HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Türbanlı milletvekilleri Genel Kurul'da

AK Parti'li 4 kadın milletvekili TBMM Genel Kurulu'na başörtülü olarak girdi.

Türbanlı milletvekilleri Genel Kurul'da

İlk olarak bugünkü TBMM Genel Kurul çalışmalarına türbanla katılacağını açıklayan Ak Parti milletvekillerinden Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak Meclis'e geldi.

Dalbudak Sanayi Komisyonu Başkanı Nihat Zeybekçi'ye makamında ziyaret etti.

Nurcan Dalbudak, ziyaretin ardından Zeybekçi ve Denizli milletvekilleriyle birlikte TBMM Üyeler Lokantası’na giderek yemek yedi.

Saat 13:45 civarında ise Sevde Kaçar, Gülay Samancı ve Gönül Bekin Şahkulubey TBMM Genel Kurulu'na girdiler.

Üç milletvekili gazetecilere yakalanmamak için odalarından, tüneli kullanarak Genel Kurul salonuna girdiler.

Foto muhabirleri ve kameramanlar, iktidar kulisinin bahçe girişinde, muhabirler de ise kulis önünde bekliyordu. Ancak üç kadın milletvekili, odalarının bulunduğu halkla ilişkiler binasından tüneli kullanarak ana binaya geçtiler. Üç kadın vekil böylece görüntü vermeden Genel Kurul’a girdi. Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ise AKP Grubu’nun bulunduğu yönden Genel Kurul salonunda yerini aldı.

Üç vekilin ardından Genel Kurul'a son olarak Nurcan Dalbudak girdi. dalbudak ilk değerlendirmesinde, 'Çok mutluyuz' dedi.

İNCE SÖZ İSTEDİ OTURUMA ARA VERİLDİ

Türbanlı vekillerin salona girişinin ardından CHP’li Muharrem İnce usul tartışması istedi. Meclis Grup Başkanvekilleri odasına çağırdı. Bunun üzerine birleşime 15 dakika ara verildi.

Aranın ardından CHP milletvekili Muharrem İnci, konuşma yaptı.

Konuşmasında geçen ağır eleştiriler nedeniyle sık sık protesto edilen Muharrem İnce'nin 'Başörtülüler de başörtüsüzler de bizim bacımız' sözlerine AK Partili milletvekillerinden büyük alkış geldi.

CHP'DEN SONRA BDP SÖZ ALDI

CHP'li Muharrem İnce'nin ardından BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan söz aldı.

Buldan şunları söyledi:

''Türban meselesinin ya da başörtüsü meselesinin TBMM altında çözülmüş olmasından kaynaklı memnuniyetimizi belirtmek istiyoruz. Ayrıca bugün, bu çatı altında, ikinci bir Merve Kavakçı olayı yaşanmadığı için bir grup olarak partileri kutluyorum. Ama şunun altını önemle çizmek istiyorum. Bugün 4 kadın milletvekili arkadaşımızın başörtüsü takarak TBMM altında en büyük neden ve sebep kadınların yıllardır alanlarda vermiş olduğu bir mücadelenin sonucudur, tüm kadınları kutluyorum. Çünkü AKP iktidarı 11 yıldır türban meselesini gündemine almamış ve çözmemiştir.

'ÖZGÜRLÜKLER SADECE TÜRBAN MESELESİNDE OLMAMALI'

Geçen yıl Altan Tan'ın verdiği kanun teklifi AKP'li vekiller tarafından reddilmiştir. Bu gerçeği unutmamanızın altını çiziyorum .Özgürlükler sadece türban meselesinde olmamalıdır. Sadece türban ya da başörtüsü yasaklı değildir. Kimlikler dinler kültürler inançlar yasaklı haldedir. Bir bütün olarak Türkiye'de hiç bir konuda yasak olmaması gerektiği, insanların özgürce ifade edebildiği ve yaşadığı Türkiye'yi yaratmak zorundayız.

'ERKEKLER, KADINLARIN NE GİYECEĞİNE KARIŞMASIN'

Birincisi erkeklere, ikincisi kadınlara çağrı yapmak istiyorum. Erkekler, kadın meselesinde kadınların ne giyeceği, ne takacağına, nasıl hareket edeceğine karışmasın. Bu konuda erkeklerin ne hakkı vardır ve haddidir. Biz kadınlar olarak, bundan sonra bize ilişkin hiçbir şekilde eleştiri, müdahale ve öneri almak istemiyoruz. Bizler nasıl giyineceğimizi nasıl yaşayacağımızı sizlerden öğrenmek istemiyoruz. Düşünecek beynimiz, hareket edecek irade gücümüz var. Kadın arkadaşlarıma bir çağrı yapmak istiyorum.

'KADINLAR TEK SES OLDUĞU SÜRECE ÖZGÜRLÜKLERİMİZ GELİŞECEK'

Sadece başörtüsü meselesinde değil, kadına yönelik her türlü şiddet meselesinde bir araya gelebilmeliyiz. Kadın haklarını savunabilmeliyiz. BDP Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan ölüm orucuna girdi. Rojava ile Türkiye arasına örülmek istenen duvar için bunu yapıyor. Bu konuda kadınlar olarak konuşmalı ve tavır almalıyız. Kadınlar tek ses olduğu sürece, tek yürek olduğu ve birlikte hareket ettiği sürece özgürlüklerimiz daha çok gelişecek ve kadınlara bakış açısı Türkiye'de değişecektir. Kadınları birlik ve beraberliğe, birlikte hareket etmeye davet ediyorum. Tüm özgürlükler bizim olsun istiyorum.''

MHP'Lİ DEMİREL: ÖZGÜRLÜK ADI ALTINDAN MOBBING YAPILIYOR

MHP'li Ruhsar Demirel ise şunları söyledi:

'Özgürlük adı altında mobbing yapılıyor. Kadınların hayatları mikroskop altına kondu, inceleniyor. Özellikle erkeklere sesleniyorum, hanımlarınız, kızlarınız var. Biraz empati gösterin. Nasıl giyindikleri kimsenin haddi değil. Bugün TBMM'de 4 kadın üzerinden mobbing yapılıyor, bize de onlar üzerinden yapılıyor. Bu hareketleri tüm dünyadaki kadınlar üzerinden MHP'li kadınlar olarak reddediyoruz. 2008 yılında yasa teklifi verdik ve o gün iktidarda olanlar halen iktidardalar. Hayatın olağan akışı içindeki bu sorun çözülsün YÖK'ün ilgili 17'nci maddesi kaldırılsın dedik. O gün kalkmayan parmaklar, bugün kalkıyor. Bu parmaklar bugün bunun hesabını versin. Referandum, seçimler olduğu zaman kadınlar üzerinde siyaset yapmayın. Bizimle siyaset yapın. Tüm hanımefendiler bizim için değerlidir. Size gelen oylar, size gelen destek, başı açık kapalı kadınlardan geliyor.

Bugün 90 bin çocuk anne var bu ülkede. Bizler bu ülkenin ayrıcalıklı insanlarıyız. Biz burada memleketin sorunlarını çözmek için toplanıyoruz ama bir sorunun parçası oluyoruz. Bunlar hakkımız değildir, millet sorunları çözelim diye bizi yolluyor. Düşünelim, akıl süzgecinden geçirelim ve konuşalım. Rabbim bize kavga edin deseydi bize pençe verirdi. Bizler burada konuşmak ve aklımızla varız. Burada kadın olarak sizler kadın aklımız ve vicdanımızla görev yapmak ve hizmet vermek için duruyoruz.

2008'de MHP'nin verdiği teklifi reddedenler, 2011'de tekrar görmezden gelenler ve bugün aynısını yapanlar, hala özgürlük yok diyorlarsa vicdanlarına bir baksınlar. MHP, toplumdaki tansiyonun düşmesi açısından, kadınların giyimi konusu da dahil olarak her zaman çağrı yaptı. İnsanları inançları yüzünden yargılayamayız. Kadınların hayatlarını mikroskop altında incelermiş gibi, akvaryumda bakarmış gibi inceleyemezsiniz. Bunu yapamazsınız.

Mahremiyetine kadınların girmeyin. Kadın kaç çocuk doğuracak, nasıl doğuracak bunu tartışmazsınız. Konuşmalarınızdan da, mahremiyetimize girmemizden de rahatsızız. Anayasamızı hatırlatmak istiyoruz size. Bizim mahremiyet alanımız, sizin olduğu kadar bizim de alanımız. Eşleriniz, kızlarınız var. Bu tartışmaları yaparken onları hiç mi düşünmüyorsunuz? İnanç bir özgürlüktür. Özgürlükler geliştirmek devletlerin elindedir ama bugün devlet tersini yapmaktadır. Biz MHP olarak sadece kırmızı da geçmeyin değil, yeşilde geçin denmesini de istiyoruz. MHP açısından yaşanan süreç doğal bir süreçtir, ancak cinsiyet üzerinden yapılan, siyaset amaçlı bir hareketi reddediyorum.''

CHP'Lİ ŞAFAK PAVEY: KADIN ÖGÜRLÜKLERİ İÇİN NE YAPTINIZ?

Her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum. Ortalama yaşın 50 olduğu ve su içmenin bile yasak olduğu genel kuruldan bahsediyorum. Afganistan, Yemen’de yıllarda türban giymeye zorlanmış, mecliste pantolon giymesi engellenmiş biri olarak bu konuşmayı yapıyorum. Olmayan bacağı erkekler tarafından siyasi malzeme edilmiş bir insan olarak yapıyorum. Artık, AKP’nin oy sahiplerine hakkını geri vermesi gerektiğine inanıyorum. Demokratikleşme paketinde erkek-polis aynı karşılanırken, türban ayrı tutulmuştur. Daha büyük bir ayrımcılık olabilir mi? Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Özgür bir hayatın kontrolü zordur ve kolay yıkılır. Bugün çiçekli baştörtüsüyle parkta sevgilisiyle öpüşen genç kızımıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu anımsatmak istiyorum.

Sosyal özgürlük alanlarımız geleceğimizden çalınarak birer birer imha ediliyor. 15 yaşında evlendirilen kızlarımızdan bahsediyorum. Her özgülük büyük bir sorumluluktur. Türbanlı vekillere sormak istediğim, insan özgürlükleri konusunda neden dünyanın en gerisindeyiz? Bunu anlatlamalarını istiyorum. Türbanı insan hakları ihlalinden, insan hakları mcüadelesine çevirmek onların elinde. Buraya gelmeden önce türbanlı vekillerin konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüğü hakkında bugüne kadar hiçbir konuşma yapmadıklarını gördüm. Başımı açarak bir daha klirlenmeyeceğim demelerine değinmek istiyorum. O zaman başı açıklar kirli mi? İnanç üzerinden bu tartışmaları yaparken, diğerlerinin inanç çığlıklarını nasıl duyacaksınız?

Biz Sivas’ta yakılan, Gezi’de vurulan, hayat tarzından dolayı cezalandırılanlarız. Ama nasılsa kronik mağdurlar sizlersiniz? Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir akıbete sürüklememeye niyetliyseniz, adalet ile öc arasındaki farkı anlamaya mecbursunuz. Biz çatşmıyoruz, bir var olmaya çalışıtyoeruz. Tarihe baklarsanız, her zaman bizden bir şeyler almaya çalışanlara karşı var olmaya çalışarak verdiğimiz mücadeleyle ayakta kaldığımızı görebilirsiniz.

HDP’Lİ SABAHAT TUNCEL: “BU, İKTİDARIN DEĞİL BEDEL ÖDEYEN KADINLARIN BAŞARISIDIR”

Her zaman gerilim konusu olan bir sorunu çözmüş oluyoruz. Çok daha fazla sorunlarımız var. Bu konuda bugüne kadar bedel ödeyen başörtülü kadınlarımızın verdiği mücadeledir.
Bu iktidarın başarısı değildir. Bedel ödeyen kadınların başarısıdır.
Biz kadınların sorunları çok fazla.
İnanç özgürlüğü konusunda alevi kadınlarında çok büyük sorunları olduğunu biliyoruz.
Hep biz kadınlardan bahsedilirken eşit bireyler olarak bahsedilmiyor.
Başbakan bile kadın erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor.
Nasıl doğum yapacağımızı bile erkekler söylüyor.
Biz hep birilerinin bacısı, kardeşi annesi oluyoruz.
Biz kimsenin bacısı, kardeşi değiliz.
Bu zihniyet bugün yaşadığımız sorunların kaynağıdır.
Sadece kadınların konuşması da yetmez.
HDP adına bugün TBMM bir hak ihlalini ortadan kaldırmıştır.
3 Kasım’da aleviler sokağa çıkacak, onların sorunları da çözülmelidir.

ARINÇ: “HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Şafak Pavey'in konuşmasının ardından Bülent Arınç söz aldı. Arınç şunları söyledi:

''Bugün Genel Kurul'u çok anlamlı hale getiren herkesin merakla beklediği bir konu var. Bazı arkadaşkarımız kendi arzularıyla başörtüleriyle geldiler. Buna karşı toplumda çok olumsuz tepki yok. Tüm konuşmaları dikkatle izledim. Tüm konuşanlara tebriklerimi sunuyorum. Bence yakışan budur. Çirkin söz bekleyenlerin hepsini yüce Meclis boşa çıkardı. Ben de konuşmamda aynı ağırlıkta olmaya devam edeceğim. Sayın İnce'nin birbiri ile kafiyeli farklı konularda hükümetimizi ve partimizi suçlamasını kabul etmiyorum.

'O GÜN DIŞARI DİYENLERİN HEPSİ DIŞARIDA KALDI'

Bundan 14 yıl önce Merve Kavakçı bu salonu girdiğinde o gün Meclis'imize yakışmayan tartışmalar oldu. Rahmetli Ecevit'in kürsüye çıkarak yaptığı konuşmaları unutmak istiyorum. 'Dışarı dışarı dışarı'lar and içmek mümkün olmadı. Bu acı bir tablodur. O gün bağıranların hemen hemen hepsi dışarıda kaldığı gibi halk bunu affetmedi, hepsini yanlış buldu. Öncelikle bu mesele üniversitelerdeki kılık-kıyafet ile başladı. Şimdi bütün üniversitelerimizde hemen hemen kıyafet yasağı kalmamıştır. Mazbatasını aldığı halde andı içirilmeyen milletvekili ile üniversite okumak isteyen gençlerimizin kaderi burada buluştu. Sabırla bu sorunların çözüleceğine inandık.

'BAŞÖRTÜSÜ SİYASİ SİMGE İSE YAKALARINIZDAKİ ROZET NE?'

Hukuk normuna bakmamız lazım. Kadınların başının açık olmasını söyleyen kanun yoktur. Aksine burada bir serbestlik olduğunu görüyoruz. Başörtüsü siyasi simge ise yakalarınızdaki rozet ne oluyor? Kadınlarımızı başı açık ve başı kapalı olarak ayırmak ahlaksızlığın daniskasıdır. Memurlar için pantolon giyme özgürlüğü geldiyse bu haliyle milletvekillerimiz için de olmalı.''

İNCE: OĞLUNUN DA MI TÜRBANI VARDI?

Muharrem İnce, Arınç'ın sözlerine yanıt vermek için söz istedi. Tekrar kürsüye çıkan İnce, ''Kuran'ı Tevrad'ı İncil'i esas alarak düzenleme yapamaz Meclis' bu sizin sözünüz Arınç. Hadi kızı okuyamadı Başbakan'ın oğlunun da mı türbanı var. O niye Türkiye'de okuyamadı? İstismar etmenize karşıyız biz'' diye konuştu.

CANİKLİ'DEN İNCE'YE CEVAP

Muharrem İnce'ye yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ise, "Kız çocuklarını gönderirken erkek çocuklarını neden gönderdi istismar suçlaması gündeme geldi. Aynı sorun İmam-Hatip mezunları için de bir katsayı problemi vardı. O nedenle Sn. Başbakanımızın oğlu o katsayı sebebiyle yurtdışında okumak zorunda kaldı" dedi.

MHP'Lİ VURAL: GELİN SALI GÜNÜ PANTOLON KONUSU DA ÇÖZELİM

Arada söz alan MHP'li Oktay Vural ise, ''Gelin Salı günü pantolon konusu da çözelim'' şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından bazı milletvekilleri söz alarak sataşmalara yanıt verdi.

MUHARREM İNCE:

Bizim anlatmak istediğimiz şu. Biz istismarını yapamayın diyoruz. Benim söylemediğim sözleri söyledi diyorsunuz. Peki Sayın Arınç, laik bir ülkenin kanun koyucusu dini inançlarla kural koyamaz diyorsunuz.
Ya o bilgisayarla yanlış söylüyor, ya ben ya siz. Yine Arınç. Kuran’ı Tevrat’ı İncil’i esas alarak düzenleme yapamaz diyorsunuz. Bu sözler size ait. Başbakan ile çelişiyorsunuz siz.
Bizim sorunumuz bu istismarı bunun. Benim çocuklarım mağdur oldu deyip çaktırmadan oğlanı da ABD’ye göndermek. İstismar bu. Hadi kız okuyamadı anladım. E oğlanın da mı türbanı vardı? Oğlan niye okuyamadı.
Hani camide içki içildi. Hani video kaydı. Hani Beşiktaş’ta başörtülü kardeşimize 70/80 kişi saldırmıştı. Hadi toplumdan korkuyorsunuz, bize gösterin o zaman. İstismar etmenize karşıyız biz.

OKTAY VURAL:

Sayın Arınç pantolon ile ilgili gruplar bir araya gelsinler dedi. Bu konuda bir mutabakat var. Bu konuda sayın Şafak Pavey’in de mağduriyetine yol açan konuyu MHP olarak bütün grup başkanvekillerine sesleniyorum. Gelin bunu Salı günü bu pantolon konusunu da çözelim.

NURETİN CANİKLİ:

Sadece başbakanımızın çocukları değil daha binlerce kızımız, sırf bu nedenle başka ülkelerde okumak zorunda kaldılar. Bugün uzun zamandan beri aylardan beri bu uygulamaya son verilmiştir.
Sayın başbakanımız erkek çocuklarını niye yurt dışına gönderdi, istismar konusu suçlaması gündeme geldi. Aynı sorun imam hatipliler içinde vardı, kat sayı problemi vardı. Türkiye birincisi de olsa, 2011 yılında bu meclis tarafından kaldırılmadan önce, birinci dahi olsa üniversiteye girme şansı yoktu. İmam hatipler ve diğer meslek liselerinin önü kesilmişti.
O nedenle o kardeşlerimizin, başbakanımızın oğlu da imam hatip mezunuydu. O nedenle yurt dışında okudu.
Biz istismar ediyorsak bize bu imkanı vermeyin o zaman. Gelin yasakları kaldıralım istismar konusu da bitsin.

CHP'Lİ VEKİL ATATÜRK RESİMLİ TİŞÖRTLE OTURDU

Bu arada, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da üzerindeki ceketi çıkardı. Yılmaz, üzerinde Atatürk resmi ve Türk Bayrağı baskılı tişörtle Genel Kurul'da oturmaya başladı.

AKP'Lİ VEKİLLERE UYARI

Öte taraftan AK Parti Grup yönetimi tarafından AK Partili vekilleri Genel Kurul'da tam kadro hazır bulunmaları ve CHP'lilerden gelebilecek "saygı sınırlarını aşmayacak" sözlü eleştirilere karşı tahammüllü olup, polemiğe girmemeleri konusunda uyarırken, türbanlı vekillerden de "abartılı tavır ve hareketlerden kaçınmaları" istendi.

Sayı dörde yükseldi

Hac'dan döndükten sonra Meclis çalışmalarına bundan böyle başörtülü olarak katılacaklarını açıklayan AK Partili Sevde Beyazıt Kaçar, Nurcan Dalbudak ve Gülay Samancı'nın ardından dün de Mardin Milletvekili Gönül Şahkulubey'den "Haccın manevi havası ile orada takmış olduğum başörtüsünü artık çıkarmayacağım ve TBMM Genel Kurul çalışmalarına da bu şekilde katılacağım" açıklaması geldi.

Şahkulubey, herkesin kararına saygı göstermesini beklediğini söyledi. Hacdan geldikten sonra bir rahatsızlık yaşadığını belirten Şahkulubey, iyileşmesi halinde başörtüsünü çıkarmama kararı alan 3 milletvekili arkadaşı ile Meclis Genel Kurul çalışmalarına katılacağını kaydetti.

Neden bugüne kaldı?

AK Partili kadın vekillerin bir kısmı 30 Ekim'de bir kısmı ise 31 Ekim'de Meclis'te olacağını açıklamıştı. Ortak karar bugün olarak şekillendi. Bu kararda, "31 Ekim'de kavga gürültü çıksa dahi ertesi gün Meclis çalışması yok. Salı gününe kadar tansiyon düşer" görüşü etkili oldu.

CHP'nin tavrı rahatlattı

CHP grubunun genel eğilimin "eylemsel" değil "sözlü" tepki gösterilmesi yönünde olması AK Parti yöneticilerini rahatlattı. Vatan'a konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, "CHP de toplumun bu hazırlığı karşısında daha fazla direnemeyeceğinden kerhen de olsa başörtülü vekillerin gelmesine 'evet' demek mecburiyetinde kalmıştır. Kerhen de olsa CHP'nin bu noktaya gelmesi önemli ve memnuniyet vericidir" dedi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler