İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEAŞ'tan FETÖ'ye kadar masum insanları katleden, bölgeyi kan ve gözyaşına boğan terör örgütlerinin en büyük istismar aracının, cihat, dava, hizmet, hayır gibi dinin mukaddes kavramları olduğunu belirterek, dine hizmet için ortaya çıktığını iddia eden ve birçok ülkede zemin bulan bu sapkın yapıların ana hedefinin, bizatihi Müslümanların kendisi olduğunu bildirdi.
Erdoğan, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunun açılışına gönderdiği mesajında, bu yılki sempozyumun konusunun "Kur'an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket" olarak belirlenmesini son derece önemli bulduğunu bildirdi.
Zira Müslümanlar olarak bu dönemde maruz kalınan birçok sıkıntı, musibet ve acının temel sebebinin Kur'an-ı Kerim'i ve Sünneti Seniyyeyi doğru anlamamaktan kaynaklandığına inandığını beliren Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:
"DEAŞ'tan FETÖ'ye kadar masum insanları katleden, bölgemizi kan ve gözyaşına boğan terör örgütlerinin en büyük istismar aracı, cihat, dava, hizmet, hayır gibi dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Dine hizmet için ortaya çıktığını iddia eden ve birçok ülkede zemin bulan bu sapkın yapıların ana hedefi, bizatihi Müslümanların kendisidir. Son yıllarda yaşadığımız acılar, bize dinimizin sahih kaynaklardan ve muteber alimlerden öğrenilmesini gereki kılmıştır. Yaşadığı onca sürgüne ve baskıya rağmen 'Hakk'a, Halka, Kur'an'a hizmet davası'ndan asla taviz vermeyen Bediüzzaman Hazretlerinin hayatı, bu bakımdan çok önemli bir örnektir. Üstadın dediği gibi 'Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük oIur.' İnşallah elbirliği içinde çalıştığımız, Mevla'ya güvenip, hakikate ram olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir imtihan yoktur."
- "İslam'ın doğru anlaşılması her Müslümanın en başta gelen görevidir"
TBMM Başkanı İsmail Kahraman da sempozyuma gönderdiği mesajında, iyiliği yaymak ve kötülüklere mani olmanın her Müslümanın temel şiarı olması gerektiğini beterek, şu düşüncelerini bildirdi: "Savaş, şiddet, terör ve cehaletin gölgesinde bırakılmak istenen İslam'ın doğru anlaşılması ve anlatılması her Müslümanın en başta gelen görevidir. Son yıllarda El Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ideolojik dayanağı olarak lanse edilmeye çalışılan İslam'ın, Kur'an ve sünnetin ışığı altında doğru ifade edilmesi son derece elzemdir. Yine insanlığın İslam dinine bakışını sorunlu kılmak maksadıyla yukarıda bahsedilen terör örgütleri eliyle yürütülen şiddet eylemlerinin yaptığı tahribatı tespit etmeye de ihtiyacımız vardır. Dünyanın değişik ülkelerinden akademisyenlerin katılacağı sempozyum, İslam'ın manasını müdrik şekilde anlatmak için uygun bir ortam olacaktır. Hayatı manevi ve maddi boyutuyla anlayıp, istikamet üzere kalmamız için başvurmamız gereken ana kaynaklarımız olan Kur'an ve sünnetin manasından uzaklaşmak, İslam dünyasının bugünkü sorunlarının temelini teşkil etmektir. Ana kaynaklarımızda, iki cihan saadetine ermenin formülü en sarih şekilde ifade edilmiştir. Said Nursi gibi İslam'ın sözcüsü münevverler de insanlığa bu konuda doğru rehberlik etmek için gayret sarfetmişlerdir. 1992'den bu yana İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından uluslararası katılımlı olarak yapılan sempozyumdan, insanlığın günümüzdeki sorunlarına ışık tutacak çözüm önerileri çıkacağını ümit ediyorum. Ahlak ve adaletin hakim olduğu bir dünya niyaz ediyorum."
- "Dini duyguları istismar ederek palazlanan örgütler şerre hizmet etmişlerdir" Başbakan Binali Yıldırım da sempozyumun açılışına gönderdiği mesajında, sempozyumun varlığı ve sonuçları bakımından, memleket, ümmet ve beşeriyet için hayırlara vesile olmasını temenni etti. Mesajında "Bediüzzaman Hazretlerine ait olan şu söz, İslam'a ve Kur'an'a adanmış bir ömrün en açık ifadesidir: 'Milletimizin imanını selamette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül, gülistan olur." ifadelerine yer veren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu nedenle bu senenin sempozyum konusu olan; 'Kur'an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket' başlığı belki de üstadın fani ömrünü en iyi şekilde özetlemektedir. O, hayatını Kur'an'ı anlatmaya, Kur'an'ın taşıdığı evrensel mesajları tüm insanlığa iletmeye vakfetmiş bir dava adamı, bir mütefekkirdi. Bugün, bölgesel ve küresel ölçekte; İslam'ın, Kur'an'ın ve Sünneti Seniyye'nin yanlış yorumlarından kaynaklanan çatışmalar ve mezhep kavgalarına üzülerek şahit oluyoruz. İslam davasına sahip çıktığını iddia eden bu çarpık ve bozuk yapılar, farklı isimlerle, değişik maskelerle ümmetin sırtında adeta birer kambur olmuştur. DEAŞ Orta Doğu'da, FETÖ Türkiye'de nice canlara kıymış, bunu da sözde yüce dinimiz adına güttükleri bir davayla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Dini duyguları ve imani hassasiyetleri istismar ederek palazlanan bu örgütler şerre hizmet etmişlerdir. Bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıyamete kadar sürecek hak ve batıl kavgasında, safımızı belli etmek, hak deryasında bir katre olmak adına bu gayreti göstermek durumundayız."
- 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu Dünyanın dört bir tarafından gelen bilim insanlarının, "Kur'an ve Sünnet Rehberliğinde bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket" konusunu müzakere edeceği sempozyum, 3 Ekim gününe kadar sürecek oturumlarla devam edecek.Üç ayrı salonda yapılacak toplantıların sonuç bildirgelerinin 3 Ekim'de yapılacak özel oturumda duyurulacağı sempozyuma, aralarında İngiltere, Cezayir, Suudi Arabistan, Rusya, ABD, Nijerya, Hindistan, Filipinler, Ukrayna, Pakistan, Bangladeş, Mısır, Fas, Brezilya, Arjantin, Uganda, Ürdün, Irak, Kenya, Malezya ve Endonezya'nın da bulunduğu yaklaşık 40 ülkeden 600 akademisyen tebliğ gönderdi.
Gönderilen tebliğlerin 120'si zorlu bir hakemlik sürecin sonucunda sempozyumda tartışılmak üzere programa alındı.
Tebliğlerde, özellikle "Kur'an-ı Kerim ve sünnet merkezli hizmet metotları", "Müsbet hareket kavramı", "Cihad-ı manevi", "Terör ve Şiddet", "İhtilaf Ahlakı, "Sosyal problemlere çözümler" gibi pek çok konu tartışmaya açılacak.
Sunum ve tartışmalar Türkçe, İngilizce ve Arapça izlenebilecek.