BİZE ULAŞIN
İnternet üzerinden ev kiralama sistemi Airbnb, işgal altındaki Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerini platformundan kaldıracağını duyurdu.
ABD merkezli şirket, bu kararı Batı Şeria'daki yerleşimlerin 'İsrailliler ve Filistinliler arasındaki anlaşmazlığın' temelinde yer alması sebebiyle bu kararı aldığını belirtti.
Airbnb'nin bu kararı Filistin cephesinden takdirle karşılanırken İsrail tarafından 'utanç verici' bulundu ve yasal bir karşılık verileceği şeklinde yorumlandı.
Uluslararası yasalara göre Batı Şeria'daki yerleşimler yasa dışı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), yerleşimlerin yasal dayanağı olmadığını belirtiyor ve iki devletli çözümü tehlikeye attığını kaydediyor.
Çoğu ülke, İsrail'in 1967 Savaşı'nda ele geçirip işgal ettiği topraklarda inşa edilen Yahudi yerleşimlerini yasa dışı kabul ediyor.
Ancak İsrail ise buna karşı çıkarak Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri inşa etmek istiyor.
Airbnb uzun zamandır Filistinli yetkililer ve insan hakları örgütleri tarafından eleştirilmekteydi.
Şirket yaptığı açıklamada bu topraklarda iş yapabilmelerinin Amerikan kanunlarına göre uygun olduğunu, ancak uluslararası toplumda 'insanların yer değiştirildiği topraklarda şirketlerin kar elde etmememesine' yönelik bir inanç olduğunu söyledi.
Yaptıkları değerlendirme sonucunda da ise bu kararı aldıklarını açıkladı.
Uluslararası Af Örgütü, yaptığı açıklamada kararın büyük ve önemli bir gelişme olduğunu duyurarak olumlu karşıladığını belirtti.
Diğer şirketlerin de benzeri bir karar alması gerektiğini duyurdu.
Uluslararası Af Örgütü'nün, Airbnb'nin Batı Şeria'daki faaliyetlerini inceleyen raporunu bir gün sonra açıklaması bekleniyordu.
https://twitter.com/hrw/status/1064601719433297922
İsrail Turizm Bakanı Yariv Levin ise Airbnb'nin kararının "boykot çabalarının en acınası" hali olduğunu söyledi.
İsrail, yerleşimlerdeki ev sahiplerinin şirkete karşı açacağı yasal davalarda vatandaşlarını destekleyeceğini belirtti.
İsrailli yerleşimcileri destekleyen Yesha Konseyi ise Airbnb'nin 'siyasi bir site' olduğunu söyleyerek kararın 'anti-semitizmi (Yahudi düşmanlığı) ya da terörizme teslimiyeti ya da ikisini birden' temsil ettiğini öne sürdü.
