HABER

"Anayasa taslağı iyiniyetten uzak"

Ankara (AA)- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa taslağının "iyiniyetten uzak, kurnazlıkların yer aldığı bir çalışma olduğunu" savunarak, taslakta Atatürk'ü tasfiyenin yer aldığını, laikliği güvence altına alan maddelerin değiştirildiğini söyledi.

Baykal, partisinin 23. Dönem 2. Yasama yılının ilk grup toplantısında, Anayasa değişikliği çalışmalarını değerlendirdi.

Seçimlerden sonra Türkiye'ye karşı uluslararası ortamda sergilenen tavrın herkesi rencide ettiğini belirten Baykal, Türkiye'ye yönelik bakış açısının, rahatsız verici bir duruma dönüşmeye başladığını ifade etti.

"Bir ülke, sürekli olarak anayasa tartışmaları içinde yaşıyorsa, biliniz ki o ülkede istikrarın altyapısı ve şartları oluşmamıştır" diyen Baykal, anayasa konusunda kafasını, duygularını netleştirememiş bir ülkenin, durmuş, oturmuş ve istikrarlı bir ülke olduğunun söylenemeyeceğini belirtti.

Anayasa taslağında ilk olarak Atatürk'ü tasfiyenin yer aldığını ve tasfiyenin tamamlanmadığını savunan Baykal, laikliğin içini boşaltan, laikliği güvence altına alan maddeleri değiştiren bir taslak da olduğunu ileri sürdü. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasamızın değişmez olduğu söylenen maddelerine, dolaylı olarak müdahale eden bir taslak. Amaç, Anayasadaki laikliğin içini boşaltmak.Üçüncü temel amaç, Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü sarsabilecek çok tehlikeli bir girişimi, bu anayasada gerçekleştirmek; eğitim birliğini Türkçe olmaktan çıkarmak. AKP Genel Başkan Yardımcısı başkanlığında hazırlanan, bilim ve siyasetçi komisyonundan çıkan taslağın 44. maddesi, Türkçeyi eğitim dili olmaktan çıkarıyor, etnik dillerle eğitime imkan
tanıyan bir düzenlemeyi getiriyor. Başbakan frene bastı, 'bu şekliyle aman ha...' diyerek, isabet etti. Umarız bütün bu yanlışlıkları ortadan kaldırır.

Taslağın ortaya koyacağı dördüncü sonuç, yargıyı siyasetin denetimi altına almasıdır."

Baykal, artık yabancıların, Türkiye'ye, "laik cumhuriyet" demekten vazgeçtiklerini, Türkiye'nin "ılımlı din devleti" olarak algılanmaya başlandığını ifade etti.
Açıktan bu gidişe net bir şekilde karşı çıkamayan çevrelerin, "Acaba Malezyalaşma süreci mi var, mahalle baskısı mı var?" diye sormaya başladığını kaydeden Baykal, "Mahalle baskısı var mı yok mu tartışılıyor. Bunu söyleyenler, 'Devlet baskısı var' demekten çekinenlerdir. Olayın özü, devlet baskısıdır" diye konuştu.
Kadrolaşmanın tam hızla devam ettiğini ileri süren Baykal, Abdullah Gül'ün, cumhurbaşkanı olmasından sonra önüne gelen her kararnameyi imzaladığını iddia ederek, "Ne yazık ki Çankaya, AKP iktidarının noterliği konumuna dönüşmeye başlamıştır. Bu, kaygı verici bir tablodur" dedi.

22 Temmuz seçimleri sonrası ortaya çıkan tablonun, "rahatlamanın, ferahlamanın ortaya çıkmasına değil, gelecekle ilgili kaygıların artmasına neden olduğunu" savunan Baykal, seçimin çok tartışılacağını, para hükümdarlığı altında bir seçim gerçekleştirildiğini öne sürdü.Türkiye'nin sorunlarının devam ettiğini, seçimlerin temel sorunların
çözümüne katkı getirmediğini ifade eden Baykal, Türkiye'nin en temel sorunlarından birisinin terör olduğunu söyledi. Baykal, "Olay karmaşıktır, bir bütündür. İktidarların görevi, konuyu bütün bu yönleriyle ele alarak, uyumlu, tutarlı ve etkili kararlar almaktır" dedi.

Türkiye'de "terörün" yerine "şiddeti" ikame etme çabaları olduğunu ifade eden Baykal, "Teröre kol kanat gerenler, bir süre sonra terörün kurbanı haline dönüşmek zorunda kalırlar" diye konuştu.

Irak İçişleri Bakanı ile yapılan müzakereler sonucunda imzalanan terörle mücadele anlaşmasına da değinen Baykal, "O müzakerelerde biz çok sakıncalı, çok yanlış bir iş yaptık. BM şartının bize tanıdığı, hiçbir ülkenin icazetine ihtiyaç göstermeyen sıcak takip hakkını onların onayıyla kullanma çabası içine girdik. Türkiye, kendisine yönelik terör karşısında uluslararası hukukun tanıdığı hakları kullanma kararlığı içine ciddiyetle girmeden etkili bir sonuç alma şansına sahip değildir" dedi.

En Çok Aranan Haberler