Yargıtay, "boşanma davalarında boşanma kararı verilebilmesi için, anlaşmalı dahi olsa hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerektiğine" işaret etti. Dazkırı Aile Mahkemesi, baktığı 3 ayrı boşanma davasında, tarafların boşanma konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verdi. Adalet Bakanlığının, yerel mahkemenin bu kararlarına karşı kanun yararına bozma istemesi üzerine dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne geldi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kanun yararına bozma isteğini kabul ederek, hükümleri sonuca etkili olmamak üzere bozulmasına karar verdi.
Daire'nin kararında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağının öngörüldüğü hatırlatıldı. Kararda, bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, "hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocuklarının durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerektiğine" işaret edildi.
Hakimin, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabileceği ifade edilen kararda, bu değişikliklerin kabulü halinde boşanmaya karar verilebileceği kaydedildi.
Daire'nin kararında, "Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim, tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise taraflardan delilleri sorulup toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının Medeni Kanun'un ilgili maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı ve davalı asil dinlenilmeksizin vekillerinin beyanıyla yetinilerek eksik inceleme ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır" denildi