Arınç, ''Kamuda ve Toplumda Etik Algılaması Konferansı''nda yaptığı konuşmada, etik kavramının bir kamu yönetimi kavramı haline gelmesinin dünyada ve Türkiye'de yeni bir durum olduğunu söyledi. Kanunlar ve düzenlemeler ne kadar mükemmel olursa olsun adalet ve hakkaniyet kavramlarının tam olarak hayata geçmesi için yeniden insana odaklanma zorunluluğu olduğunu ifade eden Arınç, başkasının hukukunu, kamu hukukunu korumanın devletin, yani milletin malına el uzatmamanın mevzuattan, yazılı kurallardan önce bir iç terbiye meselesi olduğuna dikkati çekti.
Arınç, modern dünyada en donanımlı devletlerin bile mevzuatla, polisiye tedbirlerle başa çıkmakta zorlandığı yolsuzlukların, görevi kötüye kullanmanın, esasen ahlak temelinden yoksunluğun eseri olduğunu belirtti. Önce bu ahlak temelini sağlamlaştırmanın şart olduğunu vurgulayan Arınç, bütün çareyi yazılı kanun ve kurallarda arayan dünyanın gelişmiş ülkelerinin ellerindeki eksiksiz denilebilecek yazılı kanun ve kurallara rağmen büyük yolsuzluk ve skandalların önüne geçmeyi bir türlü başaramadıklarına işaret etti.
-''MİLLETİNE HİZMET ETME MAKAMI''-
Arınç, Türkiye'de ve dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde hem siyaset kurumunun hem de bürokrasinin etik dışı davranışların sergilendiği, yolsuzlukların yoğunlaştığı, adeta odak haline geldiği dönemleri yaşadığını söyledi.
''Bunlara hepimiz üzülerek şahit olduk'' diyen Arınç, şöyle devam etti:
''Özellikle ülkemiz 2000'li yıllara bankaların bir bir hortumlandığı, kamu binalarında rüşvetin kol gezdiği, devleti dolandıran müteahhit-siyasetçilerin cirit attığı, milletimize yakışmayan acı bir manzarayla girmiştir. Maalesef milletine hizmet etmeyi unutan siyaset anlayışı ve siyasetçiler ünlü Fransız şair ve düşünürü Paul Valery'nin 'kötüye kullanılmayan iktidar cazibesini kaybeder' sözünü haklı çıkarmak istercesine hizmet yerine talanı, emaneti korumak yerine rant paylaşımını kendisine amaç edinmiş ve ülkeyi bir yolsuzluklar bataklığına çevirmiştir.
Devleti insanına hizmet yeri değil de adeta yağma ve talan yeri olarak gören siyaset anlayışı maalesef insanımızda siyaset kurumu ve siyasetçiye karşı bir güvensizlik oluşmasına neden olmuş, dahası devletine ve onu yönetenlere karşı inancını yitirme noktasına getirmişti. O günkü siyaset anlayışı bu milleti tarihin en müstesna milletlerinden yapan inanç ve ruh değerlerine sırtını dönmüş, kadim değerleriyle bağlarını koparmış, onu daima doğru ve dik tutacak insanını küçümsemiş, toplumun ahlak değerlerini gözardı etmişti. Ancak, aziz milletimiz bu siyaset anlayışını elinin tersiyle itti ve onları tarihin karanlıklarına mahkum etti. Çok şükür bugün devleti bir işgal yeri olarak değil, milletine hizmet etme makamı olarak gören bir siyaset anlayışı iş başındadır.''
Yolsuzlukla mücadelenin caydırıcı yasalar ve birtakım cezaları kaçınılmaz kıldığını anlatan Arınç, ancak yasaların her zaman bir boşluğu bulunduğunu ve istismar edildiğini ifade etti.
-TOPLUMSAL DESTEĞİN ÖNEMİ-
Hedef gösterip bir cadı avı başlatmak amacında olmadığını dile getiren Arınç, kamu yönetiminin yalnızca siyasetçilerden oluşan bir mekanizma olmadığına dikkati çekti. Arınç, ''Bürokrat, siyasetçinin her dediğini yapacak bir emir eri değildir. Siyasetçinin yanlış ve haksız taleplerine karşı direnme vakarını gösterebilmelidir. Sahip oldukları makamlar sefahat sürmek için değil, milletin malına, canına, namusuna sahip çıkması için ona emanet edilmiştir. Oturduğu makamında kanunların kendisine tanıdığı değil, vicdanının çizdiği sınırlar içerisinde icraat yapmalıdır'' diye konuştu.
Arınç, hükümetin devlet memurlarının bizzat görmüş ya da bir şekilde duymuş oldukları suç teşkil eden konuları rahatlıkla bir üst makama bildirebilmeleri konusunda yeni düzenlemeler yaptığını anımsattı.
Arınç, bu konuda medyaya da büyük işler düştüğünü belirterek, ''Çünkü medya toplumların aynasıdır, medya milletin menfaatinin durduğu yerde durmalı. Ülkenin değerleri ve milletin menfaati söz konusu olduğunda korkmadan cesurca hareket etmelidir'' diye konuştu.
''Kamu Görevlileri Etik Kurulunu tamamlayacak bir başka düzenlemeye de ihtiyaç var. Bu da kamu denetçiliğidir'' diyen Arınç, ''Bazılarımızın ombudsmanlık dediği, bazılarımızın da daha evvel yasalaştığı için kamu denetçiliği kurumu olarak bildiği, yani silahlı kuvvetler ve yargı dışındaki tüm kamu kurumlarında vatandaşların şikayetlerinin değerlendirileceği bir düzenlemeye de ihtiyaç vardır'' şeklinde konuştu.