HABER

Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - İngiltere'de Irak'la savaş kararının temelini oluşturan istihbaratı mercek altına alan Butler soruşturmasının sonuçları dün açıklanınca, basına da bugün, sayfalar dolusu haber ve yorum yapmak düştü. Ve geri kalan tüm haberler, büyük ölçüde bunun gölgesinde kaldı. Lord Butler'ın ülkeyi savaşa götüren istihbaratın derlenişi, yorumlanışı ve sunuluşuna dair bir çok hata bulduğu ama kimseyi açıkça suçlamadığı rapor, basına nasıl yansımış?

Independent gazetesi, manşetinde Butler raporunun bulgularını, iri puntolarla şöyle özetlemiş..

"İstihbarat: Ciddi şekilde hatalı.
Irak istihbarat dosyası: Kuşkulu.
Irak'ın 45 dakika içinde kitle imha silahlarını harekete geçirebileceği iddiası: Yanlış.
Irak'ın El Kaide ile bağlantısı: Kanıtlanmadı.
Kamuoyu: Yanıltıldı.
Peki kim suçlu? Hiç kimse"

Başından itibaren savaşa karşı bir çizgi izleyen Independent, başyazısında şu yorumu yapıyor:

"Tony Blair, çok ağır bir darbe yemeden bu yasama yılını da kapatıyor. Ama daha uzun vadede, bu milleti artık sahte olduğu açıkça belirlenmiş olan gerekçelerle nasıl savaşa götürdüğünün hesabını vermek zorunda"

Aslında gazetelerin tümünün sayfalarını ayırdığı haber, yorum ve röportajlar ağırlıkla, raporun ağır eleştirilerine karşın hiç kimsenin suçlanmaması noktasına odaklanıyor. Raporda tek tek bireyler sorumlu gösterilmese de gazeteler, başyazılarında kendileri aramış sorumluyu.

Daily Telegraph, "Blair, yalan söylemedi ama İngiltere'ye kötülüğü dokundu" diyerek, bu rapor ardından artık gelecekte bir başka savaş konusunda parlamento ve İngiltere kamuoyunun Blair'e güvenmesinin zor olduğunu vurguluyor. Financial Times, raporun içindeki kanıtlarla vardığı sonuçların tutarlılığı konusunda kuşku belirtiyor. "Rapor, istihbaratın önceden verilmiş savaş kararına kılıf oluşturmak üzere tahrif edilmediği sonucuna varıyor ama 196 sayfalık belgede aktarılan bazı kanıtlar farklı yorumlara açık. Açıkça ortaya çıkan şey şu: Irak bir istihbarat fiyaskosuydu ve Blair hükümetinin formalitelere önem vermeyen yönetim tarzı, hatalı kararlar üretilmesine yol açıyor"

Guardian ve Times gazeteleri ise, Tony Blair'in kasıtlı olarak yalan söylemese de halkı yanılttığı sonucuna varmış. Ama Times, daha da ileri giderek Blair'den özür talep ediyor:

"Tony Blair, savaşı haklı çıkarabilmek için istihbaratı açıkça tahrif etmemiş olabilir ama istihbaratın kuşkulu yanlarının üzerini örttüğü kesin. Bunu niçin yaptığını açıklaması, veya Britanya halkından, kuşkulu noktaları gizleyerek onları yanılttığı için özür dilemesi lazım. Hem de hemen şimdi"

BUTLER VE ABD SENATO KOMİSYONU RAPORLARI Times gazetesinin dış haberler editörü, Butler raporunu yine Irak'la ilgili istihbaratı mercek altına yatıran ve geçen hafta yayımlanan Amerika Birleşik Devletleri Senato Komisyonu'nun raporu ile karşılaştırıyor: "Amerikan Senatosu'nun raporu, Butler komisyonu raporundan her bakımdan çok daha eleştirel bir belgeydi. En önemlisi, Butler istihbaratta yapılan hatalardan ders çıkarılmasından söz ediyor ve Irak'la ilgili istihbarat dosyasında eldeki bilgilerin zorlandığını, fakat, eldeki bilgilerin ötesinde bir şey eklenmediğini söylüyor. Oysa, Amerikan Senatosu'nun raporunda çok daha sert bir dil kullanılıyor. CIA'nın Irak'la ilgili dosyasındaki bilgilerin ya abartılı olduğu ya da eldeki istihbarat tarafından desteklenmediği kaydediliyor.

Suçlama konusunda da çok farklı 2 rapor. Lord Butler, yapılan hataların tek bir insandan kaynaklanmadığını, kollektif sorumluluk olduğunu söylüyor. Oysa Amerikan senatosu açıkça CIA'nin o dönemdeki başkanı George Tenet'in sorumlu olduğunu telaffuz etmişti"

Buna karşın, İngiltere'nin en çok satan günlük gazetesi Sun, Başbakan Tony Blair'e açık destek veriyor bugün. Blair'in yalan söylemediğinin artık anlaşıldığını ve Saddam Hüseyin devrildikten sonra dünyanın çok daha güvenli bir yer haline geldiğini yazıyor.

Diğer haberlere gelince, Independent gazetesi, "İsrail, Arafat'ın ölümü halinde, yüzbinlerce Filistinli tarafından, Kudüs'ün orta yerindeki kutsal yerlere gömülmesini engellemeye yönelik planlar yapıyor. İsrail, Kahire'de doğan Arafat'ın Kudüs'de Yahudilerin Tapınak dağı, Müslümanların ise Harem-üş-Şerif dediği kutsal alana gömülmek için girişimde bulunduğundan kuşkulanıyor. Bütün bunlar, İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın basına sızan bir gizli belgesiyle ortaya çıktı. Belge, İsrail hükümetinin, Arafat'ın ölümü ardından toplanacak yüzbinlerce Filistinlinin olaylar çıkarabileceğinden kaygılanıyor ve Arafat'ın Harem-üş-Şerif'e değil, başka bir yere gömülmesi hazırlıklarından söz ediyor. İsrail, Arafat'ın ölümünden kendilerinin sorumlu tutulabileceğini de hesaba katıyor. Yine İsrail'in üzerinde durduğu anlaşılan bir senaryo ise, Arafat'ın ölümü ardından, Filistin yönetiminin dağılması ve Hamas ile İslami Cihad gibi militan grupların yönetim yapısını ele geçirmeye çalışması"

Ve son olarak Guardian'dan bir haber. "Hey, sen!.. Çek elini bulutumdan" başlıklı haberden satırlar:

"Çinli meteorologlar birbirlerini yağmur hırsızlığı ile suçluyor. Füzeler ve uçakların yardımıyla suni yağmur teknolojisinin geliştirilmesi, Çin'de kuraklık çeken ve komşularından bir kaç damla fazla yağmur alabilme mücadelesi veren bölgeler arasında gerginlikler oluşturuyor. Çin dünya ortalamasından az yağış alan bir ülke olarak suni yağmur teknolojisinden en çok yararlanan ülkelerden biri. Fakat, bir bölgeye yağdırılan yağmur, ona komşu bölgelerin rutubetini de çekmiş oluyor. Henan eyaletindeki Pindingşan bölgesine geçen cumartesi günü 100 milimetre yağmur yağmış, komşusu Joku bölgesine ise 30. Şimdi Joku bölgesinden meteorologlar Pindingshan'lı meslekdaşlarını, aşırı suni yağmur yağdırarak, kendi yağmurlarını çalmakla suçluyor"

En Çok Aranan Haberler