WASHINGTON (İHA) - ABD'de şimdiye kadar seçim kampanyaları, holdinglerin dev bağışlarıyla yürütülüyordu. 2 yıl önce bağışlara kısıtlama getirildi. Ancak partiler, yine de bu kısıtlamayı değişik yollar kullanarak aşıyor.
Amerika'da seçimler tıpkı pahalı bir filmin gala şovu gibi. Adayların kendilerini tanıtırken gösterişli, barışçıl ve uyumlu bir tutum sergilemeleri, bunu yaparken de halkı eğlendirmeleri gerekiyor.
Berlin'deki Bilim ve Politika Vakfı'ndan Josef Braml'a göre, Amerika'da kendini en iyi pazarlayan ve kelime anlamıyla en iyi şovu yapan aday kazanıyor. Braml, Amerika'da seçimlerde en belirleyici öğenin para olduğunu belirterek, "Her adayın gücü ya kendisinin ya da onu destekleyenlerin seçim kampanyası için ortaya koyduğu parayla ölçülüyor" dedi.
ABD'de adaylar, seçim kampanyalarını şimdiye dek büyük firmaların bağışlarıyla yürütüyordu. Bu da hükümette şirketlerin gücünü arttırıyor ve alınan politik kararları olumsuz yönde etkileyebiliyordu. 2 yıl önce parti ve seçim kampanyalarıyla ilgili yasal düzenlemeler değiştirildi.
Yeni seçim yasasına göre her aday en fazla 2 bin, her parti de 25 bin dolar bağış alabiliyor ancak adaylar yasağı delmenin yollarını buldular bile. Artık şirketlerden büyük çekler almak yerine, kampanyaları kapsamında düzenlenen yemeklerle toplu bağış adı altında bağışlar almayı tercih ediyorlar. Böylece küçük miktarda çok bağış alınarak yasak delinebiliyor.
Ayrıca Amerika'da devlet başkanı adayları kampanyaları için bağış toplama işini profesyonel gruplara veriyor. Bu gruplar her gün binlerce seçmeni telefonla arayarak, ya da e-posta göndererek bağış yapmaya davet ediyor. Bağış makbuzlarının üzerinde adayın adı yer almadığı için bu durum Amerika'daki seçim kampanyaları yasasına aykırı düşmüyor.
Bağışları partiye değil de partinin seçim kampanyasını destekleyecek diğer alanlara kaydırmak da yasakları delmenin bir diğer yolu. Örneğin kürtaja karşı çıkan bir dernek. para toplayıp kürtaj karşıtı bir televizyon spotu yaptırıyor ve Cumhuriyetçilerin adaylarını destekliyor. Para doğrudan parti ya da adayın cebinden çıkmadığı için sorun olmuyor.
Amerika'da partilerin yüksek miktarda bağış almalarının yasaklanması, adayları yoğun lobi çalışması yürütmeye, üyeleri çok olan dernek ve örgütlerle bağlantı kurmaya yöneltti. Artık tek tek seçmen değil binlerce üyesi ya da sempatizanı olan dernek ve örgütler muhatap alınıyor. Demokratların adaylarından senatör John Kerry'e göre seçim kampanyalanının değişmesi gayet dogal. Kerry, "Amerikan seçmeni artık televizyonun karşısına geçip televizyondan konuşma izlemekten sıkıldı. Onlar için doğrudan halkın içine giren ve onlara ne yapabileceğini gösteren adaylar lazım" diye konuştu.