HABER

Aselsan ve TÜBİTAK ölümlerinde şok iddia

Kuşkulu ölümleriyle kamuoyunun gündemine gelen Aselsan mühendislerinden Hüseyin Başbilen'in cinayete kurban gittiği görüşünün üç adli tıp uzmanı tarafından teyid edilmesinden sonra, 14 Temmuz 2004'de geçirdikleri kazada ölen TÜBİTAK görevlileriyle Aselsan mühendisleri arasında bir irtibat olabileceği ihtimali de ağırlık kazandı.

Aselsan mühendisleriyle 2004'teki kazada ölen TÜBİTAK görevlilerinin ölümü arasında ortak yönler var. Davaların birleştirilmesini isteyen avukatlar, "MİT'in iki olaya da müdahil olması gerekir" görüşünde.

Aselsan'da çalışan üç mühendisin 2006-2007 arasında esrarengiz biçimde "intiharları"yla 2004'te üç TÜBİTAK görevlisinin trafik kazasında ölümü hakkındaki dosyalarda benzerlikler öne çıkıyor. İki davanın avukatları dosyaların birleştirilmesi gerektiğini öne sürüyor.

MİT MÜDAHİL OLMALI

Aselsan görevlisi Hüseyin Başbilen'in avukatı Mustafa Barış Çatalbaş, hem kendilerinin hem de savcının bu irtibatlar üzerinde durduğunu belirterek, "Dosyaların birleştirilmesine engel bir şey yok" derken, TÜBİTAK görevlisi Ercan Kuruoğlu'nun avukatı Uğur Amasya, yaptıkları itiraz üzerine davanın Yargıtay'da olduğunu, temyizden döndüğü taktirde davaların birleştirilme ihtimalinin bulunduğunu kaydetti. Amasya, "MİT'in bu iki olaya da müdahil olması gerekir. Çünkü mahkeme bir yere kadar gidebiliyor." dedi.

İKİ DAVADA BİLGİ YOK

Bu arada, Aselsan mühendisi Hüseyin Başbilen'in aracındaki çantasından tank projesi kaybolurken, kaza sonucu ölen TÜBİTAK görevlisi Ercan Kuruoğlu'nun geliştirdiği kripto çözüm cihazının şifre ve yazılımlarının yer aldığı bilgisayarı da kaza yerinde kaybolmuştu. Ercan Kuruoğlu'nun avukatı Uğur Amasya, yaptıkları itiraz üzerine davanın Yargıtay'ta olduğunu, temyizden döndüğü taktirde davaların birleştirilme ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Amasya, şunları söyledi:

"İki dava da birisi trafik kazası, diğeri intihar denilerek hemen kapanabilecek gibi gözüküyor, ancak davalarda ölen kişilerin üzerinde çalıştıkları projeler bakımından benzerlikler bulunuyor. Her iki kurum da projelerin gizliliği ve stratejik önemi gereği detay vermekten kaçınıyor. Bu da gerçeğin ortaya çıkmasına imkan vermiyor."

'ESRARENGİZ BİR KİŞİ ARAMA YAPTI'

"Ben bu iki olaya da MİT'in bir şekilde dahil olması gerektiğini düşünüyorum" diyen Amasya, şöyle konuştu: "Çünkü mahkeme bir yere kadar gidebiliyor. Her iki olayda da projeler üzerinden sonuca gidilebilir, ancak bunlar çok hassas konular olduğu için MİT'in kapsamlı bir incelemesi gerekiyor."

Amasya, Aselsan mühendisi Başbilen'in tank projesinin yer aldığı çantanın arabasından çalınması gibi, Kuruoğlu'nun bilgisayarının da kaza yapan arabadan alındığını, köylülerin tanıklığına göre, kaza sonrası olay yerine gelen esrarengiz bir kişinin arabada arama yaptığını sonra da kaybolduğunu söylediklerini hatırlattı. Amasya, "O bilgisayarın içinde Irak'taki çuval olayında el konulan kripto çözücü cihazın şifreleri vardı. Biz mahkemede bunları dile getirince TÜBİTAK 'kırık olarak bize getirildi' diye mahkemeye bilgi verdi. Ama bu içerisinde çip alınmış mıydı, bilgiler yerinde miydi, bunların hiç birisi belli değil." diye konuştu.

KRİPTO ÇÖZÜCÜ CİHAZ KAYIP

Eski bakanlardan Ramazan Mirzaoğlu'nun damadı Ercan Kuruoğlu, Temmuz 2003'te Süleymaniye'deki çuval baskınında Türk çadırında el konulan kripto çözücü cihazı yapan kişi olarak da biliniyordu. Kuruoğlu buna benzer bir cihazı yeniden geliştirirken, söz konusu cihaz askeri bir ortamda denendi ve Kuruoğlu dönüşte hayatını kaybetti. Mahkeme aşamasında avukatı, Kuruloğlu'nun bilgisayarının kaybolduğunu ve bilgilerin çuval olayında el konulan kripto çözücünün şifreleri olduğunu açıklamıştı. Bunun üzerine TÜBİTAK davaya katılarak "Bilgisayar bizde. Jandarma getirdi. Getirdiklerinde kırıktı" açıklamasıyla yetinmişti. Traktör sürücüsü Cemal Elmas'a 2 yıl 7 ay 7 gün, Tübitak şoförüne de 1 yıl 6 ay 22 gün ceza verilirken, Mercedes şoförü ise beraat etti. Dosya şu an Yargıtay'da.

F-16 PROJESİNDE BULUŞMUŞLAR

TÜBİTAK'ta F-16 uçaklarının ABD'nin orijinal yazılımlarından bağımsız olarak dost-düşman ayrımı yapabilmesini sağlayacak "milli yazılım projesinde" görev alan Ercan Kuruoğlu, Mustafa Aktekin ile projeler kapsamında askeri uzman olarak görev yapan Yüzbaşı Yücel Kenter, 2004 yılı başında aynı konuda çalışma yapan TAI ve Aselsan ile TÜBİTAK arasında yürütülen koordinasyon sırasında askeri uzmanlara Aselsan mühendisleriyle brifing verdiler. F-16 uçaklarının ABD tarafından yapılan yazılım şifrelerinin çözümü ve bundan ayrı olarak milli bir yazılım projesinin geliştirilmesi için, üç kurum tarafından yürütülen benzer projeler, aynı arabada şüpheli bir kaza sonucu hayatlarını kaybeden TÜBİTAK görevlileriyle Aselsan mühendislerini bir araya getirdi.

TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ PROJEYİ ÇALIŞIYORLARDI

Yüzbaşı Yücel Kenter (32) ile TÜBİTAK uzmanları olan M. Ercan Kuruoğlu (31) ve Mustafa Aktekin (54) 14 Temmuz 2004'te (Aselsan'daki ölümler başlamadan iki yıl önce önce) Çanakkale-Gelibolu yolu üzerinde şüpheli bir trafik kazasında hayatlarını kaybetti. Kazaya karışan İstanbul plakalı bir traktör ve mercedeste kimsenin burnu dahi kanamamıştı. TÜBİTAK'ın mahkemeye sunduğu bilgide, bu kişilerin Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili kriptolar (gizli şifreler) üzerinde çalıştıkları, yeni geliştirilen askeri bir cihazı denemek için Çanakkale'ye gittikleri anlaşılmıştı. Askeri görevli Yücel Kenter, muhabere yüzbaşı rütbesini taşırken, Kuruoğlu ile Aytekin TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde çalışıyordu. Bu enstitü, ulusal güvenliği ilgilendiren gizlilik dereceli bilgilerin korunması hususunda Türk Silahlı Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı'na destek veriyor. Burada çalışan uzmanların, görevleri konusunda ailelerine dahi bilgi vermedikleri iddia edilmişti.

Kaynak: Yeni Şafak

En Çok Aranan Haberler