Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişi hakkında açılan davada, eski Yüksek Askeri Şura Üyesi Akın Öztürk'ün damadı Hakan Karakuş hakim karşısına çıktı.
Eski 141. Filo Komutanı Karakuş, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmada savunma yaptı.
Darbeye hazırlık toplantıları yapan, darbeye katılacak pilotlara Ankara'daki hedeflerin şifrelenmiş hallerini aktaran, pilotlara talimatları telsiz konuşmalarına yansıyan, Akıncı Üssü'nde 15 Temmuz 2016 öncesi sorgu odalarını temizlettirdiği iddia edilen ve evinde bir dolarlar bulunan Karakuş, hakkındaki tüm iddiaları reddetti.
İddianamedeki bazı bilgi ve belgelere ulaşamadığını, kendisine avukat atandığını ancak avukatıyla henüz tanışamadığını belirten Karakuş, bu nedenlerle "kısmi savunma" yapmak istediğini söyledi.
Savunmasında, gözaltında kaldığı süreçte işkence gördüğüne ilişkin iddiaları anlatan Karakuş, emniyet ve savcılıktaki ifadelerinin işkence altında alındığını savundu.
Sanık Karakuş, darbe girişiminin ardından Akıncı Üssü'nden 16 Temmuz günü çıkarak evine gittiğini, eşi ve çocuklarının evde olmadığını, eşini aradığını, Çankaya'daki kayınvalidesinin evine gittiklerini öğrendiğini aktardı.
Kayınpederi Akın Öztürk'ü sorduğu eşinin, henüz bir haber almadıklarını söylediğini belirten Karakuş, "Herhangi bir olaya karışmadığım ve Filo komutanı olduğum için evde beklemeyi tercih ettim. Cumartesi ve pazar gününü geçirdim, pazartesi günü kantine gittim. Üste iki pilot cesedi bulunduğu, birinin Hakan Karakuş olduğunu duydum. Dönüşte apartmanın önünde özel harekat polislerini gördüm, beni aradıklarını anladım. Binaya yaklaştım, kendimi tanıtmak düşüncesindeyken, iki polisin benim hakkımda küfür ederek konuştuklarını duydum." dedi.
- "Polisleri görünce oradan geçiyormuş gibi yoluma devam ettim"
Sanık Karakuş, polislerin kendisi hakkında, "Kaçmış o... çocuğu, bunu ben öldürmek istiyordum ama komiser 'kimseye bırakmam' demiş" dediğini duyunca oradan geçiyormuş gibi yoluna devam ettiğini ileri sürerek, "Anahtarı bende olan arkadaşımın evine gittim, cep telefonum yoktu. Polislere sığınmayı istedim ama öldüreceklerini düşündüm. Cumartesi günü kapı kırıldı, polis özel harekat içeri girdi. Beni darp etmeye başladılar." dedi. Gözaltına alındığı sırada kayınpederi Akın Öztürk ile ilgili iddiaları duyduğunu belirten Karakuş, "Ailemle tehdit ettiler. 'Kayınpederim buna izin vermez, darbe ile FETÖ ile ilgisi yoktur, evdedir' dedim. Kayınbabamın askeri kanadın bir numarası olduğunu söylememi istediler." iddiasında bulundu.
Sanık Karakuş, önceki ifadelerinin tamamını reddetti, "ByLock" kelimesini hiç duymadığını, doların manevi değeri olduğunu cezaevinde öğrendiğini ileri sürdü.
Bank Asya ile hiç işinin olmadığını, FETÖ'nün hiçbir yayınını almadığını, okul ve dershanelerine gitmediğini savunan Karakuş, kardeşinin kendisinden dolayı polislikten ihraç edildiğini, aynı durumun kendisi için suç unsuru olarak görüldüğünü iddia etti.
Karakuş, "Kardeşim 2010-2016 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu'nun yakın koruması olarak çalışmıştır. Hem kendisi hem de çevresi kategorisinde ben ve ailem hakkında MİT tarafından defalarca araştırma yapılmıştır. Hakkımda açılmış hiçbir FETÖ tahkikatı yoktur." savunmasını yaptı.
- Konuşmalarını da kabul etmediİddianame ekleri tarafına verilmediği için inceleyemediğini öne süren Karakuş, telsiz, telefon kayıtları, video görüntüleri ve iddianamede aleyhine yer alan tüm konuları ve suçlamaları reddettiğini, tapeleri kabul etmediğini söyledi. Karakuş, iddianameye yansıyan konuşmaların kendisine ait olmadığını da savundu.Kandırıldığını, bir kumpasla sanık konumuna düştüğünü öne süren Karakuş, Terörle Mücadele Harekatı (TMH) kapsamında olayların rutin şekilde başladığını iddia etti.
Akıncı'da olay günü veya öncesinde kalkışmaya yönelik bir hazırlık sezmediğini savunan Karakuş, Filo komutanlıklarının pilotların harbe hazır olmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, bu kapsamda bir pilotun diğer filoda uçabileceğini, bir filoya tahsisli uçağın diğer bir filo tarafından kullanılabileceğini, bunların rutin uygulamalar olduğunu söyledi.
Darbe girişiminden 1 yıl önce TMH kapsamında yürütülen bir operasyonu anlatan Karakuş, bu operasyon için izindeki bazı pilotları hemen, bazılarını 1 gün sonra çağırdıklarını kaydetti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 günü de birinci ve ikinci sicil amirleri Ahmet Özçetin ve Hakan Evrim'in o gece TMH uçuşu yapılabileceğini söylediğini ifade eden Karakuş, komutanların emirlerini personeline ilettiğini söyledi.
Pilotlarla yaptığı toplantılarda kalkışmaya yönelik konuşma yapmadığını, görev ve emir vermediğini ileri süren Karakuş, "Saat 21.00 civarında faaliyetler kendini kaos ortamına bıraktı. 'Uçaklar hazır mı, nerede, uçaklar kalksın, kaç uçak, pilotlar kim, kim kiminle uçsun, mühimmat ne, hedef ne, kiminle temas kurulacak?'. Tam bir kaos ortamı, herkes soru soruyor ancak bende hiç cevap yok." dedi.
Darbe faaliyetine ilişkin kimseyle görüşmediğini savunan Karakuş, sadece SOLOTÜRK ekibinin planlı gösterisi için görüşme yaptığını öne sürdü.
Karakuş'un, "Kaos ortamı vardı. Saat 21.30 civarında bir telaşla 'Kalkışlara başlansın' denildi ancak 'Kim kiminle uçacak, kim lider, rota, irtifa ne olacak?' gibi soruların cevapları yoktu. 'Hemen kalkılsın, zaman kaybedilmesin, koordinat uçak başında yetişmezse havada aktarılır' dendi." sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, kalkış emrini kimin verdiğini sordu. Sanık Karakuş ise "O an bir kargaşa ortamı oldu. Bir şahıs çıkıp da 'şu söyledi' diyemez. Kimse kimin söylediğini bilmiyor. Üs komutanı, harekat komutanı demiştir mantığıyla hareket edildi." dedi.
Başkan Giray'ın, "Emir veren kişi olmadan pilotlar kalkabilir mi?" sorusu üzerine Karakuş, "Kesinlikle kalkamaz, emir gelmesi lazım." diye konuştu.
Talimatın nasıl geldiğini de bilmediğini savunan Karakuş, daha sonra harekat komutanı Ahmet Özçetin'in emriyle uçuş kontrol amiri olarak kuleye gittiğini söyledi. Karakuş, "Uçuş kontrol amirinin kulede olması bütün uçuşları kontrol ettiği anlamına gelmez." savunmasını yaptı.