HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Türkiye artık bir küresel güçtür"

TBMM Genel Kurulu'nda 2013 Yılı Bütçe Kanun Tasarısı'nın tümü üzerine konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomisinin dünyada örnek olabilecek bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.

ANKARA (ANKA) - TBMM Genel Kurulu'nda 2013 Yılı Bütçe Kanun Tasarısı'nın tümü üzerine konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomisinin dünyada örnek olabilecek bir yapıya sahip olduğunu ifade ederken, "Türkiye artık dünyada merkez ülke, küresel bir güçtür" dedi.

-"GÜVEN ÖNEMLİ"-

Hükümet adına bir konuşma yapan Babacan, ilk olarak "Devlete güven esastır. Devlete olan güven sarsıldığında, hem finans hem de istikrar bozuluyor. Bu güven sayesinde işsizliği en hızlı düşüren ülke Türkiye oldu. Gelir dağılımı düzelmeye devam etti" dedi. 2012 büyüme oranın 3,1 oranında olacağını bildiren Babacan, şöyle devam etti:

"Bu sağlıklı bir büyümedir. 2013 ve sonrasında hem dengeli hem de istikrarlı bir büyüme oranı göreceğiz. İşsizlik oranı ve cari açığın küçüldüğünü göreceğiz. Bunlar tarihin en düşük oranlarıdır. Reel faiz 0 oranındadır. Tarihin en düşük oranıdır. Kredi takas risk oranı 1,25 civarındadır. Avrupa ülkelerindeki durum ortadadır. Diğer parlamentolarda neler tartışıyor bunlara bakmak lazım. Pek çok parlamento emekli maaşlarından ne kadar düşürüleceğini, memurların maaşlarını düşürmeyi konuşuyor. Üniversite harçlarının artırmayı konuşuyor. Çok şükür bizde böyle bir şey yok.

Bir arkadaşımız, bütçe görüşmelerinin çok sakin ve rehavet ortamı var dedi. Buna şükretmek lazım, bu geleceğe olan güven ve itimat neticesidir. Türkiye'nin hangi ekonomik rakamlara bakarsak bakalım, tarihi rekorları görürüz. Önümüzdeki orta vadeli programda güçlü bir politika veriyor. Bugün eğer Türkiye pek çok alanda güvenilen bir ülke ise Türkiye'deki güçlü bir siyasi iradenin sonucudur. Bazen ekonomi ile ilgili zor kararlar almak gerekir. İleriye doğru gerekli olan bu kararlar sayesinde bu durumdayız.

Bugün Avrupa'da 27 ülke ortak bir karar alamıyor. G-20 toplantısında bize sordular. Niye bunu sağlayamıyoruz diye. Avrupa Merkez Bankası bugüne kadar görülmemiş kadar para sürdü. Ama güven ortamı sağlanamadı. Eğer halk geleceğe güvenmiyorsa, bunu sağlayamazsınız."

-EKONOMİK GÖSTERGELER-

Türkiye'nin 2023 hedeflerini tutturması için "Eğitim sistemine önem vermemiz ve hukuk üstünlüğüne dikkat etmemiz gerekiyor" diyen Başbakan Yardımcısı, hükümet olarak önlerinde çok fazlasıyla bir reform listesinin de bulunduğunu söyledi. Babacan şöyle devam etti:

"Önümüzde daha çok fazla reform listemiz var. Hızlı adımlar atacağımız bir dönem olacak önümüzdeki dönem. Bütün bu politikalar insanı merkez alan politikalar. Çok şükür ülkemizde yoksulluk göstergelerinde çok şükür büyük düşüşler gerçekleştirdik. 2002 yılında 4 dolar altında gelir olan yüzdemiz yüzde 22'den yüzde 3,27'ye düştü. Bütçede eğitim ve sağlık 67 milyar TL en önemli kalemler durumundadır. OECD rakamlarına göre GSMH oranına göre tarıma en çok kaynak ayıran ülkeyiz. Sayın Güneş'in 'Türkiye'de 3 gençten biri işsiz' dedi. OECD rakamlarında oran 16, bizde 15. Bunu belirtmek isterim. Türkiye bir yandan hızla sanayileşiyor ama tarımı unutmuyoruz.

Bir başka mesele altın konusu. Sanki Türkiye'nin büyümesini suni bir gösterge gibi gösterildi. TÜİK altına ilişkin rakamların nasıl oluştuğunu 6 sayfa olarak açıkladı. İthal ve ihraç arasındaki fark büyümeye bir etkisi yoktur. Türkiye'de gelir dağılımı ve satın alma gücü. Defalarca Sayın Başbakanımız bunu açıkladı. Ama gerçek çok açık ortada. Fakir edebiyatı yapılmasının kimseye yararı yok. 2002 48 kilo dana eti alınırken, bugün 66 kilo alınabiliyor. Asgari ücrete gelince, 112 kilo şeker, 200 kilo oldu. Bu konularda akıntıya kürek çekmenin bir anlamı yok. Gerçeklere dayanan ifadeler olsa, bize de faydalı olacak, bizde faydalanacağız.

Önümüzdeki süreçte Türkiye IMF'ye borç veren ülke olacak. Bankalara özellikle düzenleme yaptık, bir yanda da borç ödedik. 2001 krizinden kalan borç bugün yok. Batan bankalardan kalan borcu tamamen kapattık. Kamu borçlarında 40 puanlık bir düşüş varken, özel sektörümüzün borcu artıyor demek hata olur. Haziran itibarıyla kamunun dış borcunu sıfırladık. Artıya geçmiş durumdayız."

-ELEŞTİRİLERE CEVAP-

Muhalefetin "Nüfusun yarısının yoksulluk sınırının altında" sözlerini hiçbir rakamsal ya da istatistik desteğinin olmadığının altını çizen Babacan, "Hangi rakamlara bakarsanız bakın böyle bir şey yok. Özelleştirmeleri eleştirdiniz MHP olarak. Ama Sayın Bahçeli'nin de 2002 öncesinde pek çok özelleştirmede imzası var. Bu ülke için önemli bir kaynaktır. Dedeniz ki bu bütçe zulüm bütçesidir dediniz. Bu ağır ifadeler nedeniyle cevap veriyorum. Soruyorum, dolar kurunu karşılaştırdınız mı? GSMH'yı kıyasladınız mı? Milliyetçilik bu ülkede yüzde 66 çıkan faizi yüzde 4'e çekmektir.

Sayın Ayaydın ve Güneş ifadelerinde ekonomi ve finans alanında konuşurken çok dikkatli olmanız lazım. Tüm dünyanın kabul ettiği Türk Ekonomisi'ne yönelik konuşurken dikkat etmek lazım. Türkiye'de icra sayıları artıyor dediler. 2002 yılı itibarıyla açılan takip sayısı 2012 yılına göre yüzde 60 artmış. Bunun yanında 3 kat artmış milli gelir var. Büyüyen ekonomilerde böyle bir artış çok normaldir" dedi.

Babacan şunları söyledi:

-ADALET

"Cezaevlerinde neden artış var derseniz, mafyalar ve çeteler dışarıda dolaşmıyor artık. Bunun sebebi bu. Yargıtay'da ceza ve hukuk daireleri arttırıldı. Artık dosyalar çok daha çabuk işlem görüyor. Kuvvetler ayrılığına gelince yasama, yürütme, yargı birbirini tamamlayan unsurlardır. İtiraz ettiğimiz husus şudur; yargının kendi alanını genişletmeye çalışmasıdır. Kuvvetler ayrımını mazeret göstererek, yargının yasama ve yürütmeye müdahale etmesidir. Sayın Başbakanımızın itirazları da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

-KUVVETLER AYRILIĞI

Daha önce burada 367 tecrübesi yaşadık. Anayasa Mahkemesi 367 kararı aldı. Ne yaptı kendini yasama yerine koydu. Danıştay'ın kamuya ilişkin 2 ay sürede vermesi gereken görüşünü vermemesi nedeniyle yaşanan zararları gördük. Buna en iyi örnek İzmir Limanı'dır. Yargının, yürütmenin yerine kendisini koymasının bunu Haydarpaşa'da, Galataport'da gördük, bu isyanımız bu nedenledir.

-SURİYE

Suriye ile ilgili pek çok eleştiri geldi. Yanı başımızdaki Suriye'de halkın taleplerinin dikkate alınmasıdır talebimiz. Bunu defalarca dile getirdik. Ancak Eset rejimi ne zaman ki halkına silah doğrultu, bizde karşısında yer aldık. Yaşanan olaylar nedeniyle 2,5 milyon insan yer değiştirmek zorunda kaldı. Zulüm gören kardeşlerimize kapılarımızı açtık. Akan kanın biran önce durması için çok yoğun bir diplomasi yürütüyoruz, yürüteceğiz de. En son 114 ülkenin katılımıyla Marakeş'te yapılan toplantıda Suriye halkının gerçek temsilcileri tanınmıştır. Bu rejimin meşru zemini kalmamıştır. Yönetimin özellikle askeri kanattan her gün kaçış vardır. Aciz kalan rejimin halkına yönelik yürüttüğü savaş için komşularını kışkırttığının da farkındayız. Atacağımız her adım, güçlü bir uluslararası hukuk çerçevesinde olacaktır. Suriye'deki durum ciddiyetini koruyor. Hükümetimiz bu çerçevede tamamen savunma amaçlı Patriot füze savunma bataryalarını NATO'dan istemiştir. Süre 1 yıldır ama uzatılabilecektir."

-ULUDERE-

Uludere 34 kişinin hayatını yitirdiği olaya ilişkin eleştirileri sert dille eleştiren Babacan'a BDP ve CHP sıralarından tepki geldi. Olayın acıları "Din, ırk ayrımı olmaksızın, bu milletin ortak hissiyatıdır" diye değerlendiren Babacan, "Bunun bir istismarın araç olarak kullanılması çok tehlikelidir. Bunu sadece BDP'de değil, son dönemde CHP'de görüyoruz. Bazı konuların istismar edilmesi o acıyı küçültmez, büyütür. Uludere hadisesinin ayrışmanın bir gerekçesi değil, siyasi istismar malzemesi olarak görmek hatalıdır. Bu tip hadiselerin yaşanmaması için bir fırsat olarak görmek gerekir. Uludere'nin siyasi istismar olarak kullanmak, yanlıştır" dedi. Babacan, "İstismarcılar ve fırsatçıların" elini çekmesi halinde Uludere olayının daha çabuk sonuçlanacağını söyledi.

-DİYARBAKIR CEZAEVİ-

Son olarak Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan olayları, tutuklu gazeteciler ve dış politika konusunda bilgi veren Babacan şöyle devam etti:

"Hükümetimiz ret, inkar ve asimilasyonun karşısındadır. Hükümetimiz kurulduğundan beri işkenceye "0 tolerans" dedik ve uyguladık. Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananları Sayın Başbakanımız da defalarca eleştirmiştir. Şiddet nereden ve ne gerekçeyle gelirse gelsin yanlıştır. Ancak terör de yanlış bir yaklaşımdır. Bir yanlış, başka bir yanlışla düzeltilemez.

Tutuklu gazeteciler konusu bize hem yurt içinde, hem de yurt dışında sorgulanıyor. Tutuklu gazeteciler denilen kişilerin hangi suçlardan yargılandığını tekrar hatırlatmak istiyorum. Ateşli silah kullanmak, banka soymak, silahlı soygun, terör örgütü üyesi olmak. Bu kişiler gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanmıyorlar. Gazetecilik kimliği suç işlemek için serbestliği getirmez. Ayrıca yargılamaları devam ediyor. Bırakalım yargı kararını versin."

-DIŞ POLİTİKA-

Demokrasi ve ekonominin birbiriyle çok bağlantılı unsurlar olduğuna değinen Başbakan Yardımcısı Babacan, "Birinden biri olmazsa diğerinde başarılı olmanız mümkün değil. Bugün Mısır, Tunus, Libya, Yemende yaşananlara baktığımızda en iyi örneklerdir. Türkiye demokrasi adına, insan hakları adına, özgürlükler adına hangi ülkede bir çaba varsa, Türkiye ona destek veren ülke haline gelmiştir. Türkiye'nin ekonomisi dünyada 16.sırasında olabilir, ama siyasi olarak ilk 10'dadır. Bu uyguladığımız doğru dış politikalar neticesidir. Artık küresel bir aktör ve merkez ülke. Türkiye yaptıklarıyla dünyaya örnek olmak zorundadır. İyi işleyen bir parlamento ve iyi bir muhalefet olarak da örnek olması gerekiyor. Bütün dünyanın onayladığı politikaların eleştirmek, bizi bir yere götürmüyor." (ANKA)

(ÜNS/OLÇ)

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler