HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

'Nobel ödüllü Aziz Sancar kimdir?' Sorusuna yanıt

Çalışmalarına ABD'de devam eden Türk genetik bilimci Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel Kimya Ödülü'nün sahibi oldu. Biz de Aziz Sancar'ın başarı dolu yaşam öyküsünü Mynet kullanıcıları için derledik.

'Nobel ödüllü Aziz Sancar kimdir?' Sorusuna yanıt

Çalışmalarını ABD'de sürdüren türk asıllı genetik bilimci Prof. Dr. Aziz Sancar, bu yılki Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. Sancar ödülü İsveçli Tomas Lindahl ve ABD'li Paul Modrich ile paylaştı. Aziz Sancar, Lindahl ve Modrich; 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü, hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Söz konusu çalışmalardan, yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde faydalanıldı. Bundan önce de Nobel Edebiyat Ödülü’nü Orhan Pamuk kazanmıştı.

Yaptığı açıklamasında Nobel Komitesi’ne ödülü kazandığı için şaşkın olduğunu söyleyen Aziz Sancar, “Yarım saat önce bir telefon aldım. Eşim açtı ve beni uyandırdı. Hiç beklemiyordum. Çok şaşkınım. Tutarlı olmak için elimden gelenin en iyisini yaptım” dedi. Nobel Medya Merkezi'nden Adam Smith'in sorularını yanıtlayan Sancar, ödülü kazanan ilk Türk bilim adamı olduğu hatırlatıldığında "Bilim adamı olarak evet. Ama Orhan Pamuk, 2006'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştı" dedi.

ÜLKEM ADINA GURURLUYUM

Sabah saat 5'te gelen telefona eşinin yanıt verdiğini ifade eden Sancar, telefondaki kişinin Stockholm'den aradıklarını ve çok önemli bir telefon görüşmesi yapmak istediklerini söylediğini, eşinin de kendisini şaşkınlıkla uyandırdığını anlattı.

Sancar, eşi Gwen'in Stockholm'den aradıklarını söylemesini o anda algılayamadığını belirterek, "Uyandım, telefona gittim, bana Nobel Kimya Ödülü'nü aldığımı söylediler. Ben de uykulu biçimde, gerektiği şekilde teşekkür etmeye çalıştım" dedi.
Kendisine haberi veren kişinin ödülü kimlerin kazandığını yarım saat içinde de basına bildireceklerini aktardığını kaydeden Sancar, hazırlanarak hemen laboratuvarına geldiğini dile getirdi.

KİMYA ÖDÜLÜNÜ BEKLEMİYORDUM

Ödülü açıkçası bu yıl beklemediğini aktaran Sancar, daha çok tıp ağırlıklı araştırmalara odaklandığını, dolayısıyla kimya alanında bir ödülü beklemediğini söyledi. Sancar, "Ancak çalışmalarımın hem tıp yönü hem de kimya yönü var. Tıp ödülünü alacağımı düşünüyordum. Fakat o ödül iki gün önce verildiği için, artık olmaz diye düşünüyordum. Dolayısıyla bu kimya ödülünü beklemiyordum. Biraz sürpriz oldu" diye konuştu.

EN ÇOK MEMLEKETİM İÇİN SEVİNDİM

Aziz Sancar, bu yıl olmasa bile bir gün bu ödülü alacağını bildiğini dile getirerek, "Yaptığım katkılardan dolayı bu ödülü alacağımı evet biliyordum" ifadesini kullandı. Ödülü almaktan büyük onur duyduğunu belirten Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim için, yaptığım araştırmalar, verdiğim onca emek için tabii ki büyük memnuniyet verici bir ödül. Ayrıca ailem için sevindim. Çünkü büyük bir aileyiz. Sekiz öz, iki üvey kardeşim var. Onlar için tabii çok sevindim. Fakat en çok memleketim için sevindim. Çünkü Türkiye için bence bilim lazım, Türkiye'nin kalkınması için, bu güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varması için bilim gerekli. O yönden katkı sunduğum için çok sevinçliyim."

Türkiye'den devlet büyüklerinin kendilerini aradığını ve tebrik ettikleri bilgisini veren Sancar, "Türkiye'den sağolsunlar çok arayan oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu aradı, konuştum çok memnun oldum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan aradı ancak o anda maalesef iletişim kuramadık. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aradı" dedi.

BBC'YE DE SÖYLEDİM SİZE DE SÖYLÜYORUM

Ödülü aldığının duyurulmasından sonra kendisine dünyanın birçok medya kuruluşundan ulaştıklarını ve bundan memnuniyet duyduğunu belirten Sancar, ancak bazı medya organlarının sorularından ve sosyal medyada kendisinin kökenine ilişkin yorumlardan rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin telefon ettiğini aktaran Sancar, "Bana 'Arap mısınız, kısmen mi Türk'sünüz' diye sorarak saygısızlık yaptılar. BBC'ye söyledim, 'Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türk'üm' dedim. Güneydoğulu olunca bundan kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC'ye de söyledim size de öyle söylüyorum" diye konuştu.

Sancar, "BBC'nin bana sorduğu ilk soru, 'Siz Arap mısınız?' oldu. Ben Türk'üm, o kadar. Mardin'de doğmuşsam, Cizre'de de doğmuşsam, Kars'ta da doğmuşsam ben Türk'üm" dedi.

DNA ONARIMININ KANSER TEDAVİSİ İÇİN ÖNEMİ VAR

Kendisini ödüle götüren çalışması hakkında da bilgi veren Sancar, şunları kaydetti:

"DNA onarımı insanı kansere karşı korumakta önemli. Çünkü kanser yapan etkenlerin çoğu DNA'yı bozuyor ve o yolla kansere sebep oluyor. Biz, 'DNA kendini nasıl onarıyor, hücreler kendini nasıl kansere karşı müdafaa ediyor', bunu aydınlattık. Ayrıca bu DNA onarımının bir de kanser tedavisi için önemi var. Çünkü kanseri tedavi etmek için kullanılan ilaçların çoğu, kanser hücrelerinin DNA'sını tahrip ediyor ve kanser hücreleri onu tamir etmeye çalışıyor. Biz de orada girişim yapıp kanser ilaçlarının daha etkili olmasına çalışıyoruz."

Sancar, çalışmalarının hastalara ulaşmasının zaman alacağına işaret ederek, "Şimdilik tedavi bakımından bu mümkün değil. Ancak koruma bakımından yaptığımız araştırmaların önemi var" değerlendirmesinde bulundu. Devam eden önemli başka çalışmaları olduğuna da değinen Sancar, sözlerine şöyle sürdürdü:

"Ben Nobel Ödülü'nü DNA onarımı konusunda aldım. Bir de gündelik uyku düzenimizi, sağlık düzenimizi ayarlayan içimizde bir saat var. O saatin mekanizması üzerinde çalışıyorum. Bunların arasındaki bağlantıyı buldum. İkisinin bağlantısı da hem insanları kanserden kurtarmak hem de tedaviyi daha etkili kılmak için çalışıyoruz. Mayıs ayında bütün DNA genomunun onarım haritasını çizdik. Bunun tedavi için önemli bir gelişme olduğunu düşünüyoruz. Onu geliştirmeye çalışıyoruz. Bu içimizde bulunduğunu söylediğimiz saat mekanizması üzerinde çalışan bir sürü bilim adamı var. Bu saat, dört gen tarafından kontrol edilir ve bir genini biz keşfettik. Ben bu Nobel'i, ya DNA onarımı ya da bu saat mekanizması üzerine alırım diye düşünüyordum."

İNANMAK ÇOK GÜÇTÜ

Sancar gibi Kuzey Carolina Üniversitesi'nde Biyokimya ve Biyofizik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan eşi Gwen Sancar da sabah saatlerinde gelen telefonla büyük sevinç yaşadıklarını söyledi. Gwen, duygularını şöyle paylaştı:

"Bugün sabah saat 5 sularında telefon çaldı. Ben açtım. Aziz ile görüşmek istediklerini söylediler. Ben de şu anda saatin sabah 5 olduğunun farkında olup olmadıklarını sordum. Onlar da çok önemli bir telefon görüşmesi olduğunu ifade ettiler. Stockholm'den aradıklarını söylediklerinde ben anladım ne olduğunu tabii. Hemen Aziz'i uyandırdım. Telefonda ödülü kabul edip etmediğini, Stockholm'e gelip gelemeyeceklerini sordular. Görüşme sonrası Aziz'le oturduk ve bir süre birbirimize baktık. Bu gerçek mi diye düşündük, inanmak oldukça güçtü. İkimiz de çok mutlu olduk."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ARAYIP TEBRİK ETTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Aziz Sancar'ı telefonla arayarak tebrik etti. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Erdoğan, ödül haberinin kendisini de memnun ettiğini belirttiği Sancar'ı, başarısından dolayı en kalbi duygularıyla tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sancar'a bundan sonraki ilmi çalışmalarında da başarılar dilediği öğrenildi. Sancar ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nezaketinden dolayı teşekkürlerini sunarak, bu mutlu anında sevincinin Cumhurbaşkanı tarafından da paylaşılmasından büyük memnuniyet duyduğunu ifade ettiği belirtildi.

ÖDÜLÜNÜ 10 ARALIK'TA ALACAK

Bu yılın başarılı isimleri Nobel Ödülü'nü Alfred Nobel’in ölüm yıldönümü olan 10 Aralık'ta teslim alacak. Ödül, 3 milyon İsveç kronu (Yaklaşık 2.8 milyon TL) tutarında. 2014 yılı Nobel Kimya Ödülü ‘nano dünyaya kapı aralayan’, ‘süper çözünürlüklü floresan mikroskobu’ geliştiren çalışmaları nedeniyle ABD'li kimyagerler Eric Betzig ve William E Moerner ile Alman kimyager Stefan W. Hell'e verilmişti.

AZİZ SANCAR KİMDİR?

Aziz Sancar, Kuzey Karolayna Üniversitesi Tıp Okulu Biyokimya ve Biyofizik profesörüdür. Yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen üç Türk’ten biri olmuştur.

Aziz Sancar Savur-Mardin'de, 1946 yılında doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Savur ve Mardin'de tamamladı, ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitimini tamamladı. Savur'da iki yıl doktor olarak çalıştıktan sonra, Dallas'ta Teksas Üniversitesinde doktorasını, Moleküler Biyoloji dalında, DNA onarımı üzerinde 1977 yılında tamamladı. Dr. Sancar Yale Üniversitesi'nde yine DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. 1982 yılında UNC Chapel Hill'de Biyokimya ve Biyofizik alanlarında çalıştı. Burada da DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve Biyolojik saat üzerinde çalıştı. Aziz Sancar, kanser tedavisinde 'ritmik saat' 'DNA tamiri' ve 'hücre döngüsü kontrol noktası' gibi konularda buluşuna imza atarak dünyaca çapında üne kavuştu.

Aziz Sancar 288 makale ve 33 kitap yayınladı. Prof. Sancar, ABD'de Ulusal Bilimler Akademesi ve Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisi, Türk Bilimler Akademisi üyesi ve Vehbi Koç Vakfı'nda 2007 yılında ödül aldı. Sancar, Chapel Hill'de eşi Gwen Sancar ile yaşıyor ve UNC-Chapel Hill'de bir profesördür. Aziz Sancar son olarak da Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.

AZİZ SANCAR ÇARPICI BİLGİLER VERMİŞTİ

Prof. Aziz Sancar 2014 yılında AA'ya konuşmuştu. Kanser tedavisindeki 'sirkadiyen saat' buluşunu anlatmıştı.

Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli çalışmalar yapıldığını belirtirken, kanser mekanizmasının 10 yıl içinde çözüleceğine inandığını söylemişti. Ancak kanserin nasıl olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir şey söylemek için erken olduğunu belirtmişti.

Kanserle ilgili olarak ''DNA onarımı'' konusunda çalışma yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti;

''Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA'yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizmaları, o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu mekanizmayı anlayınca onu "inhibe" edip, kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu mekanizmayı açıklamak.''

Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar, DNA onarımının günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de minimum seviyeye indiğini söyledi.

Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum olduğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç verip, bu hücrelerin ölmesini sağlamak olduğunu belirten Sancar, ''Hedefimiz DNA onarımının ne zaman minimum ne zaman maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ilacın etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak'' şeklinde konuştu.

Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın bağırsak kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar, ''Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı saatleri konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız nedeniyle bu kanser çeşidinden çalışmalarımızı başlatacağız. Araştırma çalışmalarına 2-3 ay içinde başlıyoruz'' dedi.

DERİ KANSERİNİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLECEK

Sirkadiyen saat konusundaki çalışmalarının deri kanserini önleme noktasında da faydalı olacağına dikkati çeken Sancar, bu şekilde hangi saatlerde güneşlenildiğinde kanser riskinin arttığının, hangi zamanlarda azaldığının tespit edilebileceğini ifade etti.Fareler üzerinde yaptıkları bilimsel çalışmalarda, UV ışınlarına maruz kalan farelerde kanser riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu tespit ettiklerini belirten Sancar, şöyle devam etti:

"Fareler üzerinde yaptığımız araştırmalarda sabah saatlerindeki UV maruziyeti sonucu kanser riskinin akşamüstü saat 4'teki tespit ettiğimiz oranlara göre 5 misli daha yüksek olduğunu gördük. Yani farelerde deri kanseri riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu belirledik. Farelerde ortaya çıkan sonuçlar insanlarda tam tersidir. Buna dayanarak, insanlar için sabah saatlerinin deri kanseri riski açısından daha düşük olacağını söyleyebiliriz. Yani sabah saatlerinde güneşlenmek, öğlen ve akşamüstüne göre daha az risk taşıyor. Ancak bunu kesin olarak söylemek için öncelikle insanlar üzerinde deney yapmamız lazım''

Bu konuda çalışmalara başladıklarını ve Amerikan Sağlık Bakanlığından izin aldıklarını anlatan Sancar, ilk etapta gönüllüler topladıklarını ve gönüllülerin derilerindeki DNA onarımlarını gün boyu nasıl olduğunu ölçmek için çalışma yapacaklarını söyledi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler