Bill Law
BBC Muhabiri
Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan, Amerikan 5. Filosuna ev sahipliği yapan küçük Körfez ülkesi Bahreyn'deki protestoları çok yakından izliyor.
Nüfusunun çoğunluğu Şii olan ülke Sünni kökenli kraliyet ailesi El Halife tarafından yönetiliyor.
Mısır'daki protestoların hız kazanmasıyla Bahreyn'deki insan hakları savunucuları 14 Şubat'ı "Öfke Günü" ilan etti.
Dün de başkent Manama'daki ana meydanda, Kahire'deki Tahrir Meydanı'ndakine benzer bir hareket yaratmayı denediler.
Ülkenin dört bir yanındaki Şii köylerinde de protesto gösterileri düzenlendi.
İnternet sitelerine yansıyan görüntülerde, polisin protestoculara göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale ettiği görülüyordu.
İki kişinin hayatını kaybettiği, onlarcasının da yaralandığı bildiriliyor.
Bahreyn'de protestocular geçmişte de güvenlik güçlerinin sert müdahalesi ile karşılaşmıştı.
Ancak bu sefer ölenlerin olması, protestocuların öfkesini derinleştirerek halkın protestolara desteğini arttırabilir.
Çoğunluğu Bahreyn bayrağı taşıyan protestocular yeni bir anayasa yapılmasını, Ağustos'tan bu yana gözaltında olan yüzlerce Şii'nin serbest bırakılmasını ve insan hakları ihlallerinin son bulmasını talep ediyor.
Kral gelişmeler üzerine televizyondan halka seslendi ve ölümlerin soruşturulacağını ve değişim taleplerini değerlendirmek için bir komisyon kurulacağını duyurdu.
Ancak Bahreyn İnsan Hakları Merkezi adlı sivil toplum kuruluşundan Nebil Recab bu açıklamayı hem çok geç hem yetersiz görüyor.
"İnsanlar dün reform talep ediyordu, bugünse rejim değişikliği" diyor.
Ancak Batılı gözlemciler Bahreyn'de Mısır tipi bir devrimin gerçekleşme olasılığına temkinli yaklaşıyor.
Jane's Defence'ten Gala Riani Bahreyn yönetiminin bu tür protestolara alışık olduğunu, özellikle ayaklanma mezhepsel bir niteliğe sahipse, bunu geçmişte olduğu gibi bastırmakta zorlanmayacaklarını söylüyor.
Bu sefer farklı Ancak Bahreyn'de yayınlanan El Vasat gazetesinin genel yayın yönetmeni Reem Halife protestoların bu sefer farklı bir niteliği bulunduğuna dikkat çekiyor.
Sünnilerin ve Şiilerin birlikte yürüdüklerini, "Ne Şii ne Sünni, Bahreynli" sloganları attıklarını belirtiyor.
Halife'ye göre kadınların protestolara katılımı da başka bir ilk Bahreyn için.
Protestocuları en çok öfkelendiren unsurlardan biri güvenlik güçleri.
Toplumsal olaylara müdahele eden polislerin çoğu Bahreynli bile değil.
Pakistan, Yemen, Suriye ve Ürdün'den getirilmiş ve maaşa bağlanmış Sünniler.
Protestoculardan biri, "Bazıları Arapça bile konuşmuyor. Ne halka ne bayrağa saygıları var. Bir tek kendilerini maaşa bağlayanlara sadıklar" diyor.
ABD için yeni bir ikilem Bahreyn'deki olaylar, ABD Başkanı Barack Obama için Mısır'ın ardından yeni bir baş ağrısının işaretlerini veriyor.
İran tehdidine karşı Amerikan 5. Filosunu Bahreyn'de konuşlandıran ABD, yıllarca bu ülkedeki insan hakkı ihlalleri ve halkın taleplerine kulak tıkadı, Mısır'daki gibi rejimin istikrarını ön plana aldı.
Ancak protestolar gerçekten de mezhepsel bir temele sahip değilse ve Bahreyn hükümeti müdahelesini sertleştirirse, Washington bir kez daha halkın demokratik talepleri ile rejimin istikrarı arasında bir tercihte bulunmak zorunda kalacak.
Gelişmeleri ABD gibi Suudi Arabistan da yakından izliyor.
Bahreyn'de olayların kontrolden çıkması durumunda Suudi Arabistan'ın müdahale edebileceğinden söz ediliyor.
Böylesi bir müdahale ise Amerikan Başkanı Barack Obama için tam bir kabus olacak ve bölgede istikrarsızlığın yayılmasına neden olacaktır.