Mahmut Hamsici
BBC Türkçe, Ankara
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1 Kasım seçimlerinde elde ettiği sonuç, yeni ideolojik, siyasi ve örgütsel tartışmaları gündeme getirecek gibi görünüyor.
Kurultay sürecini bir genel başkanlık seçimi olarak algılayanlar olsa da, süreci yeni stratejiler ortaya koymak, siyasi programı netleştirmek ve örgütsel yenilenme için değerlendirmeyi savunanlar da var.
Bir dönem Parti Meclisi üyeliği de yapan, CHP gençlik örgütünden Gökçe Pişkin, "Seçim sonrası olağan kurultay sürecine giren partimizde 'vitrin' değil 'öz' tartışılmalı" diye yorumluyor bu durumu.
SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı) Yürütme Kurulu üyesi Alper Çelikel ise "Kurultay sürecinin sonuç alıcı olmasını bekliyorsak, öncelikle konu delege pazarlığı ve lider seçimi bağlamından çıkarılmalı yerine politika yapım bağlamı oturtulmalıdır" sözleriyle yorum yapıyor.
CHP bir Türkiye partisi mi?CHP'nin önünde duran en önemli konulardan biri, gücünün Ege, Trakya ile bazı büyük kentlerin daha çok yüksek gelirli ilçelerinde yoğunlaşması, sağın geleneksel tabanından oy alamaması.
Bu, dışarıdan, "CHP bir Türkiye partisi mi?" eleştirisine dahi neden oluyor.
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Tarık Şengül, "Şu anda hiç bir parti tam anlamıyla Türkiye partisi değil. Çünkü Türkiye artık siyasal olduğu kadar toplumsal alanda da kutuplaşmış ve parçalanma eğilimleri gösteren bir durumda" diyor ve ekliyor:
"Türkiye partisiyiz diyen AKP'nin durumu ortada; toplumun yarısını bilinçli biçimde karşısına almış bulunuyor. HDP son seçimde Kürt sorunun partisi olmanın ötesine geçmek için bir çaba göstermekle birlikte, henüz o noktada değil. Esasen söylemi ve parti programıyla oy almadığı kesimlere yaklaşmaya çalışan CHP, diğer partilerle karşılaştırıldığında, Türkiye partisi olmaya en yakın parti. Ama Kürt ve muhafazakar ağırlıklı bölgelerde iyi sonuçlar alamadığı da bir gerçek."
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Yüksel Taşkın ise CHP'nin bütün Türkiye'den oy alamamasının sorun olduğunu ancak batıdaki oylarının bir handikap olmadığını ekliyor:
"Batı dışında eğer herhangi bir yerde harita kırmızıya dönüyorsa biz oraya bakıp orada Alevi çoğunluğun yaşadığını hemen anlıyoruz. Ama sadece CHP değil bütün Türkiye Batı'ya sıkışmış durumda. Marmara, Ege ve Akdeniz'in toplam nüfusu zaten çok büyük oranlara sahip. Bu, bütünüyle handikap değil. Uzun vadede olumlu olabilir. Burada tabanlarını genişlettiğin anda toplamda kümülatif olarak çok büyük bir etki yaratıyor."
Diğer yanda Türkiye partisi olup olmamanın parti polikalarıyla ölçülmesini savunan bir anlayış da var.
Alper Çelikel, "Alınan oy oranı ile partinin konumlanmasını doğru bulmuyorum. Esas olan partinin ortaya koymuş olduğu politikalardır. Partinin ortaya koymuş olduğu politikalar, raporlar ülkenin her sorununu kapsayıcı bir nitelik arz ediyor. Halk Partisi şüphesiz Türkiye partisidir" diyor.
Örgütsel sorunlar neler? Alevi partililerin ağırlığı artıyor mu?CHP örgütü içinde bazı huzursuzluklar olduğu iddia ediliyor. Bunun da önümüzdeki dönem tartışılması bekleniyor.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yüksel Taşkın "bu huzursuzlukla" ilgili birkaç nedenden bahsediyor:
"Baykal etrafında oluşan siyaset sınıfı tasfiye edildi. Onlar parti içinde huzursuzluğu körüklüyorlar. Ama bu bir bakıma başka gerilimlerin de işareti. Aslında bugünkü CHP'de eski SHP hakim hale geldi. Bu Alevilerin de daha etkin olmaları demek. İstanbul'da sözgelimi siyasi partilerde etkin olmaya alışkın. Doğu Karadenizliler, rahatsız. En son önseçim sürecinden mutsuz ayrıldılar.
"Bir de daha geniş bir sosyolojik realitenin CHP'ye yansımaları var: Geçmiş dönemlerde oldukça etkin olmayı başaran Ege'liler ve Ege'li siyaset sınıfı, ciddi bir gerileme algısı içerisinde."
CHP'nin genel partili profili erkek ve yaşlı mı?CHP'de parti örgütünde gençlerin ve kadınların konumu da tartışma başlıklarından biri.
Gezi eylemleri sonrası partiye belli bir gençlik katılımı olduğu ancak bu gençlerin büyük bölümünün partide kalmadığı biliniyor.
Gökçe Pişkin gençlerin partideki temsiliyetinin azlığıyla ilgili şunları söylüyor:
"Gençler ülkenin bütün sorunlarını sırtlıyor; işsizlik, terör, yoksulluk, eğitim mücadelesi... Dolayısıyla aktif siyasetle genel olarak eğitimli, varlıklı, hatta çoğu zaman emekli ve erkek kişiler yer alıyor.
"Ekonomik kaygıları olan ve ailesine yani büyüklerine bağımlı yaşayan, yalnızca 3te biri okuyabilen genç bir kitleden nasıl toplumu daha fazla sırtlamasını bekleyemiyorsak, CHP'nin içinde gençlerin de kısa sürede partiye tamamen öncülük etmesini bekleyemeyiz. Orantısız bir siyasi rekabet var, hem ekonomik, hem eğitimsel, hem yaşsal, hem de cinsiyetçi. Toplumun yarısını oluşturuyoruz ancak partide %10'uz. Elimizi kaldırıp oy kullansak dahi 90'a karşı 10'la kararlara etki edemiyoruz. Toplantılara katılmak ve konuşma hakkı yeterli değil."
Pişkin benzer bir durumun kadınlar için de geçerli olduğunu, yüzde 33 kadın kotası olsa da, meselenin sadece kota olmadığını söylüyor.
Pişkin kısa vadede partinin çok daha fazla genç ve kadın üye kazanması gerektiğini söylüyor.
YARIN: Parti, %25'lik seçmen tabanının dışına nasıl çıkacak? Örgüt yapısında reform mu gerekiyor? Kürt sorununda netleşme mümkün mü?