Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "ABD Dışişleri Sözcüsü'nün 'Türkiye'nin konsolosluk görevlimize avukatıyla görüşme izni vermesini istiyoruz' şeklinde beyanı oldu. Kısmen ifade ettik ama açıkça bir daha ifade etmek lazım. Konsolosluk görevlisi gözaltı sürecinde üç defa avukatıyla görüştürülmüştür. Sorgu esnasında avukatı hazır bulunmuştur. Ama Amerika'nın yetkililerinin bu açıklaması üzerine bizim yetkililerimiz, ilgili arkadaşlarımız ailesini de arayarak 'böyle bir görüşme talebiniz bize gelmedi, gelseydi yine bu izni verirdik, varsa bir görüşme talebiniz bu görüşmeyi sağlarız' şeklinde görüşmeleri oldu. Bunun üzerine 'bizi görüştürmüyorlar' denmesine rağmen iki gün sonra görüşme talebi geldi ve her türlü imkan sağlandı." dedi.
Gül, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik'in de katıldığı Adalet Bakanlığı Adana Göltepe Eğitim Tesisleri açılışı töreninde yaptığı konuşmada, çok güzel bir tesisin açılışı için bir arada olduklarını söyledi.
Seyhan Gölü'nün güzel manzarasından hem Adana hem de bölgedeki diğer yargı mensuplarının istifade edeceği çok güzel bir tesisin kazandırılmış durumda olduğunu belirten Gül, bu eserlerin çok güzel bir şekilde hizmet vereceğini dile getirdi.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye bir adalet ülkesidir. Bu coğrafya, ülke daima mazlumlara liman olmuştur, daima mazlumlara bir sığınma yurdu olmuştur. Dünyanın neresinde hangi dilden, inançtan olursa olsun Yahudiyse mazlumdur, başüstüne, Hrıstiyansa mazlumdur, başüstüne demiştir, kapısını açmıştır. İster, Kürt, ister Arap ister başka etnik aidiyeti olsun mazluma kapıyı açan bir özgürlük beldesidir, adalet ülkesidir. Bu adalet ilkesini ve ülküsünü sürdürmek bu Türkiye Cumhuriyeti'nin bu toprakların bir vazifesi olarak kıyamete kadar hep kalacaktır. Adaleti, hukuku işleten Türk yargı mensupları dünya demokrasi tarihine de hukuk tarihine de önemli bir dersi vermiştir ve vermeye devam etmektedir."
Bakan Gül, 15 Temmuz günü Türkiye'nin varlığına, bağımsızlığına halel getirmek üzere yapılan işgal girişimine karşı milletin dimdik bir şekilde karşılık verdiğini aktararak "Milletimiz meydanlarda 15 Temmuz demokrasi nöbetini yaparken, tanka, F-16'ya kafa tutarken, Türk yargı mensupları da cübbelerini giyerek demokrasiyi, hukuku, anayasayı Türkiye'nin bekasını korumak için adliye koridorlarında demokrasi nöbetini tutmuşlardır. Bu demokrasi nöbeti dünya hukuk, demokrasi tarihine altın harflerle yazılacaktır. Yaklaşık 29 gün süren demokrasi nöbetlerinden sonra milletimiz yine teyakkuz halinde demokrasi nöbetlerini meydanlarda sona erdirdi." ifadesini kullandı.
- "Darbeciler hesap vermektedir"
Adliye koridorlarında Türk milleti adına Türkiye Cumhuriyeti adına demokrasi nöbetini yargı mensuplarının sürdürmeye devam ettiğine işaret eden Gül, şöyle devam etti: "Tek tek, birer birer adalet önünde 15 Temmuz işgal girişimini yapan darbeciler hesap vermektedir. Milletimiz adına bu hesap sorulmaktadır. 15 Temmuz akşamı, anayasayı, demokrasiyi hukuku çiğneyerek darbe girişimi yapanların, o çiğnemek istedikleri anayasaya göre, kanuna göre, hukuka göre yargılamaları yapılmaktadır. Hiçbir kimse hakkında haksız bir şekilde yargılama yapılmamaktadır, hüküm verilmemektedir. Ceza alacak kişi ağırlaştırılmış müebbet almakta, beraat edecek kişi beraat almakta ya da cezası neyse, kanunda yeri neyse o cezayı almaktadır. Delillere neyse ona göre hüküm verilmektedir. Türkiye hukuk dışı bir uygulamaya girseydi o gece çok daha farklı devletin güvenlik güçleri farklı karşılık verirdi. Şimdi söz adalette. 'Türkiye hukuk devleti ilkesinden uzaklaştı' diye eleştirenlere buradan şunu ifade ediyoruz, Türkiye'de darbe girişimini yapan hainlereuluslararası hukuk ödülünü veren, Türkiye'de FETÖ darbe girişiminden terör örgütü üyesi olduğu için içerde yargılanan terör örgütüne uluslararası hukuk ödülü vermek, bu terör örgütüne bir anlamda hukuk dışı, hukuku, anayasayı ortadan kaldırmaya çalışanlara verilen çok güçlü bir destektir. Böyle bir tavrı kabul etmemiz asla düşünülemez, kabul edilemez."
- "Konsolosluk görevlisi avukatıyla görüştürülmüştür" Gül, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmaları kapsamında tutuklanan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisiyle ilgili gelişmelere değinerek şöyle konuştu: "ABD Dışişleri Sözcüsü'nün 'Türkiye'nin konsolosluk görevlimize avukatıyla görüşme izni vermesini istiyoruz' şeklinde beyanı oldu. Kısmen ifade ettik ama açıkça bir daha ifade etmek lazım. Konsolosluk görevlisi gözaltı sürecinde üç defa avukatıyla görüştürülmüştür. Sorgu esnasında avukatı hazır bulunmuştur. Ama Amerika'nın yetkililerinin bu açıklaması üzerine bizim yetkililerimiz, ilgili arkadaşlarımız ailesini de arayarak 'böyle bir görüşme talebiniz bize gelmedi, gelseydi yine bu izni verirdik, varsa bir görüşme talebiniz bu görüşmeyi sağlarız' şeklinde görüşmeleri oldu. Bunun üzerine 'bizi görüştürmüyorlar' denmesine rağmen iki gün sonra görüşme talebi geldi ve her türlü imkan sağlandı. Türkiye hukuk devletidir, kim olursa olsun, suçlu vardır, düşman yoktur. Suçlu da kanunda, kitapta karşılığı neyse ama hukuk çerçevesinde yargılaması adil bir şekilde yapılır. Türkiye'deki yargılamalar gerek iç hukuk, gerekse uluslararası hukuka uygun şekilde yapılmaktadır. Bu konuda asla kimsenin Türk yargısına söz söylemeye hakkı yoktur. Türk yargısı yargılamalarını hukuka göre yapmaktadır."
Sadece FETÖ değil, diğer terör örgütleriyle de hukuk alanında mücadelenin kararlı bir şekilde sürdüğünü vurgulayan Gül, "Tehditlere, her türlü zorluğa rağmen bu kahramanca mücadeleyi yapan tüm yargı mensuplarına teşekkür ediyoruz. Adliye çalışanlarımız, hakimlerimiz, savcılarımız, katiplerimiz adliyedeki bütün çalışanlarımızla ben bu gayretli özverili çalışmalarından dolayı teşekkürü borç biliyorum." ifadesini kullandı.
- "Ne özgürlükten ne güvenlikten taviz vereceğiz" Bakan Gül, Türkiye'nin terörle mücadeleyi kararlı bir şekilde ve hukuk çevresinde sürdüreceğine işaret ederek "Ne özgürlükten ne güvenlikten taviz vereceğiz, her ikisini de dengeli bir şekilde yaparak bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bütün bu çalışmalarda en sonunda gerek duruşma salonları gerekse direkt fiziki imkanları da yoğunlaştırarak yeni mahkemeler yeni heyetler kurarak bu yargılamaların hızlı bir şekilde Türkiye'nin gündeminden artık kalkarak kesinleşmesini, ceza alacakların gerekli infazı görmesi, diğer beraat edeceklerle ilgili de yargılamaların bir an önce sonuçlanmasını hakimler savcılarkurulu, bakanlığımız her türlü gayreti sürdürmekte ve yapmaktadır. " Ceza kanunlarında da Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu hangi konular varsa bu konularda da çalışmalarının sürdüğüne dikkat çeken Gül, "Bu hususlarla ilgil olarak da Türkiye'de hem ceza kanunu hem diğer infaz hukukuyla ilgili yasalar AB standardlarının üzerindedir. Bu konularla ilgili de da kendisiyle yarışan uluslararası toplumun parçası olan ülkemiz bu konuda iyileştirmelerini, düzenlemelerini her zaman yapmaktadır. " değerlendirmesinde bulundu.
- "Hakimlerimiz yerli silah alacak" Son zamanlarda toplumu, sağlığı, sokağı rahatsız eden "maganda uygulamalarına" da değineceğini belirten Gül, "Ceza kanunundaki hükümlerin de tekrar gözden geçirilmesi ve bu hususla ilgili ihtiyaç olması halinde de vatandaşların huzurunu bozan hiçbir davranışa izin vermeyecek caydırıcı önlemleri almak üzere gerekli çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Sadece bu yargılamalar değil, toplumumuzu rahatsız eden uyuşturucuyla mücadele olsun, hırsızlık olsun bu konularla ilgili de en son KHK'da gerekli düzenlememeler yapıldı. Bu düzenlemeler neticesinde de hem yargı mensuplarımız, yargılamalarımız hem de mevzuatımız vatandaşımızı rahatsız eden hangi konu varsa bu hususlarla ilgili de her türlü düzenlemeler gözeden geçirilmekte, her türlü iyileştirmeler yapılmaktadır." ifadesini kullandı. Bakan Gül, hakim ve savcılara ilişkin silah düzenlemesine de değinerek "En son KHK'de bir yerli bir yabancı silah imkanı getirdik hakim ve savcılarımıza, son gelişmeler neticesinde de yerli silah uygulama konusunda hakimlerimiz yerli silah alacak, yerli silah kullanacak. Bu konuda da Türk yargısı, milli yerli duruşunu sağlayacak." dedi.
- "Yaklaşık 4 bin hakim, savcı ihraç edilmiştir" "Türk yargısı bağımsız değil" diyenlerin aslında vesayetin yanında darbecilerin yanında duran eski Türkiye yargısını özleyen kesimler olduğunu vurgulayan Gül, şunları kaydetti: "Yaklaşık 4 bin hakim, savcı ihraç edilmiştir. Eğer bir yargıya güvensizlik varsa üçte bir hakim ve savcının Türk milletine, Türk anayasasına değil de Pensilvanya'ya bağlı olan, bu kendi ruhunu 1 dolara satmış bu kişilerden dolayıdır. Bunlar asla hakim ve savcı değil, cübbe giymiş FETÖ terör örgütü mensuplarıdır. Ama hamdolsun şimdi yargı normalleşmekte, bunlar ayıklanmıştır ve bu konuda da Türk yargısıyla ilgili asla kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur.Türk yargısı Türkiye anayasasına, hukuka ve evrensel değerlere bağlı şakilde çalışmasını sürdürmektedir, sürdürecektir."
Konuşmaların ardından İstanbul Adliyesinde şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz'ın adının verildiği Adana Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapılan camide ve uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit olan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü İsmet Aktürk'ün adının verildiği konferans salonunun yapımında çalışan hükümlü işçilere plaket verdi.