HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Askeri darbelere hayır demek için bir araya geldik"

Yönetmen Muhammed el-Bahravi: - "Bu filmde ezilen insanları anlatmaya çalıştım. İki tarafın da sorunlarını ve yaşadıklarını beyaz perdeye yansıtmayı denedim. Askeri darbelere hayır demek için bir araya geldik" - Yapımcı Muhammed el Cibba: - "Ben de bir oyuncuyum ve aynı zamanda oyuncu adaylarını profesyonelleşmeleri için eğiten bir grubumuz var. Mısır için profesyonel bir şeyler yapmak istedik" - "Mesajımız insanlık, insanlığa odaklanıyoruz. Biz Türkiye'deyiz fakat Mısır'la ilgili bir film yaptık, bu çok zordu. Fakat bütün zorluklara rağmen bir şeyler yaptık" - Türk Arap Medya Derneği Genel Direktörü Fatih Öke: - "Film, 'Mısır Göç Sineması' adını verecek olursak, bu akımın ilk örneği. Mısır'ın sınırları dışında, Mısır'la ilgili çekilmiş ilk film" - "Filmin galasını 16 Temmuz'da yaptık. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Allah göstermesin yaşayacağımız böyle bir dünya olacaktı. El Hatk filmi bize o dünyayı en net şekilde anlatan bir sanatsal örnek" - "Umarım bu film iyi bir dağıtıcı bulur ve sinemada bir yer edinir. Türkiye'deki dağıtımcıların 'El Hatk' filmine sahip çıkmalarını istiyoruz"

İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - MEHMET KARA - "El Hatk" filminin senarist ve yönetmeni Muhammed el-Bahravi, "Bu filmde ezilen insanları anlatmaya çalıştım. İki tarafın da sorunlarını ve yaşadıklarını beyaz perdeye yansıtmayı denedim. Askeri darbelere hayır demek için bir araya geldik." dedi.

Mısır'da demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı yapılan kanlı darbe sonrasında yaşananları, Mısırlıların gündelik hayatından esinlenerek anlatan film, izleyiciyle buluştu.

Bahravi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, haksız yere cezaevinde kaldığını belirterek, oradaki mahkumların ve ailelerinin çektiği sıkıntılardan esinlendiğini söyledi.

El Cezire'de çalıştığı iddiasıyla hapse atıldığını dile getiren Bahravi, "25 Ocak Mısır Devrimi'ne katıldık. Özgürlüğün Mısır'a gelmesi tek hayalimizdi. Hayalimiz gerçekleşti ama Mısır'da darbeyle her şey değişti. Ben hiçbir suçum yokken 3 sene boyunca hapiste kaldım." ifadelerine yer verdi.

Hapiste kaldığı süreçte eşinin annesinin de hapse girdiğini kaydeden Bahravi, şöyle konuştu:

"Eşim bu süreçte en az bizim kadar acı çekti. Bir gün beni, diğer gün annesini ziyaret etti. Bebeklerim vardı. Onlar da bizimle beraber her şeye katlandı. Hapishanede sürekli kitap okudum. Filmin fikri cezaevinde doğdu. Orada insanların ve ailelerinin sıkıntılarını gördüm. Hapishanede çalışıp yaptığı işten memnun olmayanlar vardı. İşkence ettikleri doktor, mühendis ve öğretmenlerdi. Onların rahatsızlığını da yansıttım. Zaman zaman benimle de konuşuyorlardı. Hapishaneye girmeden önce 2 hafta boyunca işkence gördüm. Gözlerim kapalıydı ve kimseyi göremedim."

- "Türkiye'de özellikle 1980'leri yaşayanlar, filmi daha iyi anlayacaktır"

Muhammed el-Bahravi, devrimi destekleyenlerin de darbeyi destekleyenlerin de insan olduğunu ve hepsinin hikayeleri olduğunu belirterek, hapishane hayatıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

"24 saat içinde 1 saat avluya çıkabiliyorduk. 3-4 kişinin kalması gereken bir odada 30'a yakın kişi kalıyorduk. Küçücük bir tuvaletimiz vardı. Aramızda hasta olanlar da vardı ama ilaç almalarına izin verilmiyordu. Bu filmde devrimi destekleyenlerin hepsinin melek olmadığı, darbeyi destekleyenlerin hepsinin de şeytan olmadığını göstermeye çalıştım. Hepimiz insandık ve hikayelerimiz vardı. Toplumumuz bu süreçte ikiye ayrıldı, toplumun tüm fertleri zarar gördü. Biz filmle bu ayrılan insanların aslında benzer acıları çektiğini anlatmaya çalıştık."

Filmdeki tüm karakterlerin toplumun bir kesimini temsil ettiğini ve darbe sürecinden ciddi bir şekilde etkilendiğini dile getiren Bahravi, karakterlerin verdiği mesajlara ilişkin şunları kaydetti:

"Örneğin filmdeki istihbarat üyesinin eşi ev hanımı ve herhangi bir olayla uzaktan yakından ilgisi yok. Eşinin ne yaptığını bile bilmiyor ama onun da hayatı kararıyor. Filmimizdeki Türk oyunculardan Öznur da Mısırlı olmayan ama bu süreçlerde büyük darbe alan birini canlandırıyor. Çok severek evlendiği eşi hapishaneye giriyor ve sonrasında daha büyük sorunlarla karşılaşıyor. Gizli servis üyesinin arkadaşları için ilk başlarda her şey güzel olsa da değişen süreçler onları da yok ediyor. Ezilen insanları anlatmaya çalıştım. İki tarafın da sorunlarını ve yaşadıklarını beyaz perdeye yansıtmayı denedim. Askeri darbelere hayır demek için bir araya geldik. Türkiye'de özellikle 1980'leri yaşayanlar, darbe süreçlerinde insanların nasıl acı çektiklerini bildikleri için filmi daha iyi anlayacaktır."

- "Türkiye'de özgürlük var, düşünebiliyorsun"

Mısırlı oyuncu Usame Muhammed de Türkiye'ye 2,5 sene önce geldiğini aktararak, filmde zor bir karakter olan İmad'ı canlandırdığını ve çekimler öncesinde çok sayıda prova yaptıklarını söyledi.

Mısır'da 10 yıl boyunca tiyatroyla ilgilendiğini, oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik de yaptığını kaydeden Muhammed, oynadığı ilk sinema filminin ise "El Hatk" olduğunu ifade etti.

Muhammed, filmi insanlık için çektiklerini vurgulayarak, "Dünyanın her yerinde böyle, asker ne zaman siyaset yapsa böyle oluyor. Çünkü siyaset askerin işi değil." diye konuştu.

Oynadığı rolün her istediğini yapan, hesap sorulamayan kötü bir karakter olduğunu ifade eden Muhammed, "İnsanım ben. Darbeleri sevmiyorum. Normal bir hayat istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Usame Muhammed, Türkiye'de yaşamaktan çok mutlu olduğunu vurgulayarak, "Şimdi Türkiye'de iyi bir hayatım var. Burayı çok seviyorum ama Mısır'da da bir yanım var. Mısır benim evim. Arkadaşlarım, ailem ve hayatım orada. Türkiye ve İstanbul çok güzel. Türkler çok iyi insanlar. Burada özgürlük var, düşünebiliyorsun. Orada öyle değil." dedi.

- "Mısır için profesyonel bir şeyler yapmak istedik"

Yapımcı Muhammed el Cibba, sinemanın insan için olduğunu ve bu bağlamda yapımcılığı da insanlık için üstlendiğini kaydetti.

Filmin amacının siyasi kaygılar değil adalet ve insanlık olduğunu vurgulayan Cibba, "Ben de bir oyuncuyum ve aynı zamanda oyuncu adaylarını profesyonelleşmek için eğiten bir grubumuz var. Mısır için profesyonel bir şeyler yapmak istedik. Mesajımız insanlık, insanlığa odaklanıyoruz. Biz Türkiye'deyiz fakat Mısır'la ilgili bir film yaptık, bu çok zordu. Fakat bütün zorluklara rağmen bir şeyler yaptık." şeklinde konuştu.

Cibba, Türk-Arap Medya (TAM) Derneği'nin filmin tanıtımı için sponsor olduğunu kaydederek, orijinal dili Arapça olan filmin çekimlerinin Türkçe, İngilizce ve diğer dillere tercüme edilebilecek şekilde yapıldığını iletti.

- "Biz adaletin tarafındayız"

Filmde İmad'ın karısı Fatma'yı oynayan Hiba Osman ise yönetmen Bahravi ile bir yıldır film üzerinde çalıştıkları açıklamasını yaptı.

İki yıldır yaşadığı Türkiye'de insanların çok medeni olduğunu gördüğünü dile getiren Osman, "Hepimiz Türkiye'ye minnettarız. Bize insanlarımızın neler yaşadığını göstermek için fırsat verdi. Şu mesajı vermeye çalıştık, 'Biz adaletin tarafındayız'. Bizimle birlikte olduklarını göstermek ve Mısır'da bize ne olduğunu görmeleri için Türk halkının filmi izlemesini istiyorum. Hepsine müteşekkirim, onları çok seviyorum." ifadesini kullandı.

Oyuncu Mutaz el Kholy ise İmad'a hapishanede işkence yapma emrini veren polis şefini oynadığını, canlandırması çok zor bir karakter olduğunu söyledi.

Çekimlerin 2 haftasına katıldığını ve zorlu geçtiğini belirten Kholy, "Hamd olsun filmi tamamladık. İnsanlar filmi beğendiği için çok mutluyum." dedi.

- "Film 'Mısır Göç Sineması'nın ilk örneği"

Türk Arap Medya Derneği Genel Direktörü Fatih Öke, dernek olarak organize ettikleri galaya filmin oyuncularının ve basın mensuplarının yanı sıra İstanbul'da yaşayan Mısır, Suriye ve Irak gibi Arap ülkelerinin sürgünde olan politikacı, sanatçı ve gazetecilerinin de katıldığını ifade etti.

Filmi davetlilerle birlikte izlediklerini anımsatan Öke, "Film 'Mısır Göç Sineması' adını verecek olursak, bu akımın ilk örneği. Mısır'ın sınırları dışında, Mısır'la ilgili çekilmiş ilk film." diye konuştu.

Mısır'da gerçekte neler yaşandığını, uzun zamandan beri neler yaşanmakta olduğunu, oradaki insanların nasıl bir dünya ile yüzleştiklerini filmin çok net bir şekilde anlattığını ifade eden Öke, şunları söyledi:

"Filmin galasını 16 Temmuz'da yaptık. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Allah göstermesin yaşayacağımız böyle bir dünya olacaktı. El Hatk filmi bize o dünyayı en net şekilde anlatan bir sanatsal örnek. Aynı zamanda Mısırlılar ülkemizde ne arıyorlar? Niye buradalar? Bu soruların cevabı da bu filmimizde net bir şekilde anlatılıyor."

Filmi izledikten sonra Türkiye'de veya başka bir ülkede yaşamak zorunda kalan Mısırlıların ve Suriyelilerin durumunu daha iyi anlama ve empati geliştirme imkanı bulunduğunu ifade eden Öke, "Yönetmenin ilk filmi. Filmin mesajı çok güçlü. Oyuncuların bir çoğu profesyonel oyuncu olmamakla birlikte, işkenceyi, şiddeti birebir yaşamış, korkunç deneyimleri olan insanlar." tespitlerini paylaştı.

- "Türkiye'deki dağıtımcılardan 'El Hatk' filmine sahip çıkmalarını istiyoruz"

Öke, filmin gösterim hakkı için görüşmelerin devam ettiğini belirterek şunları ekledi:

"Umarım bu film iyi bir dağıtıcı bulur ve sinemada bir yer edinir. Türkiye'deki dağıtımcıların 'El Hatk' filmine sahip çıkmalarını istiyoruz. Şu anda filmin bir gösterim hakkı yok. Umarım bu film bir şekilde izleyiciyle buluşur. İlk anda 'Mısır filmi Araplar gider' diye düşünüyorsunuz ama bu filme kesinlikle Türklerin gitmesi lazım."

"Al-Hatk" filmi Mısır'ın arka sokaklarındaki küçük ve sıradan hayatların büyük ve sarsıcı hikayesini, Mısır’da demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı yapılan kanlı darbenin ardından gelişen dehşet ikliminde anlatıyor.

Mısır'da yaşanan süreçleri muhalif ve sivillerin yaşadıkları üzerinden anlatan film, darbeci gizli servis üyelerine ve aile hayatlarına da yer vererek yaşananları farklı pencerelerden ortaya koyuyor.

Yönetmen ve oyuncular dahil ekibinin birçoğu Mısır hapishanelerinde uzun süre kalan kişilerden oluşan filmin yapımcılığını "El-Bahr Prodüksiyon", görüntü yönetmenliğini Eşref el-Murski üstleniyor.

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler