İngiltere gazetelerinde Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu politikası, Suriye'nin Humus kentideki çatışmalar, Taliban hareketinin Afganistan ve Pakistan'daki gücü, İskoçya'nın bağımsızlık referandumu ve artan kanser vakaları karşısında Batı ülkelerinin sorumluluğu gibi konular işleniyor.
Times'ın başyazısı, ABD Başkanı Barack Obama'nın önümüzdeki ay yapması planlanan Suudi Arabistan gezisi üzerine kurulu.
Obama'nın Suudileri, ABD'nin bölgeden çekilmeyeceğine ve müttefiklerinin süreceğine ikna etmesi gerektiğini ileri süren Times, Washington'ın Suriye'ye müdahale etmemesinin ve İran ile ilişkilerini yumuşatmasının Riyad hükümetini tedirgin ettiğini belirtiyor.
Başyazıda şöyle deniyor:
"Dışişleri Bakanı John Kerry, ABD'nin bir (Suriye Cumhurbaşkanı) Esad zaferini sineye çekemeyeceğini ve İran'ın nükleer silah geliştirmesine izin vermeyeceğini söylüyor bize. Suudiler buna inanmalı ve Başkan Obama onlara bu güveni verirken, dünya genelinde başkalarına da güven veriyor olacak.”
"Hepsinden önemlisi; Ankara'dan Asvan'a kadar herkes anlamalı ki ABD'nin bölgeden çekilmesi, dikkatini Çin'in gövde gösterisi yaptığı Uzak Doğu'ya kaydırması söz konusu değil. 11 Eylül saldırılarının gösterdiği gibi, Orta Doğu'da Dövüş Kulübü'nde olan Dövüş Kulübü'nde kalmıyor.”
Suriye'deki Suudi gençlerFinancial Times'taki bir habere göreyse, Suudi Arabistan hükümeti, Suriye'deki Beşar Esad yönetimine karşı savaşmak için bu ülkeye gidenlere veya "terörist grupları destekleyenlere” 3 ila 20 yıl arasında hapis cezası verilmesini öngörüyor.
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, bin civarında Suudi gencin Suriye'de savaştığını tahmin ediyor. Batılı kaynaklar bu sayının iki kat fazla olabileceğini söylerken, Suriye'deki isyancı gruplar gerçek sayının kat be kat fazla olduğunu iddia ediyor.
İçişleri Bakanlığı sözcüsü General Mansur el Türki, "Suriye'ye gitmek isteyen herkesi durduruyoruz ama sızanları engelleyemiyoruz” diyor.
Diğer yandan, Suudi Arabistan'ın Suriye politikasını belirlediğine inanılan istihbarat şefi Bender bin Sultan'ın Türkiye ve Ürdün'deki isyancı harekât merkezlerini yönlendirdiği öne sürülüyor.
Batılı yetkililer, Riyad hükümetinin Suriyeli muhaliflere ayda en az 10 milyon dolar aktardığını kaydediyor.
Ancak Suriye'deki şiddet ortamından iyice etkilenen ve ‘küresel İslami devrim' yerine Sünniliği öne çıkaran militanların Suudi hanedanına karşı hareketlenmesinden endişe edildiği belirtiliyor haberde.
Cockburn Humus'taIndependent gazetesinin manşetinde, deneyimli muhabir Patrick Cockburn'ün Suriye'nin Humus kentinden geçtiği haber yer alıyor.
Kentteki tek Batılı gazeteci olan Cockburn, ‘eski kent' bölgesinde sivillerle birlikte kuşatma altında olan isyancıların burada sembolik bir direniş verdiklerini aktarıyor.
Independent'a konuşan Humus Valisi Telal el Berazi, eski kentteki çocuk, kadın ve yaşlıları almaya ve orada kalmak isteyenlere insani yardım nakletmeye hazır olduklarını, "teröristler” dediği Suriyeli muhaliflerin silahlarını bırakmaları halinde serbest kalacaklarını söylüyor.
Ancak kentte 30 civarında farklı gruptan İslamcı militanların olduğu tahmin ediliyor ve hepsiyle birden anlaşmaya varmak pek mümkün gözükmüyor. Bu gruplar, siviller bölgeyi terk etse de insani yardımın süreceği konusunda garanti istiyor Birleşmiş Milletler'den.
Cockburn, izlenimlerle bezeli haberini şu ifadelerle tamamlıyor: "Nefretin ve korkunun düzeyi göz önüne alınırsa, burada müzakereyle bir çözüme ulaşılmasının Suriye genelinde bir uzlaşmanın kapısını açacağına inanan BM yetkilileri haklı.”
Afganistan ve Pakistan'da durumGuardian'da Afganistan ve Pakistan ile ilgili haber ve yorumlar dikkat çekiyor.
Dünya sayfalarında Emma Graham-Harrison imzasıyla yayımlanan haberin konusu, Afganistan meclisinden yeni geçen ve Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin onayını bekleyen yeni yasa.
Bu yasanın, sanıkların akrabalarının mahkemelerde onlar aleyhine ifade vermesinin ‘yasaklandığı' belirtilen haberde, bu durumda ülkede oldukça yaygın olan ‘töre cinayetlerinin' ve aile içi şiddetin cezasız kalacağı vurgulanıyor.
Simon Tisdall imzalı analiz yazısının başlığı fazla söze gerek bırakmıyor: "Afganistan ve Pakistan'da Taliban kazanıyor gibi gözüküyor.”
Her iki ülkede hükümetlerin Taliban liderleriyle barış görüşmeleri yürütme girişimlerinin akamete uğradığını anlatan Tisdall, ABD Başkanı Barack Obama'nın Afganistan'daki askeri gücünü 2014 sonunda çekeceğini açıklamış olmasının da her iki ülkedeki Taliban hareketlerinin elini rahatlattığını öne sürüyor.
Pakistan asıllı İngiltere vatandaşı Tarık Ali ise gazetenin yorum sayfasındaki yazısında, 12 yıl önce Afganistan'da ABD öncülüğündeki işgal başladığında, bu "uzun savaşın” yan etkilerinden birinin Pakistan'ın istikrarsızlaşması olacağını yazdığını hatırlatıyor.
Geçen sürede, Pakistan'daki Taliban militanlarının Peşaver'deki Hristiyanları, ülke genelindeki Şiileri, Karaçi'deki donanma askerlerini, istihbaratçıları, polisleri ve askerleri öldürme eylemlerini artırdığını belirtiyor Ali.
ABD ve müttefiklerinin Afganistan'dan çekilmesinin ardından esas çözümün gündeme gelebileceğini belirten Tarık Ali, Afgan hükümetinin Pakistan'da Taliban hareketinin omurgasını oluşturan Peştunlar arasında milliyetçiliği yayacağını öngörüyor: "Kukla Devlet Başkanı Hamid Karzai olup biteni anladığı için ‘Taliban bizim kardeşimizdir' diye ilan etti ve Helmand'da İngilizlerin varlığını kınadı. Muhtemelen, Pakistan hükümetini zayıflatmak için Peştun milliyetçiliğini destekleyecektir. Herkes büyük oynuyor.”
İskoçya'nın bağımsızlığıFinancial Times'taki bir haberde, yıl sonuna doğru Birleşik Krallık'tan bağımsızlık referandumu için sandığa gidecek olan İskoçların ‘evet' demesi için bir sebebin de, daha çok göçmen ve öğrenci alabilmek olduğu belirtiliyor.
Habere göre, petrol-doğal gaz ve bilişim sektörlerinde çalışacak çok sayıda göçmene ihtiyaç duyulan İskoçya'da hükümet, göçmenlik işleri Londra'daki merkezi hükümet tarafından belirlendiği için bu açığı kapatamıyor.
Dünyanın en iyi 200 üniversitesinden 5'inin İskoçya'da olmasına karşın, bu okulların öğrenci kontenjanları da dolmuyor.
Haberde ayrıca, İskoçya nüfusu içindeki göçmen oranının İngiltere'ye göre yarı yarıya az olduğuna dikkat çekiliyor: %7.
Kanser ve BatıIndependent gazetesinin başyazısının konusu, Dünya Sağlık Örgütü'nün kanser vakalarında önümüzdeki 20 yılda %70'e varan patlama yaşanacağı yönündeki uyarısı.
"Bir zamanlar zengin ülkelerin hastalığıydı ama şimdi küresel bir salgın ve bunun başlıca sebebi, geleneksel yaşam tarzlarının Batılılaşması. Sigara, alkol, hazır yemek, hareketsiz yaşam tarzı- hepsi bu artışı körüklüyor” denilen başyazıda, kanserle mücadelenin tedaviden çok önlemeyle olabileceği belirtilerek, Batı ülkelerinin bu gidişat karşısında görev sahibi olduğunun altı çiziliyor.