HABER

2’nci Avrupa İslamofobi Zirvesi İstanbul’da başladı

2’nci Avrupa İslamofobi Zirvesi, Ümraniye Belediyesinin ev sahipliğinde İstanbul’da başladı.

2’nci Avrupa İslamofobi Zirvesi, Ümraniye Belediyesinin ev sahipliğinde İstanbul’da başladı. Zirveye katılan eski İsveç Başbakanı Reinfeldt, "Siyasi olarak aşırı sağcılar göçe karşı, aşırı solcular dini görüşlere karşı. Bu nedenle son derece geniş platformda Müslümanlara karşı her iki taraf da çalışıyor" dedi.
Ümraniye Belediyesinin ev sahipliği yaptığı Avrupa İslamofobi Zirvesi, eski İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, eski Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone ve Pax Christi Uluslararası Barış Ödülü Sahibi Rami Khouri’nin katılımıyla İstanbul’da başladı. Toplumlar arasındaki diyaloğa büyük bir darbe vuran Kudüs meselesinin ve son gelişmeler ışığında İslamofobik söylem ve eylemlere karşı mücadelenin masaya yatırıldığı zirvenin ilk oturumu yoğun katılımla gerçekleştirildi.

"Nefret, dünya barışı için en büyük tehdit"
Zirveye ev sahipliği yapan Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, dünya barışının nefret kavramı yüzünden sağlanmasının zor olduğunu ifade ederek, "İslamofobi maalesef çağımızın dünya barışını tehdit eden, Müslümanların üzerine oluşturulan negatif algılardan birisi, en önemlisi. Dünyada 2 milyar civarında Müslüman var. 2 milyar insanı ezmek, kırmak için onların coğrafyasındaki yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmek için İslamofobi diye bir canavar oluşturur da bu algıyı bütün dünyaya pompalamaya çalışırsanız, sonuçta kendisini savunmak zorunda olan İslam toplumları kendilerini savunmak durumunda kalacak. İslamofobi gibi nefret politikalarını elbette ki olumlu göremez. Olumsuz bir kanaatle yaklaşır. Bu nefret politikasıdır. Nefret, dünya barışı için belki en büyük tehdidimizdir" dedi.
Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyaların hep sıkıntı içerisinde olduğunu belirten Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, "1’inci zirveyi yaptığımız gibi 2’nci zirveyi de kitap haline getirmek suretiyle bilim dünyasının da entelektüel dünyanın da bu birikimden istifade etmesini sağlamış olacağız. Sesinizi duyurmak için kendinizi göstermezseniz kimse sizin haklı ya da hak sahibi olduğunuzu görmek istemiyor. Dünyada böyle bir adaletli olmayan bir sistem var" diye konuştu.

"Müslümanlara karşı her iki taraf da çalışıyor"
Siyasi ortamdaki tartışmalarda İsveç’in, her şeyin çöktüğü, hiçbir şeyin işlemediği bir ülke olarak gösterildiğini ifade eden eski İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, "Çoğu kalkınmış ülkede de bu şekilde. Bir numaralı suçlama kaynakları nedir aşırı sağı destekleyenlerin? ’Ülke çöküyor, başarısızlığa uğradı.’ ’Ülkenin çökmesine kim neden oluyor?’ diye sorulduğunda, ’Müslümanlar, göçmenler, ötekiler, bize benzemeyen ötekiler’ diye cevap veriyorlar. Son derece önemli bir husus, bu olumsuz tanımı kabul etmemek, toplumların bu yönde ilerlemesini engellemek, ama bununla da mücadele etmek çok zor. Bu, benim ülkemde nefretin yükselmesine neden oluyor, hem göç ve din karşıtlığının birlikte ele alınmasını gerektiriyor. Siyasi olarak aşırı sağcılar göçe karşı, aşırı solcular dini görüşlere karşı. Bu nedenle son derece geniş platformda Müslümanlara karşı her iki taraf da çalışıyor" dedi.
Fredrik Reinfeldt, 1930’da yapılan sayımda ülkede 15 Müslüman olduğunu dile getirerek, "İsveç’te farklı dini inançlara sahip kişiler uzun yıllardır, birbirlerine saygı gösteren komşular olarak olarak yaşadı, aileleri ve gelecekleri için İsveç’te kendilerine yer buldu. Kötü hikaye ise şu, İsveç de bu tarihle beraber maalesef İslam karşıtlığı görüşlerinin yükseldiği bir ülke haline geldi. Siyasi yaşamda da aşırı sağcı, yabancı düşmanlığı politikalarına sahip bir siyasi partimiz var. Sosyal medyanın ortaya çıkışı da onların arayışını destekledi. Yalan hikayeler sosyal medyada dönüyor. Sosyal medya içinde ideolojik bölümler oluşmaya başladı, bu da bir beslenme olanağı sağlıyor bu tür düşünceleri takip etmek isteyen insanlar için" dedi.

"Üniversite diploması olmayan insanların yapabileceği işlere yönelinmeli"
Batı dünyasında siyasetçilerin İslamofobiyi körükleyerek dar görüşlü insanlardan oy istediğini ifade eden eski Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, "Londra’ya gelen göçmenlerin yüzde 90’ı üniversite diplomasıyla, bizim ekonomimizi iyileştirmek üzere geldi ve ekonomide çok ciddi etki oluşturdu. ’İnsanların diploması varsa gelip ekonomiyi iyileştiriyor. Eğer yoksul insanlar geliyorsa, yoksul İngilizlerin olduğu bölgeye yerleştiriliyor ve bu göçmenler bizim işimizi, evimizi alıyor’ korkusu yayılıyor. Göçmenler almıyor evleri, işleri. Hem muhafazakar hem İşçi Partililer göreve geldiklerinde konut inşa etmedi. Şu anda artan nüfusla eskiden inşa edilen konutların sayısı yetmiyor. Altyapı zedeleniyor, bakım ihtiyacı olan insan sayısı artıyor. Hükümet yeni alanlara doğru eğilmeli ve istihdam oluşturmalı. Üniversite diploması olmayan insanların yapabileceği işlere yönelinmeli" dedi.

En Çok Aranan Haberler