İngiltere gazetelerinin manşetlerinde bugün, iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin yeni lideri ve başbakanlık yarışının iki kadın adayı Theresa May ve Andrea Leadsom var.
Guardiangazetesi, haberinde İçişleri Bakanı Theresa May'in milletvekillerinin yarısından fazlasının oyuna sahip olduğuna dikkat çekiyor. Gazete Leadsom'un, Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson'un desteğiyle Adalet Bakanı Michael Gove'u arkada bırakıp ikinci turda finale kalarak öne geçtiğini yazıyor.
Financial Timesgazetesi de AB referandumunda Birlik'te kalmaktan yana kampanya yürüten Theresa May'in oy farkıyla favori olduğu görüşünde.
Fakat gazete, Muhafazakâr Parti'nin 125 bin üyesinin çoğunun AB'den Ayrılmaktan yana olduğuna dikkat çekip Brexit taraftarı Leadsom'un oylamada öne geçebileceğini yazıyor.
Timesgazetesi de Brexit tartışmalarının belirleyici olabileceğini belirtiyor.
Gazete başyazısında da partinin başbakan seçimini hızlandırıp ideoloji yerine pragmatizmi seçmesi gerektiğini yazıyor.
Başyazıda ülkenin ekonomik, siyasi, mali ve diplomatik olarak zor bir dönemin eşiğinde olduğu belirtiliyor ve şu yorumu yapıyor: "Brexit'in bu sonuçlarının hızlı çözüme ihtiyacı var. Muhafazakâr Parti milletvekillerinin çoğu durumun aciliyetini anlamış gibi görünüyor. Ülke şimdi parti üyelerinin de anlamasını ummalı. Muhafazakârlar, istikrarsız bu zamanlarda istikrar için liderlerini akıllıca ve pragmatik olarak seçmeli."
Guardiangazetesi Chilcot raporuna bugün de sayfalarında yer veriyor.
"Hükümet, askerlerin akıl sağlığının tehlikeye atıldığı konusunda uyarılmıştı" başlıklı haberde, hükümetin asker konuşlandırılması ve görevlendirilmesinde yönetmeliğe uymadığı ve yetkililerin görmezden geldikleri eleştirisi yapılıyor.
İngiltere'de Tony Blair hükümetine Irak Savaşı'nda aldığı kararlar nedeniyle sert eleştiriler yönelten Chilcot raporunun ardından Guardian gazetesinin Orta Doğu editörü Ian Black, "Orta Doğu, Saddam'sız daha mı iyi?" diye soruyor.
Ian Black'in bu soruyu irdelediği analizinin bir kısmı şöyle:
"Tony Blair, Saddam Hüseyin 2003 yılında devrilmeseydi dünyanın ve Orta Doğu'nun daha kötü bir durumda olacağını tekrarlayıp durdu. BBC Radio 4'un Today adlı programında Blair 'Samimi olarak, harekete geçmeseydik daha kötü bir durumda olurduk' dedi. Saddam iktidarda kalsaydı ne olurdu bilmek imkânsız ama Blair'in küresel terör, Orta Doğu'da istikrarsızlık ve Irak'taki durumla ilgili savunduğu kanıtları teste tabi tutmak mümkün."
"Küresel terör: ABD Dışişleri Bakanlığı'nın istatistikleri küresel terör bağlantılı olaylar ve ölümlerin 2004-2007 yılları arasında istikrarlı bir şekilde arttığını, 2008-2012 yıllarında düştüğünü, 2013'te tekrar yükseldiğini ve 2014'de neredeyse ikiye katlanıp 32.727'ye çıktığını gösteriyor."
"Geçen yıl terör ölümleri yüzde 14 düştü. 2015 yılında beş ülkede, Irak, Pakistan, Hindistan, Afganistan ve Nijerya'daki saldırıların yüzde 55'ten fazlası terör saldırılarıydı."
"Irak: Aynı istatistikler, 2014 yılında ülke tarihinin açık ara en çok terör saldırılarının yaşandığını gösteriyor. Artış, IŞİD'in yayılmasına denk geliyor. Chilcot raporu, savaş öncesi IŞİD'in öncüsü el Kaide bağlantılı Ebu Musab el Zerkavi'nin örgütü dahil radikal Sünni örgütlerin oluşturacağı tehlikelere karşı önceden yapılan uyarıları listeliyor. Mevcut Bağdat hükümeti, mezhepçi ve yolsuzluk yapan bir hükümet olarak görülüyor.Kuzeyde yarı otonom bölgeleri olan Kürtler nispeten memnun ama IŞİD'le savaşıyorlar. "
Ian Black, İran'da Şii devletin yükselişiyle Sünni Suudi Arabistan arasında mezhepsel gerilimin arttığını, Arap isyanlarıyla kısmı olarak Tunus hariç diğer birçok Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkesinin durumunun daha kötü olduğunu, Suriye'deki savaşın sorumlusu olarak Irak işgalinin görüldüğünü, İsrail-Filistin ilişkilerinde ilerleme sağlanamadığını yazıyor.