LONDRA (ANKA) – Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ABD'deki kredi krizinin patlak vermesinden bu yana Türk bankaları ve kredi piyasalarının daha ihtiyatlı hareket ettiğini belirterek "Bir sorumuz olmadı" dedi. Mali disiplinin sürmesi halinde IMF anlaşmasına son verilmesinin sorun yaratmayacağını belirten Yılmaz, AB çıpasının güçlendirilemesi gereğine işaret etti.
Durmuş Yılmaz, Financial Times gazetesi ile yaptığı söyleşide ABD'deki kredi krizinin Türkiye'deki finans piyasaları üzerindeki etkisini değerlendirirken, bir sorun yaşanmadığını söyledi. Yılmaz şöyle konuştu:
"Subprime sorununun başında Türk bankacılık sisteminin davranışını ve kredi piyasalarını hemen etkilediğini gördük. Seçim sonrası beklediğimiz kredi büyümesinin olmadığı anlaşılıyor. Yani, kredideki büyüme, enflasyon ile mücadele süreci ile doğrultuda gelişiyor. Türk ekonomisinde kredi ısıtması yok. Subprime sorununun Ağustos ayında ortaya çıkmasından bu yana Türk bankaları ve kredi piyasaları daha ihtiyatlı oldu. Ancak bir sorun olmadı. (…) Türk bankaları, esasen subprime piyasası ile ilgili bir riski yok çünkü portföylerinde bu araçlar yok."
LİKİDİTE İHTİYACI OLURSA ENJEKTE ETMEYE HAZIRIZ
Piyasaya likidite enjekte gereğinin olmadığını da ifade eden Yılmaz, buna karşın sistemin ihtiyacını duyması halinde likidite enjekte etmeye hazır olduklarını da ifade etti. Yılmaz, 2001 yılındaki krizden bu yana Türk bankacılık sisteminin bir likidike fazlasının bulunduğunu belirtti.
Türkiye'nin, yükselen piyasalardaki herhangi bir satış dalgasına kırılganlığına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Yılmaz, Türkiye'nin Brezilya'nın aksine cari açığın bulunduğunu belirterek bunun yatırımcıları etkileyen faktörlerden biri olabileceğini kaydetti.
Buna karşın cari açığın finansmanında çok önemli bir iyileşme olduğunu da ifade eden Yılmaz, bu finansmanın çoğunun doğrudan yabancı sermayeden kaynaklandığına dikkat çekti. Yılmaz, cari açık sorununun uzun vadeli çözümün tasarruflar ile yatırımlar arasındaki dengesizliğin giderilmesinden geçtiğini, yapısal reformların buna katkıda bulunacağını söyledi.
HEFEFLERİN KAÇIRILMASI BÜYÜK BİR KREDİBİLİTE SORUNU
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Banka'nın son iki yılda da hedefleri ıskalamasının, Banka'nın inandırıcılığı açısından "Zarar verici" olduğunu ifade ederken, hiçbir merkez bankasının böyle bir gelişmeden hoşnut olamayacağını belirtti. Yılmaz, bunun bir merkez bankası için "çok büyük bir kredibilite sorunu" oluşturduğunu kaydetti.
Buna karşın enflasyon hedeflenmesine prematür bir biçimde geçildiği savına katılmadığını savunan Yılmaz, "enflasyon hedefinin fazla iddialı" olduğunu, ancak hedefin değiştirilmemesinin daha uygun olacağını düşündüklerini anlattı.
Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde ne gibi adımlar atması gerektiğine ilişkin bir soru üzerine şimdiye kadar ele edilen kazançların sağlamlaştırılması gerektiğini belirterek, büyümeyi güçlendiren, ekonominin iç ve dış rekabet gücünü artıran reformların yapılması gereğinin altını çizdi.
"MALİ DİSPLİNİN SÜRMESİ ŞART"
AB çıpasının güçlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Yılmaz, halen AB ve IMF olmak üzere iki çıpanın bulunduğunu, ancak IMF ile anlaşmanın Mayıs'ta sona ereceğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Bu, her şeyden önce siyasi bir karar. Elbette ki bizim tavsiyelerimizi istiyecekler. Hükümete söyleyeceğimiz, Türkiye'nin başarısının başlıca direklerinden biri mali disiplindir. Bu nedenle IMF ile veya IMF olmadan, mali disiplin koruyan herhangi bir önlem bizim için kabul edilebilir. Aksine, şimdiye kadar başardıklarımızı kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olacağız. Mali displin ve sıkı para politikası iki direktir."
"İSTANBUL'I FİNANS MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRME FİKRİNİ DESTEKLİYORUM"
Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşımasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine de "Eğer politika, İstanbul'u bir finansal merkezi haline getirmek ise her Türk vatandaşı bu fikre destek vermeli" dedi. Londra'nın finans merkezi olduğu, City of London'ın İngiltere'nin GSYİH'sının yüzde 7'sini sağladığına dikkat çeken Yılmaz şöyle devam etti:
"Eğer Türkiye, İstanbul'u bir finansal merkez yaparak ek birkaç milyar dolar kazanırsa bunu desteklemeyecek miyiz? Biz bu fikrin tamamen arkasındayız. Ancak bir yer sadece merkez ilan edilmekle bir finansal merkez haline gelmez. Bunun ön koşulları var."
Bu koşulların arasında modern bir hukuk sistemi, güncelleştirilmiş bir muhasebecilik ve alt yapı ile kültür temeli varlığının gerekliliğine dikkat çeken Yılmaz, bu yönlere odaklanılması gereğine vurgu yaptı. "Benim kaygım para politikası ile ilgili" diyen Yılmaz, konuya ilişkin tartışmaların para politikasının kredibilitesine zarar vermeden yapılmasına ilişkin kaygıları da dile getirdi.
Financial Times da Yılmaz'ın atandığı Nisan 2006'da Türkiye'de yaşanan sorunlara dikkat çekerken Yılmaz'ın görevine başladıktan sonraki ilk üç hafta içerisinde para politikasını "dramatik" bir biçimde sıkılaştırmak zorunda kaldığını belirtti. Gazete, Yılmaz'ın, görevde geçen iki yıla yakın sürenin ardından başkan rolünde "çok daha rahat" göründüğünü yazdı.