HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Babacan: Kamunun geneline mal olmuş bir çalışma yok"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, devlette çok farklı pozisyon ve çalışma şeklinin bulunduğunu ve bunun istenen bir tablo olmadığını belirtti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, devlette çok farklı pozisyon ve çalışma şeklinin bulunduğunu ve bunun istenen bir tablo olmadığını belirterek, "Gönlümüzden geçen, yeni anayasayla beraber Türkiye'ye bir 'çalışan' kavramını getirebilmek" dedi.

Babacan, TRT Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Babacan, "çözüm sürecinin" Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin sorulması üzerine, bunun temelinde Türkiye vatandaşı olan herkesin temel hak ve özgürlüklerden doyasıya istifade etmesi ve devletin tüm vatandaşlarını aynı samimiyetle kucaklaması olduğunu söyledi.

Diğer alanın, fikri olan herkesin bunu siyaset sahnesinde gerçekleştirmesi olduğunu kaydeden Babacan, "Her iki alanda da ilerliyor. Çözüm sürecine Türkiye genelinde yoğun bir destek var. Halkın büyük bir çoğunluğu süreci destekliyor ama özellikle Kürt kökenli vatandaşların sürece verdiği destek Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Demek ki hükümetimizin çalışmaları isabetli. Bu iş nihayete ulaşıncaya kadar, bundan sonraki dönemde de çalışacak" diye konuştu.

Babacan, yatırımcıların sık sık Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya gidip gelmeye başladıklarını belirterek, "Bırakın kendi yatırımcılarımızı, benim bildiğim çok sayıda uluslararası yatırımcı Türkiye programı yaptığında bir de bölgeye gideyim diyor. Gaziantep'ten başlıyorlar, bugün Şanlıurfa'nun arazisi ve insan kaynağı ile Bursa'dan hiçbir farkı yok. 2023'te Şanlıurfa bugünün Bursa'sı neyse, o olur" ifadelerini kullandı.

Terör örgütün yatırımları yıldıran yaklaşımlarının, yatırımlara büyük engel olduğunu kaydeden Babacan, "Bugün büyük kamu altyapı yatırımlarına bakıyorsunuz. Müteahhitlerimiz hala bugün tehdit ediliyor. Büyük çapta yatırım yapan işadamlarımızdan farklı taleplerde bulunuluyor. Bunların artık tamamen son bulması gerekiyor. Eğer bu vatan hepimizinse, bu ülkenin vatandaşları olan herkesin aynı amaçla çalışması gerekiyor. Bunun yolu açıldı, raylar döşendi, çözüm süreci treni raylar üzerinde yoluna devam ederse, kısa sürede çok daha farklı bir bölge ve Türkiye görürüz" değerlendirmesinde bulundu.

- "Bedelli askerlikte Genelkurmay'ın insan kaynağı planlaması önemli"

Babacan, bedelli askerliğin ekonomik boyutunun sorulması üzerine, bedelli askerlik konusuna ekonomik perspektiften bakmadıklarını söyledi. Bedelli uygulamasında bütçeye bir miktar gelir olduğunu ve bunun önceden planlanmadığını kaydeden Babacan, "Bedelli askerlik meselesinde bir numaralı konu Genelkurmay Başkanlığımızın insan kaynağı planlaması. Genelkurmay Başkanlığı, ne zaman bu konunun uygun olacağını düşünür ve böyle bir öneriyle gelirse, o gün Başbakanımız ilgili bakanlarla, gerekirse Cumhurbaşkanımızla istişare eder ve nihayetinde bir karar verilir" dedi.

Gelecek haftalarda Genelkurmay Başkanı ile bu konuda bir çalışmanın olacağını belirten Babacan, "Bu olacak, kesinleşti diye okumamak lazım bunu. Beklentiyi de yükseltmemek lazım. Çünkü beklenti yükselirse insan kaynağı sıkıntısı başgösterebiliyor" ifadesini kullandı.

Taşeron işçilerin kadro durumu hakkındaki soruyu da yanıtlayan Babacan, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın en az 12 yıldır hep söylediği şu oldu: 'Ya arkadaşlar bir çalışan kavramını getiremedik'. Devlette o kadar farklı pozisyon ve çalışma şekli var ve bu da bizim gönlümüzden geçen bir tablo değil. Gönlümüzden geçen yeni anayasayla beraber, Türkiye'ye bir çalışan kavramını getirebilmek" diye konuştu.

- "Kamunun geneline mal olmuş bir çalışma yok"

Babacan, hakimler ve savcılar için yapılan seyyanen zammın başka alanlarda olup olmayacağının sorulması üzerine, 2014'te ilk defa memurlar için bir seyyanen zam yaptıklarını hatırlattı. Seyyanen zamdan geçen sene en çok öğretmenlerin istifade ettiğini kaydeden Babacan, "Bu seneki ayarlama sadece hakim ve savcılarla ilgili. Bunun haricinde kamunun geneline mal olmuş bir çalışma yok. Şu anda gündemimizde olan tek bir çalışma alanı üniversitelerdeki akademik personel. Bir teknik çalışma taslak olarak oluştu fakat siyasi bir karar haline gelmedi. Fakat bunu da yaptıktan sonra artık orada duruyoruz, başka bir çalışma yok" dedi.

Babacan, herhangi bir bakanlıktaki uzman yardımcısı maaşı ile araştırma görevlisi maaşı arasında ciddi fark olduğunun altını çizerek, başarılı öğrencilerin akademik dünyayı tercih etmeye ellerinin pek gitmediğini belirtti.

Dengeleyici bir yaklaşımda olacaklarını söyleyen Babacan, uzman yardımcıları ile araştırma görevlilerinin arasındaki dengeyi gözeteceklerini ifade etti.

Babacan ayrıca, üniversitelerde performans kavramını da getirmek istediklerini belirterek, "Başarıyı ödüllendirici, sembolik de olsa bir performans ölçümü ve buna bağlı bir maaş bileşeni olsun diye gönlümüzden geçiyor. Teknik bir çalışma var, bu ilerletilecek ondan sonra uygulama başlayacak" bilgisini verdi.

- "Algı operasyonunun ekonomiye etkisi sınırlı"

Babacan, Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğüne ilişkin soruyu da yanıtlayarak, Türkiye'nin AB sürecinin etkisiyle, tüm dünyada görünürlüğü artan bir ülke haline geldiğini ifade etti. Demokrasi ve ekonomide sağlanan ilerlemelerle örnek alınan bir ülke haline gelindiğini dile getiren Babacan, bunun Mayıs 2013 Gezi olaylarına kadar devam ettiğini söyledi.

Türkiye'nin parlayan imajını törpülemek, karizmasını yıpratmak için planlı programlı çabayı hissettiklerinin altını çizen Babacan, "Türkiye'nin başarısından ve dünyadaki etkinliğinden rahatsız olanlar var. Bunların adını açıklamak doğru değil. İlgili devlet birimleri bunları bilir, gereğini yapmaya çalışır. Bunun sonucunda ve 17 Aralık sürecini de dikkate aldığımızda, maalesef bir olumsuz algı sözkonusu ama bu yönetilemez bir konu da değil. Bunun algı oluşturmadan ibaret olduğunu vurgulamak istiyorum. Bunun ekonomik sonuçlarını biz görmedik" değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, dışarıda bir algı operasyonunun olduğunu ancak bunun ekonomiye etkisinin sınırlı kaldığını vurgulayarak, Türkiye'ye yatırım yapanların ne olduğunu gayet iyi bildiğini söyledi.

Son Bakanlar Kurulu toplantısında AB'yi de içerecek şekilde iletişime ağırlık verme kararı alındığını belirten Babacan, yerinde görmeyince anlamanın mümkün olmadığını vurguladı.

Babacan, yüzde 18'lik KDV'nin verginin kayıt dışılığını artırıp artırmadığı sorusu üzerine ise temel ihtiyaçlarda KDV'nin yüzde 8 olduğunu vurguladı.

Babacan, 77 milyon nüfusun 15 milyonunun devletten maaş aldığının altını çizerek, bu vergilerin alınması gerektiğine işaret etti.

KDV'yi az ödemek için kayıt dışı çalışan firmaların kurumsallaşamadığını belirten Babacan, kayıt içi çalışmaların firmaların lehine olduğunu dile getirdi.

Babacan, kayıt dışıyla mücadele için strateji ve eylem planının taslağının Maliye Bakanlığı tarafından oluşturulmuş durumda olduğunu söyleyerek, bunu Ekonomi Koordinasyon Kurulunda gündeme alacaklarını, mutabakat sağladıktan sonra yayınlayacaklarını bildirdi.

- "Merkez Bankası da bizim kurumumuz"

Merkez Bankası'nın faizlerle ilgili politikası konusundaki soruları da yanıtlayan Babacan, 2001'den bu yana parti programına ve 5 hükümetin programlarına bakıldığında resmi politikanın Merkez Bankasının bağımsızlığı olduğunu söyledi. Babacan, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına vurgu yaptığında farklı görüş var gibi algılara sebep olabildiğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

"Avrupa Merkez Bankası'nın görev tanımında benzer ifadeler göreceksiniz. Gelişmiş ülkelerde, hükümetlerin Merkez Bankaları politikaları konusunda açıktan ifade kullanmaması gibi bir kültür var. Tabii ki oturup konuşuyorlar. Bu işin tabiatında vardır. Konuştukça, demeçler işin yürümesini de zorlaştırabiliyor. Dolayısıyla biz siyasi parti ve hükümet olarak herşeyi tartışırız.

Merkez Bankası da bizim kurumumuz. Şu anda Merkez Bankası Para Politikası Kurulunda 7 arkadaş var. Hepsi bizim hükümetlerimiz döneminde görevlendirdiğimiz kişiler. Dolayısıyla bu arkadaşlarımız en üst düzeyde de temaslar olur ama orada bir Para Politikası Kurulu var, herkesi dinliyor ve kendi analizlerini yapıyor, bir karar veriyor."

- "Davet varken bundan kaçmak mümkün değil"

Başbakan Yardımcısı Babacan, 3 dönem kuralı doğrultusunda siyaseti bırakıp bırakmayacağının sorulması üzerine de 2001 yılına kadar siyasetle hiç ilişkisinin olmadığını söyledi. Hükümetlerde kendisine hep görev verildiğini belirten Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben hala siyaseti tam öğrendim demiyorum. O oldukça ayrı bir alan. Yaptığımı bir hizmet olarak görüyorum, devlete millete bir hoş seda bırakıyorsak, bu en büyük mutluluk bizim için. Ben bunu askerlik görevine benzetiyorum, biz bedelli değil fiili askerlik yapıyoruz. Ancak, her askerliğin olduğu gibi başının da sonunun da olması gerektiğine inanıyorum.

Bu süre ne kadar uzun-kısa olur, o benim irademle ilgili olmadı bugüne kadar, bırakmam da herhalde kendi irademle olmayacak. Diyecekler ki; 'teşekkür ederiz', o gün de bırakmış olacağız siyaseti herhalde, tablo bu. Davet varken, bundan kaçmak mümkün değil. Katkıda bulunduğumuz sürece bunun verdiği bir haz var, onurlu bir görev, tatmin düzeyi çok yüksek. En verimli çağları devlet ve millet için kullanıyor olmanın herhalde mükafatı da daha fazla olur diye düşünüyorum."

(Bitti)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler