İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan dava açılan Doç. Dr. Burcu Kalkan Oğuztürk'ün yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen hukukçu akademisyen Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, "18 yıldan beridir tanıdığı sanığın bu örgütün içerisinde olduğuna, irtibatı bulunduğuna ya da örgüt söyleminde bulunduğuna tanık olmadığını" söyledi.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki üçüncü duruşmaya tutuksuz sanık Burcu Kalkan Oğuztürk, avukatıyla katıldı.
Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği, sanığın talebi üzerine tanık olarak dinlenilmesine karar verilen hukukçu akademisyen Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin bilgisine başvuruldu.
Hatemi, sanığın 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk kürsüsünde asistanı olarak görev yapmaya başladığını ve kendisinin de 2006 yılına kadar bu görevde bulunduğunu belirterek, "Emekli olduktan sonra da zaman zaman üniversiteye gittiğim için sanığı görüyordum. Yaklaşık 18 yıldan beridir sanığı tanırım. Kendisini tanıdığım andan itibaren, sanığın bu örgütün içerisinde olduğuna, irtibatı bulunduğuna ya da örgüt söyleminde bulunduğuna tanık olmadım." dedi.
- "Ne şekilde evlendikleri konusunda bilgim yok"
MHP hakkında 2016 yılında açılan bir davadan dolayı kendilerinden mütalaa yazılmasının istendiğini ve sanık Oğuztürk ile birlikte mütalaa yazdıklarını aktaran Hatemi, "Ben Fırat Oğuztürk'ü sadece sanığın eşi olması sebebiyle tanıyorum. Bir kaç kez beraber yemek yedik. Ne şekilde evlendikleri konusunda bir bilgim yoktur." diye konuştu.
Soru üzerine 2006 yılına kadar sanığın örgüt lehine şüphe duyulacak herhangi bir davranışına tanık olmadığını da anlatan Hatemi, "Sanığın ihale komisyonunda olduğunu biliyorum. En ufak, olumsuz bir şey duymadım. Bora Erdem ismini de ilk kez gazetede duydum. Sanığın bu kişiyle ilişkisi olup olmadığını da bilmiyorum." ifadesini kullandı.
Hüseyin Hatemi, sanık Oğuztürk'ün bir sorusu üzerine de, "Beraber çalışırken, sanık hiçbir kimse hakkında asistan olarak kürsüye alınması ya da yüksek lisans başlangıcı yapması konusunda ısrarcı olmadı. Ayrıca bu konuda bizim etkimiz yoktur. Benim bir başka bilgim yoktur." dedi.
- "Rahatlıkla kaçma imkanım varken ülkeme döndüm"
Tanık beyanlarının ardından söz alan sanığın avukatı İbrahim Gökdeniz, müvekkilinin bu davayla ilgili soruşturmada değil başka bir soruşturma kapsamında etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunduğunu ve toplam 45 kişiyi tespit ettiğini vurgularken, "Bildiklerini samimi olarak anlatmıştır. Etkin pişmanlık raporu alınıp alınmadığını bilmiyoruz." şeklinde konuştu.
Beyanı sorulan sanık Oğuztürk ise 15 Temmuz darbe teşebbüsü sürecinde Almanya'da olduğunu ve profesörlük unvanı olduğu için orada avukatlık yapma imkanı bulunduğunu belirterek, "25 Temmuz tarihinde rahatlıkla kaçma imkanım varken ülkeme döndüm ve ByLock kırıntısı çıkan telefonu bizzat polislere kendim teslim ettim." dedi.
Bildiklerini samimi olarak anlattığı ve anlattıkları sayesinde İstanbul Üniversitesi'ndeki yapılanmayla ilgili bir dava yürütüldüğüne dikkati çeken Oğuztürk, "Eğer örgüt üyesiysem bu dosyada hakkımda bir itirafçı beyanı çıkardı. Kızıma bakmam imkansız hale geldi. Kaçma şüphem yoktur. Hakkımdaki ev hapsinin kaldırılması ve beraatime karar verilmesini talep ediyorum." beyanında bulundu.
- Ev hapsi kaldırıldı
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, etkin pişmanlık kapsamında beyanlarının bulunması, eşinin tutukluluğu ve bakmakla yükümlü olduğu 9 yaşında kızının olması gerekçeleriyle sanık hakkında daha önce çıkarılan konutunu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, daha ölçülü olduğuna kanaat getirilen "haftada iki gün evine en yakın kolluk birimine imza verme zorunluluğu"ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmetti.
Sanık hakkında ek tedbir olarak da "il sınırlarını terk etmeme" adlı kontrolün uygulanmasına ve başka bir soruşturma kapsamında etkin pişmanlık kapsamında verdiği beyan suretinin istenmesine de karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
-İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, ByLock soruşturması kapsamında daha önce gözaltına alınıp serbest bırakılan sanık Oğuztürk'ün, ''silahlı terör örgütüne (FETÖ) üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanığın kullandığı telefon hattına ByLock yüklendiği ancak hattın babasının üzerine kayıt olduğu belirtilen iddianamede, sanığın ByLock uygulamasında, Şerife Yiğit ve FETÖ çatı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Zaman gazetesi imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya'nın damadı Bora Erdem'in ekli olduğu kaydediliyor.
Oğuztürk'ün bilgisayarında örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in fotoğrafları ve örgütün yayın organlarının görüntüleri, cep telefonunda ByLock ve Kakao Talk uygulamalarının kalıntıları, harddiskinde ise örgüt elebaşı Gülen'e ait ve Gülen'i anlatan elektronik kitapların bulunduğu aktarılan iddianamede, sanığın savcılık ifadesinde, "eşinin de FETÖ'nün Türk Hava Yolları'ndaki (THY) yapılanmasında yer aldığı, örgütün üst düzey isimleriyle temas halinde olduğu" beyanında bulunduğu aktarılıyor.
İddianamede, sanığın akademik camia içinde bulunduğu konum, sosyal çevre ve ifadesine bakıldığında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma görüntüsü altında kanunun lafzına ve ruhuna uygun olmayan eksik açıklamalar yaptığının değerlendirildiği de belirtiliyor.