HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

ANALİZ - İbadi'nin ziyareti ve yeni dönem Türkiye-Irak ilişkileri

İbadi'nin Ankara ziyareti son dönemde iki ülke arasındaki sorunların ve işbirliği olanaklarının en kapsamlı olarak görüşüldüğü ziyaret oldu - Türkiye-Irak ilişkilerinin yeni bir döneme girebilmesi için hem bölgesel şartlar hem de iki ülkenin ihtiyaçları, gayet uygun bir zemin sunuyor - Fakat ilişkilerin bu uygun zeminde yeniden canlanması için öncelikle Irak'ta sağlıklı, kapsayıcı, adil ve dengeli bir hükümetin kurulması şart

SERHAT ERKMEN - Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin Türkiye ziyareti, son dönemde iki ülke arasındaki sorunların ve işbirliği olanaklarının en kapsamlı olarak görüşüldüğü ziyaret oldu. Elbette, tek bir ziyaretle tüm konuların çözümlenmesi mümkün değil. Fakat iki ülke arasında 2012'den bu yana dalgalı bir seyir izleyen ilişkilerin niteliği dikkate alındığında, ziyaretin önemi gözardı edilemez.

- İkili ilişkilerdeki dalgalı seyir

ABD'nin işgaliyle birlikte Irak, Türkiye için en önemli dış politika meselelerinden biri haline geldi. 2000'li yılların ortalarında ülkede artan çatışmalar, Irak'ı parçalayacak noktaya getirdiğinde, bu konudaki en ciddi karşı çıkışı sergileyen ülkelerin başında Türkiye geliyordu. Güvenlik durumunun iyileşmesi, işgalden sonra siyaseten dışlananların kısmi olarak sisteme entegre edilmesiyle yakından ilişkili bir süreçti. Bu sürecin en önemli aktörlerinden birisi de Türkiye oldu. Türkiye özellikle 2010'a kadar geçen süre içinde Bağdat'ta siyasetin yeniden dengeli bir biçimde yürütülmesini sağlayan tüm çabaları destekledi. Ancak Irak'ta şiddet olayları ile birlikte etnik ve mezhepsel kimlikleri ön plana çıkaran siyasi hareketler ya da liderler ağır bastıkça ülkedeki sosyal ve siyasal dengeyi korumak güçleşti. Nitekim, eski Başbakan Nuri Maliki'nin ikinci döneminin sonlarına doğru Ankara-Bağdat ilişkileri son derece çalkantılı dönemler geçirdi.

2014'te DEAŞ'ın Irak'ta hızlı ilerleyişiyle birikte Türkiye-Irak ilişkileri bu çalkantının etkisinden kolay sıyrılamadı. Özellikle DEAŞ etkisiyle doğan ve kısa sürede ülkede sadece güvenlik kurumlarını değil siyaseti de etkisi altına alan Haşdi Şabi'nin Türkiye karşıtı tutumu ikili ilişkilerin gerilmesinde önemli rol oynadı. Hatta bir dönem iki ülkenin liderleri ya da önde gelen siyasetçileri birbirlerini ağır biçimlerde eleştirdiler. Ancak hem Irak'ın iç dinamiklerinde hem de Ortadoğu'da yaşanan genel değişim iki ülkenin yeniden yakınlaşmasına zemin hazırladı.

- Irak'taki hükümet yapısı ilişkileri etkileyecek

Bu sorunun cevabını tam olarak verebilmek için elbette Irak'ta yeni hükümetin sağlıklı bir biçimde kurulmasını beklemek gerekir. Ülkenin sosyal ve siyasal dengelerini gözetmeyen, bölgesel konularda aşırı tarafgir ve mezhepsel özellikleri ağır basan bir hükümetin kurulması halinde, ilişkilerdeki bahar havası yerini yine soğukluğa bırakabilir. Ancak, İbadi'nin ziyaretinde ele alınan hususlar, dengeli bir hükümetin kurulması halinde Türkiye-Irak ilişkilerinde çok önemli gelişmeler olabileceğinin işareti olarak okunabilir.

Şu anda İbadi için öncelikli üç konu olduğu söylenebilir. İlk konu hükümetin kurulması. Irak'ta hükümet kurma pazarlıkları halen devam ediyor. Şu anda hükümetin kurulabilmesi için İbadi'nin sorunları çözebildiğini göstermeye her zamankinden fazla ihtiyacı var. İran ile ABD arasında kalan bir Irak için Türkiye belki de tek çıkış noktası. Bu nedenle, Türkiye ziyareti İbadi için çok önemliydi. İbadi için ikinci önemli husus su sorunu. Basra merkez olmak üzere Irak'ın güney vilayetlerinde başlayan gösterilerle ekonomik durum arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. Ancak, son gösterilerin tetiklenmesinde elektrik ihtiyacının karşılanmaması gibi, su kaynaklarının doğru kullanılamaması da çok önemli bir gerekçeydi. Bu nedenle İbadi ziyaretinin hem öncesinde hem de ziyareti sırasında Türkiye'den daha fazla su talep etti. Üçüncü önemli konu, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ihtiyacı. Irak, büyük bir petrol ülkesi olmasına rağmen gelirlerini yatırıma yönlendiremediği için istihdam meydana getirmekte güçlük çekiyor. Bu mesele Türkiye açısından da son derece önemli. İki ülke ilişkilerini, petrol temelli olmaktan çıkarıp diğer mal ve hizmetleri kapsayan ticaretin artması da son derece önemli. Bu nedenle, Ovaköy'de açılacak ikinci sınır kapısı hem Musul bölgesini canlandırması hem de Türkiye sınırından Basra'ya kadar uzanan bir ticari ilişkiler ağı kurması açısından önemli olduğu söylenebilir.

- Türkiye'nin öncelikleri

Türkiye açısından ise iki husus daha ön plana çıkıyor: Bunlardan birincisi güvenlik. PKK terör örgütünün Irak topraklarında yuvalandığı öteden beri bilinen bir konu. Türkiye'nin mart ayından bu yana Irak'ın kuzeyinde icra ettiği sınır ötesi operasyonlar, PKK'yla mücadelede çok önemli bir süreç. Irak hükümetinden bu konuda zaman zaman çelişkili açıklamalar gelse de İbadi'nin son ziyaretinde kullanılan söylem karşılıklı güvenlik işbirliğinin artırılabileceğini gösteriyor. Her ne kadar, Kandil ve civarında Irak hükümetinin etkinliği bulunmasa da Irak güvenlik güçlerinin PKK'nın Irak'ta yeni kritik üslenme alanı haline gelen Sincar bölgesinde etkin bir rol oynayabileceği söylenebilir. PKK'nın Sincar'dan çıkarılmasına Irak hükümetinin destek vermesi iki ülke ilişkilerinde güçlü bir dayanak noktası olacaktır.

Türkiye için ikinci önemli konu ise ekonomik işbirliği. Türk şirketleri için önemli bir ticaret fırsatı sunan Irak, yeni sınır kapısının açılmasıyla birlikte ekonomik ilişkilerde yeni bir dönem açılmasını sağlayabilir. Elbette hem güvenlik hem de ekonomik işbirliği, Irak'taki siyasi gelişmeler ve kurulacak hükümetle yakından ilişkili. Türkiye'nin gerek Kerkük'te Türkmenlerin haklarının çiğnenmemesine yönelik vurgusu gerekse Musul'daki başkonsolosluğun yeniden açılması çağrısı yakın gelecekte Türkiye tarafından yeni kurulacak hükümete yönelik güçlü bir mesaj içeriyor. Çünkü, Musul'da istikrarın sağlanması hem Irak'ın genel siyasi dengeleri hem de ülkenin güvenliği açısından hayati öneme sahip. Musul'da Türkiye'nin DEAŞ öncesinde oynadığı olumlu rol tüm ülkeler tarafından bilinmektedir. Bu nedenle, Musul Başkonsolosluğu'nu sadece ekonomik parametrelerle değerlendirmek eksik olur.

Özetle, Türkiye-Irak ilişkilerinin yeni bir döneme girebilmesi için hem bölgesel şartlar hem de iki ülkenin ihtiyaçları gayet uygun bir zemin sunuyor. Fakat ilişkilerin bu uygun zeminde yeniden canlanması için öncelikle Irak'ta sağlıklı, kapsayıcı, adil ve dengeli bir hükümetin kurulması şart. Bunun gerçekleşmemesi halinde verilen sözler havada kalabilir, nitekim son 15 yıl bunun pekçok örneğiyle doludur.

[Doç. Dr. Serhat Erkmen JSGA Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Anabilim Dalı öğretim üyesidir]

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler