Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Anastasiadis'in Birleşmiş Milletler'de (BM) tek başına kullandığı kürsüde, Kıbrıslı Türklerin de hakkı vardır." dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'ın bugün BM Genel Kurulu'ndaki konuşması hakkında yazılı açıklama yaptı.
Akıncı, dünyanın bugün global tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirterek, iklim değişikliğinin yaratmakta olduğu büyük felaketlerin din, dil, milliyet ve cinsiyet farkı gözetmeden tüm insanlığın geleceğini tehdit ettiğinin altını çizdi.
Terörizm, yoksulluk ve eşitsizlik gibi sorunlara karşı insanlığın birlikte mücadele etmesi gerektiğini kaydeden Akıncı, bu bağlamda Anastasiadis'in BM Genel Kurulu'nda bugün yaptığı konuşmanın başında değindiği bu konuları, kendilerinin de paylaştığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs'ta çözümü sağlayarak bir ortaklık devletinde buluşmanın, bu küresel tehditlere karşı birlikte daha etkin mücadele etmeye de yardımcı olacağını vurguladı.
Amacının, Anastasiadis'in yaptığı konuşmaya satır satır cevap vermek olmadığına dikkati çeken Akıncı, New York'a karşılıklı suçlama amacıyla değil, Kıbrıs'ta çözüme gidecek yolu yeniden açmak için BM ile iş birliği içinde atılabilecek adımları konuşmaya geldiklerini kaydetti.
- "BM kürsüsünde Kıbrıslı Türklerin de hakkı vardır"
Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis'in bugünkü konuşmasında düzeltilmesi gereken önemli hususlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Her şeyden önce Sayın Anastasiadis'in BM'de tek başına kullandığı kürsüde, Kıbrıslı Türklerin de hakkı vardır. Ne yazık ki Kıbrıslı Rum liderler bunu, Kıbrıslı Türkleri 1960 ortaklığından dışladıkları 1963 yılından bu yana tek başlarına kullanma imtiyazını ele geçirmişlerdir. Sayın Anastasiadis, 45 yıldır kendi ve kendinden önceki Kıbrıslı Rum liderlerin çözüm için uğraşmalarına rağmen, sorunun çözümsüz kaldığını ifade etmiştir ancak herkes de bilmektedir ki Kıbrıs Türk halkının çözüm talepleri Kıbrıslı Rum liderlerden gerekli karşılığı bulmamıştır. Bunun yakın tarihteki en önemli iki örneği, 2004’teki Annan Planı referandumu, ikincisi de 2017’deki Crans-Montana konferansıdır."
Crans Montana'dan bu yana son iki yıldır referans kavramlarının hazırlanabilmesi için Anastasiadis'in konuşmasında değindiği üç unsurun altını sürekli çizen Kıbrıs Türk tarafının olduğuna dikkati çeken Akıncı, bunların 11 Şubat 2014 Ortak Açıklama Belgesi, bugüne kadarki mutabakatlar ve 30 Haziran 2017 tarihli Guterres Çerçevesi olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis'in konuşmasında değindiği Guterres Çerçevesi'nin 30 Haziran 2017 tarihli olduğu gerçeğini geçen iki yıl boyunca kabul etmediğini ve 4 Temmuz gibi olmayan belgeler icat ederek, bu süre içinde BM Genel Sektereteri'nin Kıbrıs meselesi için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un çabalarının verimli olmasını engellediğini bilmeyen olmadığını kaydetti.
Akıncı, Anastasiadis'in konuşmasında 30 Haziran tarihli belgeden bahsederken, bu belgenin önemli bir maddesi olan ve siyasi eşitliğin önemli bir göstergesi niteliğindeki 2'ye 1 dönüşümlü başkanlıktan söz etmemesi, çerçevenin içeriğini net bir şekilde kabulde hala zorlandığının göstergesi olduğunu kaydetti.
Gerek dönüşümlü başkanlık, gerek kararlara etkin katılımın geçmiş mutabakatlar arasında var olan ve BM parametresi haline dönüşen siyasi eşitliğin önemli olduğunu belirten Akıncı, "Hem geçmiş mutabakatları kabul ettiğini söylemek hem de bu ilkeleri reddetmek büyük bir çelişkidir ve referans kavramlarının oluşumunu olumsuz etkilemektedir. Bu noktada BM Genel Sekreterinin BM ilkesine dönüşen bu parametrelere sahip çıkarak açıktan tavır alması kaçınılmaz hale gelmiştir." ifadesini kullandı.
- "Guterres ile iyi niyetle çalışmaya hazırız"
Cumhurbaşkanı Akıncı, hidrokarbon konusunda yapmış oldukları ortak komite önerisinin hala masada olduğunu ve bu konuda izlenmesi gereken çıkış yolunu gösterdiğine değindi.
Akıncı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Doğu Akdeniz’deki enerji politikası Ada'nın her iki toplumunu da ilgilendirdiğine göre, bunun birlikte yönetilmesi ve nimetlerinden birlikte yararlanılması en barışçı ve akılcı yoldur. Bu konunun yapıcı bir şekilde yürütülmesi, tüm taraflara kazanç sağlayacağı gibi bölgenin barış ve istikrarına da katkı yaparak Türk-Yunan ilişkilerini de olumlu etkileyecek bir gelişme olacaktır. İddia edildiği gibi 1974'te değil 1963'ten beri devam eden Kıbrıs sorununun tüm tarafların yararına olacak bir şekilde 11 Şubat 2014 Ortak Belgesi'nde de ifade edildiği gibi iki kesimli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı iki kurucu devletli yeni bir federal statü ile sonuçlandırılması en büyük temennimizdir. Biz bu yapıcı tutum, siyasi irade ve kararlılıkla böylesi bir geleceği kurmak için BM Genel Sekreteri Sayın Guterres ile iyi niyetle çalışmaya hazırız."