Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Basına bakış açısı, basının içinde bulunduğu şartlar, gazetecilerin ekonomik ve özlük hakların elbette çağdaş ülkelerde olduğu gibi güvence altına alınması lazım'' dedi.
Arınç, ''16 Ocak Basın Onur Günü'' dolayısıyla Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti tarafından Kasr-ı Hümayun'da düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'e giden yolda bu mekanın çok önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade eden Arınç, basının Anayasa ile güvence altına alınan önemli bir kurum olduğu söyledi.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazıları '4. kuvvet medya' diyor, bazıları sıralamaya itiraz ediyor, çok daha önemli bir yerde olduğunu ifade ediyor. Medya yerel gazeteleriyle, televizyonlarıyla, belgesel yayın yapan televizyonlarıyla, bütün gücüyle sektör olarak çok önemli. Halkımızın bilgilenme hakkını en güzel şekliyle yerine getiriyor. Basında sansürün kaldırılışının yıl dönümünü kutladığımız gibi, 6 gün önce de 'Çalışan Gazeteciler Günü' kutlandı. Basının hür olması elbette sadece Türkiye için değil, bütün dünya için, halklar için çok önemlidir. Anayasamızın 28 ve müteakip maddelerinde de bunlar güvence altına alınmıştır. Bir meselenin Anayasada kanunlarla güvence altına alınması, sadece satırlarda kalmasını gerektirmiyor. Bunun gerçekten işlevselleştirilmiş olması lazım.
Basına bakış açısı, basının içinde bulunduğu şartlar, gazetecilerin ekonomik ve özlük hakları elbette çağdaş ülkelerde olduğu gibi güvence altına alınması lazım. Eğer Türkiye çağdaş demokratik, özgürlükçü bir yapıya kavuşacaksa bunda en büyük pay basına düşmektedir. Bunu isteyenler basının da bu konudaki önemini iyi bilmek zorundadırlar.''
-RTÜK KANUNU'NDA DÜZENLEME-
Arınç, 2004 yılında sektörün bütün temsilcilerinin katılımıyla bir şura gerçekleştirildiğini ve Basın Kanunu'nu çıkardıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Kabul edelim ki üzerinde çok fazla itiraz edilmeyen bir kanuna sahibiz. Şüphesiz uygulamalar sırasında aksayan ve eskiyen hükümler olursa bunlar da değiştirilebilir. Önümüzde önemli bir çalışma var. RTÜK'ün 1994 yılında çıkan kanununu yeni baştan düzenledik. 51, 52 maddelik bir kanun oldu. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerin yerine yeni hükümler koyduk, boşluklar vardı onları doldurduk. Terminoloji değişmişti onu dikkate aldık. AB uyum sürecinde, radyo ve televizyonların yeniden düzenlenmesiyle ilgili yeni çağdaş bir RTÜK Kanunu'nu taslak haline getirdik. Üç dört aydır web sitemizde yayınlandı, bununla ilgili itirazlar dikkate alındı. Bir hafta içinde TBMM'ye sevk edilmiş olacak.''
''Anadolu Ajansı ile Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yerel basını güçlendirme, gazetecilerin haklarını gözetmek noktasında önemli adımlar attı'' diyen Arınç, ''Basın kartlarına sahipsiniz ama bu basın katlarına yeterli itibarı ve hatta fonksiyonlu hale getirmeyi son günlerde yapılan çalışmalarla ancak karşılayabildik. Bugün sarı basın kartı sahibi olan arkadaşlarımızın Türkiye'de yararlanabilecekleri çok önemli işlemler var. Bunlar daha da genişletilebilecek'' diye konuştu.
-6 AY İÇİNDE BASIN ŞURASI-
Aynı zamanda TRT'den de sorumlu olduğunu hatırlatan Bülent Arınç, TRT'nin kamu yayıncılığı yaptığını, kanunla kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalıştığını söyledi.
TRT-5 Anadolu kanalından yerel televizyonların da yararlandığını anlatan Arınç, ''Onlar içinde program yapabiliyorsunuz, onlardan program desteği alabiliyorsunuz'' dedi.
TRT'nin bugün 11 kanala ulaştığını belirten Arınç, önümüzdeki hafta İstanbul'da Avrupa Birliği ülkeleriyle ilgili yeni bir kanalın hizmete gireceğini ifade etti.
Ardından tamamen İngilizce bir kanalın hizmete gireceğini dile getiren Arınç, ''TRT turizm, belgesel, müzik, TRT-Türk ve diğerleriyle farklı kanallarla daha çok izleyiciye ulaşmak niyetindeyiz'' dedi.
Yerel gazete ve televizyonların desteklenmesinin hem Anadolu Ajansının kendi sitesinde, hem de Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün kendi sitesinde yayımladığı haber ve bültenlerle, bir taraftan da TRT-5 kanalıyla daha güçlü hale geldiğini söyleyen Arınç, şunları kaydetti:
''Şüphesiz sektörde sorunlar var. Gazetecilerimizin, ekonomik ve özlük haklarını dikkate almamız lazım. Patronlarla ve işverenlerle temaslarımızı götüreceğiz. Elbette basından da beklediğimiz sorumlu bir gazetecilik yapılmasıdır. Gazeteciliği, basında önemli görevler üstlenmeyi bir ifade özgürlüğü olarak görüyoruz. İfade özgürlüğünün sınırları AİHM'in birçok kararında çizilmiş bulunuyor. Terör ve şiddetin bir araç olarak kullanılmaması, kamu düzenine dikkat edilmesi, suç işlenmesine tahrik edilmemesi... Bugün gazeteciler hakkında ceza muhakemesi kanunları ve ceza kanununa göre açılmış pek çok davalar buluyor. Bunların 4 bin civarında olduğunu biliyoruz. Özellikle son yıllarda yapılan adli soruşturmaların gizliliğinin ihlali sebebiyle açılmış pek çok davalar var. Bu davaların bir kısmı da sonuca bağlandı, bağlanmak üzere. Bakanlığım olarak bir çalışmanın içindeyiz. Basın özgürlüğünü ve gazetecilerin haber alma özgürlüğünü kısıtlayan maddeler, Yargıtay ve mahkeme kararları dikkate alınmak suretiyle, benim başında bulunduğum bir grupla çalışıyoruz. Adalet Bakanlığına da görev verdik, onlar da çalışıyor. Bazı kanunların bazı maddelerinde suç unsurlarının yeniden dikkate alınması suretiyle basın özgürlüğüne ilişen noktalarda yeni düzenlemeler yapacağız.''
Bu yılın ilk 6 ayı içinde bir basın şurası düzenlemeyi planladıklarını anlatan Arınç, sektörün önde gelen kuruluşlarını dikkate alarak, basının içinde bulunduğu talepler, beklentiler, öneriler ve sorunları masaya yatıracaklarını ifade etti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç'a, Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti tarafından ''Basın Onur Ödülü'' verildi. Arınç'a ödülünü, Cemiyet Başkanı Halit Yılmaz sundu.
Arınç, ödül töreninin ardından Atatürk'ün 16 Ocak 1923'te düzenlediği basın toplantısında oturduğu masaya oturdu. Arınç'ın ardından aynı masada Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Vekili Salih Melek, Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Bengi, Radyo Televizyon Yayıncıları Federasyonu Başkanı Adnan Yüce de yerlerini aldı.
Bülent Arınç, daha sonra kasrın bahçesinde Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün ''Atatürk ve Anadolu Basını'' adlı sergisini açtı.