VİDEO

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Paşayeva: Türkiye Bölmek İsteyenler Bilsin ki Milyonlarca Dünya Türklüğü Canını Vermeye Hazırdır

alperen0325

alperen0325

25 Ağustos 2015

Bu dış düşmanlarımızın yanında, bir de, iç düşmanlarımızın bulunduğu da unutulmamalıdır. Son büyük imparatorluğumuzun çöküş yıllarında ve çöküşünden sonra, eski çağlarda istilâ edilmiş toprakların mensuplarından olup da içimizde kalanların, yıllardan beri sürüp giden düşmanlıkları da, cemiyetimizin mânevî hayatında devamlı olarak yaralar açıp durmaktadır. ---- Dış ve iç düşmanlarımızın, Türk’ü vurmak için giriştikleri hareketlerde yüzyıllardan beri ustalıkla kullandıkları bir kozları vardır. Bu, Türk’ün saflığıdır. Doğru, mert, yiğit ve efendi Türk; hiyleye gerektiği derecede akıl erdiremediği için, düşmanları tarafından kolayca kandırılıp vurulmaktadır. ---- Gök Türk çağının düşmanı Çinli, o ulu ataları, güzel Çinli prensesleri, ipeği vesairesiyle kandırıp vurmuştu. Selçukluklular ve Osmanlılar devrinde bu cins hiylelerin en tehlikelileri, dinî elbiseye büründürülerek Türk’ü uyutmaya çalışmak şeklinde yürütüldü. Tanzimat sonrasının sıkıntılı ve tehlikeli yıllarında ortaya çıkan “ittihâd-ı anâsır” dolması da; saf, temiz ve hiyleye akıl erdiremeyen Türk’ü, nerdeyse, son devletini kaybettirecek hale getirecekti. ---- Tarih; düştüğümüz büyük sıkıntılar ve tehlikeler sırasında, <<Oğuz Kağan>> ve <<Ergenekon>> destanlarındaki yol gösterici ve kurtarıcı <<Bozkurt>>un, her zaman soyumuzun içinden çıkıp başına geçtiğini ve Tanrı’nın en yüce soyunu tehlikeler içinden çıkarıp zafere ve selâmete ulaştırdığını gösteriyor. ---- Asya’da, dağınık parçalar halinde yaşarken, Türk soyunu bölünmüşlükten kurtarıp bir bütün haline getiren Tanrıkut Mete, bunun tarihte ilk büyük örneğidir. Gök Türkler çağında, deniz büyüklüğündeki Çin kıtasında eritilmeye çalışılırken, kırk arkadaşıyla birlikte, o büyük destanı yaratan Kür Şad, bunun, Türk ruhunu büyüleyen misallerinden birisidir. XX. Yüzyılın başlarında, hıristiyan dünyasının, Türk’ü haritadan silmek üzere harekete geçtikleri ve artık herşeyin bittiğinin sanıldığı sıralarda Türklerin tarihte armağan ettikleri <<Millî Mücadele>> ise, bunun son örneğidir. Soyumuzun son kalesi Türkiye, bir müddetten beri, büyük tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bir kısım siyâsîlerinin kaprislerinin büyük rol oynadığı yakın hâdiseler sonunda, içine girilmiş bulunulan durum, elbette ki, omuz silkilebilecek cinsten değildir. Ama, karamsarlığa kapılmaya da lüzum yoktur. Türk soyunun gizli gücü, sonunda mutlaka kendini gösterecektir. Son günlerin kıpırdanmaları, bunun belirtileridir. Türk düşmanları hangi oyunlara başvururlarsa vursunlar, emellerine ulaşmaları imkânsızdır. Çünkü; <<üstte gök basmadığı, altta yer delinmediği>> takdirde Türk soyunun yurdunu ve törelerini hiçbir kuvvet yok edemez. (Nejdet SANÇAR, "Türkçülük Üzerine Makaleler")