ABD Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA), 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra El Kaide üyesi olduklarından şüphelenilen tutsakları işkence yöntemiyle sorgulamasını eleştiren ABD Senatosunun raporu tartışma yarattı.
Senato'nun İstihbarat Komitesi'ndeki Demokratlar tarafından hazırlanan raporda, CIA'in faaliyetleri konusunda Amerikalıları yanılttığı belirtildi.
Raporda, CIA'in sorgu yöntemlerinin tehditlerin önlenmesine yönelik bilgi elde etmede de başarısız olduğu ifade edildi.
CIA ise, sorgu tekniklerinin 'birçok kişinin hayatının kurtarılmasına yardımcı olduğunu' savunuyor.
CIA Başkanı John Brennan, "Program sayesinde elde edilen istihbarat El Kaide'yi anlamamız ve bugüne kadar devam eden terörle mücadele çabaları için kritik öneme sahipti" dedi.
Fakat CIA özellikle tutsakların gözaltına alındığı ve sorgulandığı geniş çaplı operasyonların ilk aşamasında kurumun hazırlık olması nedeniyle sorgu yöntemlerinde bazı hatalar yapılmış olabileceğini kabul etti.
Senato'nun paylaştığı rapora göre, tutsaklar 'waterboarding' olarak bilinen boğulma hissi veren işkenceye tabi tutuluyor, tokatlanıyor ve uykudan mahrum bırakılıyordu. Suudi El Kaide şüphelisi Ebu Zübeyde, saatlerce bir tabutun içinde tutuldu ve şüphelilere psikolojik ve fiziksel zarar verme tehdidinde bulunuluyordu.
Raporda, "Kullanılan yöntemler politikacılara söylendiğinden çok daha vahşiceydi...Tutuklular çırılçıplak soyularak başlarına siyah çuvallar geçiriliyordu. Tamamen karanlık odalarda zincirleniyorlardı. Uyumalarına izin verilmiyor, kimi zaman çıplak halde koridorlarda sürüklenerek dövülüyorlardı" ifadeleri yer alıyor.
ABD Senato raporunda CIA'i, 'sorgulama yöntemine onay alabilmek için politikacıları ve halkı eksik bilgilendirip yanıltmakla' eleştirdi.
İşkence yöntemleri arasında tutsakları 180 saat uykudan mahrum bırakma, acı verecek şekilde bağlayıp saatlerce bekletme de sayıldı.
İngiltere basınından tepkiCIA'in sorgu yöntemlerine dair haberler İngiltere basınında da geniş yer buldu.
Rapor Guardian gazetesinde "İşkence: Amerika'nın üzerindeki leke", Daily Telegraph gazetesinde "CIA işkenceyi haklı göstermek için İngiltere'ye yönelik tehdit olduğu yalanını söyledi", Times gazetesinde "CIA ajanları işkenceden 'cezalandırılmalı'", Independent gazetesinde "Amerika'nin utanç günü" başlıklarıyla verildi.
Financial Times gazetesi de "CIA'in işkence yapması ABD'nin değerleri üzerinde bir leke" ifadesini kullandı.
Guardian gazetesinde yer alan Julian Borger imzalı analizde, işkence tekniklerinin yeni bilgi elde etmekte de başarısız olduğu belirtildi ve "işkence yalnızca yasadışı değil aynı zamanda işe yaramayan bir yöntem" dendi.
Gazete yine işkencelere ayırdığı başyazısına da "İşkence Amerika'yı rezil etti ve utandırdı. Demokrasi ve yasalar gizli devleti ehlileştirmeli" başlığını attı.
CIA'in işkencelerinin "Bir ulusun tarihindeki en karanlık dönem" olarak nitelendirildiği başyazıda yer alan ifadelerden bazıları şöyle:
"Senato'nun istihbarat raporu, hesap verme zorunluluğunun bir işareti. Aynı zamanda, yalnızca Amerika'da değil, (dünyada) devletin gerekli görülen gizli kurumlarının üzerindeki hukukun üstünlüğü anlayışının sağlamlaştırılması için daha çok yol kat edilmesi gerektiğini gösteriyor."
"İşkence zaten yeterince kötü bir program. Ama ayrıca CIA yalan söyledi. Programıyla ilgili Amerikan halkına yalan söyledi. Hükümet içinde de yalan söyledi. CIA müdürleri Beyaz Saray'a eksik bilgi verdi."
'Avrupa suç ortağı'**Guardian**'da Natalie Nougayrede imzalı bir diğer analizde ise, CIA'in işkence uygulamasına Avrupa ülkelerinin de 'suç ortağı olduğu' yorumu yapıldı.
Analizde, "Amerika'nın birçok Avrupalı müttefiki de CIA'in programına derinden müdahil oldu. Ve bunula ilgili sessiz kaldılar. Bush yönetiminde CIA, terör şüphelilerinin sorgu için gizlice sınır ötesine nakledilmelerinde Avrupa havaalanları ve üslerinden oluşan bir ağı kullandı. Bazı Avrupalı devletler, adam kaçırmalarda CIA'e yardım etti. CIA'in bazı gizli sorgu merkezleri de Avrupa'daydı" dendi.
CIA'in yaptığı işkencelere dair raporu "Amerika'nın utanç günü" başlığıyla veren Independent gazetesinin başyazısında sorgulama teknikleri şu sözlerle eleştirildi:
"Bush yönetiminin 11 Eylül saldırılarına yanıtı, her tarafıyla Vietnam'a savaş açmak kadar kötü bir hata gibi görünüyor. Bu mücadelenin ahlaki meşruiyeti, işkence ve savaş suçları nedeniyle baltalanmış oldu."
CIA'in sorguladığı El Kaide şüphelileri arasında, Abdül Rasim el Naşiri, Halid Şeyh Muhammedve Ebu Zübeyde de bulunuyordu.
Independent gazetesinin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn de CIA raporuna ilişkin kaleme aldığı analizde "CIA'in işkence yaptığı tartışmaları 'terörle mücadelede' yapılan iki önemli hatayı gölgede bırakıyor" dendi ve hatalar şöyle sıralandı:
"Birincisi, IŞİD ve terörist tanımına girenler bugün Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü, Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin doğusunu kontrol ettiklerine göre, bu savaş göründüğü üzere başarısız oldu."
"(…) İkincisi, terörle mücadele başından beri, suç ortaklıkları olmasa 11 Eylül'ün gerçekleşmeyeceği iki ülkeyi hedef almaktan kaçındı: Suudi Arabistan ve Pakistan."
'CIA'in yöntemi adil ve etkin'Times gazetesi raporun yalnızca Demokratlar tarafından hazırlanmış olmasına dikkat çekip şu yorum yaptı:
"Şunu söylemek gerekir ki rapor taraflı ve eksik. Rapor, yalnızca komitedeki Demokratlar tarafından hazırlandı (…) Rapor neredeyse tamamen CIA'in iç yazışmalarına dayandırılıyor ve CIA ajanlarının mülakatları veya CIA'in işkencelerinin kurbanlarıyla mülakatlar yer almıyor."
Times gazetesi bu eleştirisine rağmen raporun CIA'in işkenceyle sorgu yönteminin doğru ve gerekli istihbaratı almak için gerekli olduğu iddiasını da çürüttüğünü belirtiyor.
Gazetede, işkencelerin haklı olduğunu savunan CIA'in 2006-2009 yılları arasındaki direktörü Michael Hayden'ın analizi de dikkat çekiyor.
Hayden'ın "CIA'in çalışması adil ve etkindi" başlıklı makalesinde yer alan ifadelerden bir kısmı şöyle:
"Ben işkenceyi değil, tarihi savunmak için buradayım (...) Eğer Demokratlar, bizden biriyle konuşsalardı, bu program sayesinde üst düzey El Kaide üyelerinin yakalandığı, El Kaide hakkında daha çok bilgi elde edildiği, terör eylemlerini önlediği ve Amerikalılar ile müttefiklerin hayatlarının kurtarıldığı gerçeğiyle de yüzleşmek durumunda kalırlardı."