbakanlık otobüsüne binerek Suriyeli sığınmacıların barındığı Nizip ilçesinde bulunan konteyner kente gitti.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Havalimanı ve çevresinin yanı sıra Suriyeli sığınmacıların bulunduğu Nizip konteyner kentin olduğu bölgede yoğun güvenlik önlemi alındı.

Polis ve jandarmalar, iki başbakanın bulunduğu otobüsün geçiş güzergahında üst düzey önlem alırken, 2 polis helikopteri de havadan önlem aldı.

Nizip konteyner kentinde için çalışma alanı oluşturulan basın mensuplarının, buraya girişlerinde 2 ayrı kontrol noktasında arandı ve malzemeleri x-ray cihazından geçirildi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Gaziantep'te Nizip-2 Konteyner Kent ve Konaklama Tesisi'nde Suriyeli sığınmacılarla bir araya geldi.

Başbakanlık otobüsü ile 4 bin 818 Suriyelinin yaşadığı tesisin girişine gelen Davutoğlu, Merkel, Tusk ve Timmermans, yöresel kıyafet giyen Suriyeli kız çocukları tarafından çiçeklerle karşılandı. Davutoğlu'na eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu eşlik etti.

Karşılamada Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Suriye Muhalefeti Müzakere Yüksek Kurulu Başkanı Riyad Hicap da yer aldı.

Davutoğlu, Merkel, Tusk ve Timmermans, Suriyeli çocuklarla basına poz verdi. Çocuklarla sohbet eden liderler, daha sonra kampa girdi. Kamp ziyareti basına kapalı gerçekleşti.

Kamp ziyareti sonrası Davutoğlu ile Merkel, Gaziantep Aile ve Çocuk Merkezi’nin açılışını yaptı.

TÜRKİYE SURİYELİ SIĞINMACILARA KAPISINI AÇTI

Suriye krizi mağdurları için ilk günden itibaren "açık kapı politikası" uygulayan Türkiye, bugün dünyanın en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkesi konumunda.

Başbakanlık AFAD koordinasyonunda savaştan kaçan yaklaşık 3 milyon Suriyeli sığınmacıya yeni bir hayat sunan Türkiye, Suriyeli sığınmacılara sağlık hizmetlerini de ücretsiz olarak sunuyor.

Başbakanlık AFAD tarafından Suriyeli sığınmacılar için kurulan 26 barınma merkezinde, tüm fiziksel, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar karşılanıyor. Barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçların ötesinde, barınma merkezlerinde muhtarlık için demokratik seçimler yapılıyor, meslek kursları veriliyor, erken yaşta evlilik ile ilgili farkındalık kampanyaları yürütülüyor.

'Türkiye'den her ay bin 100 Suriyeli alınacak'Merkezlerdeki hizmetlerin elektronik bir platform üzerinde yönetilebilmesi için ise geçen yıl Birleşmiş Milletler'in (BM) "En İyi Kamu Hizmeti" ödülünü kazanan Afet Geçici Kent Yönetim Sistemi (AFKEN) geliştirildi.

Türkiye sınırına yine binlerce kişi akın ediyor Türkiye, 2014 Küresel İnsani Yardım raporuna göre dünyada milli gelirine oranla en çok insani yardım yapan ülke olurken, yine aynı rapora göre, son üç yıldır dünyanın en çok insani yardım yapan üçüncü ülkesi konumunda yer aldı.

10 MİLYAR DOLAR HARCAMA

Türkiye, Suriyeli sığınmacıların yaralarının sarılması ve yeniden hayata tutunmaları için BM standartlarında yaklaşık 10 milyar dolar tutarında bir kaynak harcadı. Uluslararası toplumun katkısı ise bugüne kadar yalnızca 462 milyon dolar oldu.

Başbakan Davutoğlu, Merkel, Tusk, Timmermans, barınma merkezine yapacakları ziyaret sonrası Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde düzenlenecek Türkiye-AB Suriyelilere Yardım Programı açılış törenine katılacak ve daha sonra dörtlü basın toplantısı düzenlenecek.

(DHA/İHA/AA)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler