DAKKA (AA) - Arakanlı Müslümanların haklarını savunan sivil toplum kuruluşları ve aktivistler, Myanmar ordusunun iki yıl önce, Arakanlılara yönelik şiddet olaylarını yeniden başlattığı 25 Ağustos tarihinin yıl dönümü nedeniyle "soykırım" vurgusu yaparak adalet çağrılarını yineledi.
Avrupa Rohingya Konseyinden (ERC) yapılan açıklamada, "Arakanlı Müslümanlar, Myanmar soykırımının faillerinin adalete teslim edilmesi için Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), ABD, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinden (ASEAN) destek istiyor." ifadesi kullanıldı.
Uluslararası toplumun vahşeti durdurmak için harekete geçmemekle itham edildiği açıklamada, "Dünya, Myanmar soykırımından sağ kurtulanlar konusunda başarısız. Yine de Arakanlılar, dünyanın gözleri önünde gasbedilen haklarının peşinden gitmekte kararlı." değerlendirmesinde bulunuldu.
Sürgündeki Arakanlı aktivist Ro Zaw Naing, Myanmar'daki baskı ve zulümden kaçarak Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların topraklarına geri dönüşü konusunda konuşmaktan ziyade uluslararası toplum için "önceliğin" adalet olması gerektiği yorumunu yaptı.
Naing, sosyal medya paylaşımında, "Arakan soykırımını yapan kişilerin, Myanmar'da hala serbest olduğunu görmek üzücü." ifadesine yer verdi.
Merkezi İrlanda'da bulunan "Stateless Rohingya" ve "Rohingya Action Ireland" isimli örgütler de sosyal medya üzerinden, Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım için adalet çağrısında bulundu.
Arakanlı STK Özgür Rohingya Koalisyonu'nun koordinatörlerinden Maung Zarni, Myanmar ordusunun cezasız kalmasına tepki gösterdi ve ülkenin fiili liderinin suçlu olduğunu söyledi.
Zarni, Twitter'dan, "Arakan (Rohingya) Soykırımını Anma Günü'nün 2. yıl dönümünde, kırılgan bir geçiş gösterisini yöneten Aung San Suu Çii'nin, Nobel'e layık bir lider değil, Nürnberg'e uygun bir suçlu olduğu yönündeki ithamımı yeniden değerlendirmeye değer." ifadesini kullandı.
Merkezi Bangkok'ta bulunan insan hakları örgütü Fortify Rights da Myanmar ordusunun Arakan eyaletinde Arakanlı Müslümanlara karşı işlediği suçlar için derhal hesap vermesi çağrısında bulundu.
Örgüt, "Myanmar güvenlik güçleri, Arakanlı erkeklere, kadınlara ve çocuklara yönelik katliamlar, toplu tecavüzler ve diğer zulümleri gerçekleştirdi." açıklamasında bulundu.
- "Myanmar doğru olanı yapmalı"
Diğer yandan, ülkelerinden kaçan bir milyondan fazla Arakanlı Müslümana ev sahipliği yapan Bangladeş, Myanmar'ı yükümlülüklerini ve vatandaşlarına yönelik taahhütlerini yerine getirmeye tamamen odaklanmaya çağırdı.
Bangladeş Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Myanmar hükümeti, Arakanlı Müslümanların geri dönüşlerine elverişli bir ortam oluşturma konusuna uluslararası toplumun kapsamlı şekilde müdahil olmasını ciddiye almalıdır." denildi.
Açıklamada, "Geri dönüş için karşılıklı vasıtalar uyarınca, yerinden edilmiş kişilerin gönüllü geri dönüşü seçmeye teşvik etme sorumluluğu tamamen Myanmar'a aittir. Arakan'da kararlı eylemlerle müsait bir ortam oluşturmak ve Arakanlı Müslümanların güven açığını azaltmak Myanmar'ın sorumluluğunda. Uzun süredir devam eden krizden tamamen sorumlu bir tarafın, Bangladeş'i, geri gönderme çabalarında işbirliğinden uzaklaşmakla suçlaması temelsiz, kötü niyetli ve tamamen kabul edilemez." ifadelerine yer verildi.
- Soykırım günü
Myanmar'daki zulümden kaçarak Bangladeş'e sığınan binlerce Arakanlı Müslüman (Rohingya), dün Myanmar'dan kaçışlarının ikinci yılında kaldıkları kamplarda hakları için gösteri yapmıştı.
Arakanlılar, yürüyüşleri sırasında "Bir daha asla! Arakan Soykırım Anma Günü", "Vatandaşlığımız geri verin!" yazı pankartlar taşımış, Myanmar'da ordu ve Budist milislerin saldırılarında ölen Arakanlı Müslümanlar için yürüyüş sırasında yapılan duaya katılanların çoğu hıçkırıklarla ağlamıştı.
Gösterinin organizatörlerinden Muhib Ullah, dünyaya haklarını, vatandaşlıklarını, evlerini ve topraklarını geri istediklerini anlatmaya çalıştıklarını belirtmiş ve "Myanmar bizim vatanımız, biz Arakanlıyız." demişti.
- Arakanlı Müslümanların ülkelerine geri dönüşü
Arakan'da 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Myanmar'daki zulümden kaçan 900 bin Arakanlı Müslümanın Ağustos 2017'den bu yana Bangladeş'teki mülteci kamplarında aşadığını açıklamış, bu insanların bir an önce ülkeye dönüşü için Myanmar yönetimine gerekli koşulları sağlaması çağrısı yapmıştı.
Merkezi Avustralya'da bulunan düşünce kuruluşu Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü (ASPI) tarafından Aralık 2018 ile Haziran 2019 arasında en son uydu görüntülerine dayanılarak oluşturulan raporda, Myanmar hükümetinin mültecilerin dönüşü için yaptığı hazırlıkların yeterli olmadığı belirtilmişti.
Geçen yıl kasım ayında, 2 bin civarında Arakanlı Müslümanın Myanmar'a dönüş planı, Birleşmiş Milletler (BM) koruması olmadan Myanmar'a geri dönmek istemedikleri için askıya alınmıştı.
Son olarak Myanmar'ın bu ay geri dönüşüne onay verdiği 3 bin 500 Arakanlı Müslümanın hiçbiri dönmek istememişti.
Bangladeş Mülteci Yardım ve Geri Dönüş Komiseri Abul Kalam ise geçen hafta, Arakanlı Müslümanlardan hiçbirinin geri dönmek istemediğini belirtmişti.
Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, hükümetinin mültecileri geri dönmeye zorlamayacağını ve gönüllü olduklarında geri dönebilecekleri açıklamasını yapmıştı.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
İnsan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanların güvenli ortam sağlanmadan Myanmar'a dönmelerinin yeni bir etnik temizlik girişimine yol açacağı endişesini taşıyor.