Financial Times bugün sayfalarında, IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) Suriye ve Irak'ta kontrol altında tuttuğu alanlardaki ekonomik hayatla ilgili tam sayfalık bir habere yer veriyor.
Haberdeki bilgilerin, ismi açıklanmayan, IŞİD kontrolündeki bölgede yaşayan bir yerel gazeteci tarafından elde edildiği belirtiliyor.
Yazıda birçok görüş ve tanıklığa yer veriliyor.
Görüşüne yer verilen 40 yaşındaki bir Iraklı şu anda hayatlarının en kötü dönemini yaşadığını söylemiş:
"40 yaşındaki sakin biri olan; gri, uzun bıyıklara sahip Ebu Ahmed, 'Ben yedi yaşındayken İran savaşı başladı. O zamandan beri savaştayız. Uluslararası yaptırımlara, yoksulluğa, adaletsizliğe tahammül ettik. Ancak hiçbir zaman şimdikinden daha kötü olmamıştı' diyor."
"Bu yazı için röportaj yapılan diğer herkes gibi Ebu Ahmed'in adı da güvenlik nedeniyle değiştirildi. Ebu Ahmed bu yaz Irak ve Suriye'nin dörtte birinden fazlasını ele geçiren IŞİD'in yönetimi üstlenmesini başlarda hoş karşıladı. Yalnız değildi: İki ülkede de Sünni Müslümanlar rakip mezheplerin egemen olduğu rejimler tarafından uzun dönem boyunca ayrımcılık hissetmişlerdi. IŞİD destekçileri orta yerde taşlamalar ve baş kesmelerden ABD öncülüğündeki koalisyonun günlük hava saldırılarına kadar her şeye müsamaha gösterdiler. Ancak birçoğu, insanlara hayatlarını kazanma şansı veren bir ekonomi olmadan IŞİD'in yerine geçtiği yöneticilerden daha fazla vereceği çok az şey olduğunu söylüyor."
Haberde IŞİD'in kontrolü altındaki topraklarda sınırları kaldırdığını söylemesine rağmen kullanılan para birimlerinin farklı olduğuna dikkat çekiliyor:
"(Musul ile Rakka arasındaki yolda) Seyahat edenler Irak'ta Irak dinarı, yol için ABD doları, varınca da Suriyeli poundu stoklamalı."
FT, IŞİD'in kontrolündeki sistemde yoksulluğun hüküm sürdüğünü aktarıyor: "(IŞİD'in hakim olduğu) Alanda birçok Suriyeli ayda yaklaşık 115 dolarla idare etme mücadelesi veriyor. IŞİD'in yabancı savaşçıları bunun beş katı fazlasını kazanıyor. Suriye'de ekmek fiyatları hemen hemen iki kat artarak bir dolar oldu. Bu, Suriyeli siviller için günlük gelirin yaklaşık üçte biri."
Yazıda IŞİD'in elindeki Musul sokaklarında elektriğin olduğu ancak bunun IŞİD sayesinde değil, kendi jeneratör sistemlerini oluşturan Musullar sayesinde gerçekleştirildiği belirtiliyor.
Haberde, IŞİD'in elindeki topraklardaki bazı devlet memurlarının Suriye ve Irak'taki yönetimler tarafından maaşlarını almaya devam ettikleri ancak IŞİD'in onların maaşlarının önemli bir bölümüne el koyduğu aktarılıyor.
Gazete, zamanında Suriye'ye ait olan üç baraj ve en az iki doğalgaz santralinin IŞİD'in elinde olduğunu yazıyor ve bir mühendisin, "IŞİD'in, çalışanların bu tesislerde görev yapmalarına izin verdiğini, Suriye'nin ihtiyacı olanı alıp IŞİD'in elindeki yerlere de elektrik verdiği" yönündeki görüşlerini aktarıyor.
FT'nin konuştuğu kişiler IŞİD'in asıl parasını petrol kuyularından çıkarılan ham petrolü Türk, Iraklı ve Suriyeli aracılara satarak elde ettiğini belirtmiş.
Haberde IŞİD'in elindeki topraklarda tarımın ne durumda olduğuna da geniş yer ayrılmış.
Daha önce Suriye yönetimine bağlı olarak çalışan ve Ömer olarak tanıtılan bir ziraat mühendisi FT'ye, Rakka'daki tarım alanlarının yüzde 70'inin ekildiğini bunun da IŞİD içinde görünüşte başarılı olduğunu belirtmiş.
Bu kişi, çiftçilerin ürünlerini, bunları Türkiye'ye veya Suriye yönetimine bağlı alanlara götüren tüccarlara satmaya zorlandığını söylüyor.
Ömer, IŞİD'in tarım konusunda deneyimsiz olduğunu, teknik bilgisinin bulunmadığını belirtmiş ve traktör gibi birçok tarım aracını, IŞİD'in savaş için kullanması nedeniyle kullanamadıklarını söylemiş.
İsrail'de yeni bir kadın hareketiIndependent'ta İsrail'deki yeni bir kadın hareketiyle ilgili haber dikkat çekiyor.
Kudüs'ten Ben Lynfield tarafından yazılan haberde, Mart ayında seçimlerin yapılacağı ülkede ortaya çıkan yeni bir hareketin kadınların sesi olmaya çalıştığı belirtiliyor.
Habere göre 'ses yoksa, oy da yok' adlı kadın grubu kadınlara siyasette yer vermeyen ultra-Ortodoks partileri boykota çağırıyor.
Gazeteye konuşan hareket temsilcileri boykot çağırısıyla seçimlerde erkek egemenliğini kırmak istediklerini söylemiş.
Az sayıda üyesi olan grubun temsilciler kadınların kendilerini açıktan desteklemekten korktuklarını belirtmiş.
Sahibi, saldırganlaşan 'süper Nazi ineklerini' kestiİngiltere gazetelerinin tümünde bu sabah dikkat çeken bir haber Batı Devon'da yaşayan bir çiftçinin saldırganlaşan ineklerini kesmek zorunda kalmasıyla ilgili.
Habere göre Batı Devon'daki çiftçi Derek Gow, 2009 yılında çiftliğine getirdiği bir düzineden fazla ineğinin bir bölümünü, çiftlik çalışanlarına saldırmaya başlamaları üzerine kesti.
Söz konusu inekler 1920'li yıllarda Almanya'da Nazi Partisi'nin talebiyle üretilmişti.
Gazeteler, bu inek soyunun,Nazi Partisi'nin Avrupa bizonuna dayanan bir inek türü üretmekle görevlendirmesi üzerine zoolog kardeşler Heinz ve Lutzh Heck tarafından ortaya çıkarıldığını yazıyor.
Gazete, üretilen, kaslı fiziği ve öldürücü boynuzları olan bu türün, Naziler tarafından 3. Reich'in güç ve arılığının temsili şeklinde gösterilerek propaganda materyali olarak kullanıldığını yazıyor.
Bu türdeki ineklerin Nazilerin iktidarının 1945'te sonlanması ardından önemli ölçüde yok edildiği, küçük bir bölümünün ise Avrupa'daki doğa koruma parklarında yaşamını sürdürdüğü belirtiliyor.
İngiltere'de bu türdeki ineklere sahip tek çiftçi olan Gow 13 ineğinden yedisini kesmiş.
Gow şunları söylüyor: "Sürüyü altıya indirmek zorunda kaldık çünkü aralarından bazıları inanılmaz bir şekilde saldırgandı ve onların üstesinden gelemedik. Kurtulmak zorunda kaldıklarımız buldukları her fırsatta saldırıyordu. Kim olsa öldürmeye çalışıyorlardı. Bununla baş etmek hiç eğlenceli değildi."
Gow bu ineklerin etlerinden yapılan sosislerin çok lezzetli olduğunu da belirtiyor.