ANKARA (A.A)Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un sözleri üzerine inceleme başlatılması ve dava açılmasıyla ilgili olarak, ''Eğer Batum hakkında böyle bir dava açılırsa onun istediği meşhur olma sevdasına da kavuşabilir. Dolayısıyla 'hiçbir dava açılmamalı' kanaatimi ifade ediyorum'' dedi.
CNN Türk Televizyonunda canlı yayında soruları yanıtlayan Arınç, ''CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'a yönelik bir siyasetçi olarak soruşturma açılmalı mı, Bakanlık izin vermeli mi? Yoksa bunun bedeli siyaseten mi olmalı?'' sorusunu ''Bedeli siyaseten olmalıdır'' diye yanıtladı.
''Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, açıklamasında iki siyasi partiye dikkati çekti. Buradan yola çıkılarak AK Parti de ordu üzerinden siyaset yapmakla suçlandı. Bu suçlamaya yanıtınız var mı?'' sorusu üzerine Arınç, şunları kaydetti:
''Biz Silahlı Kuvvetlerin düşünce açıklaması, şudur, budur... O konuyu tartışmıyoruz, ama AK Parti'yle ilgili olarak bu olabilir de CHP olarak derseniz burada ayrıcalık olmamalı. Asker üzerinden siyaset yapmak fevkalade yanlıştır, fevkalade çirkindir. Çünkü Silahlı Kuvvetler siyaset dışında kalması gereken bir kurumdur. Onu elimize, önümüze koyarak onun üzerinden rant temin etmeye çalışmak çok yanlış bir şeydir. Benim ya da başka bir arkadaşımın zaman zaman bu tür eleştirileriyle 'ordu üzerinden siyaset yapıyor' deniyorsa, bunu kabul etmeyiz. CHP içinde, BDP içinde, MHP içinde, Parlamento dışında olan başka partiler içerisinde bu tür eylemlerde bulunanlar varsa, sözleriyle, davranışlarıyla, hareketleriyle bunu fevkalade yanlış bulduğumu söylemek istiyorum.''
Genelkurmay Başkanlığının, artık her hafta açıklama yapmadığını belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Genelkurmay Başkanlığı adına, iki kişi, bütün gazetecileri karşısına alarak günlük olaylar konusunda haddinden fazla konuşmayı yapmıyor artık dikkat ederseniz. Yani her konuyu soracaksınız, her konuda bir şey söyleyecek ama bir yanlış veya eleştiri söz konusu olduğunda bu konuyu geçelim diyecekler. Biz o zaman da üzülüyorduk. Silahlı Kuvvetler günlük olaylar konusunda niçin her hafta birisi veya ikisi vasıtasıyla açıklama yapar, gerekirse Genelkurmay Başkanlığının kendi sitesi de var, imkanları da var. Çok önemli gördüğü bir konu üzerinde bir açıklama yapabilir, belki bir bilgilendirme de yapabilir. Nitekim benimle ilgili olduğu söylenen bir olayla ilgili de geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı.
Bundan sonra belki daha çok CHP'ye dikkat etmek lazım. Çünkü Atatürkçü Düşünce Derneğin'de bu konuşmayı yapıyor Batum. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanı Sayın Çölaşan da daha önce yaptığı konuşmalarda bildiğiniz gibi 27 Mayıs bir askeri darbe değildir, devrimdir. Halk da onu büyük bir coşku ve sevinçle karşılamıştır' demişti. Ölenler için de onların manevi şahsiyetlerini rencide eden sözler söylemişti. Al birini vur ötekine. Bir tarafta Batum, bir tarafta Tansel Çölaşan. Başka bir yerde de bu konuşmaları yapmaları mümkün değil. Yine unutmayalım ki bu derneğin eski yöneticileri de Eruygur gibi, Tolon gibi, bir başkaları gibi askerlikten ayrılmış kişilerdir. Dolayısıyla eğer asker üzerinden siyaset yapmak sadece siyasi partilere mi münhasırdır. Bugün televizyon programlarına çıkan her birisi neredeyse kadrolu memur haline gelmiş öylesine emekli subaylar var ki her konuda maşallah uzun uzun konuşabiliyorlar. Ben eminim ki silahlı kuvvetlerin bugünkü yönetim kadroları da bunların konuşmalarından ve davranışlarından fevkalade rahatsız olmalılar.''
KKTC konusunda yaşanan gelişmelere ilişkin bir soru üzerine Arınç, Kıbrıs'taki mitingleri yapanların hassasiyetleri gözetmesi gerektiğini belirtti.
Arınç, ''Yani Güney Kıbrıs bayraklarıyla Türkiye Cumhuriyetine, ordusuyla siviliyle 'hasstir' diye hakaret eden pankartları taşıyanların ve onlara göz yumanların bunu düşünmesi gerekirdi. 'Serdar Denktaş bunu demiş...' Ama Cumhurbaşkanlığı katında da hemen iki saniye sonra yalanlandı. Yani Türkiye bir büyükelçi atayacaksa, birisi gidiyor birisi geliyorsa bunun kabul görmemesi düşünülebilir mi? Sayın Serdar Denktaş bakanlık yapmış biri bunu nasıl söyleyebilir?'' diye konuştu.
Büyükelçi Kaya Türkmen'in dışarıdaki görev süresinin dolduğunu ve belli bir süre için Kıbrıs'a atandığını Dışişleri Bakanı'nın söylediğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Yerine atanan insan piyasadan bulunan bir insan değil ki, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığı yapmış, sekiz sene Kıbrıs ile ilgili acil yardım programını yönetmiş, yardım heyetinin başında, Kıbrıs ekonomisinin gelişmesi için yıllardan beri çalışan bir insan. Sadece Kıbrıs'ı ekonomik açıdan kalkındırmak için bir insan arasanız Türkiye'de Halil İbrahim Akça'dan başkasını bulamazsınız. Yani yüksek düzeyde eğitimi olan, yüksek düzeyde kamu hizmeti olan birisinin oraya büyükelçi olarak atanmasına niçin itiraz ederler, bunu anlamıyorum. İyi büyükelçi, kötü büyükelçi diye bugüne kadar bir ayrım yapıldığını da duymadım.''
Hükümetlerinin Kıbrıs ile ilgili düşüncelerini de açıklayan Arınç, şunları kaydetti:
''Kıbrıs bizim bir parçamız. Anavatan da onların anavatanı. Birbirimizle tarih, kültür, inanç, mücadele beraberliğimiz var. Hükümetimiz döneminde de Kıbrıs'ın kalkınması için 800 milyon liradan fazla, kimisi hibe, kimisi ekonomik katkı, kimisi yollarını yapmak, sularını getirmek vesaire... Helali hoş olsun. Bu onlar için verdiğimiz bir ulufe değil, bir şey değil. Kıbrıs'ın bu kadar huzur ve mutluluk içerisinde yaşamasını isterken, orada bir avuç insan Türkiye aleyhinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhinde miting yaparken, konuşma yaparken, hükümet katından bir eleştiri gelmemesini... Şimdi geliyor, Sayın Cumhurbaşkanı da Başbakan da, 'Evet çok yanlışlıklar yapıldı. Ben partileri topladım...' Bu tür mitinglere karşılık verilmemesi konusunu gündeme getiriyorlar.''