LONDRA (İHA) - İngiliz finans dergisi The Economist, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye müzakere tarihi verme konusunda "evet" demesi gerektiğini yazdı.
Dergi bu haftaki sayısında kapak konusu olarak Türkiye'nin AB üyeliğini ele aldı. Başmakalesini Türkiye'nin üyeliği konusuna ayıran ve Türkiye hakkında bir de özel dosya hazırlayan The Economist, Avrupa Birliği'nin neden Türkiye'yi kabul etmesi gerektiğini sorgulayarak Aralık ayında Türkiye'ye müzakerelere başlamak için tarih vermesi gerektiğini belirtti.
Derginin başmakalesinde, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden NATO'ya kadar pek çok büyük Avrupa organizasyonunda yer aldığı ve birliğin genel anlamdaki üyelik kriterlerini yerine getirdiği vurgulanırken AB'nin eski komünist orta Avrupa ülkelerini daha yeni içine aldığı hatırlatılarak Türkiye'nin dört açıdan bu ülkelerden farklı olduğuna dikkati çekti. Bu noktaları Türkiye'nin büyük, yoksul, bütünün Avrupa'da yer almaması ve Müslüman olması olarak sıralayan The Economist baş makalesinde şöyle denildi:
"Türkiye üye olması halinde 15 yılda nüfus olarak Almanya'yı geride bırakarak Brüksel'de en fazla oy ağırlığına sahip ülke ve Avrupa Parlamentosu'nda en büyük ulusal blok olacak. Türkiye'de büyük bir yoksulluk sorunu da var. Türkiye'de kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 25 Avrupa Birliği ülkesinin ortalamasının yüzde 29'u civarında bulunuyor. Nüfusunun üçte biri tarım sektöründe çalışıyor. Türkiye'ye yapılacak yardımlar maliye bakanlarını, yoksul Türklerin Batıya göç etmesi de içişleri bakanlarını düşündürüyor. Türkiye gelecek yıl görüşmelere başlasa bile 10 yıldan önce üye olamaz."
Türkiye'nin coğrafi açıdan tamamen Avrupa'da olmamasına da dikkat çekilen başmakalede, "Ülkenin en önemli kenti İstanbul dahil olmak üzere büyük bir bölümünün Avrupa'da olduğuna kimsenin şüphesi yok. Oysa AB'ye yeni giren Güney Kıbrıs, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın bile doğusunda kalıyor. Brüksel, 1963 yılında Türkiye'nin bir gün aday olmak için yeteri kadar Avrupalı olduğuna karar vermişti. Şimdi coğrafi nedenlerle geri adım atamaz" yorumu yapıldı.
Türkiye'nin bir Müslüman ülke olduğu da hatırlatılan makalede, Avrupa Birliği bir Hıristiyan kulübü değil. AB vatandaşlarının 12 milyonu Müslüman ve birliğin kurucu maddeleri, dini özgürlüklere saygı gösterilmesini öngörüyor. Türkiye'ye karşı dini argümanlar iki noktaya dayanıyor: İlki İslam doğası gereği laik ve liberal bir demokrasi ile bağdaşmıyor. İkincisi ise kökten dincilik Türkiye dahil olmak üzere İslam dünyasında yükselişe geçti. Ancak Atatürk'ten bu yana Türk hükümetleri laik bir çizgi izledi. Kiliselerle devlet işlerini ayıran tek Avrupa ülkesi Fransa ve her iki ülkede de okullarda başörtüsü yasağının olması bir tesadüf değil" ifadeleri kullanıldı.
Türkiye'nin geçmişte siyasi ve ekonomik istikrarsızlıktan, ordunun rolü ve insan hakları ihlallerine kadar pek çok sorun nedeniyle kolaylıkla reddedildiğini yazan dergi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmek için birçok reforma imza attığını belirtti. The Economist, son dakikada bir aksilik olmaması halinde iki hafta içinde İlerleme Raporu'nu açıklayacak Avrupa Komisyonu'nun üyelik görüşmelerinin en geç gelecek yılın başında başlamasını tavsiye etmesinin beklendiğini kaydetti.
Türkiye'nin reddedilmesinin Arap dünyası tarafından "Batının İslam'a attığı bir tokat" olarak algılanabileceğine de dikkat çeken dergi, kararın Kopenhag kriterlerine göre alınması halinde "hayır" demenin zor olduğunu belirtti.