HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Öcalan’ın avukatları imralı'ya gidemedi

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 15 avukatı, gemide meydana gelen arızadan dolayı İmralı Adası'na gidemedi.

Öcalalan'ın 15 avukatı, sabah saatlerinde Bursa'nın Gemlik ilçesindeki Jandarma Bölük Komutanlığına geldi. Burada gidecekleri geminin bozuk olduğunu öğrenen Ömer Güneş, Rezan Sarıca, Ayşe Batumlu, Hakzan Sadak, Hüseyin Boğatekin, Ebru Günay, M.Deniz Büyük, Sinan Zincir, İbrahim Bilmez, Raziye ÖZtürk, Mehmet Sami Kızılkaya, Cengiz Çicek, Mahir Taşçı, Asya Ülker, Cengiz Yürekli adaya gidemedi.

Jandarma çıkışında avukatlar adına açıklama yapan Ömer Güneş, "İmralı Ada Hapishanesi'nde tutulan Abdullah Öcalan ile biz avukatları arasındaki görüşmeler 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana hiçbir hukuki dayanağı ve meşruyeti olmaksızın ilgili devlet, kurum ve kişilerince politik saikliklerle engellenmektedir. Düşman hukuku çerçevesinde, kişiye özel olarak dizayn edilmiş ağır İmralı koşullarının, bu gayri hukuki ve gayri insani uygulamalarla hepten çekilmez kılınması kabul edilecek bir uygulama değildir. Öcalan'ın doğrudan şahsını ve politik temsili yetini hedefleyerek sosyal ve duyusal izolasyonu amaçlayan genelde 15 yıl, özelde 3 yıl boyunca pervasızca, sürdürülen uygulamalar, İmralı Adası'nın Türkiye'nin Guantanamo'su olduğunu açık ispatı niteliğindedir” dedi.

Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Evrensel norm ve değerler uyarınca mahpusların bir dizi haklara erişimini hukuki temsilcileri vasıtasıyla sağlayacağı aşikardır. Öcalan ile avukat görüşmelerinin 3 yıldır her türlü ahlak değerlerinden yoksun olarak engelleniyor olması, savunma hakkını hiçe saymakla beraber olası ihlallere karşı etkin başvuru yollarından yararlanma hakkından da mahrum edilme sonucunu doğurmaktadır. Bizler avukatları olarak müvekkilimizin infaz koşullarını sağlık ve savunma hakkını gözetmek ve gereğini eksiksiz yapmakla yükümlüyüz ancak 3 yıl boyunca dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş tecrit uygulaması ile ağır İmralı koşullarının sebebiyet verdiği mağduriyet ve ihlallerden ivedilikle haberdar olma ve gereken girişimlerde bulunma imkanlarımız da fiili olarak engellenmiş bulunmaktadır.”

Öcalan'ın bütün bu imkansız koşullara rağmen Türkiye'de toplumsal uzlaşıya dayalı demokratik çözümün mücadelesini verdiğini açıklayan Güneş, "Bugün demokratik çözüm süreciyle birlikte başlayan çatışmasızlık ve diyalog süreci, bir buçuk yıldır nefessiz bırakılan halkların can simidi olmuştur. Böylece Türkiye'de değişik etnisite ve inanç gruplarının özlediği barış içinde kardeşçe, eşitlik temelinde bir yaşamanın uzak olmadığı görülmüştür. 200 yıldır kör düğüme dönüşen Kürt sorunu tarihte ilk kez bu kadar çözüme yaklaşmıştır. Gelinen nokta itibarıyla taraflı, tarafsız hiç kimsenin inkar edemeyeceği bu gerçeklik bize birlikte yaşamın, onurlu barışın umudunu müjdelemiştir. Öcalan bugün yadsınamaz biçimde demokratik ve onurlu barışın mimarıdır. Barışı yönetebilmesi için sağlık, güvenlik ve iletişim koşullarının sağlanması süreci ruhu gereğidir. Yine aynı şekilde Orta Doğu'da üçüncü dünya savaşı koşullarının yaşadığı Kobani ve Şengal başta olmak üzere Kürt halkının onurlu varlıksal direnişin yaşandığı günümüzde Öcalan'ın tecrit altında tutulması, Orta Doğu barışının da tecrit-tehlike altına alınması demektir” diye konuştu.

Hiçbir girişimin Öcalan'ın en temel haklarından mahrum bırakılması ile meşruiyet sağlanamayacağının bilinmesi gerektiğini açıklayan Güneş, "Bu hakikatten yola çıkarak halihazırda yürütülen görüşmeleri, Öcalan açısından avukat görüşleri gibi, en temel insan haklarından yoksun kılınmanın gerekçesi yapmak isteyenler yanıldıklarını bilmelidirler. Öcalan'ın en temel haklarından mahrum bırakılması ile meşruiyet sağlanamayacağı bilinmelidir. Diyalog sürecinde gelinen aşama, bırakalım avukat görüşmelerinin gerçekleşmesini, sorunun çözümünde olmazsa olmaz olan taraf ve sivil heyetlerin Öcalan ile görüşmelerini gerekli kılmaktadır. Bu yakıcı gerçek karşısında, avukat görüşlerinin halen yaptırılmaması AK Parti iktidarı açısından bir samimiyet testidir. Çerçeve yasa tartışmalarının olduğu bugünlerde biz avukatların müvekkilimiz Öcalan ile görüştürülmemesi açık bir riyakarlık örneğidir. Kendi pozitif hukukunu bile İmralı Ada Hapishanesi'nde uygulamayan bir iktidardan Kürt sorunu gibi ağır bir problemi, adil ve onurlu bir şekilde çözülmesini beklemek mümkün değildir. Hükümeti bu konuda tutarlı ve ciddi olmaya davet ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Toplumun mücadelesinin belli olduğuna değinen Güneş, "Avukat görüşmelerinin zaman kaybetmeksizin sağlanması için, devletin ilgili organlarının yasal sorumluluklarını yerine getirmeye ve içinde bulunulan şuursuzca ve suç haline derhal son vermeye çağırıyoruz. Var olan hakların da hiç biri bahsedilmiş değildir. Toplumun mücadelesi ve ödediği bedellerin sonucudur. Bu meyanda bütün Türkiye kamuoyunu, insan hakları savunucularını, demokrat ve aydınlarını çabasını yürüttükleri mücadeleye sahip çıkmaya İmralı'daki tecridin son bulması için çaba göstermeye davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki tecride olan Kürt halkıdır. Tecride olan Orta Doğu ve Türkiye halkları ve onların adil onurlu barış haklarıdır” ifadelerini kullandı.

Avukatlar basın açıklamasının ardından ilçeden ayrıldı.

(İHA)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler