HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

ANALİZ - Küresel Mülteci Forumu şimdilik umut vadediyor

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve İsviçre hükümetinin ev sahipliğinde bugün ve yarın Cenevre’de gerçekleştirilecek olan Küresel Mülteci Forumu, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın ilk somut çıktılarından biri - Eylül 2016 tarihli New York Mülteciler ve Göçmenler Deklarasyonu'nda ayrıntılı olarak açıklanan Kapsamlı Mülteci Müdahale Çerçevesi'nin de gereği olarak organize edilen Forum, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın hayata geçirilmesi yolunda, bakanlıklar seviyesinde gerçekleşecek ilk toplantı olma özelliğini taşıyor - Forumun temaları ise yük ve sorumluluk paylaşımı, eğitim, geçim kaynağı geliştirme, enerji ve altyapı, çözümler ve koruma olarak belirlendi. Her birinin ayrı öneme sahip olduğu aşikâr olan bu konular arasında da yük ve sorumluluk paylaşımı teması, çözüm üretme potansiyeli ve diğer insani yardım temalarıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle ayrıca öne çıkıyor - Forumun mültecilik konusunu uluslararası siyasetin gündemine sokması açısından önemli olduğu aşikâr. Fakat günümüzde mültecilik olgusunun siyasal, kültürel ve ekonomik boyutları itibariyle sahip olduğu karmaşık yapısı gereği, forumdan büyük beklentilere girilmemesi hususu da göz önünde bulundurulmalı - Foruma katılacak sivil toplum ve özel sektör kuruluşları gibi devlet dışı aktörlerin, konuya dair tüm çözümleri sadece devlet temsilcilerinden beklemek yerine, kendi aralarında sivil işbirlikleri geliştirerek, mültecileri ve ev sahibi toplulukları merkeze alan yenilikçi çözümler ortaya koyması büyük önem arz etmektedir.

İSTANBUL (AA) -SELMAN SALİM KESGİN- 2019 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde birçok insani yardım kuruluşu ve uluslararası kurum geçtiğimiz yıla dair istatistiki verilerini kamuoyuyla paylaşıyor, medya ve düşünce kuruluşları sona ermekte olan yılda öne çıkan konuları özetliyor. Söz konusu raporlar ve gelişmeler incelendiğinde görülmektedir ki mültecilik ve göçle ilgili diğer konular, ulusal ve küresel ölçekteki gündemlerin en önde gelenlerinden.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, hâlihazırda 25,9 milyon kişi dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba aidiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle ülkesinin dışına göç etmeye zorlanmış, 41,3 milyon kişi ise savaş, çatışma ve afet gibi nedenlerle ülkesi içinde yerinden edilmiş durumda. Bu kişilere yönelik çözümler üretmesi beklenen uluslararası kurumlar ise gerek yapısal gerek politik sebeplerden gerek ise sorunların kaynağındaki karmaşık politik, sosyolojik, ekonomik faktörlerinden dolayı, kalıcı ve sürdürülebilir çözümler ortaya koyamıyor.

Bununla birlikte, geçtiğimiz yıl uluslararası siyaset açısından göç ve mülteciliğe dair bir dizi önemli gelişmeye sahne oldu. Bu gelişmelere hızlıca göz atıldığında, 2018 Aralık ayında BM Genel Kurulu'nda (BMGK) kabul edilen iki önemli mutabakat öne çıkıyor. "Göç Konusunda Küresel Mutabakat" ve "Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat" olarak adlandırılan bu metinler için olumlu ve olumsuz yönde birçok değerlendirme yapıldı. Bağlayıcılıkları olmasa da, göçmen karşıtlığının yükseldiği, göç ve mültecilik konularındaki algıların olgulardan daha muteber olduğu bir dönemde, BM'ye üye olan 192 ülkenin tamamına yakının bu mutabakatlar lehinde oy vermesini önemli bir gelişme olarak kaydetmek lazım. Bundan sonra yapılması gereken ise bu anlaşmalarla üzerlerinde mutabakata varılan konuların takibini yapmak.

Bu kapsamda, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve İsviçre hükümetinin ev sahipliğinde bugün ve yarın Cenevre’de gerçekleştirilecek olan Küresel Mülteci Forumu, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın ilk somut çıktılarından biri. Eylül 2016 tarihli New York Mülteciler ve Göçmenler Deklarasyonu'nda ayrıntılı olarak açıklanan Kapsamlı Mülteci Müdahale Çerçevesi'nin de gereği olarak organize edilen Forum, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın hayata geçirilmesi yolunda, bakanlıklar seviyesinde gerçekleşecek ilk toplantı olma özelliğini taşıyor.

Kosta Rika, Etiyopya, Almanya, Pakistan ve Türkiye’nin eş başkanlığında toplanacak forumun amaçları ise şöyle sıralanıyor: 1. Üye ülkeleri, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri gibi ilgili tüm aktörleri bir araya getirerek mülteci hareketliliklerinin ev sahibi ülkeler üzerindeki baskısını hafifletmek; 2. mültecilerin dirençliliğini artırmak; 3. mültecilerin üçüncü ülkelere yerleştirilme imkânlarını geliştirmek; 4. güvenli geri dönüş şartlarının ortaya çıkmasını desteklemek. Bu amaçlar açısından bakıldığında forum, son dönem BM metinlerinde mültecilik meselesi için sürdürülebilir çözümler olarak sıralanan geri dönüş, başka ülkeye yerleştirme ve yerel uyum modelleriyle paralellik arz ediyor. Bu kapsamda, özellikle dirençlilik kavramı, kaynak ülke, mülteciler, ev sahibi ülke ve toplum açısından önemli detaylar içeriyor. Bireysel, sosyal, kurumsal, örgütsel boyutları olan dirençlilik kavramı, zorunlu göçün tüm muhataplarının yeni durumlara uyum sağlayabilecek donanıma sahip olmasına işaret ediyor.

Forumun temaları ise yük ve sorumluluk paylaşımı, eğitim, geçim kaynağı geliştirme, enerji ve altyapı, çözümler ve koruma olarak belirlendi. Her birinin ayrı öneme sahip olduğu aşikâr olan bu konular arasında da yük ve sorumluluk paylaşımı teması, çözüm üretme potansiyeli ve diğer insani yardım temalarıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle ayrıca öne çıkıyor. Zira hâlihazırda zorunlu olarak ülkelerinin dışına çıkmış kişilerin yüzde 84’ü komşu ülkelerde kalıyor. Örneğin Suriye’den göç eden yaklaşık 6 milyon kişinin Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de hayata tutunma arayışında olması, Venezuela’dan göç eden 4,6 milyon kişinin Kolombiya başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde ciddi bir baskı oluşturması, Sudan ve Kongo’dan gelen mültecilere ev sahipliği yapan Uganda, Afgan göçmenlere ev sahipliği yapan Pakistan örnekleri incelendiğinde, kriz coğrafyalarına komşu ülkelerin zorunlu göçlerin temel yükünü üstlendiği görülüyor.

Bu nedenle, kriz coğrafyalarının ya doğrudan içinde ya da coğrafi olarak yakınında olmaları nedeniyle kapasitelerini aşan yüke maruz kalan ülkelerin üzerindeki yükün hafifletilmesi sağlanırsa, forumun küresellik vasfı daha anlamlı ve mevcut sorunlara çözüm üretme potansiyeli daha gelişmiş olacaktır. Bu kapsamda, forum katılımcılarının yük paylaşımı ilkesi çerçevesinde maddi veya maddi olmayan taahhütlerini dile getirecekleri dikkate alındığında, taahhütlerin daha önceki taahhütlerin tekrarı olmaktan ziyade, önümüzdeki takvim yılı için programlanmış gerçekçi vaatler olması bekleniyor.

Forum açısından öne çıkan diğer bir konu da forumun tanıtımının, mültecilerin foruma katılımını önemseyen bir dille yapılması. Mültecilerin kendilerine dair etkinliklere “anlamlı katılımı” hususu, karar alma mekanizmalarında mültecilerin de temsil edilmesi açısından ve alınan kararların gerçekçi zemine oturması açısından çok önemli. Zira mültecilere dair sorunların onların gıyabında, onlara rağmen konuşulması, gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesinin otomatik olarak diğer düğmelerin de yanlış iliklenmesi sonucunu doğurması örneğinde görüleceği üzere, önemli bir usul hatasıdır. Bu nedenle, mültecilerin foruma ve kendilerini ilgilendiren diğer toplantılara aktif katılımı ve böylece karar alma mercilerinde söz haklarının olması sağlanmalıdır. Fakat (mültecilerin ülkelerinin dışına seyahat etmesinde yaşanan sıkıntılar başta olmak üzere) bazı lojistik engeller ve konu hakkındaki farkındalık eksikliği, mültecilerin kendilerini ilgilendiren uluslararası toplantılara katılımını zorlaştırıyor. Forum organizatörleri yerel ve bölgesel toplantılar aracılığıyla, sahadaki beklentileri Cenevre’ye taşımak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlediler. Bununla birlikte, mülteciliğe dair bazı kronik sorunların altını tekrar çizerek politika yapıcılara ve kamuoyuna sunmak gerekiyor.

Her şeyden önce, "mülteciliğin bir tercih olmadığı" hususu uluslararası kamuoyuna altı çizilerek hatırlatılmalı. Yirminci yüzyıl tarihine hızla bir bakış attığımızda karşımıza çıkan, Avrupa’dan göç edip Ortadoğu’da sığınma arayışında olan Avrupalı toplulukların haberleri, Kolombiya’dan Venezuela’ya göçün şimdi tersine dönmüş olması, Suriye’nin 10 yıl önce dünyanın en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden biri olması gibi manzaralar, manidar bir gerçeği gözler önüne seriyor: Mültecilik bir tercih değildir.

Göç ve mültecilik olgusunun seçim dönemlerinin ve günlük siyasetin öncelikli konusu haline gelmesi, ilgili ülkedeki istihdam, eğitim, sosyal haklara dair sorunların kaynağının mülteciler ve göçmenler olarak sunulması ve bu sorunların çözümü olarak göçmenlerin ve mültecilerin ülkeye girişini, ülkede kalışını, kamusal hizmetlere erişimini zorlaştıracak politikaların önerilmesi de üzerinde durulması, eleştirilmesi gereken diğer bir konu. Zira gündelik hayata dair her sorunun mültecilerle ilişkilendirilerek tartışılması, kamu politikası yapımı açısından gerçekçi olmadığı gibi, insan hakları açısından da mağduriyetler üretmektedir.

Mültecilerin yardıma muhtaç pasif kişiler olarak değerlendirilmesi ve sadece insani yardım bakış açısıyla ele alınması da diğer bir sorun alanıdır. Ülkesini terk etmeye mecbur kalmış bu kişilerin birikim, yetenek ve tecrübelerini göç ettikleri toplumlara aktarabilecekleri mekanizmalar, ev sahibi toplum ve mültecilerin sosyal uyumunun önemli sacayaklarındandır. Bununla birlikte, bazı mülteci grupların daha yoğun ilgi ve özen gerektirdiği aşikârdır. Örneğin refakatçisi olmayan çocuklara yönelik etkili koruma mekanizmalarının tesisi, aile birleşimi konusunda aile bütünlüğünü esas alan politikaların geliştirilmesi, zorunlu göçlerin çifte mağduru olan çocuklara dair önemli konulardan. Ayrıca çocukların en temel haklarından biri olan eğitime katılım konusu da kayıp neslin önlenmesi açısından hayati bir konu.

Peki, tüm bu değerlendirmeler ışığında bakıldığında, mülteci politikaları açısından forum nasıl bir sonuç üretecek? Bu soruya verilecek cevabın mültecilerin lehine olması için, forumun “ismiyle müsemma” olması gerekiyor. Yani “küresel”, “mülteci” ve “forum” kelimelerinin ve bu kelimelerin işaret ettiği anlam dünyalarının Küresel Mülteci Forumu’nun konseptine ve programına yansıtılması bekleniyor. Bu kapsamda, mültecilik meselesini sadece Batı ülkelerine etkileri açısından ele almayan, mültecilerin ve mülteci örgütlerinin katılımını ve forumun öncelikli oturumlarında söz almalarını temin eden ve mülteciliğe dair asıl konularının tartışıldığı bir etkinliğin “Küresel Mülteci Forumu” olarak tanımlanabileceği söylenebilir.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında forumun, mültecilik konusunu uluslararası siyasetin gündemine sokması açısından önemli olduğu aşikâr. Fakat günümüzde mültecilik olgusunun siyasal, kültürel ve ekonomik boyutları itibariyle sahip olduğu karmaşık yapısı gereği, forumdan büyük beklentilere girilmemesi hususu da göz önünde bulundurulmalı. Bu nedenle, foruma katılacak sivil toplum ve özel sektör kuruluşları gibi devlet dışı aktörlerin, konuya dair tüm çözümleri sadece devlet temsilcilerinden beklemek yerine, kendi aralarında sivil işbirlikleri geliştirerek, mültecileri ve ev sahibi toplulukları merkeze alan yenilikçi çözümler ortaya koyması büyük önem arz etmektedir.

[Siyaset bilimci Dr. Selman Salim Kesgin göç politikaları uzmanıdır]

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler