VİDEO

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

2 DÜNYA SAVAŞI

İstanbul Akademia

İstanbul Akademia

10 Aralık 2016

İki Dünya Savaşı arasındaki 20 yıllık zaman dilimi, bir barış dönemi değil, "savaşı bekleme" dönemiydi. I. Dünya Savaşı sonunda oluşturulan yeni düzen son derece dengesiz ve kırılmaya müsaitti. Almanya üzerine konulan ağır yaptırımlar, bu ülkenin yeniden radikalleşmesine ve savaş histerisine kapılmasına neden olacaktı. Avrupa genelinde geçerli olan bu atmosfer, Yugoslavya topraklarında da hissedilebiliyordu. Dıştan bakıldığında Güney Slavları tarihte ilk kez biraraya gelerek ortak bir devlete kavuşmuşlar gibi görünüyordu. Ama gerçekte ortaya bir "Büyük Sırbistan" çıkmıştı. Diğer Güney Slavları ise, başta Hırvatlar olmak üzere bu Sırp hegemonyasını kabul etmek istemediler. Hırvatlar haksız değildiler. Savaşın ardından kurulan "Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı" gerçekte bir "Sırp Krallığı" idi. Meşruti bir yönetime sahip olan ülke, Sırp Kral Aleksandar tarafından yönetiliyordu. Ayrıca, ordu ve bürokraside de ezici bir Sırp üstünlüğü vardı. Aynı şey hükümet için de geçerliydi. Göz boyamak için kabineye her zaman birkaç Sloven veya Hırvat bakan atanıyordu, ama Başbakanlık ve Dış İşleri, Ordu, Donanma, İç İşleri ve Adalet gibi önemli bakanlıklar her zaman Sırpların elinde kalıyordu. Yugoslav tarihçi Jozo Tomasevich'e göre, "Sırp-olmayan Güney Slavları, Avusturya-Macaristan yönetiminden çıkarken, bir başka yabancı yönetimin, Sırp yönetiminin altına girdiklerini çok geçmeden anladılar".1 Sırp rejimi, parlamentoda da otoriterizmini gösteriyordu. 1929 yılında, Sırpların kurmuş olduğu Radikal Parti'nin milletvekillerinden Puni§a Ra¯i¡ altı-patlarlı tabancasını çekmiş ve rakip Hırvat Köylü Partisi'nin 5 milletvekilini vurmuştu. Kral Aleksandar Karadjordjevi¡, ülkeyi tamamen bir "Sırboslavya" haline getirmekle Hırvat milliyetçilerinin nefretini toplamıştı. Sonuçta, Fransa'ya yaptığı resmi bir ziyaret sırasında, 9 Ekim 1934 günü Marsilya'da, Petrus Keleman adlı bir militanın kurşunuyla yaşamını yitirdi. Suikastin bir saniye sonrasında bir Fransız subayı kılıcı ile suikastçıyı yaraladı (üstte), ama Kral için çok geçti. Aynı Puni§a Ra¯i¡, birkaç yıl sonra, Sırbistan'da mantar gibi çoğalan "Çetnik" (˚etnik) derneklerinin lideri oldu. Çetnikler, aynı tarihlerde Almanya'da iktidarı zorlayan Nazilere bazı yönlerden oldukça benzeyen bir aşırı-sağ hareketin adıydı. Fanatik bir Sırp milliyetçiliği üzerine kurulu, anti-komünist eğilimleri güçlü, monarşiye bağlı, şovenist bir kitle hareketiydi. Kelimenin kökeni de ilginçti. "Çetnik" sözcüğü, Osmanlı yönetimine karşı ayaklanan Sırp isyancılara Osmanlılar tarafından verilen "Çete" isminden geliyordu. Çetniklerin kumandanlarına da, Sırp tarihinden—örneğin ünlü Kazıklı Voyvoda'dan—esinlenerek "voyvoda" (vojvoda) deniyordu. Çetnikler, II. Dünya Savaşı ile birlikte Yugoslavya dışında da büyük ilgi gören bir grup haline geldiler. Bu konuya birazdan değineceğiz. 6 Ocak 1929'da Kral Aleksandar ülkedeki rejimin Sırp karakterini daha da güçlendiren bir karar alarak Anayasa'yı ve parlamentoyu fesh etti. Tüm partileri kapattırdı ve kendi mutlak monarşisini ilan etti. Kraliyet Muhafızları'nın komutanı olan General Petar Ûivkovi¡'i Başbakan olarak atadı. Ülkenin adını da "Yugoslavya" olarak değiştirdi; böylece monarşinin isminde yer alan Hırvat ve Sloven kimliklerini temizlemiş oluyordu. 1931 yılında siyasi partilerin oluşumuna izin veren yeni bir Anayasa hazırlattı, ama bu Anayasa, Aleksandar'ın gücünü eskisine göre çok daha artırarak adeta bir diktatörlük oluşturuyordu. Ülkedeki Sırp olmayan unsurların ülke yönetiminde en ufak bir söze sahip olmaları bile mümkün olmayacaktı. Keleman, efsanevi İç Makedonya Devrimci Örgütü'nün adını kullanan Makedon "komitacı" larına bağlıydı. Ancak suikast, kendisine "Ustaşa" (Usta§a) adını veren aşırı Hırvat milliyetçisi bir örgüt tarafından organize edilmişti: Ustaşalar ve Makedon komitacılar Sırp hegemonyasına karşı iş birliği içindeydiler. Makedon "komitacılar"ın ve liderleri General Protogerov'un 1935 yılındaki bir görüntüsü. Bu Sırp olmayan unsurların en önemlisi olan Hırvatlar doğal olarak içinde bulundukları krallığın bu şekilde bir "Sırp Krallığı"na dönüşmesine büyük tepki gösterdiler. Bu tepkiyi demokratik yollardan ifade edenler, Vladko Ma¯ek'in önderliğindeki Hırvat Köylü Partisi'ydi. Tepkinin daha radikal bir ifadesi, Ante Paveli¡ adlı fanatik bir Hırvat milliyetçisinin önderliğinde kurulan "Ustaşa" (Usta§a) adlı gizli örgüt oldu. Ustaşalar, aşırı milliyetçi, anti-komünist ve şovendiler. Çetniklerin Hırvat versiyonuydular bir başka deyişle. http://a9.com.tr/video/50/Kisa-filmler---Mutlaka-izleyin/