HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Sabancı suikastı zanlısı Söke’de yakalandı

Aydın Emniyet Müdürü, Söke'de silah ve patlayıcılarla gözaltına alınan 2 kişiden birinin Sabancı suikastının zanlısı İsmail Akkol olduğunu söyledi

Gözaltına alınan iki kişinin bagajlarında yapılan aramada ilk belirlemelere göre 1 kalaşnikof uzun namlulu tüfek, bir el bombası, canlı bomba düzeneği ile çok sayıda mühimmat ele geçirildi. Gözaltına alınan iki kişinin Didim'den Söke'ye geldikleri, buradan da İzmir'e gitmek üzere bilet almak istedikleri öğrenildi.

EMNİYET MÜDÜRÜ; YAKALANAN KİŞİ İSMAİL AKKOL

Aydın Emniyet Müdürü Halis Böğürcü düzenlediği basın toplantısında Söke'de silah ve patlayıcılarla gözaltına alınan iki kişiden birinin Özdemir Sabancı suikastının zanlısı DHKP-C'li İsmail Akkol, diğerinin de Fadik Adıyaman olduğunu söyledi.

Emniyet Müdürü Böğürcü, kimliklerin parmak izi karşılaştırmasının ardından kesinleşeceğini belirtti.

CEPHANELİK BULUNDU

Aydın Emniyet Müdürü Halis Böğürcü, Söke'de yakalanan iki zanlıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Aydın Emniyeti'nin basın açıklamasında şu bilgiler yeraldı:

"Bu gün saat 10.50 sıralarında Söke İlçe Emniyet Müdürlüğü, Söke Otogarı'nda 64 AN 158 plakalı otobüse binerken durumundan şüphelenilen 'Hatice Çalışkan', 'Zeynel Abidin Gümüş' kimlikli kişilerin kontrollerinde ibraz ettikleri kimlik bilgilerinin tutarsız olduğu görüldü. Bunun üzerine ilçe emniyet müdürlüğüne götürülmek istendiğinde görevlilerimize direnerek 'Yaşasın özgürlük, devrimci direnişimiz' sloganı atmaları üzerine otobüste bulunan eşyalarıyla birlikte Söke Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Üzerlerinde ve seyahat ettikleri otobüsteki eşyalarında yapılan aramalarda bir RPG7 Roketatar, buna ait iki sevk fişeği, iki roket, üç el bombası, iki tabanca, 132 mermi, dört şarjör, patlayıcı madde olduğu değerlendirilen 100 gram beyaz toz. Bir tabla, elektrikli ısıtıcı, yağmurluk, 3 bin 195 lira, 135 Avro, ele geçirildi. Yapılan incelemede 'Zeynel Abidin Gümüş' sahte kimlikli kişinin gerçekte İsmail Akkol olduğu, 'Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak' suçundan arandığı, Hatice Çalışkan sahte kimlikli kişinin Fadik Adıyaman olduğu ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan arandığı tespit edildi."

Bu arada iki kişinin Yunan adalarından Didim'e denizden yasadışı yollarla geçtiği, buradan Söke'ye gelip büyük bir kente gitmek istediği anlaşıldı. Zanlıların varış hedefinin İzmir, İstanbul veya Ankara olduğu üzerinde duruluyor.

ŞUBAT 2014'TE ATİNA'DA YAKALANMIŞTI

İstanbul 4. Levent'teki Sabancı Center'da 1996 yılında gerçekleştirilen Özdemir Sabancı ile Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin öldürüldüğü suikasti düzenleyen 3 kişilik timde bulunan DHKP-C terör örgütü üyesi İsmail Akkol 2014 yılı Şubat ayında Atina'da yakalanmıştı. Yunan Polisi, Atina'nın Gizi semtinde 4 Türk vatandaşının kaldığı bir eve baskın yapmış, operasyonda 18 yıldır kırmızı bülten ile aranan Mustafa Duyar ve Fehriye Erdal'la birlikte Sabancı Suikasti'ni gerçekleştiren üçüncü kişi olan İsmail Akkol yakalanmıştı. Aynı operasyonda, terör örgütünün silahlı kanat sorumlusu ve gizli lideri olduğu öne sürülen Hüseyin Fevzi Tekin ile Ankara'da 2013 yılının Mart ayında AK Parti Genel Merkezi'ne lav silahlı saldırının zanlısı Murat Korkut ve bir kadın da gözaltına alınmıştı.

Evde ayrıca, otomatik tüfek ve tabancalar, bunlara ait mermiler, patlayıcı madde ve fünye de ele geçirilmişti.

YILLARCA KAÇMAYI BAŞARMIŞTI

9 Ocak 1996'da terör örgütü DHKP/C militanları Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Center'da düzenlenen silahlı saldırıda Özdemir Sabancı ile Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe yaşamını yitirmişti. Fehriye Erdal'la birlikte yurt dışına kaçan İsmail Akkol için, Adalet Bakanlığı'nın talebi üzerine Interpol kırmızı bülten çıkarmıştı. Akkol'un izi 2000'li yılların başında Belçika'da bulunmuştu. Eylemi birlikte gerçekleştirdiği Erdal'la birlikte bir süre Belçika'da yaşayan Akkol'un daha sonra Almanya'ya geçtiği, ardından da Yunanistan'a geldiği tespit edilmişti.

MİT UYARMIŞTI

Geçtiğimiz hafta kırmızı bültenle aranan Sabancı suikastı sanığı İsmail Akkol ile 2013'te AK Parti ve Adalet Bakanlığı'na yönelik roketarlı saldırının faili Hasan Biber'in Yunanistan'dan ayrılıp sahte kimliklerle Türkiye'ye sızdığı önesürülmüştü. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), iki teröristin sansasyonel eylemler için Türkiye'ye geldiği bilgisiyle tüm illerdeki güvenlik birimlerini uyarmıştı.

SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİLER

İlk başta parmak izi vermek istemeyen ve sağlık kontrolüne direnen İsmail Akkol ile Fadik Adıyaman, saat 19.00 sıralarında Devlet Hastanesi'ne götürülüp sağlık kontrolünden geçildi. Buradan geniş güvenlik önlemleri altında yeniden Aydın Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen ve parmak izi alınan Akkol ve Adıyaman'ın, İstanbul'a mı götürüleceği, Aydın'da mı adliyeye çıkarılacağı henüz belli olmadı. Cumhuriyet Savcılığı ile Emniyet Müdürlüğü yetkililerin bu konuda Ankara ve İstanbul ile görüşmeler yaptığı, alınacak karara göre hareket edileceği belirtildi.

ZANLILAR HAKKINDAKİ AYRINTILAR ORTAYA ÇIKMAYA DEVAM EDİYOR

Söke Otogarı'nda yakalanan Özdemir Sabancı cinayeti zanlısı İsmail Akkol ve Fadik Adıyaman'ın Yunanistan'dan gelişleriyle ilgili ayrıntılarda ortaya çıkmaya başladı. Polisin elde ettiği ilk bilgiye göre Akkol ve Adıyaman'ın dün yasadışı yollardan Yunanistan'dan Didim'e geçtikleri öğrenildi. Geceyi Didim'de gizlenerek geçiren Akkol ve Adıyaman'ın bugün sabah saatlerinde de Didim'den minibüsle Söke'ye hareket ettikleri belirlendi. Minibüs sürücüsünün verdiği bilgiye göre ikilinin araçta hiç konuşmadığı ve tedirgin olduklarını söylediği öğrenildi. Akkol ve Adıyaman'ın yakalanmasından sonra ele geçirilen bomba ve roketatarların üzerinde bulunan elektrikli ısıtıcının da kamuflaj amaçlı kullanıldığı ileri sürüldü. Ayrıca yakalanan iki zanlının teknik takipten kurtulmak için üzerinde cep telefon sim kartlarının bulunmadığı iddia edildi.

Akkol'la ortak hareket ettiği düşünülen AK Parti Binası ve Adalet Bakanlığı'na düzenlenen saldırıların faili Hasar Biber'in de başka bir örgüt elemanıyla birlikte kayıplara karıştığı, polisin onları yakalamak için istihbarat çalışmasını sürdürdüğü açıklandı.

Aydın Emniyet Müdürlüğü'nde tutulan Akkol ve Adıyaman'ın İstanbul'da mı yoksa Aydın'da mı adliyeye çıkarılacağı savcının vereceği talimat sonrası belli olacak. (DHA)

SABANCI SUİKASTI

Özdemir Sabancı 9 Ocak 1996'da DHKP/C militanları Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Merkezi'nde uğradığı silahlı saldırıda Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'yle birlikte yaşamını yitirdi. Sabancı Center binasında çalışan ve diğer iki militanın binaya girmesini sağlayan Fehriye Erdal, 3 Kasım 1996'da meydana gelen Susurluk Kazasında ölen polis müdürü Hüseyin Kocadağ'ın aracılığı ile işe alınmıştı.


İsmail Akkol (solda) ve Mustafa Duyar (sağda).

SUİKAST NASIL GERÇEKLEŞTİ

Daha önce yakalanan Sabancı Suikastı tetikçisi Mustafa Duyar olayı anlatmıştı.

İşte o ifadeler;

Ercan (Kartal) ’Hedef Sakıp Sabancı’ dedi

Kamuoyunda tartışılan iddiaya göre Duyar öldürülmeden önce gazeteci Can Dündar’a "her şeyi" anlatacaktı. Ancak Adalet Bakanı’nın izin verdiği röportaja dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, son dönemin tartışılan ismi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun izin vermedi. Ertosun, "Duyar para istemişti, izin vermedik" savunmasını yaparken, Hürriyet, Duyar’ın o dönem savcılığa verdiği çarpıcı ifadesini açıklıyor. 22 Aralık 1996’da Suriye’de Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’ne teslim olan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Türkiye’ye getirilen Duyar, 9 Ocak 1997’de savcılığa çıkarılmıştı. 9 Ocak 1996’da İsmail Akkol’la birlikte Sabancı Center’ın 25’inci katında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, dönemin TOYOTA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe’yi öldüren Mustafa Duyar, teslim olduktan 18 gün sonra dönemin İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı İrfan Özliyen’e verdiği 13 sayfalık ifadesinde ilginç açıklamalar yaptı. 15 Şubat 1999’da Afyon Cezaevi’nde "Karagümrük Çetesi" olarak bilinen Nuri Ergin’in talimatıyla öldürülen Duyar’ın ifadesinden satır başları:

Bir çarşamba günü İsmail Akkol’la birlikte Bayrampaşa Cezaevi’ne gittik. Siyasi tutuklularla açık görüş mümkün olmamasına rağmen Ercan Kartal’la o gün açık görüş yaptık. Ercan bize ’Eyleme hazır mısınız?’ dedi. ’Hazırız’ dedik. ’Nereye kadar hazırsınız’ dedi, ’Sonuna kadar hazırız’ dedik. Ercan bize hedefin Sakıp Sabancı ve Sabancı Center’ın 25. katı olduğunu söyledi. Elinde bulunan bir defterden bizlere Sabancı İş Merkezi’nin krokilerini göstererek, yapacağımız eylemin bütün özelliklerini tüm ayrıntılarıyla anlattı. Bize tüm giriş çıkış yerlerini ayrıntılı olarak gösterdi. Bu bilgiler ve krokiler bir deftere tükenmez kalem ile çizilmişti. Dışarıdan gelen istihbari bilgilerden faydalanmak suretiyle krokilerin cezaevinde hazırlandığı açıkça belli oluyordu. Ercan, eylem sırasında Sabancı Center’da çalışan bir bayanın bize yardımcı olacağını söyledi. Sabancı Center’a gideceğimiz zaman giymek üzere elbise ve çanta almak için bize 100 milyon lira verildi. Sabancı Center’a yakın Gültepe’de bir eve yerleştik. Elbise ve çantaları alıp bekledik.

3 adet susturuculu 7.65 mm. çaplı yeni Valter marka tabancalar ve bir adet cep telefonu bir paket halinde bizim bulunduğumuz eve geldi. Gelen notta eylemin pazartesi günü yapılacağı yazılıydı. Ancak gelen bir diğer notta Sakıp Sabancı’nın yurtdışına çıktığı, eylemin ertelendiği bildirildi. Eylemin yapılacağını dair yeni not geldi. Ancak bu sırada Sabancı Güneydoğu sorunuyla ilgili bir rapor hazırlamış ve açıklamıştı. Eylemin yapılması halinde başka değişik yorumlara yol açabileceği düşünüldü ve eylem ertelendi. 4 Ocak 1996’da Ümraniye Cezaevi’nde meydana gelen olaylardan sonra eylem talimatı geldi. ’Ofiste kim varsa öldürün’ şeklinde haber geldi.

’Annem evde’ derse Sakıp Sabancı orada

Cumartesi akşamı gittiğimiz bir evde Fehriye bizi bekliyordu. Ben Fehriye’yi daha önce oturduğumuz Derbent Mahallesi’nde tanıyordum ancak samimiyetimiz yoktu. Eylemin ayrıntılarını konuştuğumuz Fehriye’ye bizdeki cep telefonunun numarasını verdik. Fehriye bize eylemin pazartesi günü yapılacağını, cep telefonuyla bizi arayıp ’Annem evde’ derse Sakıp Sabancı’nın orada olduğunu, ’Annem evde yok’ derse orada olmadığını öğrenecektik. Fehriye bizi ön kapıda karşılayacaktı, birlikte 25’inci kata çıkacaktık ve kendisi oradan ayrılacaktı. Dış kapıda sorun çıkarsa temizlik şirketine geldiğimizi söyleyecektik.

Bacaklarımıza silahları sardık

Pazartesi günü silahları susturucuları ile birlikte bacaklarımıza sardık, tıraş olup yeni aldığımız elbiseleri giydik, evden çıktık. Fehriye bizi aradı. ’Annem evde yok, yarın görüşürüz’ dedi. Yeniden kaldığımız eve döndük. Ertesi gün sabah aynı şekilde evden çıktık. Fehriye 09.58’de ’Annem evde’ diye aradı, ’Saat 10.00’da görüşürüz’ dedi. Bu saat 10.00’da Sabancı Center’ın ön kapısında buluşacağımız anlamına geliyordu. Sabancı Center’ın önüne geldiğimizde kapıdaki görevli nereye gideceğimizi sordu. Temizlik şirketine gideceğimizi söyledik. Görevli temizlik şirketini aradı ve bizi D kapısına yönlendirdi. D kapısında başka bir görevli kimliklerimizi aldı, kaydetti. Bizden telefon numarası istedi, hayali bir numara söyledik. Bize turnikelerden geçmek için gerekli olan birer kart verdi ve turnikelerden geçtik.

15. katta, 15 dakika bekledik

Temizlik firmasından gelen bir görevli bizi karşıladı, birlikte aşağıya indik. Onu atlatmak için postaneye gireceğimizi söyledik ve girdik. Görevli temizlik firmasının yerini gösterip ’İşiniz bitince gelin’ dedi. Burada bir bayana yemekhanenin yerini sorduk, bize merdivenleri gösterdi. Oradan asansörlerin bulunduğu bölüme çıktık. 15’inci katın düğmesine bastık. Buradaki tuvalete girdik, silahları çıkardık, susturucuları taktık ve belimize silahları yerleştirdik. Fehriye Erdal’ı bekledik. 15 dakika kadar sonra geldi. Bize Sabancılar’a kahve vereceğini, son kez durumu gözleyeceğini söyledi ve 25’inci kata çıktı.

Heyecanlandı ’Size başarılar’ dedi ve gitti

2-3 dakika sonra geldi ve ’Yukarıda yedi kişi var, bir odada Özdemir Sabancı ve Genel Müdür, diğer odada Sakıp Sabancı ve kardeşleri toplantı halinde’ dedi. Ben ’Sakıp Sabancı hangi odada’ dedim, ’Soldaki odada’ dedi. Birlikte 25’inci kata çıktık. Fehriye kartıyla kapıyı açtı. Sakıp Sabancı’nın bulunduğu odayı göstermesini söyledim. Önce sağdaki, sonra soldakini gösterdi. Heyecanlanmıştı. Tekrar sordum. Soldaki odayı gösterdi ve ’Benim görevim bitti, size başarılar dilerim’ deyip ayrıldı. İsmail ile içeri girdik. İsmail’e sekreteri etkisiz hale getirmesini söyledim. İsmail sekreteri vurdu. Ben içeri girdim. Özdemir Sabancı’yı ve bir şahsı gördüm. Sakıp Sabancı’yı aradığım için odanın diğer bölümlerine baktım, kimseyi göremedim. Bunun üzerine iki metre kadar mesafeden Özdemir Sabancı’ya üç el, Haluk Görgün olduğunu öğrendiğim diğer kişiye iki el ateş ettim. Haluk masanın arkasına geçmeye çalıştı, tekrar yanına yaklaştım iki el göğsüne ateş ettim.

İsmail çantayı odada unutmuştu

Tekrar Özdemir Sabancı’ya yaklaştım, bir el daha ateş ederek silahı çantaya koydum ve odadan çıktım. Sakıp Sabancı ve diğerlerinin diğer odada olduğunu anlamıştım. Ancak Sakıp Sabancı’nın bulunduğu odaya girmek istemedim ve bir an önce oradan ayrılmayı düşündüm. Yanımızda yedek bir şarjör mermi daha vardı ve ayrıca bir kutu mermi de çantamızda bulunuyordu. Fehriye Erdal heyecanlanarak Sakıp Sabancı’nın bulunduğu odayı bana doğru olarak gösteremeyince olay bu şekilde gerçekleşti. İsmail de heyecanlanarak çantasını sekreterin odasında bırakmıştı.

Yatla Rodos’a gittim

Asansöre yaklaştığım sırada daha önce hazırlanan parti bayrağını olay yerine bırakmadığımı hatırladım. Çantamdan parti bayrağını alarak girişe sekreter odasının önüne, yere bıraktım. Talimat bu şekilde verilmişti.

Daha sonra İsmail’le asansöre bindik. 19’uncu katta bir bayan da bindi. Sorduk, zemin kata ineceğini söyledi, birlikte indik. Çıkış turnikelerine yöneldik. İsmail elindeki kartla turnikeden geçmek istedi ama turnike açılmadı. Yandaki turnikenin bir kısmının açık olduğunu gördüm, oradan çıktık ve binayı terk ettik. Bir hafta boyunca istanbul’da İsmail’le aynı evde kaldık.

Bir hafta sonra ayrı ayrı buradan ayrıldık. 2 ay boyunca istanbul Merter’de bir evde saklandım, hiç dışarı çıkmadım. Yurtdışından görevli olarak gelen bir şahıs beni Küçükbakkalköy’de bir eve götürdü, fotoğrafımı çekti ve sahte pasaport hazırlayacağını söyledi. Daha sonra bu evde bana sahte pasaport düzenledi. Pasaportu bana teslim etti. İsmail ve Fehriye’ye de pasaport hazırladığını söyledi.

Otobüsü kaçırdık

Önce Fehriye ile benim yurtdışına gideceğimizi, daha sonra İsmail Akkol’u kendisinin götüreceğini söyledi. 10 gün sonra bu şahıs beni Cennet Mahallesi’nde bir benzinlikte bekleyen otobüse götürdü.

Otobüse Fehriye Erdal’ı yerleştirdiğini, beni de bu otobüse bindireceğini, otobüsün gizli bölmelerinde saklanacağımızı söyledi. Ancak geciktik. Otobüs bizi beklememiş. Fehriye bu otobüsle yurtdışına çıkmış. Bu şahıs yurtdışını arayarak kalacağım yer için adres aldı. Ben Kartal’daki bu eve 12 Mart 1996’da gittim ve iki ay kadar burada kaldım. 18 Mayıs 1996’da Hakan isminde bir şahıs geldi, bana ayakkabı, pantolon getirdi. Birlikte otosuna bindik, önce Yalova’ya sonra Marmaris’e gittik. Marmaris’te beni üzerinde İtalyan ve Yunan bayrakları bulunan bir yata bindirdiler. Hakan yata binmedi.

Bindiğim yattaki İtalyan nereye gideceğimi sordu. Rodos Adası’na gideceğimi söyledim. Gideceğim yerler hakkındaki talimatı bana Hakan vermişti. İtalyan çok az Türkçe biliyordu, bu sebeple fazla bir şey konuşamadık. Rodos Adası’na gittik. Orada bekleyen bir yata geçtik. Yatta Faruk ve Ahmet isminde iki kişi beni karşıladı. Yat ile kıyıya çıktık, bir otoya bindik.

Atina’da 40 gün

Faruk ile bir gemiye binerek Atina’ya gittik. Atina’da Kalender isimli bir kişinin evinde 40 gün kaldım. Bana ’Nazım Avcı’ adına düzenlenmiş bir Hollanda pasaportu getirildi. Yanıma Hollanda’da oturan bir bayan verildi ve Almanya’ya gideceğimiz söylendi. Kalender bizi Atina Havaalanı’na götürdü. Bayan ile birlikte uçağa bindik. Dusseldorf kentine gittik.

Baretta kullanmadık

Bize herhangi bir devlet yetkilisi ’Siz adam öldürün, biz arkanızdayız’ şeklinde bir şey söylemedi. Suriye’ye ilk girişte yakalanmış ve tutuklanmış değilim. Sabancı cinayetinde kesinlikle Baretta marka tabanca kullanmadık. Valter marka tabanca kullandık. Pişmanlık yasalarından faydalanmak istiyorum.


Cinayetten sonra teslim olan Mustafa Duyar cezaevinde öldürülmüştü.

Özdemir Sabancı kimdir?

1941 yılında Sadıka-Hacı Ömer Sabancı çiftinin en küçük oğlu olarak Adana'da dünyaya geldi. Tarsus Amerikan Lisesi'nde okuduktan sonra, Manchester Üniversitesi'nde (UMIST) kimya mühendisliği eğitimi aldı. Daha sonra İsviçre'de Kimya mühendisliği alanında ihtisas sahibi oldu.

Sabancı Holding bünyesindeki en büyük sanayi birimlerinden olan "Sasa"yı kurdu ve geliştirdi. Otomotive karşı özel bir ilgisi bulunan Sabancı, Temsa'da Mitsubishi Maraton otobüsleri, minibüsleri ve ticari araçlarının üretimini sağladı.

Toyota'yı Türkiye'de % 50-50 ortaklıkla bir otomobil fabrikası kurmaya ikna etti ve Toyota dünyadaki ilk ortak üretim tesisini kurdu. Sabancı Holding bünyesindeki Sasa, Temsa, Toyotasa, Pilsa, Yazakisa, Sapeksa ve Akkardansa şirketleri de Özdemir Sabancı'ya bağlıydı.

1970'te Sevda Girişken'le evlenen Sabancı, Demir ve Serra isimli iki çocuk sahibiydi.

İsmail Akkol'un yakalanması Twitter kullanıcıların da gündemindeydi;


Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler