HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

AK Parti MKYK Toplantısı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (2) "Sudan halkının talepleri, bizim taleplerimizdir. Sudan, dost ve kardeş bir ülkedir. Bu çerçevede beklentimiz, halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir ve Sudan'ın kesinlikle bir iç savaşa sürüklenmemesidir" - "YSK'yi yönlendirmeye çalışmak, YSK'ye baskı yapmak, hukuka dönük olarak meşruiyetle kavga etmek olduğu gibi aslında konuşanların kendi partilerinin meşruiyetini de tartışmaları anlamına geliyor" - "YSK hiçbir partinin yönetim organı değildir, hiçbir partinin tüzüğüne göre karar vermeyecektir" - "(CHP) Bir kerecik olsun şöyle yapsınlar, dışarıdaki herhangi bir odağın yaklaşımını arkalarına almadan özgün bir konuşma yapsınlar. Dışarıdaki herhangi bir odak tarafından üretilmiş bir söylemin içeriye tercümesini yapmadan özgür fikirleri neyse onu söylesinler"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Sudan halkının talepleri, bizim taleplerimizdir. Sudan, dost ve kardeş bir ülkedir. Bu çerçevede beklentimiz, halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir ve Sudan'ın kesinlikle bir iç savaşa sürüklenmemesidir." dedi.

Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı devam ederken partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye ile ABD arasında güvene dayalı bir ittifak ilişkisi olduğunun altını çizen Ömer Çelik, "Dünyanın pek çok yerinde Türkiye ile ABD ve diğer müttefikler teröre karşı ortak mücadelede yar almıştır, dostluk ve müttefiklik ilişkisi bakımından kısa vadeli ve tek taraflı yaklaşımlar üretmemişlerdir, her zaman için ortak çıkara ve güvenliğe dayalı yaklaşımlar üretmişlerdir." ifadelerini kullandı.

Çelik, gelecek dönemde terörle mücadele, yasa dışı göç ile mücadele, ortak barışın tesisi ve istikrarın sağlanması konusunda bu müttefik ilişkisinin daha önemli hale geleceğini söyledi.

Türkiye'nin müttefiklerinden ekstra bir beklenti içinde olmadığını belirten Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Sadece müttefiklik ilişkisine duyarlı, müttefiklik ilişkisinin kurallarına, geleneğine ve test edilmiş yapısına duyarlı bir şekilde davranmaları yeterli olacaktır. Bundan sonra yapılacak çok iş vardır. Önümüzdeki dönemlerde tehditlerin daha çoğaldığı ve dünyanın daha istikrarsız hale geldiği bir dönem olacaktır. Bu müttefiklik ilişkilerini kısa vadeli ve tek taraflı yaklaşımlarla zedelemek kimsenin faydasına değildir."

- Sudan'daki askeri darbe

Çelik, Sudan'da yaşanan askeri darbe gelişmeleriyle ilgili durumu Türkiye'nin yakından takip ettiğini ifade ederek, "Kuzey Afrika, darbelerden çok çekti. Afrika'nın tamamı darbelerden çok çekti. Hiçbir darbe, arkasından hiçbir ülkeye ne barış, ne özgürlük ne de refah getirdi, daha çok istikrarsızlığın artmasına yol açtı." diye konuştu.

Sudan halkının taleplerinin Türkiye'nin talepleri olduğunu vurgulayan AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle konuştu:

"Sudan halkının talepleri, bizim taleplerimizdir. Sudan, dost ve kardeş bir ülkedir. Bu çerçevede beklentimiz, halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir ve Sudan'ın kesinlikle bir iç savaşa sürüklenmemesidir. Maalesef bu tip gelişmelerden sonra halkın demokratik taleplerinin kısıtlandığı, iç savaş gibi çok acı tabloların ortaya çıktığı bir takım yaklaşımlar görüyoruz. Bu derece köklü tarihi ilişkilerimiz olan Sudan halkının hem bu demokratik taleplerinin karşılanmasını arzu ediyoruz hem de kısa dönemde demokratik mekanizmaların çalışarak bu sürecin geride bırakılması en büyük temennimizdir."

- Libya'daki iç çatışma

Çelik, Libya'da yaşanan iç çatışmaların arttığına da vurgu yaparak, Mısır'daki darbe sürecini tetikleyen ve destekleyen bazı unsurların Libya'daki çatışma sürecine de destek verdiğini ifade etti.

Libya halkına daha fazla acı çektirecek çatışmaların BM Genel Sekreteri'nin Libya'da olduğu sırada gerçekleştiğine dikkati çeken Ömer Çelik, "BM Genel Sekreteri'nin Libya'da olduğu sırada bu çatışmanın sürdürülmesi acı bir durumdur. Uluslararası toplum adına da son derece kaygı verici bir durumdur. Bunu BM Genel Sekreteri de ifade etti. Taraflar arasında ciddi bir diyalog ve siyasi görüşmelerinin başlaması tek çıkar yoldur." şeklinde konuştu.

Çelik, çatışmaların devam ettiği sırada diyalog ve siyasi görüşmelerin mümkün olmadığını ifade ederek, Libya halkının tamamının iyiliği için çatışmaların durması gerektiğini ve Türkiye'nin Libya'daki meşru hükümeti desteklemeye devam ettiğini söyledi.

- "YSK, kendi bağlı olduğu kanunlar çerçevesinde kararlarını veriyor"

Muhalefetteki bazı isimlerin İstanbul seçimleri hakkında kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini ve kendilerinin de bunları tashih etme gereği duyduğunu belirten Ömer Çelik, "CHP'nin İstanbul adayı ve sözcüleri sürekli olarak YSK'ye baskı yapıldığını, YSK üzerinde baskı kurulduğunu ifade ediyor. YSK, kendi bağlı olduğu kanunlar çerçevesinde kararlarını veriyor. Her parti YSK kararları içerisinde lehine olan kararları saydığı gibi aleyhine olan kararları da sayabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, seçim sürecinin yegane patronunun yargı ve YSK olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"YSK, bütün yargı camiasında söz konusu olduğu gibi millet adına karar veriyor, meşruiyetini milletten alıyor. Yargı da yasa da yürütme de meşruiyetini milletten alır. Onlar kendi bağlı oldukları kanunlar çerçevesinde bunlara karar verecekler. CHP sözcülerinin dilinde şöyle bir şey var; Eğer YSK onların parti görüşleri açısından kendi lehlerine bir karar verirse, onlara göre YSK bağımsız karar vermiş oluyor. Ama kendi görüşleri açısından aleyhlerine bir karar verirse, o zaman 'YSK baskı altındadır' diyorlar. Bu yaklaşım, sağlıklı bir yaklaşım değil. YSK, hiçbir partinin yönetim organı değildir. YSK hiçbir partinin tüzüğüne göre de karar vermeyecektir. Bağlı olduğu kararlara göre karar verecektir."

CHP sözcülerinde "hukuk devleti" anlayışının tam yerleşmediğini ve kanun devleti anlayışının hakim olduğunu belirten Ömer Çelik, "Jüristokratik birtakım yaklaşımların halen egemen olduğunu görüyoruz. Bu memleket jüristokrasiden ve kanun devleti anlayışından çok çekmiştir. Bu, günümüz ve geleceğimiz açısından yol gösterici olan hukuk devleti anlayışıdır. Bırakalım yüksek yargı işini yapsın. Sürece saygı gösterelim ki sonuca da saygı gösterelim." dedi.

- "Sürece saygısı olmayanın sonuca da saygısı yoktur"

CHP'nin, "Olağan olan itiraz yollarına başvurmayın" şeklinde bir yaklaşım içinde olduğunu belirten Çelik, şunları söyledi:

"Niçin başvurmayalım? Yani seçim sonuçlarının tam olarak ortaya çıkması için yürüttüğümüz bu mücadeleden niye vazgeçelim? Çünkü yargı yolu seçim öncesi için söz konusu olduğu kadar, seçim sonrası için de söz konusudur. Seçim sonrası itiraz yolları esasında seçim sürecinin bir parçası olarak kanun koyucu tarafından tamamlanmıştır. Hepimizin varoluşunun temeli, hukuk anlayışıdır. Hukuk yoksa hiçbir kurum meşruiyetini inşa edemez. YSK'yi yönlendirmeye çalışmak, YSK'ye baskı yapmak, hukuka dönük olarak meşruiyetle kavga etmek olduğu gibi aslında konuşanların kendi partilerinin meşruiyetini de tartışmaları anlamına geliyor. Hukuk zemininde durmak ve bu süreçlere saygı göstermek gerekir. Sürece saygısı olmayanın, sonuca da saygısı yoktur."

Ömer Çelik, CHP adayının, AK Parti içerisinde birtakım çatışma ve kavga olduğunu iddia ettiğini ve CHP Genel Başkanı'nın yapması gereken faaliyetlere doğrudan sahiplendiğine değinerek, "AK Parti'nin içiyle ilgili olarak analiz yapacak yeterlilikleri yok. Şu anda içi kaynayan yerin de orası olduğu görünüyor. Bu meseleye baksınlar, AK Parti ile ilgili bu değerlendirmelerden uzak dursunlar." diye konuştu.

CHP'nin tartışamaları rejim krizine çevirmeye çalıştığını belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Demokrasinin krize gittiğini söylüyorlar. Oradan ekonomik krize selam çakıyorlar. Oradan da dış politikayla ilgili olarak Türkiye'nin kuşatılmış olduğundan bahsediyorlar. Türkiye'de siyaset yapan ve bu kadar yaşı olan bir partinin sözcülerine bir tehdit dili kullanmak yakışmıyor. Dışarıdan yöneltilen birtakım tehditlere söylemle karşı koymak yetmez. Bu konuda duyarlı olmak gerekir. YSK'ye ve AK Parti'ye çağrı yapıyorlar. Eğer bu çağrıları karşılık bulmazsa Türkiye'nin rejim kriziyle karşı karşıya kalacağını ya da Türkiye'nin güçlü bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalacağını söylüyorlar. Bir kerecik olsun şöyle yapsınlar, dışarıdaki herhangi bir odağın yaklaşımını arkalarına almadan, özgün bir konuşma yapsınlar. Dışarıdaki herhangi bir odak tarafından üretilmiş bir söylemin içeriye tercümesini yapmadan, özgür fikirleri neyse onu söylesinler. Mesela hukuka saygıdır. Hukuk bu imkanları vermiştir. Bu bir rejim krizi değildir. Tam tersine rejimin imkanları içerisinde mümkün kılınmış bir yoldur. Hukukun cevaz verdiği bir yola başvurmanın rejim krizi olarak tanımlanması öteden beri bir CHP geleneğidir. CHP sistemle ilgili bir konu tartışsanız, hukukun imkan verdiği bir itiraz yoluna başvursanız bile, bunu rejim krizi olarak sunmak gibi bir geleneğe sahiptir. Yine dışarıdan gelen birtakım seslere esas duruşa geçerek, Türkiye'nin rejimi, ekonomisi, dış politikasıyla ilgili kriz olacağını söylemek de bu ülkenin yurttaşları adına siyaset yaptığını iddia eden bir siyasi partiye yakışmamaktadır."

- "Geleneğimize yakışmayan bir yaklaşımdır"

Bolu Belediye Başkanı'nın Suriyeli göçmenlerle ilgili aldığı kararı da eleştiren Ömer Çelik, CHP sözcüsünün konuyla ilgili yaptığı açıklamaya değinerek, "Yazdıkları yazılı talimat açıktır. O yazılı talimatla, ihtiyaç duyan mazlum olan insanları kapının önüne koymak ve hatta il sınırlarının dışına sürmek gibi bir tavır içerisine giriyorlar." şeklinde konuştu.

Çelik, Avrupa'daki ırkçıların da aynı yaklaşımda olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bu mesele açık bir ırkçılıktır. Bu topraklara yakışmayan, irfanımıza, geleneğimize yakışmayan bir yaklaşımdır. Siyaset geleneğimizde bu derece aleni bir ırkçılık ilk defa ortaya koyulmaktadır. Bizim kapımıza sığınmış, ölümden kaçmış insanları il sınırları dışına sürmekten, aç bırakmatan bahsetmek, bizim Avrupa'da Türk ve İslam düşmanı faşistlerden duyduğumuz laflardır. Bunu kendi topraklarımızda duymak istemeyiz. Hele bu ırkçılığın bir yazılı emire dönüşmesi ve bu şekilde bir yaklaşımın ortaya koyulması da utanç verici bir yaklaşımdır. Bu konuda daha berrak olmalarında, bunu kınamalarında ve doğrudan CHP Genel Başkanı'nın doğrudan müdahil olarak bu yazıyı geri çektirmesinde ve tamamen hukuka, insan haklarına, irfanımıza, geleneğimize uygun bir şekilde bir yaklaşım üretilmesi konsunu da o belediye başkanının uyarılmasında da ve bunun kamuoyu ile paylaşılmasında büyük fayda vardır diye düşünüyoruz."

(Sürecek)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler