AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupa Komisyonu 2018 Türkiye Genişleme Raporu’nun yakınlaşmayı teşvik etmekten uzak olduğunu belirterek, "Fasıllar ülkenin kriterleri hayata geçirmesine bağlı olmalı. Fasılların açılmaması demek 18 Mart anlaşmasına bağlı kalmamak demektir. Komisyona bir mektup yazmayı düşünüyorum” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’nin Genişleme Raporu’nu açıklamasının ardından Avrupa Bakanı (AB) ve Başmüzakereci Ömer Çelik, bakanlıkta düzenlediği toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelerek açıklamada bulundu. Türkiye’nin Balkanlarda istikrar ve barıştan yana olduğunu dile getiren Çelik, bunun anlaşılmadığını ve Balkan politikası konusunda Türkiye’nin ayrıştırılmaya çalışıldığını kaydetti. Raporun yakınlaşmayı teşvik etmekten uzak olduğunu ifade eden Çelik, "Fasıllar ülkenin kriterleri hayata geçirmesine bağlı olmalı. Fasılların açılmaması demek 18 Mart anlaşmasına bağlı kalmamak demektir. Komisyona bir mektup yazmayı düşünüyorum. Fiili durumun altını çizmek başka bir şeydir, açılmayacak diye taahhütte bulunmaları ayrı bir şeydir. Türkiye’nin aday ülke olma perspektifi bir kenara bırakılıp komşuluk perspektifi kabul edilemez. Türkiye’nin aday olma konusu bir tarafa bırakılamaz. Adil ve ilkeli bir yaklaşım görmedik. Türkiye’yi evrensel değerlerden uzaklaşmakla itham ediyor. AB değerlerinden uzaklaşma sözü siyasi bir yaklaşımdır" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs’a açık çek verildi"
Kıbrıs konusunu raporda tek taraflı ele alındığını kaydeden Çelik, "Koskoca AB adeta Güney Kıbrıs’ın esiri haline gelmiş. Fiili durum buyken, üye ülkeye açık çek vererek, mahalle dayanışması gibi üye ülkenin karşısında olan ülkeyi haksız görecek bir tutum içerisine giriyorlar. Bu tablo Türkiye’nin eksikliklerinden değil AB’nin vizyonsuzluğundan ortaya çıkmıştır. Bize somut bir takvimle gelemiyorlar, siyasi sebeplerle yapılan blokajlar var. Bu rapor doğası gereği eleştiren bir rapordur. Biz eleştiriden korkmuyoruz, bir fırsat kabul ediyoruz ancak burada objektif dille yazılmış, hakkaniyete dayalı bir eleştiri görmüyoruz. Belli bir pazarlığın ürünü olarak ortaya çıkmış bir rapor" dedi.
"Türkiye sınırı NATO sınırıdır"
Türkiye’de devam eden FETÖ operasyonuna da değinen Çelik, bu konudaki mücadeleye ilişkin eleştirilerin devam ettiğini vurgulayarak, "AB’nin FETÖ tehdidini anlamaktan uzak olduğunu görüyoruz. Şunu anlamıyorlar, ikili görüşmelerde bunu anladıklarını görüyoruz ama raporlarda değişiyor, Türkiye sınırı NATO sınırıdır, Türkiye kendi güvenliğini sağlayarak Avrupa’nın sınırını sağlamaktadır. FETÖ’nün saldırısını sizin ülkelerinize uyarlıyorum, siz hangi tedbirleri alırdınız? Emin olun Türkiye’nin aldığı tedbirlerin on kat fazla tedbir alırlardı. Terör propagandası varsa, teröre destek varsa demokrasi yoktur. PKK saldırılarına karşı dayanışma görmüyoruz. DAEŞ saldırısında Türk bayrağı yansıtıyorlar ama biz bu yaklaşımı PKK saldırılarında görmüyoruz. FETÖ’ye Gülen hareketi denmesini de kabul etmiyoruz. Türkiye’nin Gülen hareketini terör örgütü olarak kabul etmesi raporda yer bulmuştur bu da kısmi bir ilerlemedir" diye konuştu.
Çelik, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili tüm eleştirileri kökten reddediyorum. Son derece değersiz bir yaklaşım olarak görüyorum. Halkın oyuyla kabul edilmiş bir değişikliği henüz uyum yasaları çıkmadan eleştirmek, halkın demokratik iradesine açık bir saygısızlıktır. AB bu konudaki köksüz eleştirilerden uzak durmalı" mesajını verdi.
"PKK’nın saldırıları karşısındaki sessizliği kınıyoruz"
Türkiye’nin uygulamalarının AİHM içtihatlarıyla çelişen bir tarafının olmadığı aktaran Çelik, terör propagandası ya da teröre desteğin olduğu yerde demokrasinin olmayacağını ifade etti. Çelik, demokrasi ve demokratik ifade özgürlüğünü korumanın, sadece devlet ve hükümetin değil, aynı zamanda toplumun da hakkı olduğunu söyledi. PKK’nın terör örgütü olduğunun altının çizilmesini olumlu olarak karşıladıklarını ancak bunun somut karşılığını görmek istediklerini söyleyen Çelik, "Sürekli altı çiziliyor ama pratikte bir uygulama görülmüyor. DEAŞ saldırılarında gösterilen dayanışmayı PKK saldırılarında görmüyoruz. Saldırılar karşısındaki sessizliği de bir kez daha kınıyoruz" diye belirtti.
Raporu, "İlişkilerin yoğunluğu, boyutu, perspektifini anlamaktan uzak, vizyonsuz, içeriksiz, gelişmelerin gerisinde bir rapor. Keşke içinde değerlendireceğimiz, üzerinde çalışacağımız daha çok maddeyle karşı karşıya olsaydık. Pek öyle bir şey görmedik" diye değerlendiren Çelik, Türkiye’nin bir Avrupa devleti ve güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğunun altını çizerek, "Bundan sonrasında daha çok Avrupa diyorlarsa, daha çok Avrupa için bizim çağrımız şudur, Daha çok Avrupa demek, Türkiye ile daha çok yakınlaşma ve iş birliği demektir" ifadelerini kullandı.
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, vize konusunda gelecek heyetle ilgili son gelişmelerin sorulması üzerine, "Nisan ayı içerisinde geleceklerini söylediler, yavaşlama görüyoruz, henüz geri dönüş yapmadılar. Biz müzakereyi yapmaya hazırız" karşılığını verdi.
Bakan Çelik FETÖ’yle mücadele süresince OHAL’e ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.