BİZE ULAŞIN
ANKARA (A.A) - Ferdi Türkten - Antalya'da 2007 yılında S.D, kiracı olarak oturduğu evin satılık olduğuna dair gazeteye ilan verdi. İlan üzerine pazarlık yapan M.Ş'ye evi harici sözleşmeyle 37 bin liraya satan S.D, 400 lira da kapora aldı.
Olayın ortaya çıkmasının ardından S.D. hakkında dava açıldı. Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) dolandırıcılık suçunu düzenleyen 157. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, kullanılan yöntem, meydana gelen zarar miktarı ve fiilin diğer özellikleri ile ekonomik sosyal durumunu dikkate alarak sanığı 1 yıl hapis ve 200 gün adli para cezasına çarptırdı.
Ceza, dolandırılan kişinin zararının giderilmesi nedeniyle yarı oranında indirilerek, 6 ay hapis ve 2 bin lira para cezası olarak belirlendi.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 15. Ceza Dairesi, eylemin basın yayın yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle "nitelikli dolandırıcılık" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmederek, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerektiği anlatılan daire kararında, hilenin nitelikli bir yalan olduğu belirtildi.
Hilenin kandırıcı niteliği bulunup bulunmadığının olaya göre değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilen kararda, TCK'nın 158. maddesinde dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesinin nitelikli unsur olarak yer aldığı kaydedildi.
Daire kararında, bu ayrımı değerlendirme görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesi olduğu vurgulandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, daire kararına itiraz etti.
Başsavcılık itirazında, basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmanın dolandırıcılığın nitelikli halini düzenlediği ancak bunun hileli manipülasyon eylemleriyle haksız bir yarar elde edilmesi halinde oluşacağı belirtildi.
Gazeteye verilen ilanın sadece sanığın mağdura ulaşmasında yardımcı olduğu ifade edilen itirazda, mağdurun aldatılmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığı takdirde nitelikli halin varlığından söz edilemeyeceği bu nedenle basit dolandırıcılık suçunun değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi. İtirazda, somut olayın basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu savunuldu.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın daire kararına yaptığı itirazı reddetti.
